13 Eylül 2017 Çarşamba

‘ROJAVA’ MASALI VE GERÇEKLER: ABD’NİN ANARŞİST TUGAYLARI İŞBAŞINDA

 


'ROJAVA' MASALI VE GERÇEKLER: ABD'NİN ANARŞİST TUGAYLARI İŞBAŞINDA

13 Eyl, 2017

Meyssan: Rojava İsrail gibi kuruldu. CIA, Avrupalı anarşistleri devşirip Rojava'ya getirdi. HDP ve YPG, CIA'dan mali destek aldı. 'Kadın savaşçılar' bir yalan..

"Batı'da sevimli bir ütopyanın gerçekleşmesi şeklinde sunulan çiçeği burnunda "Rojava" gerçekte Washington tarafından arzulanan ve kan içerisinde örgütlenen bir sömürge devletidir. Bu kez Suriye'nin kuzeyindeki halkların kovulması ve yerlerine burada doğmamış olan insanların yerleştirilmesi söz konusudur. Bu etnik temizliğin gerçekleştirilmesi için Pentagon ve CIA, Avrupa aşırı solu çevresinden savaşçıları seferber etti."

Bu sözler Suriye'deki gelişmeleri yakında takip eden yazar Thierry Meyssan'a ait. Batı'da PYD/YPG'yi "Özgürlük savaşçısı" gibi göstermeye çalışan ABD'nin Kürt politikasını mercek altına alan Meyssan, değerlendirmelerini "Voltairenet.org" adlı sitesinde "NATO'nun anarşist tugayları" başlığı ve Murat Özdemir'in çevirisiyle yayınladı.

İşte, Meyssan'ın makalesindeki o tespitlerden önemli bölümler:

"(…) Arap Baharı'nın başlangıcında Abdullah Öcalan kapatıldığı hücresinden PKK'yı yeni bir ideoloji etrafında yeniden inşa etti. İmralı Hapishanesinde NATO ile yürütülen gizli müzakereler sonucunda, "özgürlükçü belediyecilik" adına Marksizm-Leninizm'i terk etti. Türkiye'de her zaman kendi Kürdistan devletini kurmak için mücadele eden Öcalan artık her devletin özü itibarıyla bir baskı aracı olduğunu düşünüyordu [2].

(…) Öcalan, üyeleri adına hiçbir zaman Suriye topraklarına yönelik talepte bulunmayacağı taahhüdünde bulunmuştu. 2011 yılında Batı'nın Suriye'ye yönelik olarak yürüttüğü savaşın başlangıcında, Kürtler kendilerine kapılarını açan ve vatandaşlık hakkı tanıyan ülkeyi savunmak için milis kuvvetleri oluşturdular.

Öte yandan 31 Ekim 2014'te, PKK'nın Suriye kolu YPG'nin eşbaşkanlarından Salih Müslim, Élysée Sarayı'nda Fransız Cumhurbaşkanı François Hollande ve Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan arasında düzenlenen gizli toplantıya katıldı. Suriye'de Kürdistan'ı yeniden kurma girişiminde bulunmayı kabul etmesi durumunda kendisine yeni devletin başkanı olma sözü verildi.

ABD'nin IŞİD'e karşı oluşturduğunu iddia ettiği Uluslararası Koalisyon, zaman kaybetmeden para, silah, eğitim ve kadrolarıyla YPG'yi destekledi. Dolayısıyla bundan böyle artık iyi bir müttefik haline gelen Washington'a yönelik beddualar çabuk unutuldu. Kürt örgütü göz koyduğu bölgelerin sakinlerini sürmeye başladı.

'AYN EL ARAP'TA NELER YAŞANDI BİLEMİYORUZ'

YPG o güne kadar IŞİD'e karşı hiç savaşmamış olduğu için ABD, daha sonra Kurmançca "Kobane" olarak adlandırılacak olan Ayn el-Arap'ta şiddetli bir çatışmayı sahneye koydu. Kendini tehlikeye atmadan olayı aktarmak üzere uluslararası basın buraya davet edildi. Bu yerleşim Suriye-Türkiye sınırında yer alıyor ve gazeteciler çatışmaları dürbünle kolayca izleme imkanı bulabildiler. Basının oraya girmesine hiçbir zaman izin verilmediği için Ayn el-Arap'ta gerçekte tam olarak neler yaşandığını bilemiyoruz. Elimizdeki teleobjektifle çekilmiş fotoğraflar, çatışmaların şiddetine ilişkin olarak yapılan açıklamaları teyit ediyor gibi görünüyor. Ne olursa olsun Batı, sözbirliğiyle Kürtlerin IŞİD ve Suriye'ye karşı ihtiyaç duydukları müttefikleri olduğu sonucuna vardı.

KADIN SAVAŞÇI YALANI

Batı basını, tüzük gereği PKK/YPG yönetici kadrolarının yarısı gibi Kürt savaşçılarının yarısının da kadın olduğunu aktarıyor. Oysa sahada kadınlara ender rastlanıyor. Gazeteciler aynı şekilde, bir kadın tarafından öldürülmenin cennete gitmeyi engelleyen bir lanet sayılmasından ötürü kadın savaşçıların cihatçıların korkulu rüyası haline geldiğini belirtiyor. İlginçtir ki aynı basın Suriye Arap Ordusu bünyesinde de cihatçıların erkek mevkidaşlarına yönelik olduğu gibi aynı öfke ile saldırdıkları kadın savaşçılardan oluşan birliklerin var olduğunu görmezden geliyor.

"Ne tanrı ne devlet!", Amerikan İmparatorluğu saflarında "Rojava" devletini savunmaya ve "tüm gerici güçlere karşı" savaşmaya gelin

'SURİYELİ KÜRTLERİN ÇOĞU ABD' DÜŞMAN GÖRÜYOR'

Görünenin aksine YPG iddia ettiği kadar kalabalık bir kadroya sahip değildir. Birçok Suriyeli Kürt ABD'yi bir düşman güç ve Suriye'yi de yeni vatanı olarak kabul etmektedir. Salih Müslim'in hayallerinin peşinden gitmeyi reddetmektedirler. Ayrıca Pentagon "kendi" Kürtlerine yalnızca bazı Arap ve Süryani paralı askerleri değil ama özellikle Avrupalı aşırı sol militanları da katmıştır.

'CIA AVRUPALI ANARŞİSTLERİ DEVŞİRDİ'

CIA on binlerce Batılı genç Müslümanı cihatçı haline getirmek için silah altına alırken, aynı şekilde 1936 yılında Barselona'da faşistlere karşı kurulmuş olanları örnek alarak uluslararası tugaylar oluşturmak üzere Avrupalı anarşistleri de devşirdi. Böylece sadece en çok öne çıkanları anarsak, YPG/NATO'nun yedek güçleri olarak Enternasyonalist Anti-faşist Birlik Taburu (Orta Avrupa), Bob Crow Tugayı (İngiliz ve İrlandalı), Henri Krasucki Tugayı (Fransız), Uluslararası Devrimci Halk Gerilla Güçleri (Amerika), Uluslararası Devrimci Dayanışma Birliği (Yunanlılar), Marksist-Leninist Parti Birliği (İspanyollar) ve ABD yanlısı tüm küçük Türk grupçukları (DK, DKP, MLSPB-DC, PDKÖ, SI, TDP, TKEP/L, TKP/ML) sayılabilir [4].

DÖNEN CİHATÇILARDAN KORKUYORLAR YA ANARŞİSTLER?

Halifelik yanlısı genç Suriyelileri genç Kürtlerle karşı karşıya getirmesi beklenen ayn el-Arap Savaşı, her iki taraftan da daha iyi bir dünya arayışında olan genç Avrupalıların canına mal oldu. Avrupa ülkeleri genç cihatçıların kendi ülkelerine olası geri dönüşlerinden kaygılansa da bir o kadar tehlikeli olan genç anarşistlerden hiç korkmuyor. Belki de ikincilerini yönlendirmenin ve gelecekteki emperyalist maceralarda geri dönüştürmenin daha kolay olacağını düşündüğü için.

"Rojava"da ABD Özel Kuvvetleriyle birlikte sermayeye karşı savaşa katılın!

HDP CIA'DAN MALİ VE KADRO DESTEĞİ ALDI

Haziran 2015'te, PKK'nın yeni siyasi ifadesi olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP'sine karşı CIA'den yoğun bir mali ve kadro desteği aldı. Beklenmedik bir şekilde meclise girmek için gerekli olan % 10 barajını aştı ve mecliste 80 koltuk elde etti.

17 Mart 2016'da YPG, "Rojava"nın yani Suriye-Türkiye sınırı boyunca "Irak Kürdistanı" bölgesini Akdeniz'e bağlayan toprak parçasının sadece Suriye tarafının özerkliğini ilan etti. "Rojava"nın gelecekte İdlib'in halen El Kaide'nin işgali altında bulunan bir bölümünü de kısmen içermesi bekleniyor.

ROJAVA İSRAİL GİBİ KURULDU

Bu devlet burada doğmamış olan insanlar tarafından yörenin yerlileri aleyhinde kurulduğu için, Filistin topraklarında araziler satın alan Yahudiler tarafından tek taraflı olarak ilan edilen İsrail'e benzer bir sömürgeci proje söz konusudur. "Rojava" adı bu toprakları, 1920 yılında Sevr Konferansı aracılığıyla ilan edilen Türkiye'deki "Kürdistan"'dan ayırmak için seçilmiştir[5].

İdlib'deki El Kaide Emirliği ve Rakka'daki IŞİD Halifeliği gün geçtikçe toprak kaybederken, NATO Suriye Arap Cumhuriyetini parçalama projesini sürdürüyor ve Kamışlı'nın "Rojava"sını kurma hevesi içerisindedir.

Batı basını, barışçıl, eşitlikçi, feminist, çevreci, türün inşasına elverişli v.b. gibi moda olan bütün niteliklere sahip bu "Rojava"yı büyülenmiş bir şekilde gözlemektedir [6]. YPG'nin bir silahlı güç olması önemli değildir. Suriye'nin kuzeyinin tarihi sakinleri olan Araplar ve Süryanilere karşı savaşması önemli değildir, çünkü kağıt üzerinde onlarla birlikte "Demokratik Güçler"i oluşturmuştur.

HDP VE YPG'NİN PROGRAMI ABD İLE ÖRTÜŞÜYOR

Suriyeli YPG ile Türk HDP'nin programları ABD'nin askeri stratejisiyle uyuşmaktadır. Pentagon 2001 yılından beri orta vadede "Genişletilmiş Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesini" yani büyük devletlerin kendisine direnecek gücü olmayan küçük homojen devletlere bölünmesini öngörmektedir. Daha da uzun vadede, bölgeyi topyekun olarak başlangıçtaki kaos ortamına geri döndürmek için bu devletleri birbirilerine düşürmeyi hedeflemektedir.

"Rojava" bir bağımsız devlet olarak ilan edilmedi, çünkü yeni Öcalan'a göre, her ulus devlet kötüdür. NATO'ya göre, bir kez yıkıldıktan sonra Suriye ulus devletinden sonra kurulacak olanlar gibi diğer özerk devletlerle konfederasyon oluşturması gereken tam bir özerk devlettir. "Belediyecilik" düşüncesinin kaynak alındığı ABD'li teorisyen Murray Bookchin'e göre liberter belediyelerin demokratik olarak işleyebilmesi için homojen olmaları gereklidir. "Barışçıl" YPG halen bu yüzden « Rojava »da etnik temizlik yürütmektedir.

[2] The Political Thought of Abdullah Öcalan: Kurdistan, Women's Revolution and Democratic Confederalism, Abdullah Öcalan, Pluto Press, 2017.

[4] "LGBT Brigades In Syria? Western Anarcho-Leftists Cutting Their Teeth With Western-Backed Kurdish YPG", Brandon Turbeville, Activist Post, July 27, 2017. "Le Rojava, un califat d'extrême gauche ? Réseaux "antifascistes" et terrorisme : le laboratoire kurde", Observatoire des extrêmes de gauche, 16 août 2017.

[5] "Kürdistan projeleri", yazan Thierry Meyssan, Tercüme Murat Özdemir, Voltaire İletişim Ağı , 5 Eylül 2016.

[6] The PKK: Coming Down From the Mountains, Paul White, Zed Books, 2015. Revolution in Rojava: Democratic Autonomy and Women's Liberation in the Middle East, Michael Knapp & Ercan Ayboga & Anja Flach, Pluto Press, 2016.

http://www.ilk-kursun.com/haber/334818/rojava-masali-ve-gercekler-abdnin-anarsist-tugaylari-isbasinda/

 
a45UyF587661-170913211429 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/09/13  22:18 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

Esek nereden bilecek ki zevki sefayi; sor bakalim hic cekmis mi kafayi?

Necip Fazil KISAKUREK : AMERIKA, DUNYA VE BIZ

Bugun dunya, milletlerin olus istikameti ve tekevvun hakki bakimindan iki vahide ayrilmistir. Sonunda kaba ve basit iki vahid... Ya Amerikayi tutacaksiniz, ya Sovyet Rusyayi; ya demokrasiyi, ya komunizmayi...
Bunlardan birine temayul derhal ve kat i olarak oburune aykirilik manasina gelir. Onun icin, en kucuk Amerikan aleyhtarligi, hangi zaviyeden olursa olsun, Sovyetleri desteklemek diye anlasilir. Bu yuzden komunizmaya zit bir dunya gorusu kerhen de olsa, Amerikan politikasini korumakla mukelleftir.
Ikinci Dunya Harbinden sonra Avrupa medeniyetinin buyuk mumessilleri, bir nevi iktisadi ve teknik tabiiyet yuzunden dunya goruslerindeki istiklallerini kaybetmisler ve mecburi olarak Amerikan hegemonyasi altina girmislerdir.
Imparatorlugunu ve dunya siyasetindeki basbuglugunu kaybeden sahsiyetli Ingiltere, simdi butun aksiyonunu ve soz hakkini kaybetmis mahzun bir ulke halindedir. Almanya, topyekun varligiyla odemek mevkiinde bulundugu harp felaketini telafi icin, harika capinda bir kalkinmadan gayri hicbir gaye sahibi degildir. Avrupa nin diger milletleri de, Garp medeniyetini mechul bir yarina ceken sinsi sartlara karsi, butun guclerini, kendi kabuklari icinde, ruhi ve iktisadi gunu birlik bir ferahliga yoneltmis ve dunya politikasi uzerinde muessir olmak politikasini unutmus bulunuyorlar.
Yalniz Fransa (Do Gol) tecrubesinden sonra bir sahsiyet hummasina dusebildi; ve (frenk) isminin eski temsil hakki uzerinde yepyeni bir istikamet kolladigini belli etti. Dis politikada ilk defa olarak (Do Gol)un; Amerikan hava uslerini Fransadan tasfiyeye kalkmasi, iste bu istiklal ve sahsiyet davranisinin en bariz isaretidir. Bu isaret, Fransanin artik bir alet mevkiinden cikip, Garp medeniyetini yuguran sahsiyetli milletlerden biri olmak sifatini her sahada gostermek ve butun ic ve dis buhranlarini yenmek istemesinden baska bir maksada yorulamaz.
Hakikat sudur ki, Amerika sadece iktisadi ve teknik ustunlugu yuzunden, ayrica hic bir payi bulunmiyan Garp medeniyetini butun haklari ve imtiyazlariyle ve acikgozce nefsine yamamis; ve cihanin komunizma dehsetine karsi kendisini biricik tutamak haline getirmegi bilmistir. Bu tutamaga el atanlar da, onun iradesine boyun egmege, dunya capinda hicbir temsil tavri takinmamaya, sahsiyetsiz yasamaya ve Amerikalilara mahsus basit ve dupeduz dunyanin bekciligini etmege mecburdur.
Bu ne bogucu, $ikici dunya! Yukariya tukursem biyigim, asagiya tukursem sakalim...
Nazariyede materyalist Rusyaya karsi Amerika, cihana oyle ablak bir cehre vermistir ki, ikisi arasinda $ikisip kalan Avrupa, evvela birincisine, sonra ikincisine karsi (spiritualist) bunyesini koruyabilmek icin ne yapacagini bilememektedir. Birinden korunmanin oburune siginmak seklinde tecelli eden caresi, gercek korunmayi ve sahsiyet mudafaasini busbutun iflas ettirici bir durum arzetmektedir.
Bize gelince:
Halk Partisi devrinden beri, mutlak ve mecburi Amerikan siyasetini tutmak, Turkiye hesabina biricik dogru yol... Buna suphe yok... Cihanin olum ve dirim halinde iki yolundan dirim istikametini secmek milli irade ibresi yalniz bu istikameti gosterdigine gore, her halde Halk Partisi hesabina buyuk bir kesif degil...
Evet, dirim yolu secildi; fakat bu yolda diri bir anlayis ve sahsiyetli bir tavir gosterilmedi. Vaziyet o turlu idare edildi ki, Amerika bizi cebinde keklik bildi; ve mevzuumuzda, idraksiz kekliklere mahsus fedakarliklardan ileriye gitmedi.
Mesele, Amerikan yardiminin azliginda coklugunda degil; Amerika nin karsisinda, yalniz kendi milli tekevvun gayesine bagli, sahsiyetli bir millet tavrini takinmakta ve ona gore hurmet ve itibar sahibi olmakta...
Cografya ve tarihimiz, bizi, kapitalizma ve komunizma sistemleri arasindaki nihai muhasebenin ana rakamini temsil edecek kadar nazik bir makamda bulundurduguna gore, Amerika dan bu makamin dolgun hakkini istemek ve nazli bir sevgili muamelesi gormek biricik dikkatimiz olmaliydi. Olmadi; sanki Amerika tarafindan bos bir araziye sevkedilmis ve hudut bekciligi almis bogaz tokluguna calisir bir millet olduk.
Hele lisaniyle, uslubiyle, tipiyle, ruh haletiyle ve kendine gore kulturu veya kultur iddiasiyle Amerikalinin icimize nufuzu korkunc bir seydir. Dolar kuvvetine dayanan ve sade Turkiye de degil, dunyanin her tarafinda kendisini hissettiren bu maddi ve ayni zamanda manevi nufuz belki Avrupa nin ruhi sahada bas derdidir.
Zira Amerikali, eski bir kok ve sahsiyet damarina bagli olmaktan uzaktir.Garbin milletler katisigindan oyle bir melezdir ki, o milletlere ait ruh uktelerini dibinden tiras etmis; ve meselesiz, davasiz, dertsiz, iztirapsiz, yalniz madde hesaplarina bagli ve bes hasse planinda yasar bir yeni insan tipi getirmistir. Bu yeni insan, elektrigin ne demek oldugunu dusunmez veya dusunmekte bir fayda gormez; onu bir ampul icinde zaptetmegi kafi bulur. Bu yeni insanin hurriyet fikrinden, daha dogrusu insiyakindan baska hicbir ruhi sistemi yoktur. Basi bostur, ilcalarina tabidir, her kayittan ve olcuden azadedir, manevi sulta ve disiplin boyunduruklarindan hic birinin hukmu altina giremez; hasili tam manasiyle tabiat ve madde insanidir.
Tarih, sahsiyet, ruhi hayat ve mesele sahibi milletler icin de boyle bir tip, ancak bozucu ve curutucu olabilir. Hele yeni bir hayat ve tekevvun arayan ve henuz olamamis bulunan milletler Amerikaliyi ornek aldiklari gun, meydana, butun lugatcesi 10-15 kelimeden ibaret, her an ciklet cigneyen ve homurtu halinde konusan ve anlasan, hicbir ruhi mueyyideye kiymet vermeyen basi boslar toplulugundan baska birsey cikamaz. Amerikali tipi, kendi vataninda belki her turlu ictimai emniyet ve murakabeye malik olabilir; fakat taklitcilerinin dunyasinda sadece felakettir. Amerikaya gidip Amerikali olmak belki iyi; fakat milleti icinde Amerikalilasmak mumkun oldugu kadar kotu...
Basinizi kaldirip buyuk sehirlerde soyle bir halimize bakacak olursaniz, Amerikanizm denilen afetin, kiligimizda, mesrebimizde, uslubumuzda, edamizda bizi kendimizden ne kadar uzaklara goturdugunu, yahut goturmek istedigini sezersiniz.
Mekteplerimize, genclerimize, zuppelerimize, zevk-u safa hayatimiza; ve oradan muesseselerimize, evet butun muesseselerimize dikkatle bakiniz yeter!
Bir Amerikan gemisinin Istanbul a geldigi gun, sehrin gecirdigi telasin, (Noel) babanin cikini etrafinda cocuklar gecirmez.
Eger arada bir kendilerinden su veya bu tarzda, hatta bayragimiza kadar uzanan kabaliklar goruyorsak, bunu, Amerikalinin mizacinda degil, kendi ruhi zebunlugumuzun muhatabimiza verdigi gururda aramaliyiz.
Iktisat recetelerine kadar her seyi sonsuz comertliginden bekledigimiz bir millet fertlerinin bize karsi ulvi hareket etmesini beklemek ve boyle bir istidadi da Amerikalidan ummak, yerinde sayilamaz.
Bize dusen, kendi kendimize sahip olarak, Amerika nin ebedi muttefiki, Amerikalinin da Sen sensin, ben de ben tarzinda dostu olmaktir.
Amerikaliyi da boylece kendimiz icin bir saadet unsuru kilmak... Yoksa bela haline getirmek degil...
Bunu en kucuk milletler yaparken biz yapamazsak hazin olur. Amerika da ancak boyle bir sahsiyete maddi ve manevi itibar bicebilir. Yoksa, gelip gecici menfaatleri bakimindan alakadar oldugu; ve bir Amerikan bahriyelisinin iki yana acik bacaklari arasindaki perspektif icinde mutalea ettigi kadrodan ileriye gecemeyiz.
Dis siyasetimizde Amerikan ve ic bunyemizde Amerikanizm politikasini, kendimizde tecezzi kabul etmez bir sahsiyet vahidine gore ayarlamakta, devlet ve millet capinda kalkinisimizi kusatacak derecede buyuk ve her ise hakim bir mana gizlidir.
Bu mana ta merkezinden ele gecirildigi gun, Turk ve Amerikan bayraklari, biri su kadar yildizli ve oburu sadece ay ve yildizli, iki ayri dunyanin iki ayri ve fakat daima beraber mumessilleri halinde yanyana gondere cekilebilirler.

Necip Fazil KISAKUREK
Buyuk Dogu Dergisi / Sayi 20 /17.7.1959

ATATURKUN ERMENI TEHCIRI HAKKINDA TARIHI YANITI
Ermeni soykirimi iddialari icin, Bize karsi hakli bir ithamda bulunamazlar demisti.
Ulu Onder Mustafa Kemal Ataturk, uzun yillar once iddialari Dunya efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz sozleriyle yanitlamisti.
Dunyanin, Ermeni tehciri konusunda Turk devletine karsi hakli bir ithamda bulunamayacagini belirten Ataturk, o donemde yasananlari, Bize karsi yapilmis olan iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar hayattadir ve bunlardan ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine donmus olurlardi sozleriyle anlatmisti.
TURK KOYLERINDEKI ERMENI TERORU
Ataturk, 26 Subat 1921 de Amerikali gazeteci Clanence K. Streit in sorusu uzerine, Ermeni tehcirine iliskin su tarihi gercekleri dile getirdi:
Dusmanca ithamda bulunanlarin surdukleri buyuk mubalagalar disinda Ermenilerin tehciri meselesi aslinda suna inhisar etmektedir:
Rus Ordusu 1915 de bize karsi buyuk taarruzunu baslattigi bir sirada o zaman Carligin hizmetinde bulunan Tasnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmisti.
Dusmanin sayi ve malzeme ustunlugu karsisinda cekilmeye mecbur kaldigimiz icin kendimizi daima iki ates arasinda kalmis gibi goruyorduk. Ikmal ve yarali konvoylarimiz acimasiz bir sekilde katlediliyor, gerimizdeki kopruler ve yollar tahrip ediliyor ve Turk koylerinde teror hukum surduruluyordu.
Bu cinayetleri isleten saflarina eli silah tutabilen butun Ermenileri katan ceteler, silah, cephane ve iase ikmallerini, bazi buyuk devletlerin daha sulh zamanindan itibaren kendilerine kapitulasyonlarin bahsettigi dokunulmazliklardan istifade ve bu maksada matuf olarak buyuk stoklar husule getirmeye muvaffak olduklari Ermeni koylerinde yapiyorlardi.
INGILIZLERIN IRLANDA YA REVA GORDUGU MUAMELE
Buyuk Onder Ataturk, Ermeni tehciri ve Ermeni cetelerinin yaptiklari katliamlar konusundaki goruslerini de su sozlerle dile getirmisti:
Ingilizlerin sulh zamaninda ve harp sahasindan uzak olarak Irlanda ya reva gordugu muameleye hemen hemen kayitsiz bir sekilde bakan dunya efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz. Bize karsi yapilmis olan iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar hayattadir ve bunlardan ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine donmus olurlardi. Gerek umumi harp sirasinda gerek mutarekeden sonra Ermeniler ve Rumlar tarafindan Musluman ahaliye yapilan mezalim uzerinde durmak uzun bir hikaye olur. Brest Litovks Muahedesi nin akdini muteakip Ruslarin sark vilayetlerimizi tahliyeye basladiklari sirada Ermeni cetelerinin yapmis olduklari katliam ve tahribat kafi derecede herkesin malumudur.
YUNANLILARIN YAPTIGI KATLIAMLAR
Ataturk, Streit e, Yunanlilarin Izmir i isgalleri sirasinda yaptiklari katliamlari da su sozlerle anlatmisti:
Yunanlilara gelince, Izmir in isgali sirasinda oyle cinayetler islemislerdir ki, Yunanistan in muttefiki Itilaf Devletleri tarafindan tescil edilmis bulunan Itilaf Devletleri Tahkikat Komisyonu uyeleri bile 1919 sonbaharinda bu vilayeti bastan basa kat ettikten sonra hazirladiklari raporda, Yunan makamlari aleyhinde son derece agir tenkitlerde bulunmuslardir. Yunanlilarin isgal ettigi diger bolgelerde her yas ve cinsiyetten on binlerce Turk katledilmistir.
TURKLER, HIRISTIYANLARI KATLEDIYOR IDDIALARI
1877-1878 Osmanli Rus Savasi nda Osmanli Devleti nin aldigi yaralari saramadigini goren buyuk devletler, Istiklal pesinde kosan Ermenilere yardim ederek Tiflis te Tasnak, Isvicre de Hincak teskilatlarini kurmalarina ve silahli mucadele baslatmalarina yardimci olmuslardi. Osmanli Devleti nin Balkan Harbi nden de maglup ciktigini goren Rusya, Ingiltere ve Fransa bir taraftan Turkiye yi aralarinda paylasma planlari, diger taraftan da Tasnak ve Hincak teskilatlarina her turlu silah ve para yardimi yapiyordu. Bu uc devlet, Turkiye aleyhine baslattiklari calismalari ve 1. Dunya Savasi nda Turkiye yi tasfiye etme hareketlerini kendi kamuoylarina kabul ettirebilmek icin kiliseleri de devreye sokarak buyuk bir propagandaya girismislerdi.
Bu amacla kitaplar yayinlayan ve toplantilar duzenleyen ulkeler, Musluman Turkler, Hiristiyan halklara zulmediyor, onlari katlediyor. Hiristiyan halklari kurtarmak icin Turkiye yi ve Turkleri cezalandirmamiz gerekiyor. Iste bu maksatla Turklere karsi harp ediyoruz temasini islemislerdi. Ulu Onder, bu gercek disi propagandanin onculugunu yapan Lloyd George ve George Clemenceau ya su carpici sozlerle yanit vermisti: Milletimiz aleyhinde soylenenler butunuyle iftiradir. Milletimizin zalim oldugu iddiasi bastan basa yalandir. Hicbir millet, milletimizden daha cok yabanci unsurlarin inanc ve adetlerine riayet etmemistir. Hatta denilebilir ki, baska dinlere mensup olanlarin dinine ve milliyetine riayetkar olan yegane millet bizim milletimizdir. Fatih, Istanbul da buldugu dini ve milli teskilati oldugu gibi birakti.
Rum Patrigi, Bulgar Eksarhi ve Ermeni Kategikosu gibi Hiristiyan din reisleri imtiyaza sahip oldu. Kendilerine her turlu serbestlik verildi. Istanbul un fethinden beri, Musluman olmayanlarin mezhar bulunduklari bu genis imtiyazlar milletimizin dinen ve siyaseten dunyanin en buyuk musaadekar ve civanmert bir milleti oldugunu ispat eden en buyuk delilidir.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder