13 Eylül 2017 Çarşamba

POLİSE ALKOLLÜ YERLERE GİTME YASAĞI: YASAK İZİNDEKİ PERSONELİ DE KAPSIYOR

Tıpkı 12 Eylül Darbe Dönemine benzer bir iç emir olmuş.
Biz buna HİZMETE MÜTEALLİK OLMAYAN EMİR diyoruz.
Keyfidir, yasa dışıdır.
Devran döner, bu emir kenarda kalır elbette.
Ancak, bu günlerde kafa tutmak elbette imkansız.
Adamı uçururlar.
Ama devran döndüğünde bu emri vereni de, bu emri de hatırlarlar, hatırlatırlar.
TSk'dan buna benzer bir emir var mı yok mu bilmiyoruz, ama varsa da şaşırmam.
Bunlar yaşadığımız devrin doğal tezahürleridir.
Benim önerim, halen görevde olanların rüzgara uygun yelken açmaları.
Rüzgar mutlaka döner.
Zaman en iyi miyardır.

Yalnız dikkatimi çekiyor, idarenin tasarrufları giderek daha keskin, daha ideolojik olmaya başladı.
Daha çok sünni öğretiye uygun diyelim.

Rüzgardan bahsettim.
Şimdi bir fırtınadan bahsetmek daha doğru olur.
Devlet memurları için yapılacak en uygun şey denizcilik terimiyle camadan vurarak yelken küçültmek, fırtınanın odağından uzağa ve kayalardan uzak sulara dümen kırmak, mümkünse otopilota bağlayıp, kendini kamaraya kilitlemek.
Fırtınına hız kesince tekrar kaptan köşküne çıkar, sakin bir limana doğru rota çizersiniz.

Şimdi kasırganın tam ortasındasınız.
Kusabildiğiniz kadar kusun.
Denize düşmeyin.
Tekneniz su almasın, direk kırmayın, alabora olmayın bunlara dikkat edin.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      


POLİSE ALKOLLÜ YERLERE GİTME YASAĞI: YASAK İZİNDEKİ PERSONELİ DE KAPSIYOR

Antalya Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, emniyet personelinin planlı ve rutin uygulamalar dışında bar, pavyon, disko ve benzeri yerler ile oyun ve eğlence mekanlarına gitmesini yasakladı. Uzunkaya, yasağın izindeki personeli de kapsadığını vurguladı.

Antalya Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, geçen ocak ayında çıkarılan 682 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) dayanarak bir talimat yayınladı.

Hürriyet'in haberine göre talimatla Antalya Emniyet Müdürlüğü'nde görevli personelin bar, pavyon, disko, oyun ve eğlence mekanlarına gitmesi yasaklandı. Talimatta, bu tip mekanlar ile oyun ve umuma açık eğlence yerlerinde görev gereği yapılacak çalışmaların, mutlak suretle sıralı amirlerin bilgisi dahilinde yürütülmesi gerektiği belirtildi.

'4-10 GÜN ARASI AYLIKTAN KESME CEZASI'

Yazılı talimatta, 682 sayılı KHK'nın kolluk güçlerine ceza getiren şu maddeleri de hatırlatıldı:

"Görevli bulunduğu sırada görev gereği olmaksızın veya amirin izni olmadan resmi kıyafetle kahvehane, kıraathane, lokal, kulüp ve benzeri yerlerde oturma, üç günlüğe kadar aylıktan kesme cezasını gerektiren fiiller. İzinli olduğu zamanlarda resmi kıyafetle, izinli olmadığı zamanlarda görevli olmaksızın resmi veya sivil kıyafetle, personelin girmesine veya oturup eğlenmesine izin verilen yerler dışındaki kahvehane, lokal, kulüp veya benzeri yerlerde oyun oynayanlara 4 ile 10 günlüğe kadar aylıktan kesme cezası uygulanır. Mesleğin saygınlığını zedeleyecek şekilde uygunsuz yerlere gitmek, resmi kıyafetle umuma açık yerlerde alkollü içki içmek veya resmi kıyafetli olarak gizlenemeyecek derecede sarhoş görünmek, görevine, sosyal ve aile yaşantısına zarar verecek derecede menfaatine, içkiye, kumara ve benzeri kötü alışkanlıklara düşkün olanlara ise meslekten çıkarma cezası uygulanır."

GİTTİKLERİ TESPİT EDİLENLER İÇİN RAPOR HAZIRLANACAK

Talimatta, bu kapsamda hangi rütbe ve görevde olursa olsun hiçbir personelin planlı ve rutin olarak yapılan uygulamalar dışında bar, pavyon, disko ve benzeri yerlerle oyun ve eğlence mekanlarına gitmeyecekleri belirtildi. Talimatta, "Görev harici veya görev gereği belirtilen yerlerde bulunan ve görülen personel tespit edildiğinde mutlak suretle rapor tanzim edilerek gerekli işlemin ifası için tarafıma sunulacaktır" denildi.

'KAMUOYUNU İLGİLENDİREN BİR KONU DEĞİL'

Yazılı talimatıyla ilgili açıklama yapan Celal Uzunkaya, 682 sayılı KHK'nın ötesinde devlet memurları kanununda, diğer yasalarda, görevlilerin, memurların nerelere gidip nerelere gidemeyeceği, nerelere neden dolayı gidemeyeceğinin açıkça belli olduğunu söyledi. Bunun disiplin mevzuatında da belli olduğunu belirten Uzunkaya, şöyle dedi:

"Bu ilgili personelin görev harici abuk sabuk yerlere gitmemesi, giderse hakkında işlem yapılacağına ilişkin bir iç düzenleme. Bu kamuoyunu ilgilendiren bir konu değil. Vatandaşı hiç ilgilendirmiyor. Vatandaş kendi çalışanıyla ilgili düzenleme yaptığında, sabah otobüsle mi gelecek, servisle mi aldıracak bunu kamuoyuyla paylaşmıyor yani."

'CELAL UZUNKAYA'NIN KEYFİ İŞLEMİ DEĞİL'

Uzunkaya, Emniyet Hizmetleri Disiplin Tüzüğü, 657 sayılı kanun, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu, 682 sayılı KHK ve diğer mevzuatın açıkça belirttiği bir hususu kendi personeline, 'Arkadaşlar şu işin dışında şu şu işlere gitmeyin' diye malumu ilan anlamında uyardığını söyledi. Uzunkaya, "Aksine bir işlem yaparsanız, tespit edersem hakkınızda işlem yapacağım diyorum. Yapacağım işlem Celal Uzunkaya'nın keyfi işlemi değil, yasada mevzuatta tanımlanan işlem" dedi.

'İZİN DÖNEMİNİ DE KAPSIYOR'

Uzunkaya, yasağın izindeki personeli de kapsayıp kapsamadığına ilişkin şu yanıtı verdi:

"Hayır gitmeyecek, bizim emniyet teşkilatında izinde veya görevde nereye gidip nereye gidemeyecekleri açıkça belli ki zaten. Ben izindeyim, istediğim bara pavyona giderim eğlenirim diye bir şey yok. Tabi ki kapsıyor. Bizim teşkilatımız bir disiplin mesleği. Görev için gider oraya, planlı veya rutin görev yapılıyor, bir soruşturma, uyuşturucu konusuyla ilgili araştırma, efendim ben kendimden görev fark ettim şöyle gelmişken denetleyeyim burayı bakalım diye kafasını esen bu tür yerlere gidemez. Bu zaten mevzuatta düzenlenmiş konu, orada belirtilen hususlar da açık. Rahmetli Özal'ın dediği gibi açık seçik ortada yani orada hiçbir ayrı anlama gelecek kelime, cümle yok. Farklı bir lisan kullanılmamış. 'Görev harici bu tür yerlere gitmeyeceksiniz' diyoruz."

http://haber.sol.org.tr/toplum/polise-alkollu-yerlere-gitme-yasagi-yasak-izindeki-personeli-de-kapsiyor-209557

 
a45UyF587661-170913210109 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/09/13  22:18 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

Dunyada hersey icin, medeniyet icin, hayat icin, basari icin, en hakiki mursit bilimdir, fendir.
1924.

K.Ataturk

Din elbette bir vicdan isidir.
Lakin din sadece vicdan isidir demek buyuk bir sapikliktir.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -4-

Evren hakkinda anlasilmasi en zor sey, anlasilabilir olmasidir. (Albert Einstein)

Yukardaki ironik cumleyi kurarken sanirim Einstein hakliydi. Doga bir yandan sasirtici bir sadelikle kendini sergilerken, diger yandan elimizi attigimiz her noktada yine ayni derecede sasirtici bir matematik barindirmakta. Sularin icinde olusan burgaclardan, bir gezegenin yildiz etrafinda yorungeye oturmasina, bir tasin yamactan yuvarlanmasina, iki atomun birbirleri ile elektron alisverisinde bulunmalarina kadar her yerde dunyanin en ustun beyinlerini zorlayan yasalar hakim. Uzun yillar boyunca insanlar, ortaya bir mantik butunlugune bagli yasalar zinciri koyamadan, seylerin hareketini ancak kopuk kopuk anlayabildiler.

Galileo, Iki buyuk dunya sistemi uzerine dusunceler calismasinda evrenin merkezi nerde? diye sormus ve Simplicio ile Salviati yi konusturarak Aristotales in evren anlayisina ciddi elestiriler getirmisti. Evrenin merkezinin Dunya olup olmadigi sorusu cok ciddi bir soruydu ve kisa sure icinde Galileo nun basini belaya sokacakti. Kendisinden once pek cok dusunur bazi dinsel ve gizemli sebeplerle, evrenin merkezine Dunya yi yerlestirmislerdi. Ayrica Pisagor gelenegine bagli kalan Yunan doga bilimcileri ve ardillari gezegenlerin yorungelerinin tam bir daire biciminde oldugunu savunuyorlardi. Cunku onlarin inancina gore, daire evrendeki en mukemmel geometrik sekildi. Fakat Galileo nun basit bir teleskop ile yaptigi gozlemler bu fikirlerle uyusmuyordu. Galileo Jupiter in 4 tane uydusu oldugunu farketti: Europa, Ganymede, Io ve Callisto. (Bu uydulara Galileo uydulari da denir. Gunumuzde ise Jupiter in 63 uydusu oldugu bilinmektedir.) Bu dort uydu, Jupiter in cevresinde donuyorlardi ve bu durum Galileo nun kafasini karistirmisti. Demek ki, evrendeki gok cisimlerinin illa Dunya cevresinde donmesi gerektigi gibi bir sart olamazdi. Bu durumda, Dunya nin evrenin merkezinde oldugunu ne hakla savunabilirdik? Eserinin bir yerinde sunlari yazdi:
Jupiter in iki uydusunun New Horizons gozlem araci tarafindan cekilen resimleri. Alttaki Io, ustteki Ganymede. Digerleri gorus acisi icinde degiller.

Sunu da eklemeliyim ki, ne Aristotales ne de bir baskasi evrenin merkezinin de facto (gercekten) Dunya oldugunu kanitlayamaz. Eger evrene bir merkez araniyorsa, oraya Gunes in oturtulmasi daha yerinde olur, sirasi geldiginde bunu herkes anlayacak.

Artik Gunes imizin evrenin merkezinde olmadigini, galaksimiz Samanyolu nun dis halkalarindan birinde mutevazi bir sistem oldugunu biliyoruz. Ama elbette Galileo nun bunu bilmesine imkan yoktu. Elindeki imkanlar gayet sinirliydi; buna ragmen dusunceleri kendi cagi icin devrimci ve cok aykiriydi.

Buyuk usta Newton a kadar; gezegenler, isigin hareketi, kutlelerin birbirlerini nasil cektikleri gibi konular, tabiri caiz ise bulanik suda balik avlamak gibi bir karmasa icinde yurudu. Isin icine bolca dinsel inanclar karisiyor ve her doga tartismasinin ardindan teolojik kavgalar patlak veriyordu. Din ile bilimin alanlari netlikle ayrilmamisti ve pek cok insan bilimsel kuramlarin dinsel inanclari tehdit etmeye baslamasindan rahatsizlik duyuyordu. Daha sonra gelistirilecek olan belirsizlik gibi yeni kuramlar ve ozellikle Charles Darwin in evrim teorisi din ve bilim kavgasini doruga tirmandiracakti. Kavga gunumuzde de surmektedir.

Sir Isaac Newton, tam anlami ile fizikte bir donum noktasi oldu. Kendince saplantilari olan, kavgaci, gecinmesi zor bir insandi ve genelde cok yalnizdi. Gencliginde sevmis oldugu bir kadina kavusamamis ve omru boyunca bekar yasamisti. Newton u anlatmak icin bir insanin kendi omrunu harcamasi gerekir. Okul yillarinda hala Aristotalesci gorusler hakimken Newton cebir, geometri, trigonometri dersleri almis, Latince ve Antik Yunanca ogrenmisti. Galileo ve Kepler in calismalarini da okumustu. Neticede, yillar suren bir egitimin ardindan bir ciftlik evine kapandi ve burda kutle cekimi uzerinde dusunmeye basladi. Kafasina bir elma dusunce yercekimi kanununu buldugu seklindeki inanis sadece hos ve gercek disi bir oykuden ibarettir. Gercekte ise, en verimli calismalarini bir kova suyun hareketlerini inceleyerek, merkezkac kuvvetin vakum icindeki etkisini dusunerek yapmistir. Bunun disinda bir prizma ile isigin tayflarini incelemis ve bazi eklemeler yaptigi bir teleskop ile evrensel cekim yasalarini gelistirmistir. Calismalari saymakla bitmez, iyisi mi kendiniz bir yerlerden bulup okuyun derim. En buyuk eseri Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (Doga felsefesinin matematik ilkeleri) kitabinda hareket ve kutle cekim kanunlarini 3 yasa ile matematiksel ve geometrik olarak anlatilmistir.

Birinci yasa: Tum cisimler bir kuvvet etkisi tarafindan durumunu degistirmeye zorlanmadikca duzgun dogrusal hareketini veya duraganligini korur. (Eylemsizlik yasasi)
Ikinci yasa: Bir cismin momentumundaki degisim, cisim uzerine uygulanan itme ile orantilidir ve itmenin uygulandigi duz dogru boyunca meydana gelir. Bir cisim uzerindeki net kuvvet cismin kutlesi ile ivmesinin carpimina esittir. (F=m.a) (Momentum bir cismin kutlesi ve hizinin carpimidir.)
Ucuncu yasa: Her kuvvete karsilik, her zaman esit ve ters bir tepki kuvveti vardir: veya iki cismin birbirine uyguladigi kuvvetler her zaman esit ve zit yonelimlidirler.

Newton sadece bazi cikarimlarda bulunmuyor, bir bilim metodolojisi de gelistiriyordu. Kitabinin girisinde bilimin amacini ve yontemlerini kisaca soyle ozetlemisti: Olgulardan doganin kuvvetlerini kesfetmek, sonra da bu kuvvetler yardimiyla diger olaylari aciklamak. Once olgular gozlemlenmeli, bu gozlemler sonucu doganin yasalari kesfedilmeli ve olusturulan kuram olaylari aciklayabilmelidir.
Gelistirilen kuramlar mutlaka gozlem ve deneyler ile pekistirilmeli ve matematiksel olarak modellenebilmeliydi.

Bu yasalardan hareketle Newton daha bir dizi formul gelistirdi. Hepimiz bunlari okul yillarimizdan az cok hatirlayabiliriz. Newton un i$ik hakkindaki calismalarina daha sonra, kuantum bahsinde deginecegim. Simdi artik bilimcilerin elinde, net, formule edilmis ve her zaman sinayabilecekleri yasalar vardi ve bilimsel bir yasanin hangi kriterlere uymasi gerektigi epey sekillenmisti. S.Hawking ve L.Mlodinow un kitabindan devam ediyorum.

Sir Isaac Newton un (1643-1727) uc hareket yasasi Dunya nin, Ay in ve gezegenlerin yorungelerini ve gel-git gibi fenomenleri aciklayan cekim yasasi modern bilim tarihinde yaygin bir kabul gormustur. Olusturdugu denklemler ve onlardan yola cikarak gelistirdigimiz matematiksel cerceve gunumuzde hala ogretilmektedir. Bina cizen bir mimar, araba tasarlayan bir muhendis veya bir roketin Mars a nasil gidecegini hesaplayan bir fizikci tarafindan Newton fizigi (cesitli eklemeler ve revizyonlar ile) kullanilmaktadir.

Doga, bazi yasalar tarafindan yonetiliyor ise, sormamiz gereken uc soru var:

Yasalarin kaynagi nedir?
Yasalarda istisnalar var midir, ornegin mucizeler gibi?
Sadece bir dizi olasi yasa mi vardir?

Bu onemli sorular bilim insanlari, filozoflar ve din bilimciler tarafindan farkli bicimlerde dile getirilmistir. Ilk soruya yaygin olarak verilen yanit -Kepler, Galileo, Descartes ve Newton un yaniti- yasalarin Tanri nin isi oldugudur.

Dr Hawking dogru soyluyor.Descartes, Newton gibi isimler Tanri yi inkar etmediler. Fakat, onlarin Tanri derken anladigi sey ile, gelenekci ve kati bir Hristiyan in, ornegin kadinlari cadilikla suclayan bir engizisyon yargicinin anladigi Tanri arasinda daglar kadar fark vardi. Zaten Dr Hawking bu inceligin farkinda. Filozoflar ve doga bilimciler Tanri ile doga arasinda oyle paralellikler kurmuslardi ki, bir sure sonra Tanri dan mi, yoksa dogadan mi bahsettiklerini anlamak nerdeyse imkansiz hale geliyordu. Diger yandan, dindarlarin tanrisi farkliydi. Bu tanri, yasamin her anina mudahale eden, insanlari cezalandiran ve korkutan, dahasi O nun adina bazi insanlarin diger insanlara ceza tatbik ettikleri askin bir tanriydi.

Felsefeciler Tanri yi inkar etmemislerdir fakat onlarin tarif ettigi Tanri yi doga yasalarinin bir baska ifadesi olarak gorebilmek de mumkundur. Eger Tanri ya farkli ozellikler atfedilmezse -Eski Ahit in tanrisi olmak gibi- Tanri yi ilk sorunun, yani yasalarin kaynaginin yaniti olarak gormek, bir gizemin yerine bir baskasini koymak demektir.

Guzel bir saptama. Tanri kelimesi bazen sorulardan kacis icin mukemmel bir siginak haline gelebilir. Bir seyi anlamiyorsak, isin icinden cikamiyorsak, kisaca Tanri nin hikmeti deyip bir aciklama yaptigimizi dusunebiliriz. Bu olguyu, ABD li bir yazar olan Edward Abbey (1927-1989) su sekilde ifade etmisti: Insanlarin dusunemeyecek kadar yorgun olduklari zaman cikardigi iniltiye Tanri denir. Benzer sekilde Karl Marx da (1818-1883) dunyayi yari felsefi yari teolojik cikarimlarla anlamaya calismanin gerekmedigini, asil onemli olanin dunyayi degistirmek oldugunu dile getirmis ve Tanri inancinin, evreni yorumlamaktan aciz insanlarin afyonu oldugunu soylemisti: Dini istirap, bir ve ayni zamanda, hem gercek istirabin ifadesi hem de gercek istiraba karsi bir protestodur. Din, ezilen yaratigin ic cekisi, kalpsiz bir dunyanin kalbi, ruhsuz kosullarin ruhudur. Din, halklarin afyonudur.

Oyle gorunmekte ki bazi kisiler felsefe ve dinin binlerce yillik teolojik yorumlarindan bunalmislar, tum bu yorumlarin dunyadaki haksizliklari degistirmek icin bir ise yaramadigini anlamislar ve sonunda isyan bayragini cekmislerdi. Hawking e geri donuyorum.

Ilk sorunun yanitina Tanri dersek, isin asil zor yani ikinci soruyla ortaya cikar: Yasalarda mucizeler, istisnalar var midir? Bu sorunun yaniti hakkindaki gorusler kesin bir sekilde ayrilmistir. Eski Yunan in en etkili iki yazari Platon ve Aristotales yasalarda asla istisna olmayacagini savunur. Ancak Kitab-i Mukaddes in bakis acisina gore, Tanri, yasalari yaratmakla kalmaz, ona yakarildiginda istisnalar da yaratabilir: olumcul hastaliklari iyilestirmek, kurakliga son vermek, kroketi olimpik spor olarak kabul etmek gibi.

Hawking in yazdiklarindaki alayciligi sezmemek mumkun degil. Sanki, Dr Hawking kroket sporunun olimpik bir spor olarak kabul edilmemesine biraz karsi. Gencliginde, henuz hastalik semptomlari ortaya cikmamisken kendisi de kroket oynamisti. Devam ediyorum.

Descartes in goruslerinin tersine, neredeyse tum Hristiyan dusunurler Tanri nin mucize yaratmak icin yasalari askiya almaya muktedir olmasi gerektigini savunmuslardir. Newton bile bu turden mucizelere inanirdi. Bir gezegenin cekim gucunun diger gezegenin yorungesi uzerinde bozulma yaratmasindan oturu gezegenlerin yorungelerinin kararsiz oldugunu, bu kararsizligin zamanla buyuyerek gezegenlerin ya Gunes e dusmelerine ya da Gunes sisteminden kopup gitmelerine yol acacagini dusunuyordu. Tanri nin yorungeleri surekli ayarladigina ya da sistemin durmamasi icin goksel saati kurduguna inaniyordu.

Anlasilan Newton ilahi sistemin bir kaosa suruklenmesinden epey korkmus ve Tanri nin bazen ise al atarak ufak tefek ayarlamalar yapmasi gerektigine inanmis. Bugun ise, hem Gunes imizin hem de Dunya mizin geleceginin pek de ic acici olmadigi one surulmekte. Orta buyuklukte bir yildiz olan Gunes in merkezindeki cekirdek fuzyonu sona erdiginde, Gunes icin bir olum-kalim savasi baslayacaktir. Hidrojenin tamami helyuma donusecek, cekirdek buzusecek, yakla$ik 7,3 milyar yil sonra Gunes kirmizi bir dev haline gelecek ve capi 150 kat artacaktir. Parlakligi ise simdikinin 5000 misline ulasacak ve etrafindaki gezegenleri yutmaya baslayacaktir. Ona en yakin gezegen olan Merkur un kurtulmak icin hicbir sansi yoktur. Venus ve Dunya ise once atmosferlerini kaybedecek, ayrica Dunya uzerindeki okyanuslar tamamen kuruyacaktir. Bunun ardindan ise once Venus sonra Dunya, Gunes in cekim alanina kapilacaklar ve onun tarafindan yutulup kaybolacaklardir. Astronomlar, Dunya nin bir kurtulma sansi olup olmadigi uzerinde ciddi olarak dusunmektedirler ama goruldugu kadari ile sevgili Dunya mizin bu gelecekten kacisi yoktur. Gerci o zamana kadar daha epey vaktimiz var, dolayisi ile Dunya uzerindeki senligimize devam edebiliriz.

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder