FATİH YAŞLI : "DÜNYA DÜZDÜR" YA DA ORTAÇAĞA DÖNEN TÜRKİYE
"Dünya düzdür" tartışması tali bir tartışma değildir; hayır, iddianın sahipleriyle tartışmak değil kastettiğim, bunu yaparsanız bir deliyle tartışmış olursunuz, "dünya düzdür" deme cüretinden, bunu yazıya dökmekten, savunmaktan bahsediyorum. Tartışma tali değildir, çünkü "zamanın ruhu" buna izin ve cesaret vermektedir, dinselleşme ortaçağa dönüştür ve ortaçağa dönülüyorsa elbette ki, "dünya düzdür" diyen birileri çıkacaktır.
Ortaçağ varsa, elbette ki tarikat da vardır, taht da vardır; feodalitenin prenslikleri misali, her tarikat devlet aygıtının bir parçasını kapmak, arpalığa çevirmek, rant elde etmek için birbiriyle yarışacaktır. İşte bu nedenle Menzilcilerin tahta çıkış törenleri yapması da, devletin uçaklarına "Gavs" anlamına gelecek plakalar seçilmesi de şaşırtıcı değildir. 2017 Türkiye'sinde bir tarikat lideri, on binlerce dönümlük arazisinde köylüleri feodal beyler gibi köle misali çalıştırıyor ve sömürüyorsa, orada ortaçağ vardır, dönüş ortaçağadır.
Ortaçağa dönülen bir ülkede, elbette ki akademisyensizleştirilmiş, bilimsizleştirilmiş üniversitelerde kesim sırasında besmele çekilirse, yani "helal kesim" yapılırsa, hayvanların acıyı azaltan beta endorfin hormonu salgıladıkları iddia edilebilecek, "helal kesim mucizesi" keşfedilecektir. Ortaçağ aklın, bilimin, aydınlanmanın yokluğu ise ve ortaçağ mucize, hurafe, sihir, büyü vs. ise üniversitelerimizle birlikte ortaçağa dönüyoruz demektir.
Toplumsal yaşayışın ve kamusal alanın dinselleştirilmesinde "alkolden arındırma", "alkolsüzleştirme" en önemli yerlerden birini tuttuğu için, otelcilik ve turizm meslek liselerinin müfredatından, tam da bu eğitimin asli unsurlarından biri olan "alkollü içki ve kokteyl yapımı"nın kaldırılması şaşırtıcı değildir. Bir ülkede büyük vergi oranlarından içkili mekânların kriminalize edilmesine uzanan genişlikte bir fiili içki yasağı uygulanıyorsa ve herkes bunun kamu sağlığı kaygısından değil şeriat arzusundan kaynaklandığını biliyorsa orası ortaçağdadır.
Ve… Bu yasağa karşı olduğunuzu, ana muhalefet partisi vekillerinden birinin yaptığı gibi ancak "Dinimiz içkiyi yasaklıyor biliyorum ama…" diye başlayan bir cümleyle söyleyebiliyorsanız, "ama"sız, "fakat"sız, bu yasağın karşısında duramıyorsanız, dinselleşmenin ve ortaçağın diliyle konuşuyorsunuz, oraya teslim olmuşsunuz demektir.
Ortaçağ eğer modernite öncesi ise, Türkiye'de ortaçağa dönüş sadece dinselleşme üzerinden gerçekleşmemektedir, devletin biçimi ve rejim de açıkça modernite öncesine dönüşe, despotizme işaret etmektedir. Ortaçağ saraydır ve saray varsa, siyaset parlamentodan değil saraydan icra edilmeye başlanmışsa, siyaset "taht oyunları"na dönüşmüşse, Ortaçağ var demektir.
Modern devlet kişisellikten arındırılmış devlet demektir, devlet ve ülke artık kralın/padişahın mülkü değildir, ordu kralın/padişahın ordusu, hazine kişisel hazinesi, maliye kendi maliyesi değildir. İktidarı sınırlayan bir anayasa ve devleti sınırlayan bir hukuk vardır. Ortaçağ ise kişisel ve mutlak iktidardır, "benim askerim, benim vergi görevlim, benim bürokratım"dır, "devlet benim"dir, parlamentonun, anayasanın, hukukun yokluğudur. Türkiye'de bugün anayasa, parlamento ve hukuk yoktur; anayasa, parlamento ve hukuk yoksa ortaçağ vardır, demek ki dönüş ortaçağadır.
Ortaçağ yurttaş değil tebaa demektir, ortaçağda cumhur da cumhuriyet de yoktur ve bugün kimse Türkiye'de bir cumhuriyet olduğunu iddia edemez; Cumhuriyet yıkılmış, yerini bir monarşi parodisi almıştır, yeni-Osmanlı bir parodiden ibarettir ve ortaçağa aittir.
Dinselleşme ve despotizmin hükümranlığında, yani "yeni ortaçağ"da, "dünya düzdür" de denir, besmeleli bilim de yapılır, içki de yasaklanır, müfredattan evrim de çıkarılır, 30 Ağustos anmasında Kuran tilaveti de olur, bunlar artık istisnai olana değil, kural olana işaret eder. Atatürk heykeline saldırı da, "dünya düzdür" zırvalığı da, başını kapatmayan kadınlar için "kabuksuz domates" benzetmesi yapılması da münferit vakalar değildir bu nedenle, hepsi inşa edilen rejimin, zamanın ruhunun gündelik hayattaki yansımalarıdır.
Peki dinselleşme ve despotizmin olduğu yerde direniş yok mudur, "Ortaçağdan çıkış için ne yapmalı" sorusu sorulmamakta mıdır? Şüphesiz ki vardır, şüphesiz ki sorulmaktadır. Toplumda bir dip dalgası halinde seküler bir hayat, seküler bir siyaset arzusu giderek güçlenmektedir. Toplumun en az yarısı, ki çoğunluğu büyük şehirlerde yaşayan en eğitimli kesimlerdir, tarikatların, cemaatlerin, siyasallaşmış dinin, kendisine ve çocuklarının geleceğine verdiği korkunç zararı fark etmiş, laikliğin önemini anlamışlardır.
Aynı şekilde, tek adamlığa, saray siyasetine, despotizme yönelik bir toplumsal öfkenin biriktiği, toplumun bunu durdurma yolları aradığı görülebilmektedir, gerçekten cumhuru olunabilecek bir cumhuriyet arayışı, anayasalı bir devlet arayışı, liyakat esasına dayalı bir devlet arayışı, hukukla yöneten bir devlet arayışı toplumda yükselmektedir ve bu arayış iyidir.
Velhasıl, dinselleşmiş despotizme ve despotlaşmış dinselleşmeye karşı bir siyaseti, "ortaçağdan çıkış" siyasetini bu topraklarda var etmek mümkündür, bu yeni ortaçağdan er ya da geç çıkılacaktır.
a45UyF587661-170907225113 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/09/08 04:17 2 65 alelma@yahoogroups.com
Kul hakkindan korkan [onemini bilen] ayagini uzatip rahat yatamaz.
Ehl-i hikmet
Kahrolasi insan ne nankordur (inkarcidir) (ABESE 80/17)
O size istediginiz her seyden verdi.
ALLAH in ni metlerini sayacak olsaniz sayamazsiniz.
Dogrusu insan zalim ve keffardir (nankordur) (IBRAHIM14/34)
Suleyman Celik: SEVR ANTLASMASI NDAN GUNUMUZE
scelik44@gmail.com
10 Agustos 1920 de Osmanli Imparatorlugu ile Birinci Dunya Savasi nin galipleri arasinda, Turk Ulusu nun olum fermani olan Sevr Antlasmasi imzalandi.
Internette kolayca bulabileceginiz Sevr haritasinda gorececeginiz uzere Osmanli ya, Sultan in halifecilik oynamasi icin, kucuk bir yer birakilmaktadir. Gercekte Muslumanlarin halifesi rolunu oynayarak Ingiltere nin kuklasi olmasi ve onun Islam ulkelerini somurmesine tinsel aracilik yapmasi dusunulmustur.
Aslinda Osmanli ya birakilan bolgenin Karadeniz kiyisinda, bir Pontus Rum Devleti kurulmasi icin Ingiltere soz vermistir. Yani gercekte Turklere Ic Anadolu da denizi olmayan kucuk bir alan birakiliyordu.
Turkiye Buyuk Millet Meclisi (Gazi Meclis) 19 Agustos ta aldigi kararla bu antlasmayi gecersiz saydi. Imzalayanlari ve onaylayanlari Vatan Haini ilan etti. 7 Ekim de Ankara Istiklal Mahkemesi Sevr i imzalayan Hadi Pasa, Riza Tevfik, Resat Halis ve Damat Ferit Pasa yi idama mahkum etti.
Imkansizi mumkun kilan Buyuk Dahi Gazi Mustafa Kemal Pasa nin onderliginde bir araya gelen Turk Ulusu, Ulusal Kurtulus Savasi sonunda kendisine bu antlasmayi dayatanlari dize getirerek olum fermanini kabul etmedigini dunyaya duyurdu. Ardindan Lozan Baris Antlasmasiyla Sevr tarihin cop sepetine atildi. Ne yazik ki gunumuzde Lozan tartisilir olmus, onun bir yenilgi oldugunu one surenler ortaya cikmistir. Boyle sapkinlara Sevr haritasini gosterin. Baska soze gerek yok.
Ancak emperyalistler kolay kolay pes etmezler. Bizim planlarimiz uzun erimlidir. Gerceklesmediginde bekletir ve kosullar olustugunda yeniden ortaya sureriz derler.
Ingiliz Bas Delegesi ve muttefiklerinin sozcusu Lord Curzon Ismet Pasa ya Lozan da demistir ki bak general, tum isteklerimizi ret ediyorsun. Bunlari ben cebime koyuyorum. Ulken harap ve yoksul. Para bizde ve (yaninda bulunan ABD Delegesi Amiral Bristol u gostererek) bunlarda var. Yarin borc almak icin gelip onumuzde diz cokeceksin. O zaman cebimdekileri cikarip hepsini alacagim.
Lord Curzon Ataturk doneminde cebine koyduklarindan zirnik alamamis, hatta dostlugunu kazanmak icin Krallarini ayagina gondermislerdir. Fakat ne yazik ki Ataturk ten sonra gelenler Lozan in kazanimlarini, ozellikle 2.Dunya Savasi sonrasinda Ingiltere nin yerini alan ABD ye kaptirmislardir.
Sovyetler Birligi nin dagilmasiyla dunyanin tek super gucu olan ABD hedef buyutmus, mazlum uluslarin ulusal devletlerini toptan ortadan kaldirmaya karar vermistir. Medyayi, yazarlari, (sozde) bilim insanlarini, ozellikle yerel isbirlikci/hain etki ajanlarini kullanarak kuresellesme ve dunya vatandasligi masallari ile ulusal devletleri cagdisi ilan eden, ulusal kahramanlari gozden dusurmeye, ulusal refleksleri koreltmeye yonelik; ote yandan din ve mezhep ayriliklari ile mikro milliyetcilikleri one cikaran butuncul bir bilgi kirliligi (desinformasyon) olusturma ve beyin yikama kampanyasi baslatildi. Yeni planlar yapildi, taktik ve stratejiler gelistirildi. BOP ve bunun gelistirilmisi GOP bu kapsamda yapilan planlardir. Bu planlar cercevesinde Sevr benzeri yeni haritalar servis edilmeye baslandi.
Bu yeni emperyal stratejiyi goz onune alarak, ulkemizde son yillarda yasananlari, yazilanlari, konusulanlari dusunun ve buna gore yeni haritalari yeniden degerlendirin.
Ataturk e ve silah arkadaslarina, Rauf Denktas a vb. yapilan saldirilari buna gore degerlendirin. Ulkenin bolunmez butunlugu icin canini ortaya koymus, gazi olmus ulusal kahramanlarimizi intihara surukleyecek derecede, alcakca yapilan saldirilari dusunun.
Ulusal birligimizi simgeleyen ozdeyislerin ortadan kaldirilmasini, TC nin resmi dairelerin logosundan silinmesini, andimizin yasaklanmasini ve en onemlisi bayragimizin yakilmasi, hatta askeri garnizonda gonderinden indirilmesini, buna karsilik bolucu teror orgutunun bayragi ile elebasinin posterlerinin her yere asilmasini toplumun bir tepki vermeksizin sessizce izlemesini buna gore degerlendirin.
VE TEKRAR TEKRAR IYI DUSUNUN! NEREYE GIDIYORUZ?..
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder