5 Şubat 2020 Çarşamba

MELİS ALPHAN : TÜRKİYE’DE SOYKIRIM GİBİ CİNSKIRIM YAŞANIYOR !!!!




================================

MELİS ALPHAN : TÜRKİYE'DE SOYKIRIM GİBİ CİNSKIRIM YAŞANIYOR !!!!

Türkiye'de son 11 yılda 2714 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu rakam sadece medyaya yansıyanlardan ibaret. Gerçek sayının çok yüksek olduğu düşünülüyor!

'Türkiye'de kadına şiddeti neden önleyemiyoruz?' sorusunu cevaplamak için adli mercilerin ihmallerinden yargıdaki cezasızlığa ve toplumsal kabullere kadar pek çok yere bakmamız gerekiyor. Ama hepsinden önce ilk olarak iktidar politikalarını gözden geçirmeliyiz.

AKP iktidarının epeyce bir zamandır kadına şiddetle gerçek anlamda mücadele ettiğini söyleyemeyiz. Kadınların sıklıkla boşanmak istedikleri için öldürüldüğü veya şiddet gördüğü bir ülkede iktidarın en basitinden boşanma sürecinde veya sonrasında kadınları nasıl koruyacağını araştırmasını beklersiniz. Ama bu yapılmadığı gibi 2016'da TBMM'de bir 'Boşanma Komisyonu' kuruldu. Bu komisyonun amacı şuydu: "Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması Ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi. "

Bazılarınız burada olanları hatırlayacaktır…

AKP Isparta Milletvekili Sait Yüce Komisyon'a davet edilen Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ) temsilcisi ve Türkiye'de kadın hakları mücadelesinin başlıca isimlerinden avukat Hülya Gülbahar'ı komisyondan kovma girişiminde bulundu. Gülbahar devletin kadın politikalarını eleştirince Yüce ona "Gidin dışarıda konuşun" diye çıkıştı.

Oysa Gülbahar Türkiye'de kadına şiddeti önleme konusunda milim yol alamayışımızın nedenlerini tek cümlede özetlemişti: "Kadının hayattaki tek rolünü yaradılışı gereği anne olmaya indirgeyen bir devlet politikasını tartışmamız gerekiyor. "

Belki bundan 3 yıl önce o gün Gülbahar'ı komisyondan kovmaya çalışmak yerine söylediklerine kulak verilseydi ve devletin kadınları yok sayan aile politikası tartışılsaydı bugün Emine Bulut ölmeyebilirdi. O gün bu tartışma yapılabilseydi belki o komisyondan akıllara ziyan bir rapor çıkmayacak 2017'de 348 2018'de 395 ve 2019'da 221 kadın erkekler tarafından katledilmeyecekti.

Odak kadından çıkıp aileye kaydı

'Boşanma Komisyonu'ndan kadınların mücadeleyle kazandığı haklara saldırı niteliğinde bir rapor çıkınca kadın örgütlerinin tepkisi büyük oldu. Zira odak çoktan kadından uzaklaşıp iktidarın 'aile politikası'na kaymış Komisyon raporunda bakanlıkların 'aile alanında çalışan' STK'larla işbirliği yapması önerilmişti. Konuya dair onlarca yıllık uzmanlığı olan Mor Çatı Komisyon'da dinlenmemişti bile. Onun yerine aile odaklı ve mağdur olduğunu söyleyen erkeklerin kurduğu oluşumlara kulak verilmiş talepleri haklı bulunmuştu.

Rapor tüm çevrelerden tepki alsa da küçük rötuşlarla TBMM'ye sunuldu ve kesin halini aldı. Bu arada raporda yer alan nafakaya süre sınırı getirilmesi gibi kimi öneriler gerici basın tarafından kampanya haline getirildi. Kadınların üç kuruşluk yoksulluk nafakasına göz dikenler yalan yanlış bilgilerle kamuoyunu etkilemeye çalışırken bürokrasinin en kilit yerlerine aynı zihniyetteki kişiler atanmaya devam etti.

Fatma Şahin'in bakanlığı sırasında iktidarın kadın örgütleriyle kurduğu görece yakın ilişkiler ve diyalog zamanla yok olmuştu. İktidar çoktandır kadın hakları alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarını dinlemeyi bırakmış artık yüzünü tamamen 'aile'ye dönmüştü. Ve bu eşitlik temeline dayalı kadının her koşulda bağımsız birey olabildiği bir aile modeli değildi. Bu da yetmez gibi mağdur oldukları iddiasıyla ortaya atılan erkeklerin kurduğu oluşumlar gerici basın tarafından ciddiye alınmaya başlandı.

Bu gruplar taleplerine yer verilen bu rapor sayesinde görüşlerini fiili bir hükümet programı haline getirdiklerini görerek bu sayede daha da serpilip geliştiler. Gerici yayın organları onlara eskisinden de daha geniş yer verir oldu.

Bu yayın organlarının kadınları ve kadın örgütlerini şeytanlaştıran türde yayınları giderek arttı. Kadına şiddetle etkin ve etkili mücadele için çıkarılan şiddetin failini önleyen ve cezalandıran şiddete maruz kalan kadın ve çocukları koruyup destekleyen 6284 sayılı yasaya ve İstanbul Sözleşmesi'ne saldırılar bitmek bilmedi.

Adında 'boşanmış babalar' ve 'aile' geçen kimi oluşumlarla ağız birliği yapan gerici yayın organları kadınları şiddetten korumak için çıkarılan yasayı "Türkiye'de aile birliği ve bütünlüğünü temelden sarsan kanuni düzenleme" diyerek karaladı kimi kadın derneklerini Avrupa ülkelerinin fonladığını yazarak ülkede işine gelenin sarıldığı 'dış güçler' ithamlarıyla kamuoyunu etkilemeye çalıştı. Şiddet gören kadınlara destek vermeye çalışan kimi sivil toplum kuruluşları "Türkiye'de kadın-erkek ilişkilerini sabote ederek aile kurumunu dinamitleyen STK görünümlü etki ajanlarına AB ülkelerinden destek yağıyor" diye karalandı.

Kadın haklarına saldıran erkeklerin kurduğu dernek ve oluşumların savları bu yayın organlarında doğrudan karşımıza çıkıyordu. Kadınları koruyan 6284 sayılı yasa o sırada kimse tarafından tartışılmasa da gerici basın bu yasadan "Değiştirilmesi gündeme gelen yuva yıkan yasa" diye söz etti.

'Mağdurum' deyip hak arayan adamlar bunlar işte!

Emine Bulut cinayetinin ardından kadınları koruyan yasaları ve nafaka hakkını hedef alan kampanyaları yürüten bir dernek başkanının paylaşımı sosyal medyada ses getirdi. Şöyle diyordu: "Aslan parçası meydanda karıyı boğazlamış. Yüreğim buz gibi oldu. Biz bu kahraman kadar olamadık. "

Aynı adam 2015'te ulusal bir gazeteye verdiği röportajda "Karılarını öldüren kahraman babaları alınlarından öpüyorum" sözleriyle de tepki almıştı. Kadınlar hakkında çıkarılan yasaların erkekleri mağdur ettiğini iddia ederek şöyle demişti: "Devlet erkek için iki seçenek sunuyor. 'Ya ömür boyu nafaka öde ya da onu öldür' diyor. Başka seçenek bırakmıyor. "

Kadınların nafaka gibi haklarının ve eşitlik taleplerinin kendilerini mağdur ettiğini söyleyerek sözde hak arayan adamlar bunlar işte!

AKP iktidarı artık şapkasını önüne koyarak eşitlik temeline dayanmayan aile politikalarının kadın cinayetlerine katkı sunduğunu görmeli.

Türkiye'de sadece medyaya yansıyanlardan derlenebildiği kadarıyla son 11 yılda 2714 kadın erkekler tarafından katledildi. Öldürülen kadınların gerçek sayısının bunun çok daha üzerinde olduğu düşünülüyor.

Avukat Hülya Gülbahar'ın dediği gibi bu ülkede soykırım gibi cinskırım yaşanıyor!

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

https://www.artigercek.com/author/melis-alphan

================================

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Dunyada hersey icin medeniyet icin hayat icin basari icin en hakiki mursit bilimdir fendir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

42. "YARATILISIN KONUSU VE AMACI INSAN TURUDUR" DEMEK SACMADIR

Kendi ustunlugunun tutkunu olan insan saniyor ki, Allah, evreni yaratirken konu ve amac olarak insan turunu almistir. Bu kadar yaniltici bir gorus ne uzerine oturtuluyor? Bize yanit olarak, "Sunun uzerine: ilahiyati anlamaya ve ona layik olan bagliligi sunmaya yetenekli bir zekaya erismis olan tek varlik insandir" diyorlar. Bizi temin(!) ediyorlar ki, Allah dunyayi ancak kendi san ve serefi icin yaratti ve planina insan turunun dahil olmasi gerekti. Ta ki, eserlerine hayran olan ve kendisini yucelten bir kimse bulunsun! Ancak bu hukumlere gore, Allah, hedefini acik bir sekilde yitirmis degil midir?

1. Bizzat sizin fikir ve kanaatinize gore, insan her zaman Allah'ini bilmenin tam bir olanaksizligi ve Allah'in icyuzu hakkinda hic yenilmeyen bir cehalet icinde bulunacaktir.

2. Hicbir benzeri bulunmayan bir varlik icin san ve serefin hicbir karar ve etkisi olamaz. San ve seref, kendi ustunlugunu baskalarinin ustunluguyle karsilastirmaktan hasil olur.

Eger Allah esasen mutluysa kendi kendisine yeter ve herkesten ve her seyden gonlu tok ise, aciz yaratiklarin kendisine ibadet sunmalarina ne ihtiyaci vardir?

4. Butun mesaisiyle birlikte Allah hic yuceltilmemistir. Tersine dunyanin butun dinleri onu saldirgan ve isyan hedefi olarak gostermektedir. Butun dinlerin konusu, gunahkar, nankor ve asi insan ile ofkeli Allah'inin arasini bulmaktir.

- - - - - - - - - - - - -
Yasamin yalnizca teleekranlardan yagdirilan yalanlarla degil , Partinin erismeye calistigi ulkulerle de hic banzesmedigini gormek icin cevrenize bir goz atmaniz yeterliydi.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Eger Tanri bizi kendi suretinden yaratmissa, bizde bahsedilenden fazlasi var.

VOLTAIRE (Francois-Marie Arouet) (1694-1778) Fransiz yazar ve filozof.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder