17 Haziran 2012 Pazar

Re: [Ozgur_Gundem] Turkiye'yi aglatan ezan

Bir de şu şiire bakın..
İşte kendi dilinde okuyup yazınca böyle oluyor.
Gizli hiçbirşey kalmıyor.
Anlıyor ve öğreniyorsun.

Akhenaton'un(4. Amenofis) tanrı Aton'a yazdığı bir şiir: Türkçe Ezan
Tanrı uludur, birdir, tektir
ondan başkası yoktur.
Bir tanedir,
o'dur her varlığı yaratan,
bir ruhtur tanrı, görünmeyen bir ruh,
ta başlangıçta vardı tanrı,
tek varlıktı o.
Hiç birşey yokken o vardı.
Herşeyi o yarattı,
ezelden beri süregelen varlığı,
ebediyete kadar sürecek,
gizlidir tanrı, kimse görmemiştir onu.
İnsanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman.

En ulu ilah şüphesiz ki  Tanrı dır,

Şüphesiz bilip, bildiririm ki,

Tanrıdan  başka tapılacak mabut yoktur  

Şüphesiz bilir, bildiririm ki,

Muhammed Tanrı'nın elçisidir.

Haydin namaza

Haydin felaha

Namaz uykudan hayırlıdır.





On 17.06.2012 09:57, Akkartal wrote:
 


Bu ezanın Türk lisanıyla ifadesi olup, bunu kabul etmemek

Türk'ü ve lisanını saymamak demektir demektir.


17 Haziran 2012 09:32 tarihinde D.Ali Ercan <daliercan@gmail.com> yazdı:
 


Yüksel bey, 
1932-1950 arası, tam 18 yıl ezan Türkiye'de türkçe okununca:
  • Kılınan namazlar heba mı oldu, millet dinden mi çıktı? 
  • Türkçe Türkçe ezan okunmasında dinen ne mahzur var? 
  • Kur'anın, Peygamberin bu konuda bir  kısıtlayıcı ifadesi var mı?  
  • Neden arapça ezan da ısrarlısınız? Türkçeden nefret mi ediyorsunuz?
  • Allah katında ibadetin dili farkeder mi? Türkçe olmayan bir ibadet Allah katında makbul değil mi?
Bu sorulara aydınlatıcı yanıtlarınız için şimdiden teşekkürler.. æ


Türkçe ezan :

  • Tanrı uludur; 
  • Şüphesiz bilirim, bildiririm; 
  • Tanrı'dan başka yoktur tapacak. 
  • Şüphesiz bilirim, bildiririm; 
  • Tanrı'nın elçisidir Muhammed.
  • Haydin namaza, haydin felaha 
  • Namaz uykudan hayırlıdır.



17 Haziran 2012 05:30 tarihinde Yuksel YILDIRIM <xleopar@yahoo.com> yazdı:
 
Turkiye'yi aglatan ezan

Tam 61 yil once, yani 16 Haziran 1950'de, 1933 yilindan beri Turkce olarak okutulan ezanin Arapca orijinal haliyle okunabilmesine imkan saglayan kanun Meclis'te kabul edildi. Meclis'in aldigi karar radyolardan ilan edilince, Turkiye'nin dort bir yaninda halk sevincten sokaklara dokuldu. Tum gozler minarelere cevrildi ve ilk ezan sesi beklenmeye baslandi. Halk sevincten cilgina dondu. Gozyaslari tum Turkiye'de sel olup akti.

M. Rifat Borekci'nin baskani oldugu Diyanet Isleri Baskanligi, 18 Temmuz 1932 tarih ve 636 sayili genelge ile, ezan ve kametin birkac ay icinde Turkce okunacagini bildirilmişti.

Aralarinda Hafiz Burhan, Sadettin Kaynak, Hafiz Nuri gibi isimlerin bulundugu komisyonun cevirisini yaptigi 'Turkce ezan' metni soyleydi: 'Tanri uludur, Tanri uludur. Suphesiz bilirim, bildiririm Tanri'dan baska yoktur tapacak. Suphesiz bilirim, bildiririm Tanri'nin elcisidir Muhammed. Haydin namaza, haydin namaza. Haydin felaha, haydin felaha. Tanri uludur, Tanri uludur. Tanri'dan baska yoktur tapacak.'(Hasa?)

Ezanin Turkce'ye cevrilmeyen tek kelimesi 'felah' oldu: Sebebi, halkin 'felah' kelimesinin 'kurtulus' anlamina geldigini bilmemesini saglamak ve 'haydin kurtulusa' manasina gelecek bir cagrida bulunmamakti.

Yasanin 17 Haziran 1950 tarihli resmi gazetede yayinlandigi gun, ayni zamanda Ramazan ayinin da ilk gunuydu.  (DP nin seçim kazanmasından 1 ay sonra) Bu durum halktaki duygu yogunlugunu daha da artirdi. O gun Turkiye'nin dort bir yaninda yasananlar, basli basina ansIklopedik bir kitap olur. O gun Turkiye'nin dort bir yaninda, cami sayisinca bir sevinc yumagi, insan sayisinca mutluluktan aglayan bir yurek vardi.

Fethullah Gulen o gunleri anlatirken (9 yaşında) sunlari soyler: 'Ben o zaman Erzurum'daydim. Ekin mevsimiydi. 1950′nin Ramazan ayi idi. Vakit ikindi vaktiydi. Insanlar kurbanliklari hazirladi. Muezzin efendi minareye cikti. Muezzin 'Allahu Ekber' deyince oyle bir bagiristilar ki, millet sevincinden hickiriklara boguldu. Ardindan kurbanlar kesildi.'

Antalya Aksekili isadami Ali Katircioglu; 'Bir cuma gunu idi, ikindi kiliyordum, ilan ettiler 'bugun ezan aslina uygun okunacak' diye. Herkes sokaklara dokuldu. O cuma gunu Allahu Ekber, Allahu Ekber diye duydugum o ilk ezani asla unutamiyorum. Demokratiklesme dediniz de, benim icin en buyuk demokratiklesme iste o ezandir' der.

O gun Istanbul'da neler oldugunu, ayni gunlerde Eyup'te asker olan babamdan dinlemistim. Ezanin orijinal haliyle okunacagini haber alan Istanbullularin Eyup Camii avlusunu doldurdugunu ve herkesin ezani dinlemek icin gozlerini minareye diktigini soylemisti. Minareden, 'Allahu Ekber, Allahu Ekber' sesleri yukselmeye basladigi andan itibaren, insanlarin sevincten kendilerini yerlere attigini, ezanlarin bitisini muteakip de, kurbanlarin kesildigini soylemisti.

O gun Erzurum'un bir baska yerinde yasananlari Mehmet Kirkinci soyle anlatilir: 'Erzurum halki ikindi vaktinden itibaren ezanin asliyla okunacagini haber aldi.Butun halk sokaklara dokuldu. Bir bayram havasi yasaniyordu. Herkes kurban kesecegi ne varsa alip, Tebriz Kapi mevkiinden Lala Pasa Camii'ne kadar dizildi. Minarelerden Ezan-i Muhammedi okunmaya basladigi an, herkes sonsuz bir sevince gark oldu. Muftu Solakzade Sadik Efendi, 'Ya Rabbi! Olmeden once bize bu gunleri gosterdin' diye hickiriklarla aglamaya basladi..







--
En iddiasız İDDİACI: Husrev Özel
__._,_.___
Recent Activity:
Guruptan ayr&#305;lmak i�in, a&#351;a&#287;&#305;daki adrese bo&#351; bir eposta g�nderin:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
.

__,_._,___


--    . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .       Tempora mutantur et nos mutamur in illis  Zaman hareket ediyor, biz de onunla birlikte degisiyoruz.    Latince Atasozleri  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Kurmus oldugum gruba uye olun  Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.    Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Dinlerin kitaplarini;    Okuyup anlayana 'ateist',  Okuyup anlamayana 'dindar',  Hem okumayip hem de anlamayana, 'yobaz' denir.    Nikola Tesla  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Dinler atesbocekleri gibidir:   Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.   Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir.   Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.    Arthur Schopenhauer  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Ey mutsuzlar!    Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz.  Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.  Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki,  sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz.  Bok yiyorsunuz!  Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz!  Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan.  Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine.  Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.     Bertolt BRECHT  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma,  hicbir Donmus ve kaliplasm1s Kural birakmiyorum.  Benim Manevi Miras1m Bilim ve Akildir...    K.Ataturk  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Putlarin, Kabenin istedii: Kolelik;  Canlar1n, ezan1n diledigi: Kolelik;  Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti  Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.    Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder