2 Aralık 2015 Çarşamba

Bülent ESİNOĞLU : Savaşın yeri Doğu Akdeniz’dir

-----BEGIN PGP PUBLIC KEY BLOCK-----
Version: GnuPG v1.4.12 (MingW32)

mQENBFJVPgkBCADHCogZOaa0sSeGm/heZDg3BJJVqMIbuH8wKLwzj13yjNiUzUzd
F7Qs2rXmHVlnmlNYhRK6+TxpwGJd+h+kLGvaAynkqpimiSeQXJgEQ65jfnzxpfeH
Nt2zlge74/PZEIabfjJsh88JOJo+y17yQQe/StUf1b4ImrUv3029KWyvJ6xWIzKj
dYcFCgO2+rsZkuiGSURHlZrUBB4irBY+wwj2N7ppuTSyG3beGG1Ono5LjT3acJci
WJM8EFbxHwii5WV6f1SiWbR459qUMqH4H2fMgr+5LPfFzY1mN8ozg8divy7AVEZM
SAh+mRRw2vtwWPXKLEUWUmaJjS40KY0dmztBABEBAAG0KVQuQy4gT3JhaiBQT1lS
QVogPGNpbWNpbWVAbmVvbWFpbGJveC5uZXQ+iQE+BBMBAgAoBQJSVT4JAhsjBQkJ
ZgGABgsJCAcDAgYVCAIJCgsEFgIDAQIeAQIXgAAKCRDa/SIDPzu9IaWUCACiWPRb
GfyAEqVLN2wHoJH2sHjGl7gwMMPJP03PkemDM4Gh4ooVinzTN12qMAvXwUErk/zj
VGfqQPRwRV41Tg7eDVGuNcc2g4knlA+/4zec9i7y2f7+n/r0CLEEt/u2alYfbllj
q6BREpvwNEwndb4jXqI0d7cQ1NeaXR+VzuAX6dUpunbHI10SGglg+GaGa7pSlfdY
vPqI3k3eBO+EsuJ8dDqa844iEsqUQwGDT9oRSpUnDyjTuOeUbHo7W+AuqyZWE3vu
r2HEMI3+tow7AdO77HB6sAJfGcoDPt0qPkVvDRcetD/bsQwM8FNF3WyZqFCkhgY7
mLnVFHl+np5B8VMTuQENBFJVPgkBCAD2s6wu7zhBmGTvUJ+ekvUmVrAxSFhonrJl
YehdGt4fYdZUrOLQl1JhynbvR6rRA/58SGXqsfoecWskCZrGETBaJi8UAbaWJ34d
AGe4Is1auV5iKZJ9qx6lLOiF11KXQCnZnu4mJWDQ5LpU7vHFsoRsyW5JjWbOwGTO
RjmIyjb5O9aZFloa2vJOVE3rgiG/ONeeTFRsy8VY5MmEvYERye3cGyG+KQicVI3E
tu6NnMaS+s/sKWKsM6W7SoPKj+AViMKAe2qkh9H23oOwQ5Oj2cfZd2NqjAA/B6t4
gTMhJ82u0yuJ20eMgAECezifCw7CqPXROAGHjVk12lFhR7/FfSjHABEBAAGJASUE
GAECAA8FAlJVPgkCGwwFCQlmAYAACgkQ2v0iAz87vSG0Rwf+LiWOr6RPOpyxx9le
9U7ZyX3V1e0OutJfyPwLWuo4PYV26udAvis+92r6jdTP/PonQvzVOVKsZ8syWip6
Q76axkosJQnWV6+UOZu/+K2K7DnIO8k0xzOCEeZXn9oXGTsQvurt/qeD4qLIMH20
510G7rC38W4CHdwshGLI+mbj7A0341E82e+b6UMJTn0PxcUfypSrjTxSLOJqSeyi
L3ZlRm4mYZvtgxGjtzh2+SqV30N8SEDJtGu8mwJnZlrbsI97UZrCDh4SS3rxFQu3
DeaXhqzgoC5wehqhSHBv5Ad7EAt4mLpaI+A9ggp6qykaluY/0k4mSFlunJDPi3Z2
ROjy5Q==
=sqcm
-----END PGP PUBLIC KEY BLOCK-----

Bülent ESİNOĞLU : Savaşın yeri Doğu Akdeniz'dir

Ukrayna'da, Amerika ve Rusya arasında, yarım kalmış konvansiyonel savaş, Doğu Akdeniz'de tamamlanacak gibi görünüyor.

Ukrayna'da kapışmak, Avrupa topraklarında kapışmak olacağından, Almanya savaşa onay vermedi.

Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan süreç; ekonomik siyasi ve en kötüsü askeri olarak devam ediyor.

Zaten Rus uçağını Erdoğan'a düşürttüren Amerika idi. Böyle büyük bir işe, arkasında ABD olmasa, Erdoğan karar veremezdi.

İsrail hava sahasını ihlal eden, Rus uçağını düşürmemişti.

Türkiye'ye de, İsrail'e de, talimatı veren aynı merkez.

Çok sıcak bir dönemin, hızla üstümüze doğru gelmekte olduğu bu dönemde, Türkiye'nin elinde yeterli silahın olmadığı bellidir. Bilhassa savunma silahlarının olmadığı kesindir. Patriotların zaman zaman kiralandığını hatırlayalım.

Amerika müttefiki olmamıza karşın, bize silah satmaz, üretmek için teknoloji vermez. Bir başka yerden, teknoloji almamıza da müsaade etmez. Çin Füzelerinde olduğu gibi.

Batı ve Amerika, Türkiye'yi kendilerine muhtaç ve mahkûm bırakmak için Türkiye'yi silahsız bırakır. Olağan dışı bir şey olduğunda da, Türkiye'yi kullanma fırsatını fazlasıyla bulur.

Siyasi olarak Türkiye'yi Rusya'ya karşı kullanır. Allaha şükür, bizim kinimiz ve dinimiz Rusya'ya karşı çok olduğundan, hadi oğlum dediğiniz mi, iş tamamdır.

Suriye topraklarını paylaşmak, Türkiye'de konfederasyon kurmak, Büyük Kürdistan'ı oluşturmak üzere, küresel güçler Doğu Akdeniz'de kozlarını bir daha paylaşacaklardır.

Amerika sömürü alanlarını genişletmek, Suudi Arabistan ve İsrail'i güvenceye almak üzere, Doğu Akdeniz'dedir. İncirlik'tedir.

Rusya kendi enerji çıkarlarını çoğaltmak, bölgedeki varlığını kazanca çevirmek ve eğer mümkünse, ABD'nin bölgeden elde ettiği çıkarları sınırlamak için Doğu Akdeniz'dedir.

Bir savaş söz konusu olacaksa, bu savaş ne Rusya topraklarında, ne de Amerikan topraklarında olacaktır.

Aslında Amerika Rusya ile kozunu Körfez'de paylaşmak niyetindeydi. İran'ın Çin'e yakın olması, İran devletinin direnci buna müsait olmadığından, savaşın yeri şimdilik Doğu Akdeniz'dir.

Savaşın Doğu Akdeniz'de olmasının başka adı da; Batının tüm savaş bedelinin Türkiye, Irak ve Suriye'ye ödetilecek olmasıdır.

Böyle bir savaşta, Türkiye istese de istemese de, NATO müttefikliği nedeniyle, Rusya ile karşı karşıya olacaktır.

ABD'nin yanında savaşı göze almış bir Erdoğan, Türk halkının çilekeş bir yapısının olduğunu ifade etmiş. Yani şimdiden bedeli ödeyeceğini ilan etmiş.

Kıbrıs meselesinden ötürü, ABD bize yedi yıl askeri ve sivil ambargo uygulamıştı. Biz bu ambargodan ders çıkarıp, ABD'den kopamamıştık.

Müttefikimizden ambargo görmeye alışıktık. Ancak düşmanın ambargosunun nasıl olacağını henüz bilmiyoruz.

Yaşadığımız olaylara neresinden bakarsanız bakın, hangi ideoloji ile bakarsanız bakın, Türkiye yönetilmemektedir.

Bir savaş kararının alınması; ya da barış kararının alınması hiçbir zaman Türk ulusu tarafından alınmamaktadır.

Bizim adımıza kararları, hep ABD vermektedir. Türk ulusu, kendi kaderini tayin etmede, yeterince kararlı olamamaktadır.

Kurtuluş savaşında olduğu gibi; kendi kaderine el koyduğu zaman, kendini ve yöneticilerini değiştirme fırsatını yakalamaktadır.

 

Belki de bu savaş süreci, Türkiye için olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Zaten tüm alt üst oluşlarda, savaşlarla birlikte olur.

2.12.2015, bulentesinoglu@gmail.com




a45UyF587661-151202142518 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2015/12/02  15:00 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 

ANLATAMIYORUM
. . . . . .
Aglasam sesimi duyar misiniz,
Misralarimda;
Dokunabilir misiniz,
Goz yaslarima, ellerinizle?Bilmezdim sarkilarin bu kadar guzel,
Kelimelerinse kifayetsiz oldugunu
Bu derde dusmeden once.Bir yer var, biliyorum;
Her seyi soylemek mumkun;
Epeyce yaklasmisim, duyuyorum;
Anlatamiyorum

Orhan Veli KANIK

Necip Fazil KISAKUREK : AMERIKA, DUNYA VE BIZ

Bugun dunya, milletlerin olus istikameti ve tekevvun hakki bakimindan iki vahide ayrilmistir. Sonunda kaba ve basit iki vahid... Ya Amerikayi tutacaksiniz, ya Sovyet Rusyayi; ya demokrasiyi, ya komunizmayi...
Bunlardan birine temayul derhal ve kat i olarak oburune aykirilik manasina gelir. Onun icin, en kucuk Amerikan aleyhtarligi, hangi zaviyeden olursa olsun, Sovyetleri desteklemek diye anlasilir. Bu yuzden komunizmaya zit bir dunya gorusu kerhen de olsa, Amerikan politikasini korumakla mukelleftir.
Ikinci Dunya Harbinden sonra Avrupa medeniyetinin buyuk mumessilleri, bir nevi iktisadi ve teknik tabiiyet yuzunden dunya goruslerindeki istiklallerini kaybetmisler ve mecburi olarak Amerikan hegemonyasi altina girmislerdir.
Imparatorlugunu ve dunya siyasetindeki basbuglugunu kaybeden sahsiyetli Ingiltere, simdi butun aksiyonunu ve soz hakkini kaybetmis mahzun bir ulke halindedir. Almanya, topyekun varligiyla odemek mevkiinde bulundugu harp felaketini telafi icin, harika capinda bir kalkinmadan gayri hicbir gaye sahibi degildir. Avrupa nin diger milletleri de, Garp medeniyetini mechul bir yarina ceken sinsi sartlara karsi, butun guclerini, kendi kabuklari icinde, ruhi ve iktisadi gunu birlik bir ferahliga yoneltmis ve dunya politikasi uzerinde muessir olmak politikasini unutmus bulunuyorlar.
Yalniz Fransa (Do Gol) tecrubesinden sonra bir sahsiyet hummasina dusebildi; ve (frenk) isminin eski temsil hakki uzerinde yepyeni bir istikamet kolladigini belli etti. Dis politikada ilk defa olarak (Do Gol)un; Amerikan hava uslerini Fransadan tasfiyeye kalkmasi, iste bu istiklal ve sahsiyet davranisinin en bariz isaretidir. Bu isaret, Fransanin artik bir alet mevkiinden cikip, Garp medeniyetini yuguran sahsiyetli milletlerden biri olmak sifatini her sahada gostermek ve butun ic ve dis buhranlarini yenmek istemesinden baska bir maksada yorulamaz.
Hakikat sudur ki, Amerika sadece iktisadi ve teknik ustunlugu yuzunden, ayrica hic bir payi bulunmiyan Garp medeniyetini butun haklari ve imtiyazlariyle ve acikgozce nefsine yamamis; ve cihanin komunizma dehsetine karsi kendisini biricik tutamak haline getirmegi bilmistir. Bu tutamaga el atanlar da, onun iradesine boyun egmege, dunya capinda hicbir temsil tavri takinmamaya, sahsiyetsiz yasamaya ve Amerikalilara mahsus basit ve dupeduz dunyanin bekciligini etmege mecburdur.
Bu ne bogucu, $ikici dunya! Yukariya tukursem biyigim, asagiya tukursem sakalim...
Nazariyede materyalist Rusyaya karsi Amerika, cihana oyle ablak bir cehre vermistir ki, ikisi arasinda $ikisip kalan Avrupa, evvela birincisine, sonra ikincisine karsi (spiritualist) bunyesini koruyabilmek icin ne yapacagini bilememektedir. Birinden korunmanin oburune siginmak seklinde tecelli eden caresi, gercek korunmayi ve sahsiyet mudafaasini busbutun iflas ettirici bir durum arzetmektedir.
Bize gelince:
Halk Partisi devrinden beri, mutlak ve mecburi Amerikan siyasetini tutmak, Turkiye hesabina biricik dogru yol... Buna suphe yok... Cihanin olum ve dirim halinde iki yolundan dirim istikametini secmek milli irade ibresi yalniz bu istikameti gosterdigine gore, her halde Halk Partisi hesabina buyuk bir kesif degil...
Evet, dirim yolu secildi; fakat bu yolda diri bir anlayis ve sahsiyetli bir tavir gosterilmedi. Vaziyet o turlu idare edildi ki, Amerika bizi cebinde keklik bildi; ve mevzuumuzda, idraksiz kekliklere mahsus fedakarliklardan ileriye gitmedi.
Mesele, Amerikan yardiminin azliginda coklugunda degil; Amerika nin karsisinda, yalniz kendi milli tekevvun gayesine bagli, sahsiyetli bir millet tavrini takinmakta ve ona gore hurmet ve itibar sahibi olmakta...
Cografya ve tarihimiz, bizi, kapitalizma ve komunizma sistemleri arasindaki nihai muhasebenin ana rakamini temsil edecek kadar nazik bir makamda bulundurduguna gore, Amerika dan bu makamin dolgun hakkini istemek ve nazli bir sevgili muamelesi gormek biricik dikkatimiz olmaliydi. Olmadi; sanki Amerika tarafindan bos bir araziye sevkedilmis ve hudut bekciligi almis bogaz tokluguna calisir bir millet olduk.
Hele lisaniyle, uslubiyle, tipiyle, ruh haletiyle ve kendine gore kulturu veya kultur iddiasiyle Amerikalinin icimize nufuzu korkunc bir seydir. Dolar kuvvetine dayanan ve sade Turkiye de degil, dunyanin her tarafinda kendisini hissettiren bu maddi ve ayni zamanda manevi nufuz belki Avrupa nin ruhi sahada bas derdidir.
Zira Amerikali, eski bir kok ve sahsiyet damarina bagli olmaktan uzaktir.Garbin milletler katisigindan oyle bir melezdir ki, o milletlere ait ruh uktelerini dibinden tiras etmis; ve meselesiz, davasiz, dertsiz, iztirapsiz, yalniz madde hesaplarina bagli ve bes hasse planinda yasar bir yeni insan tipi getirmistir. Bu yeni insan, elektrigin ne demek oldugunu dusunmez veya dusunmekte bir fayda gormez; onu bir ampul icinde zaptetmegi kafi bulur. Bu yeni insanin hurriyet fikrinden, daha dogrusu insiyakindan baska hicbir ruhi sistemi yoktur. Basi bostur, ilcalarina tabidir, her kayittan ve olcuden azadedir, manevi sulta ve disiplin boyunduruklarindan hic birinin hukmu altina giremez; hasili tam manasiyle tabiat ve madde insanidir.
Tarih, sahsiyet, ruhi hayat ve mesele sahibi milletler icin de boyle bir tip, ancak bozucu ve curutucu olabilir. Hele yeni bir hayat ve tekevvun arayan ve henuz olamamis bulunan milletler Amerikaliyi ornek aldiklari gun, meydana, butun lugatcesi 10-15 kelimeden ibaret, her an ciklet cigneyen ve homurtu halinde konusan ve anlasan, hicbir ruhi mueyyideye kiymet vermeyen basi boslar toplulugundan baska birsey cikamaz. Amerikali tipi, kendi vataninda belki her turlu ictimai emniyet ve murakabeye malik olabilir; fakat taklitcilerinin dunyasinda sadece felakettir. Amerikaya gidip Amerikali olmak belki iyi; fakat milleti icinde Amerikalilasmak mumkun oldugu kadar kotu...
Basinizi kaldirip buyuk sehirlerde soyle bir halimize bakacak olursaniz, Amerikanizm denilen afetin, kiligimizda, mesrebimizde, uslubumuzda, edamizda bizi kendimizden ne kadar uzaklara goturdugunu, yahut goturmek istedigini sezersiniz.
Mekteplerimize, genclerimize, zuppelerimize, zevk-u safa hayatimiza; ve oradan muesseselerimize, evet butun muesseselerimize dikkatle bakiniz yeter!
Bir Amerikan gemisinin Istanbul a geldigi gun, sehrin gecirdigi telasin, (Noel) babanin cikini etrafinda cocuklar gecirmez.
Eger arada bir kendilerinden su veya bu tarzda, hatta bayragimiza kadar uzanan kabaliklar goruyorsak, bunu, Amerikalinin mizacinda degil, kendi ruhi zebunlugumuzun muhatabimiza verdigi gururda aramaliyiz.
Iktisat recetelerine kadar her seyi sonsuz comertliginden bekledigimiz bir millet fertlerinin bize karsi ulvi hareket etmesini beklemek ve boyle bir istidadi da Amerikalidan ummak, yerinde sayilamaz.
Bize dusen, kendi kendimize sahip olarak, Amerika nin ebedi muttefiki, Amerikalinin da Sen sensin, ben de ben tarzinda dostu olmaktir.
Amerikaliyi da boylece kendimiz icin bir saadet unsuru kilmak... Yoksa bela haline getirmek degil...
Bunu en kucuk milletler yaparken biz yapamazsak hazin olur. Amerika da ancak boyle bir sahsiyete maddi ve manevi itibar bicebilir. Yoksa, gelip gecici menfaatleri bakimindan alakadar oldugu; ve bir Amerikan bahriyelisinin iki yana acik bacaklari arasindaki perspektif icinde mutalea ettigi kadrodan ileriye gecemeyiz.
Dis siyasetimizde Amerikan ve ic bunyemizde Amerikanizm politikasini, kendimizde tecezzi kabul etmez bir sahsiyet vahidine gore ayarlamakta, devlet ve millet capinda kalkinisimizi kusatacak derecede buyuk ve her ise hakim bir mana gizlidir.
Bu mana ta merkezinden ele gecirildigi gun, Turk ve Amerikan bayraklari, biri su kadar yildizli ve oburu sadece ay ve yildizli, iki ayri dunyanin iki ayri ve fakat daima beraber mumessilleri halinde yanyana gondere cekilebilirler.

Necip Fazil KISAKUREK
Buyuk Dogu Dergisi / Sayi 20 /17.7.1959

Eger Tanri gercekten varsa, onu yok etmemiz gerekir.

Mikhail Bakhunin


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder