Bir darbe oldu elbette.
ABD'nin azmettirmesi, yardım ve yataklık etmesi ile Fitnebaz Cemaat müritleri eliyle oldu.
Bunlar Atatürkçü general ve subayların geri çekilmesiyle ofsayta düştü, darbe kadük kaldı, ve iyot gibi meydanda kaldılar.
Atatürkçü general ve subaylar elbette cemaat müridi darbecilere bir tuzak kurmuştu.
Onları son ana kadar açık etmediler ki, darbeciler tam olarak ortaya döküldü, darbe kendini bütün gerçekliği ile inkar edilemez şekilde ortaya koydu.
Ve bu sayede Fitnebaz Cemaat mensuplarına yönelik toplumda büyük bir öfke gelişti, onlara yapılacak güçlü bir tenkisatın altyapısı ortaya çıktı.
Atatürkçü subay ve generallerden yalnızca bu nedenle, yani darbeyi bildiği halde son ana kadar açık etmediği için darbeci sayılan, mahkum edilenler oldu.
Bunlar kendilerini feda etmiş vatanperlerlerdir.
Ama bununla paralel bir de tiyatro oynandı.
İşte bu mizanseni kurgulayan ve oynatan şimdiki Yüce GAlaksi Başkanımız.
O darbeden haberdardı, darbeyi yönlendirdi, kontrol altında tuttu, cumhuriyetçi generaller aracılığı ile canından emin oldu.
Ve bu tepişmeden Başkanlık Sistemi ile canını da kurtararak çıktı.
Boğaz Köprüsünde yaşananlar tam bir mizansendi.
Oraya gönderilenler bu mizansen için kurban edildiler.
Onlar piyondu, harcandılar.
Olan gariban erlere, tıfıl öğrencilere oldu.
Çok zaman geçti, çok fazla görsel malzeme birikti, videolar var, resimler var.
Ben çok kısa bir sürede pompalı tüfeklerini alarak polisin ardında tepe üzerinde mevzi almış müritler gördüm.
Ben askerlere yönelik olarak ajitasyon amacı ile ateş açan siviler gördüm.
Ben sivillere ateş açan sivillerin de videolarını gördüm.
Ben elbette uyarı ateşi açan askerleri gördüm.
Ve ben iktidarın mermi, kovan, yaralanmalar ile adli incelemelerden kaçındığını gördüm.
Evet , iktidar provakatörler, ajitatörler, silahlı cemaat mensuplarını soruşturmaktan, araştırmaktan kaçındı.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, sivillerin ordu birliklerine silahlı ya da silahsız saldırıları her zaman karşılık bulmuştur.
Bundan sonra da bulacaktı.
Misal her gün PKK kışlalarımıza saldırmaktadır.
Asker kendini bunlara karşı nasıl koruyorsa, başka saldırılarda da kışlasını, silahını, birliğini koruyacaktır.
Çünkü halka devletin güvenlik güçlerinin kendini savunamayacağını, kışlalarını koruyamayacağını, ellerinde bulunan silahların etkisiz ve tesirsiz olduğunu anlatan, inandıran insanlar var.
Yaşanmış olan son darbede silahsız ya da hafif silahlı sivillerin direnen askerleri ezip geçtiğini zannetmeyin, bu kesinlikle böyle değildir.
Konu haklı olmak meselesi de değildir.
Konu kolluk güçlerinin kendini savunmasıdır.
Kışlaları işgal edemezsiniz.
Kendini savunmak üzere mevzi almış askeri tesislere silahla ya da silahsız işgal, ya da ele geçirme girişiminde bulanamazsınız.
Direnirler ve direnirken elbette kan dökerler.
Son darbede askerlerin sonradan teslim olmaları tamamıyla darbeye ilişkin ümitlerin bitmesi, ve aynı zamanda kandırıldıklarını fark etmeleri nedeniyle kendiliklerinden teslim olmaları ile olmuştur.
Askerlerin direndikleri bütün yerlerde ve zamanlarda elinde silah olan diğer kolluk güçleri de, sivil halk da beklemiş, işlerin netleşmesini izlemiş, en sonunda terk edilmiş mevziler ve komutanlıklara yürümüşlerdir.
Bu konuda sabırsız davrananlar ise elbette canlarını kaybederek bedel ödemiştir.
Kimse kendini kandırmasın, halkı da kandırmasın.
Savaş uçaklarını terlik, süpürge fırlatarak durduramazsınız.
Dünyada egzosuna fanila sokarak durdurulabilen tank yoktur.
Havada gezen bir saldırı helikopterini tabanca, pompalı tüfekle etkisiz hale sokamazsınız.
Bunları böyle anlatanların ve izleyenlerin ıskaladığı bir gerçek vardır.
Eğer bir tank mürettebatı kendilerini ve tanklarını savunmak ve saldırmak konusunda yeteri kadar kararlı ise hiçbir tanka bu kadar yaklaşamazsınız.
Kolay değildir.
İşler bu kadar kolay olsaydı zaten tanklar savaş alanlarının en güçlü, en korkulan silahı da olamazdı.
Askerlik, ordu, silahlar öyle çocuk oyuncağı değildir.
Ordulara teslim edilmiş silahlar gerçekten çok güçlüdür.
Ve bunları kullanmaya gerçekten niyeti, kararlılığı olanlar karşısında daha zayıf donanımlı güvenlik güçlerinin de, sivil halkın da bir şansı olmaz.
Bütün dünyada böyledir.
Geleneksel ordulara geleneksel savaşlar yönelik olarak en ağır silahlar verilir.
Jandarma, ve polise iç güvenlik görevlerinde yetecek kadar silah verilir.
Dünyada kimse Jandarma, ve polis teşkilatını kendi ordularına karşı bir emniyet unsuru olarak düşünmez.
Bunların hepsinin görevleri, işlevleri farklıdır.
Hiçbir devlet adamı devlet aygıtını ve onun unsurlarını düşman unsur olarak görmez ve kabul etmez.
Kime bakar?
Orduların tavrına.
Çünkü bu çok önemlidir.
Çünkü, bir iç savaş ve çatışma halinde çok görülmüştür ki, geleneksel ordular jandarma ve polis güçlerini ezer geçer.
Bunların birbirleri ile savaştığını hayal etmek dahi çok vahimdir.
Bence en iyisi ülkemiz, devletimiz ve milletimiz için herkesin, devlet adamlarının böylesi bir çatışma ortamının ortaya çıkmasını önlemesi olacaktır.
Kaza yapmadan yollarda seyretmek mümkünken neden arabanın takla atmasını, şarampole yuvarlanmasını, uçuruma düşmesinin hayalleri ve planları içinde olalım ki..
Efendi efendi gezelim dolaşalım.
Rahat kıçımıza mı battı?
L2fSIJNoA0xfSNxA
================================
DARBE TİYATROSU
5 Ağustos 00:05 ·
16 Temmuz 2016 sabahı yaşananları kaydeden Eyüp Karaman o gün köprü üstünde linç edilen erler ve Harp Okulu öğrencilerinin maruz kaldığı saldırıları anlattı.
'ZOMBİ GİBİ SALDIRDILAR'
Karaman linç edilen Burak Dinler isimli asker ablasının ricasıyla tanıklık yapmaya karar verdiğini söyleyen Karaman askerlere saldırıyı yapanların zombi gibi davrandıklarını teslim olmuş askerleri koruması gereken polislerin (25-30 polis memuru) yetersiz kaldığını ve gerektiği gibi müdahale etmediğini söyledi.
Karaman videoyla ilgili evinden gözaltına alınarak Emniyet'e götürüldüğünü ve örgüt propagandası suçlamasıyla ifade verdiğini söyledi.
Karaman şunları anlattı: "Sabah 6'yı 10 geçe köprüdeki askerler teslim oldu askerler ellerini kaldırarak halka doğru gelince halk hücum etti. Bunun üzerine askerler de geri doğru gitmeye başladı ancak öbür taraftan da yol kesilmişti. Askerler arada kalarak linç edildi. Bazıları denize atıldı. Tam bir buçuk saat süren bir dayaktan bahsediyoruz. Askerin üzerine saldırdılar. Zombi gibi. Hiç acıma yoktu. Dağdan inen teröriste yapılmayan muameleyi askerlere reva gördüler. Ben askerleri korumaya çalışırken tekme yedim yere yapıştım. "
ASKERLER HALKA ATEŞ AÇMADI HGS BİNASININ ORDAN BAŞKALARI HALKI TARADI
Köprüdeki askerlerin halkın üstüne kurşun sıktığı iddiaları reddeden Karaman 'sadece askerlerin havaya sıktığını gördüm. " dedi.
Karaman şöyle devam etti: "Halkın üzerine yan taraftaki HGS bakiye yükleme binasının olduğu yerden ateş açıldı. Ateş edenler asker değildi. Saat gece iki gibiydi. Askerler havaya sıkıyordu ancak oradan halka ateş açıldı ben kıvılcımları orada gördüm. O gece orda sakallı cübbeli adamlar gördüm. Bu kişilerin elinde Kalaşnikof silahları vardı. Bu silahlar terörist silahıdır Şırnak'ta askerlik yaptım ben. Nereden buldular bu insanlara bu silahları kim verdi? Bu sakallı insanlar bizim insanımız değildi. "
https://www.youtube.com/watch?v=Bw IXZh_60U8
================================
- - - - - - - - - - - - -a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder