13 Şubat 2020 Perşembe

KONYA'DA HENÜZ GÖBEK BAĞI DÜŞMEMİŞ BEBEĞİ ÇÖP KONTEYNIRINA BIRAKTILAR!

Siz bu ay maaşınızı aldınız.
Belki de geçen aya göre küçük de olsa bir zam kopardınız.

Belki de kirada olan bir konutunuz vardı, kiracınız kirasını zamanında yatırdı.
Zaten yakınlarda zam da yapmıştınız, kiracınız biraz mırın kırın ettikten sonra kabul etmek zorunda kaldı değil mi?

Hatta özel emeklilik maaşınız da olabilir aynı anda, duruma göre üç ayda bir 5-8 bin ekstradan kesenize akıyordur, olamaz mı?

Böyle olan çok kişi var.
En azından benim etrafımda.
Biliyorsunuz, ben uzman hekimim.
Ben kriz var dedikçe önüme atılıyorlar.
Ne kriziymiş, ekonomi yolundaymış, ben felaket tellallığı yapıyormuşum.

Peki bunu diyen ki?
Benim arkadaşım, meslekdaşım.
Her ay çalıştığı özel hastaneden, 15 bin fiks artı 10-12 prim alan uzman doktor arkadaşım.
Bir de şirket kurmuş, mecbur kalmış.
Hastane onu zorlamış, mecbur kalmış.
Şirketi kurar kurmaz hemen araba aldı.
O güne kadar asla cüret edemeyeceği kadar pahallı bir araba.
350 bin tl.
Neden bu yola sapmış?
Çünkü şirket kurunca arabayı şirket üzerine alıyormuş, KDV ve ÖTV'leri giderden düşüyormuş, arabanın değerini de her sene hesaplanan bir oranda amortisman gideri olarak düşüyormuş.
Hatta arabayı almak için yine kendisinin olan şirkete borç verdiği 100 bin tl'nin faizini de giderden düşüyormuş.

Ve ona göre kriz neyim yokmuş..
Ben sonunda pes ettim, ve hakkını teslim ettim.
Evet, sana kriz yok arkadaşım dedim.

Ülkemizde pek çokları için kriz yok.
Bazıları için var, ama üstte olanlara yok.

Hala daha AVM'ler dolu, süper marketler dolu.
Hala daha sanki yağma varmış gibi alışveriş sepetlerini doldurmuş insanlar kasalarda kuyruk oluyor.
Hala daha üst segmentte yer alan konutlar, arabalar satılıyor.
Ama bunlar hep yukarıda anlattığım gibi.

Bazen öyle oluyor ki, bir kuyumcu yanında çalıştırdığı kalfadan çok daha az vergi ödüyor.
Ve hükumet ekonomiyi canlandırmak için halkın üzerindeki yükü azaltmaktan çok, işverenlerin üzerindeki yükü azaltmaya hedef koymuş.

Haaa yanlış anlamayın, benimkisi hasetten değil.
Benim de karnım tok, benim de altım kuru.
Arkadaşım kadar değil ama kişisel olarak şikayet edeceek kadar değil.
Sizlere bu sene yurtdışında gittiğim turizm destinasyonlarını, ya da yazın kaldığım bol yıldızlı otelleri anlatacak değilim.
Kayak severim, her sene mutlaka bir kayak merkezinde beni pistlerde görebilirsiniz.
Okkalanmayı severim, ve içmeyi, hala daha yeni geldiğim Belek yöresindeki otelin tadı damağımda.
Benim karnım sizler için ağrıyor, bunu anlayın.

Evet, kriz altta kalanları vuruyor.
Onlar AVM'lere gitmiyor, onları kasa önlerindeki kuyruklarda göremeyeceksiniz.
Evet, onlar ucuz konutlar, ya da arabalar için acentalarda görülmüyorlar.
Kısacası onları hemen hiçbir yerde görmüyorsunuz.
Bu nedenle onlar yaşadıkları halde YOK HÜKMÜNDELER.

Ben işte bunun derdindeyim.
Henüz bu insanlar sokaklara çıkmadılar, ama bu gidişle sıkıntıları dayanılmaz hale gelince, ve/veya sayıları yeteri kadar artınca çıkacaklar.
İşte o zaman bu insanları YOK HÜKMÜNDE olmadıklarını ve var olduklarını anlayacaksınız.
Özel güvenlikli sitelerinizdeki güvenlikçiler bunları durduramayacak.
Bu insanlar sokakları sardığında toplum polisi, jandarma da yetersiz kalacak.
Hatta öylesine çoğalacaklar ki, güvenlik güçleri bunların önlerinde durmaktansa, yanlarında durmayı tercih edecekler.
Ve onların öylece geçip gitmesini izleyecekler.
Zengin muhitlere, bankalara, devlet dairelerine, karakollara, meclise her yere girecekler.
Ve kimse bu kalabalıkları durdurmaya teşebbüs bile edemeyecek.
Ya da teşebbüs edenler öylesine büyük kıyımlar yapacaklar ki, bir daha bu ülkede yaşamaları mümkün olmayacak.

Kısacası, herkes bu YOK HÜKMÜNDE sayılan insanları artık fark etsin istiyorum.
Bu insanların sıkıntılarını azaltacak ekonomik önlemler gündeme gelsin istiyorum.
Belediyelerin, devletin en azından günde bir tercihan iki öğün yemeği aşevlerinde bu insanlar için çıkarmasını istiyorum.
İşsizlikle çok yoğun mücadele istiyorum.
Devletin tasarruf yapmasını, devletin kamu kaynaklarını çarçur etmesinin önüne geçilmesini, ve halkın üzerindeki vergi yükünün azaltılmasını istiyorum.
Bütün sivil toplum kuruluşları, belediyeler, parti teşkilatlarına çağrı yapıyorum.
Yoksa sistem değişecek ve sizler ufalanacaksınız.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


KONYA'DA HENÜZ GÖBEK BAĞI DÜŞMEMİŞ BEBEĞİ ÇÖP KONTEYNIRINA BIRAKTILAR!

HABERTURK. COM

02.11.2019 - 21:20Güncelleme: 02.11.2019 - 22:16

Konya'da yaklaşık 1 haftalık olduğu tahmin edilen bir erkek bebeği çöp torbası içine konulup yakındaki bir çöp konteynırının içine bırakıldı. Talihsiz bebek çöp atmaya gelen bir kişi tarafından şans eseri bulundu

Tüyleri diken diken eden olay akşam saatlerinde Konya'nın merkez Karatay ilçesi Dr. Ziya Barlas Mahallesi Karlık sokakta meydana geldi.

DEHŞETE DÜŞÜREN MANZARA

Zafer Samancı'nın haberine göre mahallede çöp atmaya giden Suriye uyruklu bir vatandaş çöp konteynırının içinden bebek sesi geldiğini duydu. Konteynır içinde ağzı bağlı halde bulunan poşeti çıkarıp içine bakan Suriyeli vatandaş gördüğü manzara karşısında dehşete düştü.

BEBEK HASTANEYE SEVK EDİLDİ

Poşetin içinde bebeği gören şahıs vücut ısısı düşen bebeği evine götürdü. Durumu 112 sağlık ekiplerine haber veren şahıs bebeğin ısınmasını sağladı. Eve gelen sağlık ekipleri yaklaşık 1 haftalık ve henüz göbek bağı bile düşmemiş olan bebeğe ilk müdahaleyi yaptıktan sonra Meram Eğitim ve Araştırma hastanesine götürdü.

Erkek bebeğinin burada yapılan muayenesinde genel sağlık durumunu iyi olduğu ancak vücut ısısının düşmesine bağlı sorun yaşadığı öğrenildi. Polis şimdi bebeği çöp poşeti içinde çöp konteynırına bırakan kişi ya da kişileri arıyor. Önceki günde Merkez Meram ilçesinde biri 2 yaşında diğerleri yaklaşık 2 aylık olan ikiz bebekler sokağa terk edilmiş yine bir vatandaş sayesinde bulunarak yetkililere teslim edilmişti



https://www.haberturk.com/konya-da-henuz-gobek-bagi-dusmemis-bebegi-cop-konteynirina-biraktilar-2536830

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Cumhuriyeti kuranlar onu korumaya da muktedir olmalidir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

46. BU SOZDE ALLAH LUTFU DUNYAYI IYILESTIRMEKTEN COK BOZMAKLA MESGUL VE INSANIN DOSTU OLMAKTAN COK DUSMANIDIR

Kendisinin yucelmesinde dayanak sayilan hayranlik verici eserlerinin korunmasinda, tanrisal lutfun ozel bir sekilde ortaya ciktigini goruyor muyuz? Eger dunyayi yoneten oysa, onu, dunyayi duzeltmekten cok yikmakla, olusturmaktan cok yok etmekle mesgul goruyoruz. Insanlarin korunmasini ve mutlulugunu hep gozettigi varsayilan tanrisal lutuf, ayni insanlari her an binlerce kez yok etmiyor mu? Tanrisal lutuf, her an, sevgili yaratigini gormez oluyor; bazen evini depremle sarsintiya ugratiyor; tarlasini bazen suya bastiriyor, bazen yakici bir kuraklikla kasip kavuruyor. Butun dogayi insana karsi silahlandiriyor; bizzat insani insana karsi silahlandiriyor, genellikle insani nihayet aci icinde olduruyor. Evreni korumak ve kollamak bu mudur?

Batil inanclardan ayri olarak, tanrisal lutfun insan turu ve duygulu butun varliklar hakkinda bu kuskulu, bu karisik durumu incelemeye alinirsa gorulur ki, merhametli ve ozen gosteren bir anaya benzemekten cok uzak olarak, bu tanrisallik, daha cok o ahlaksiz analara benzer ki; sehvetli asklarinin sonuclarini hemen unuturlar, rahimlerinde tasidiktan yukten kurtulmus olmalarindan dogar dogmaz memnun olurlar, onlari bir daha anmazlar, cocuklarini yardimsiz ve korumasiz olarak talihin keyif ve hevesine terk ederler.

Kendilerine barbar islemi yapan milletlerden bu konuda daha uyanik olarak, "Hotanto"larin, cogu kez iyilik yapiyorsa kotuluk de yaptigi icin " Allah"a ibadet etmekten sakindiklari rivayet olunur. Hotantolar'in bu muhakemesi; Allahlarinda iyilikten, sezgiden, ozenden baska bir sey gormeyen ve sayisiz pek cok dert ve sikinti icindeki dunyanin coskuyla ve kendilerinden gecerek optukleri ayni elden cikmis olmasi gerektigini gormek istemeyen bircok insanin muhakemesinden daha dogru ve tecrubeye daha uygun degil midir?

- - - - - - - - - - - - -
Peki, bu durum, Doganin bir yasasi midir?
Ulkemiz, topraklarinda yasayanlara duzgun bir hayat sunamayacak kadar yoksul mudur?
Hayir, yoldaslar, asla!
Ingiltere topraklari bereketlidir, havasi suyu iyidir yurdumuz, bugun bu ulkede yasayan hayvanlardan cok daha fazla bol yiyecek saglayabilir.

George OrwellHayvan Ciftligi

- - - - - - - - - - - - -
Mistik aciklamalarin derin oldugu kabul edilir.

Gercek su ki, yuzeysel bile degildirler.
VOLTAIRE (Francois-Marie Arouet) (1694-1778) Fransiz yazar ve filozof.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder