12 Mart 2018 Pazartesi

İNCİL



İNCİL

İncil insan ürünüdür. Tanrının gönderdiği bir şey değildir.

İncil mucizevi bir şekilde göklerden inmedi insanoğlu onu çalkantılı zamanların tarihini tutmak için var etti sonra sayısız tercümelere çevrildi eklemeler ve yenilemeler yapıldı.

Gerçek tarih asla tam olarak bu kitapda anlatıldığı gibi değildi.

İsa Mesih insanlara son derece tesir edebilen tarihi bir kişiliktir.

Belkide dünyaya gelmiş en gizemli ve telkin yeteneği en güçlü liderdi.

Vahiy alan bir Mesih olarak isa kıralları devirdi milyonları peşinden sürükledi ve yeni felsefeler buldu.

Kral Süleyman ve Kral Davut'un soyundan geldiği için Yahudi kırallığı tahtında hak iddia edebiliyordu.

Bilindiği gibi yaşamı ülke çapındaki binlerce müridi tarafından kaleme alındı.

Yeni Ahid için seksenden fazla incil yazıldı ama bunlardan bir kaçı kabul edildi...

Matta Markos Luka ve Yuhanna bunlardan bazıları.

Bugün bildiğimiz incil Pagan Roma imparatoru büyük CONSTANTİNE tarafından yazdırıldı.

Constantine zamanında Roma'nın resmi dini güneşe tapınmaktı. (Sol Invictus) mezhebi ya da (Yenilmez güneş) ve Constantine baş rahipti.

Roma'da yeni bir dinin yayılması onun için talihsizlik olmuştu. Isa Mesihin çarmıha gerilmesinden üç yüz yıl sonra İsa müritleri katlanarak artıyordu.

Hristiyanlarla Paganlar savaşmaya başlamışlardı ve anlaşmazlık o boyutlara gelmişti ki Roma'yı ikiye bölmekle tehdit ediyordu. Constantine bir şeyler yapılması gerektiğine karar verdi.

325 yılında Roma'yı tek bir din altında birleştirmeye karar verdi HIRİSTİYANLIK.

Constantine çok iyi bir iş adamıydı. Hıristiyanlığın yükselişe geçtiğini görebiliyordu bu yüzden kazanacak ata oynadı. Tarihçiler hâlâ Constantine'in güneşe tapan paganları

Hıristiyanlığa nasıl döndürdüğüne hayret ederler.

Pagan sembollerini tarihlerini ve ayinlerini büyüyen hıristiyan geleneğine yerleştirerek her iki tarafında kabul edebileceği karma bir din yaratmıştı. (PAVLUS)

Hıristiyan sembollerinde pagan dinine ait izler inkâr edilemez.

Mısırlıların güneş çemberleriKatolik azizlerin haleleri oldu. İsis'in mucizevi bir şekilde gebe kaldığı oğlu Horus'u emzirdiğini resmeden harfler Bakire Meryem'in bebek İsa'yı emzirdiği modern sahnelere dönüştü. Ve Katolik ayinindeki tüm görsel unsurlar pskoposluk tacı sunak ilahi okumak ve komünyon Tanrı'yı yeme töreni doğrudan eski pagan dinlerinden alındı.

Hıristiyanlıkta hiç bir şey orjinal değildir. Hıristiyanlık öncesi Tanrı Mithra (Tanrının oğlu ve Dünya ışığı)diye bilinir.

25 aralıkta doğmuştu sonra bir taş mezara gömüldü ve üç gün sonra yeniden dirildi. Bu arada 25 aralık aynı zamanda Osiris'in Adonis'in ve

Dionisos'un doğum günüdür. Hıristiyanlığın kutsal günü bile paganlardan çalıntıdır.

Hıristiyanlıkta Yahudilerin Şabatı olan cumartesi günü kutsaldır ama Constantine onu paganların güneş kutsaması günüyle çakışması için değiştirmişti.

Dinlerin harmanlandığı bu dönemde Constantine'in yeni Hırıstiyan geleneğini sağlamlaştırması gerekiyordu bu yüzden Nikaia Konseyi diye bilinen ünlü bir ekümenik toplantısı düzenledi. (İznik Amentüsü)

Bu toplantıda Hıristiyanlık pek çok açıdan ele alınıpoylama yapıldı...Paskalya tarihi pskoposların rolleri kutsal tören yönetimive elbette ISA'NIN TANRISALLIĞI.

Çünkü Tarihin o anına kadar Mesih müritleri tarafından ölümlü bir peygamber olarak kabul ediliyordu.

Isa'nın Tanrısallığı Nikaia Konseyinde teklif edilmiş ve onaylanmıştı.

Isa'ya tanrısallık tanımak Roma imparatorluğuy'la yeni Vatikan üssünü birleştirmekte önemli bir rol oynamıştı.

Constantine Mesih'i resmen Tanrı'nın oğlu kabul etmekle İsa'yı insan dünyasının ötesinde var olan bir ilaha gücüne karşı konulmaz bir varlığa dönüştürmüştü.

Böylece paganların hıristiyanlığa daha fazla karşı gelmelerini engellemekle beraber artık İsa inananlarının kendilerini sadece kutsal bir kanal vasıtasıyla bağışlanmaları sağlanmış oldu...

KATOLİK ROMA KİLİSESİ.

Iznik Konsülünde İncillerin dört adete indirilmesinin sebepleri...

Constantine Mesih'in statüsünü ölümünden yaklaşık dört yüz yıl sonra yükselttiği için halihazırda onun hayatını ölümlü bir adam olarak anlatan binlerce belge bulunuyordu.

Constantine tarih kitaplarını yeniden yazmak için cesur bir hamle yapması gerektiğini biliyordu.işte hıristiyanlık tarihinin en büyük anı o zaman oluştu. Constantine

İsa'nın insani özelliklerini anlatan kutsal kitapları lanetleyen ve onu tanrı gibi gösteren İncilleri yücelten yeni bir İncil yazılmasını istedi.

Eski İnciller yasaklatılmıştı toplatılıp yakıldılar. Yasaklanmış İncilleri Constantine'in yazdırdığına tercih edenler kâfir ilan ediliyordu. KÂFİR (Heretic) kelimesi tarihin bu döneminden gelir. Latincedeki haereticus kelimesi "seçim" anlamına geliyordu. İsa'nın asıl tarihini seçenler dünyanın ilk kafirleriydi .

Alıntıdır

Argüman sahibinin ismini hatırladığımda belirteceğim .




a45UyF587661-180312225937 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2018/03/13  00:28 2  65  AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com

 

--

Askerlerinize cocuklariniz gibi bakin, sizi en derin vadilere kadar takip edeceklerdir. Onlara yetiskin cocuklariniz gibi bakin, yaninizda olmeyi her seye tercih edeceklerdir. Ancak, askerinize otorite kuramiyorsaniz yaramaz cocuklar olmustur o zaman hicbir ise yaramazlar.

Sun Tzu

Said-i Nursi Kimdir?
Said-i Nursi 1873 yilinda Bitlis in Nurs koyunde dogmustur.
Kisa bir sure, Molla Mehmet Emin adinda bir hocada okumus ve bu adamdan aldigi yarim yamalak bilgilerle kendini erisilmez bir alim saymistir.
Sonradan yazdigi Risalelerinden de anlasildigi gibi, edindigi yetersiz bilgilerin buyuk bir deger tasidigini sanarak buyukluk taslamaya baslamis, suna buna rastgele sorular sorup mahcup etme cabalarina girismistir.
Gosterise ve riyaya cok duskun olmasi yaninda, hayalci de olan Said-i Nursi, kurmaya calistigi Medrese-tuz-Zehra adli medreseye yardim toplamak icin Istanbul a gitmis ve burada bir takim siyasi islere girismistir Ittihad-i Muhammed-i firkasinin kuruculari arasinda yer alan Nursi, bir ara akil hastanesin de yatirilmistir.
31 Mart saniklarindan biri olarak da yargilanan Said-i Nursi, her ileri adimin karsisina cikmis, Ittihat-Terakki ye, Jon Turklere ve Bati ya yonelenlere dusman olanlarin safina katilmis, Volkancilarin safinda turlu fesatliklar yapmaya calismistir.
31 Mart ta temel olan goruslerini, Divan-i Harp onunde tekrarlayan Nursi, bu goruslerini 1957 lerde de yaymaya cabalamistir.
Kurtulus Savasi nda bu savasin amacinin Halifeligi yasatmak oldugun sanarak savasi desteklemis, Durrizade Fetvasina karsi Anadolu hareketine katilanlari savunmustur.
Ama Ankara ya gidip de Mustafa Kemal le gorusunce, savasin gercek anlamini anlamis, karanlik emelleri icin bu savastan bir yarar saglamayacagini dusunerek harekete karsi cikmistir.
Ankara dan ayrilarak Van a gitmis ve orada Risale-i Nur adi altinda sacmaliklarla dolu kitapciklari yazmaya baslamistir.
Kurt isyani sirasinda Barla ya surgun edilen Nursi, daha sonra Kastamonu ya ve Emirdag ina surulmustur.
Sacmalikla yuklu kitapciklarini buralarda da yazmaya devam eden, ustelik bazi saf Muslumanlar gozunde bir Musluman kahramani olarak tanitmayi basaran Said-i Nursi, birbirinin tekrari olan 130 parca risale yazmistir.
Kitapciklarinin Kur an-i Kerim derecesinde oldugunu, hatta bazi risalelerin bircok surelerden daha veciz ve daha anlamli bulundugunu iddia etmekten cekinmeyen Said-i Nursi, 1960 yilinda Urfa da olmustur.
Said-i Nursi, carpik goruslerini dinimize mal etmek icin durmadan caba harcamis ve bu yolda ozellikle iki zumreden yararlanmistir.
Bunlardan biri; saf ve Muslumanligi gercek anlamiyla bilmeyen imanli zumre; oteki de, az cok her seyi kavrayan, bilen fakat menfaatlerini dinin de imanin da ustunde tutanlardan meydana gelen zumredir.
Nurculuk akimi, iste bu iki zumre arasinda yayilmis ve dinimizin de milletimizin de basina bela olan bir durum almistir.
Said-i Nursi, Nurculugu bu iki zumrenin omuzlari ustune kurmus ve olunceye kadar, hicbir din ve iman kaygisi tasimadan gelistirme cabasini gostermistir.
Bugun bazi saf Muslumanlar, Said-i Nursi nin gercek yuzunu bilmedikleri, bilemedikleri icin, onun Muslumanliga taban tabana ters dusen goruslerinin yayilmasinda, farkinda olmayarak rol almis bulunuyorlar.
Oysa Said-i Nursi nin gercek yuzunu, nasil bir riyakar oldugunu ve asagilik emellerini gerceklestirmek icin kutsal dinimizi nasil kendine alet ettigini bilseler, onun yaydigi karanlik akima yardimci olmaz, tersin karsi cikarlardi.
Amacimiz, Said-i Nursi nin kim oldugunu, gercekte neler yaymaya calistigini bu saf Muslumanlara anlatip onlari uyarmaktir.
Said-i Nursi yi kisaca anlatmak gerekirse soyle denebilir:
Said-i Nursi, karanlik emellerini gerceklestirmek icin dinimizi alet eden, gercekte dinin temel ilkelerine bile inandigi supheli olan, riyakar bir insan olarak yasamis ve hayatinin sonuna kadar bu tutumunu surdurmustur.

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.


Kotu insanlarla oturup kalkmak, iyi insanlar hakkinda su-i zan dogurur.

Hz.Ali


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder