21 Mart 2013 Perşembe

15-Volkan Algan: Fehmi Koru ar damarını çatlattı : Ergenekon'da müebbet cezalarının suçu savunmada.

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur

 

Koru'ya göre sanıklar uydurma bir örgütün üyesi olmakla haksızca suçlanmalarına karşı seslerini çıkartmasa, davanın düzmece olduğunun altını kanıtlarıyla birlikte ısrarla çizmese, siyasi bir operasyona maruz kaldıklarını haykırmasa, Silivri mahkemelerinde adalet dağıtılmadığını deşifre etmese müebbet cezası almayacaktı…
Suçlamaları sessizce kabul edip, makul savunmalar yapsalar, örgüt üyeliğinden 10-15-20 yıl yatıp çıkarlar, mahkemeler de 64 kişiye müebbet vermek zorunda kalmazdı.
Böylece adalet yerini tam anlamıyla bulmuş olurdu...


Yani direnmeyip, teslim olmaları gerekiyormuş.
Devran döndüğünde kendileri öyle yapsınlar.
Bakalım faydası olacak mı?
Oraj POYRAZ

Volkan Algan: Fehmi Koru ar damarını çatlattı : Ergenekon'da müebbet cezalarının suçu savunmada.

Fehmi Koru bugünkü yazısında Ergenekon davasında sanıklar için istenen inanılmaz cezaları, yargılananların kendini savunmasına bağlayarak akıl, mantık ve vicdan sınırlarını zorlamayı başardı…

Star gazetesi yazarı Fehmi Koru, bugünkü yazısında Ergenekon davasında 64 sanık için istenen ağırlaştırılmış müebbet cezasını "savunmanın yanlışlığına" bağlayarak, akıl, mantık ve vicdan sınırlarını zorlamayı başardı.

Ergenekon davasının kamuoyu vicdanında adalet inancına dönük yarattığı güvensizliği ve yargının yaşadığı itibar kaybını artık yandaşlar dahi kabul etmiş durumda.
Düzmece delillerle, şaibeli gizli tanıklarla uydurulan iddianameler, sanıkların kendini savunma hakkının dahi kısıtlandığı zorbaca yönetilen duruşmalar, birbirine benzemez bir sürü insanın aynı çuvala tıkıştırıldığı bir örgüt…

Artık kimse ne Ergenekon denilen bu örgütün varlığına, ne de bu davalarda adalet dağıtıldığına inanıyor.
Yargılama sürecinde yaşananlar, bu davalarla Türkiye'nin demokratikleştiğini düşünenlerde bile davanın meşruluğunu kaybetmesine sebep oldu.

Fehmi Koru da bu durumu fark etmiş olacak ki bu sürecin bu hale nasıl geldiğini kendi meşrebince anlatmaya çalışıyor.

İnanılmaz olansa eşine az rastlanır bir hukuk skandalı olarak tarihteki yerini alacak olan Ergenekon davasında verilen cezaların sorumluluğunu, sanıkların en temel insani ve yurttaşlık hakkı olan kendilerini savunmalarına bağlıyor:

Cezaların en üst tarifeden istenmiş olması can sıkıcı elbette.
Aralarında kamuoyunun görevleri sırasında tanıdığı, siyasilerin mesai arkadaşlığı yaptığı isimler de bulunan bir heyet var karşımızda;
verilen cezalar pek ağır duruyor...

Acaba savunmanın yanlışlığıyla ilgili olabilir mi?

Ülkemiz siyasi hafızasında kötü örnek olarak hatırlanan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının davasında, çok daha hafif cezalarla sonuç almak mümkün iken, yargılananlardan birer 'kahraman' oluşturmak için savunmanın çetin bir yola başvurduğu söylenir.
Doğru mudur, bilemem.
Ergenekon davasında farklı bir savunma tarzı izlense, topyekün inkâr yerine araya mesafe koyma çabasına girilseydi sonucun şimdikinden değişik olabileceğini düşünüyorum.

Böyle düşünmemin sebebi şu:
Başından dört ciddi askeri müdahale geçmiş, her müdahale öncesinde kışkırtıcı eylemler, suikastlar, toplumsal hareketlilikler yaşanmış bir ülke burası;
siyasi hafızalarımız eskiyle bugün arasında kolayca paralellik kurabiliyor.
2002 sonrasında yaşanan olağanüstülükleri anlamaya yarayan bir davayı, onları görmezden gelen savunmalarla geçiştirmek yanlış gibi...

Koru'ya göre sanıklar uydurma bir örgütün üyesi olmakla haksızca suçlanmalarına karşı seslerini çıkartmasa, davanın düzmece olduğunun altını kanıtlarıyla birlikte ısrarla çizmese, siyasi bir operasyona maruz kaldıklarını haykırmasa, Silivri mahkemelerinde adalet dağıtılmadığını deşifre etmese müebbet cezası almayacaktı… Suçlamaları sessizce kabul edip, makul savunmalar yapsalar, örgüt üyeliğinden 10-15-20 yıl yatıp çıkarlar, mahkemeler de 64 kişiye müebbet vermek zorunda kalmazdı.
Böylece adalet yerini tam anlamıyla bulmuş olurdu...

Koru'nun yazısı, Ergenekon davasında yaşanan skandalları mazur göstermeye çalışmanın insanı nasıl saçmalatabileceğini anlatması açısından dikkat çekerken, artık mızrağın çuvala sığmadığının da yandaş bir kalemden ifadesi oldu.

Demokrasi laflarıyla yatıp kalkanların, insan haklarından dem vuranların hukuksal ve insani trajediye dönüşen siyasi bir davada suçu sanıkların kendini savunmasında bulması ise eşine az rastlanır bir aymazlık örneği olarak tarihe geçti bile.

Volkan Algan (soL)

a45UyF587661-201303211601-15
^^^^^ - vvvvv


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kendi gorusuyle yetinen, canini tehlikeye atmistir.

Hz.Ali

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"

(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE

Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder