Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! | |
| Mustafa Kemal Atatürk |
NACİ BEŞTEPE - TSK DEĞİL DE KİM YARGILANIYOR? 20 Mart 2013 tarihinde basında şöyle bir haber dikkatimi çekti; MSB İsmet YILMAZ, MHP Grup Başkanvekili Oktay VURAL'ın, " Eski genelkurmay başkanına müebbet hapis verilirken, Öcalan'a beslediğiniz muhabbetin kaynağı nedir?" sorusuna şu yanıtı verdi; - Yargılananlar TSK değildir. - Sizlerden istirhamım, siyaseti TSK üzerinden yapmayalım. Neresinden baksam, nereden baksam bir şeye benzetemediğim bu yanıta bir açıklama gelir mi diye bir hafta bekledim. Bir Allah'ın kulu da çıkıp tek kelime etmedi. TSK'da basın açıklaması yetkisinin Gnkur.Bşk.lığında olduğunu elbette biliyorum. Açıklamayı ben de oradan bekledim. Bekledim derken, umduğumu değil, olması gerekeni söylemek istiyorum. Eğer basın yanlış aktarmadıysa, önce Sayın Bakan'ın anlayış noksanı var. Soruyu anlayamamış. İkincisi Türkçesi bozuk. "Yargılananlar TSK değil"ne demek? " TSK yargılanmıyor, bazı mensupları yargılanıyor" diye mi anlayacağız? Yoksa, " Yargılananlar TSK mensubu değil" diye mi? Bakanlık makamında oturan bir şahsın iki cümleyi açık ve anlaşılır şekilde söyleyememesi biraz garip değil mi? Yadırganmaz mı? Hangisini kastederse etsin bakanın yaklaşımı doğru mudur? Başta genelkurmay başkanlığı ve kuvvet komutanlıkları yapanlar olmak üzere orgeneralden başlayarak teğmene kadar her rütbeden subayların ve astsubayların yargılandığı bir ortamda bunları TSK saymamak ne demektir? Kimin haddinedir? Bunların bir kısmı hala TSK'nın üniformasını taşıyan general-subay ve astsubaylardır. TSK'dan değilse neredendir bu insanlar? Suçları maddi gerçekle kanıtlanmamış ve yargılanmaları devam eden bu insanları peşin suçlu göstermek ve yargıyı etkilemek değil de nedir yapılan? Hem de yürütme organı içinde TSK ile en yakın çalışan bir bakandır bunu yapan. TSK mensuplarının haklarını hükumet içinde, TBMM'nde ve kamuoyu önünde savunması gereken bir bakan. Sözde savunuyor gibi yapıp saldıran, saldırı eylemini de başkalarının üzerine atan bir bakan. Aynen " Koruyormuş gibi yapıp saldırmayalım" ifadesindeki eylemi yerine getiren. Başbakanı'nın saptırma ve yansıtma taktiğini iyi kavramış ve uygulayan bir bakan. MSB Yılmaz, mensubu olduğu hükumetin ve partinin siyasetini ve anlayışını taşımakta ve uygulamaktadır. Ondan farklı bir şey beklememiz fazladır. Görevini yapmıştır. Ya bu insanların silah arkadaşları? Hadi emeklileri boş verdiniz. Artık onlardan alacağınız bir şey kalmadı. Ya emrinizde çalışanlar. Onları bu haksızlığa karşı kim savunacak? Bu sözlerin sahibine yasal ortamlarda ve yasal yollarla kim ulaşıp düzeltme isteyecek? Böyle bir beklentiyi yok saymak olası mıdır? Yok sayarak kaçışla sorun çözülmüş olur mu? Bakan Bey'e ben bireysel yanıtımı vereyim; Sayın Bakan, bugün TSK yargılanmaktadır. Öncelikle, Türkiye'nin rejimini ve sınırlarını değiştirmede en büyük engeli ortadan kaldırılmak için, bu vesile ile de 90 yıllık tarihin intikamını almak için TSK yargılanmaktadır. Gerisi fasaryadır. Naci BEŞTEPE |
^^^^^ - vvvvv
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
KARA GOZLERIN
. . . . . .
Kara gozlerindeki umut
Siyah saclari kadar karamsardi
ve kadere kusmustu O, bir kere
Sevgiyi oldurdu diye...
Sanki ona uzanan ellerde
Keskin bir bicak
Ha vurdu ha vuracak
Bu, benim karanliklarim,
Bu benim sirlarim diyor hep
Bir gun gelecek
Sefkatle kollarina saracaklar...
Asilsiz sevgilerdi onu yikan aslinda
Umutlari umdugu gibi cikmamis
Beklentileri hep korkulari olmus
Sanki butun hayati,
Kupkuru bir odadaymis kopamadiklariyla..
Gulusleri bir sigara icimi zamani kadar az
Her nefeste biraz daha kisalirken
Butun beklentileri
Duman duman ucuyorlardi.
Kurallar koymak isterken dostluklarina,
Kurallari bozdugunun farkinda degildi aslinda...
Simdi o gozlerde,
Vakitsiz yagan yagmurlar var,
Hasat mevsimi bitmis bahcelere
Sagnak sagnak yagacaklar.,
Belki gonlunde gokkusagi acacak
Ama, altindan cocuklar gecmeyecekler.
Su yerine zehir akacak irmaklarindan,
Hic kimse icmeyecek...
ya Ben,
Simdilerde bir bag bozumu huznu var icimde,
Uzumlerim gazap uzumu
Saraplarimsa gozyaslari...
Sen guz gunesinde, sanki kanadi kirik bir kus,
Konmustu bahceme,
Ona sefkatle egilirken
Pir diye uctu birden
Kirik sandigim kanatlarindaki sahtelik,
ve inancimla birlikte.
Ahmet Muhip DRANAS
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak, Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar. Nazim Hikmet Ran | "Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu? | Kurmus oldugum gruba uye olun |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder