Benim zaman içerisinde guruplarda yayınlamış olduğum epostalardan bir demet bulacaksınız
27 Mart 2013 Çarşamba
15-Dr. Doğu Perinçek - Örgüt yok! Darbe girişimi sanal
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927
Dr. Doğu Perinçek - Örgüt yok! Darbe girişimi sanal
Ergenekon Davası'nın 15 Temmuz 2008 tarihli iddianamesi, örgüt iddiası ekseninde kurulmuştu.
Savcılar, beş yıl sonra, Esas Hakkında Görüşlerini, darbe iddiası ekseninde kurmuşlar.
YOK OĞLU YOK
Örgüt tutmadı, çünkü programı yok, başı yok, sonu yok, yönetimi yok, toplantısı yok, eylemi yok, sahip çıkanı yok, devletin güvenlik örgütlerinin arşivlerinde kaydı kuydu yok, yok oğlu yok.
Ama gerçekte olmayan, psikolojik savaşta olabilir. Goebels'in ve onu taklit eden ABD psikolojik harekât merkezinin anlayışı budur.
DİKİŞ TUTTURAMIYORLAR
Esas Hakkındaki Görüş'te örgüt iddiasından aslında vazgeçtiler, darbe iddiasına döndüler.
Dönerken bir de sebebini açıklamaları gerekiyor. "Yargıtay içtihadına göre" diyorlar. İyi de, o Yargıtay içtihadı, 2008 yılında da vardı.
Malzeme yalan olunca, dikiş tutmuyor.
HANGİ DARBE
Darbe iddiasının da altından kalkamayacaklar, şimdiden altında kalmışlardır.
Önce darbenin tarihini saptamaları lazım.
Darbenin hazırlık eylemlerini o tarihe göre belirlemek zorundalar.
Darbe girişimine katılanları da yine o darbe tarihi ekseninde eylemleriyle ve ilişkileriyle belirlemeleri gerekiyor.
"Darbe, 2003-2004 tarihindeydi ve Hilmi Özkök önledi" diyorlar.
O zaman Danıştay suikasti nasıl o darbe girişiminin hazırlık eylemi oluyor?
"Alparslan Arslan yakalanmasaydı, o zaman darbeye girişeceklerdi" diyorlar. Ceza hukukunda "girişeceklerdi" diye cakla cukla suç tanımlanmaz. Eylem "giriştiler" diye, geçmiş zamanla tanımlanır, yani yapılmış olmalıdır.
SUÇ EYLEMİ TANIMLANMAMIŞ
Ama saçmalamalar bu kadarla kalmıyor.
Eğer darbe 2004 yılında olduysa, İnternet Andıcı iddiasıyla suçlananların o darbenin içinde ne işleri var, zaman ayarı tutmuyor.
Yok eğer darbeye Danıştay suikastinden sonra "girişilecek" idiyse, girişilmemiş olmanın suçu olmayacağı bir yana, o zaman 2004 yılı darbesinden sorumlu tutulanlar niçin sorumlu oluyor. Onlar sorumlu tutulacak ise, 2004 yılında henüz gerçekleşmemiş olan Danıştay Suikastiyle ne ilgileri var?
2271 sayfa yazılmış, ama hiç olmazsa bir sayfada suç oluşturan eylem gösterilmemiş, tanımlanmamış.
DARBE YOK AMA SELAMLAŞMALAR VAR
Ortada bir darbe girişimi yok, ama insanlar arasında selamlaşmalar var, telefon bağlantıları var, rastlaşmalar var.
Birbirine selam verenler, silah arkadaşları veya aynı partinin üyeleri.
Birbirleriyle telefonda konuşanlar, TSK'nın komutanları veya aynı partinin yöneticileri.
Bütün bu selamlaşma veya görüşmelerin darbeyle ilişkisi yok, olsun selamlaşıyorlar ya!
DANIŞTAY SUİKASTİNİN İTİBARLI TANIĞI
Danıştay suikastine gelince, Danıştay suikasti ile Ergenekon davası sanıklarının ilişkisini gösteren tek ama tek kanıt bulunmamaktadır. Bütün kanıtlar yalanları ve düzenleri çürütmüştür.
E.Tuğg. Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ile Danıştay suikasti arasında Osman Yıldırım'ın uydurmalarıyla bağ kurulmaya kalkışılmış ve hepsinin uydurma olduğu yüzlerce kanıt ile saptanmıştır. En büyük haksızlık onlara yapılmıştır.
Korkaklar bunu söyleyemiyor.
Osman Yıldırım, savcıların itibarlı tanığı.
Ablasını öldürtmekten hükümlü!
Yeğenine para karşılığı fuhuş yaptırmaktan hükümlü!
Atatürk'e alçakça "İngiliz piçi" diye hakaretten hükümlü!
Savcılar, işte bu şahsa "Osmanım" diyorlar, kameralarda kayıtlı.
Mahkeme Başkanı Özese, bir duruşmada 34 kez "Osman Bey" dedi.
Bu itibarlı tanığın Danıştay suikastinden müebbet hapis hükmü giymesinden sonra birden aklıma talimatı E. Tuğg. Veli Küçük ve Muzaffer Tekin'den aldığı geliyor.
Ona hatırlatan ve ona güvence veren savcılarla ilişkileri hep ispatlı!
Ve emri alan Osman Yıldırım'ın şimdi Danıştay cinayetinden aklanması talep ediliyor.
KANITLAR YALNIZ VE YALNIZ UYDURMAYI KANITLIYOR
Bütün Baz istasyon raporları söylediklerinin yalan olduğunu gösteriyor. Esas Hakkında Görüş, bu yalanlarla yazılmış.
Onlarca tanık, Osman Yıldırım'ın yalan söylediğini belirtiyor.
Saatlerce dolaştırıldı, gittim dediği evi gösteremedi.
Ev, bazen 2 katlı bazen 5 katlı!
İfadesinin ipe sapa gelen yanı yok!
Türkiye'yi bölme operasyonu işte böyle uydurmalarla, yalanlarla, tertiplerle yürütülüyor.
Ben,Manevi Miras olarak, Hicbir Ayet, hicbir Dogma, Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum. Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...
K.Ataturk
Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar. Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir. Saflari siklastirin cocuklar, Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.
Nazim Hikmet Ran
"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu? Fakat bunu yapmaya gucu mu yok? Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir. Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi? Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir. O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu? O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur. O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu? O zaman kotuluk nereden geliyor?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder