Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! | |
| Mustafa Kemal Atatürk |
Bekir Coşkun: Acı Yazı… Yargıyı yıktılar; 60 kişi toplandı… Aydınını, gazetecini, yazarını, askerini, bilim adamını götürdüler; 20 kişi geldi… Mahkeme hukuksuz infaza başladı; toplana toplana Kızılay'da; 100 kişi… * Çocukları aldılar elinizden… 4+4+4 itirazı için 40 kişi toplanabildi anca… Öğretmen gitti; 30 kişi… Okul gitti; 10 kişi… * Laikliği yıktılar… 150 kişi zar zor… Biber gazı gelince 2 kişi kaldı… Onlar da gidecekti, polis otobüsünden çıkamadılar… Cumhuriyet gitti… Partiler, dernekler, sendikalar, üniversiteler, vakıflar el ele verdiler… 1000 kişi var, yok… Sivil polisler yemeğe gidince baktık; 300 kişiymişiz… * Hadi bir daha "Cumhuriyetimiz için" yeniden meydana… "Kim konuşacak?" kavgası çıktı… Konuşamayanlar küsüp gittiler… * Bayrağı topladılar… Atatürk'e çiçek sunmayı engellediler… Marş okuyanı kovaladılar… Konuşmayı, söylemeyi, yazmayı yasakladılar… Sıhhiye'de 200 kişi anca toplandı… * Diyarbakır'daki meydana bak: 100 bin kişi mi?.. 200 bin mi?.. Sadece görevli sayısı; 5000… İzlemeye gelen gazeteci sayısı 2000… Otuz kişiyle izlediler büyük gazeteler… "Yerinde izliyoruz" diye yazar, muhabir, karikatürist, ambar müdürü bile gidip baktı… "Basına özgürlük" yürüyüşü yapıldı Taksim'de, foto muhabiri bile göndermediler… Bu acı yazıdır… Ben yazarken, siz okurken ağlayın… * Sonunda… Kürtler başardılar… Sinmiş, korkmuş, sessiz, öyle umursamaz, zahmet edip biraz kıpırdasaydı ya iki gözüm… Evde televizyonun karşısına oturup söyleneceğine… Yol, yürüyen için vardır… * Bir de Kürtlere kızıyorsun: "Türk bayrağı niye yoktu?.." Cumhuriyet |
^^^^^ - vvvvv
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Seni, sende bulunmayan ozellikler ve degerler icat ederek koltuklayan, bir gun gelir yapmadigin suclari da ustune yigarak seni cekistirmeye, celistirmeye kalkar.
Hz.Ali
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak, Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar. Nazim Hikmet Ran | "Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu? | Kurmus oldugum gruba uye olun |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder