19 Haziran 2012 Salı

Re: [Engelli Platformu]

O borçlar kamunun özel sektörden aldığı borçlardır. İhraç edilen hazine bonolarından oluşur. En azında büyük bölümü.
Özel sektör ise hazine garantili olarak yabancı piyasalardan borçlanır.
Bu şekilde devlet götürü şekilde daha ekonomik bir borçlanma imkanı varken, aracılara da ekstra faiz öder.
Bu devlet eliyle zengin üretmenin güzel bir örneğidir.
Bunu şöyle örnekleyelim.
Siz aile babası olarak nakit ihtiyacınız için bankadan tüketici kredisi çekebilirsiniz.
Ya da ben artık hiçbir şeye karışmıyorum.
Herkes kendi işini kendi halletsin diyebilirsiniz.
Bu durumda bütün aile efradı kimisi kredi kardından nakit kredisi olarak , kimisi tefeciden borçlanarak nakit ihtiyacını giderir.
Aslında her iki halde borçlanma yapılmıştır.
Ancak birisi toptan birisi perakende yapılmıştır.
Toptan borçlanma her zaman daha ekonomiktir.
Bunun en ekonomik yoku sendikasyon kredileriyle doğrudan Merkez Bankası ya da Hazinenin borçlanmasıdır.
Bu nedenle yapılan borçlanmanın özel sektöre ait olduğu iddiası bir aldatmacadır.
Gerçekte de devlet özel sektöre, özel sektörde yabancı kreditörlere borçlanmıştır.
Bu borçlanma tarafiğinin tamamı hazine garantilidir.
Yani özel sektörün borçlanması değil, gerçekte devlenmesi borçlanmasıdır.
Ancak, bu perendeler sayesinde hem dış borç özel sektöre aitmiş gibi görünür.
Hem de aracı özel sektör kuruluşlarına ekstra bir rant yaratılmış olur.

Dış borcun milli gelire oranı neden palavradır?
Çünkü adı üstünde bu bir orandır, birşeyin başka birşeye oranıdır.
Dış borç döviz bazındadır.
Milli gelir ise hesaplama tekniğinden dolayı yerli parabirimdedir.
Bu orantı pariteye bağlıdır.
Döviz paritesinin seyrine göre olumlu ya da olumsuz yönde değişir.
Devalüasyonlar bu oranı kötü yönde bozar, revaalüasyonlar ise tam tersine oranı iyileştirir.
Bu nedenle Dış Borç/Milli Gelir oranı ülkenin performansını göstermede çok güvenilir olmaz.
Çünkü bu oranı anlık bir resim gibi düşünmek gerekir.
Oysa filim devam etmektedir.

Enflasyon oranıyla döviz paritesi tam olarak birbirinin türevi değildir. Karıştırmamak gerekir.

Cumhuriyetin evvelki krizlerinin hikayesi farklıydı. O yıllarda ülkede döviz krizinden bahsediyorduk.

Ayrıca o krizleri yerli aktörlerin ekonomik hatalarından çok, ülkenin hizaya sokulması amacıyla küresel oligarkların para operasyonu olarak düşünseniz daha iyi olur.
Özellikle, 79 krizi Kıbrıs Harekatının yaptırımıdır.
Ülkeden çıkarılan birkaç milyar dolar ülkenin dizleri üzerine çökmesine yetmiştir.
Döviz eksiği ithalatı imkansız kılmış, ithalat yapamayınca da özellikle petrol ürünlerinde fiyatlar patlamıştı.

Şimdi de ülkemiz çeşitli para operasyonlarının hedefindedir.
Mevcut iktidar da Suriye, İran, Libya, Irak konularında ekonomik şantaja maruz kalmaktadır.
Ve malesef boyun eğdiği için de, bu şantajın ekonomik tezahürlerini izlemiyoruz.
Eğer bir gün, tahminim çok yakın bir zamanda, mevcut iktidarın dahi kabul edemeyeceği talepler ortaya çıktığında yapılan ekonomik şantajların tezahürlerini ekonomik kriz olarak göreceğiz.
Türkiyenin dizleri üzerine çökmesi için bir aylık dönemde birkaç on milyar doların ülkeden çekilmesi yeterlidir.

Dünya Bankası Türkiye Raporuna göre;

“ Türkiye’nin son yıllarda kaydettiği büyüme performansı, yurt içi talep odaklıdır ve dış tasarruflar ile finanse edilmektedir, denildi.

Dış finansmana bağımlılık çok önemli bir risk faktörüdür ve Ocak 2012 tarihi itibarıyla Türkiye, dış borcunun 135 Milyar Dolarını bu yıl içinde ödemek zorundadır.
2012 yılı için öngörülen 60-64 Milyar Dolar tutarındaki Cari Açığında eklenmesiyle, Türkiye 2012 yılında yaklaşık 200 Milyar Dolar dış kaynak bulmak zorundadır” denilmektedir.
Bugün itibariyle ülkemiz her ay  25 - 30 milyar dolarlık sıcak para ihtiyacı içindedir. Bu trafik durduğu anda harç bitti yapı paydos deriz.
Sadece bu yıl sonuna kadar ödenmesi gereken borç stoğu yıllık bazda 200 milyar dolardır.

Dikkat, borç takviminde ödemeler artık çok büyük lokmalarla olmaktadır.

Ben yanılmış olmayı çok isterdim. Haklı çıkmaktan da son derece üzüleceğim.
Ayrıca bulunduğumuz noktada ülkenin en önemli sorunun demokrasi, askeri vesayet, insan hakları vb. olmadığını düşünüyorum.
Çünkü, artık ülkenin tek parça olup olmayacağını, içsavaş yaşayıp yaşamayacağımızı tartışıyoruz.
Demokrasi ülkenin bekasının yanında çok naif bir ayrıntıdır.
Ben size iç savaş, istila, ekonomik çöküntü diyorum.
Bunlar benim endişelerim.
Dilerim siz haklı çıkarsınız, ben yanılmış olurum.
Benim endişelerim size çok fantastik geliyorsa, hatırlatmak isterim.
Hemen bütün Arap komşularımız emperyalist bir istilayı on yıllardır yaşamaktadır.
Milyonlarca insan ölmüştür.
Bunlar fantazi, hayali değildir.
Kanlı, canlı gerçek milyonlarca insan.

On 19.06.2012 17:45, ismail çakıcı wrote:
evet o borçların kime olduğunu, dışarıya bağımlı kalınan miktarını biraz araştırsaydınız böyle demezdiniz. oran niye palavra olsun. elbette enflasyon yüksek olursa oranlar değişir. o tür krizlerin kimler zamanında çıktığını 79 dan 94 e, sonra 99 bir hatırla ve o zaman hem paramızın değerini, hem de ödemek zorunda kaldığımız ağır faturayı sırtımıza yükleyenleri bir düşün. 3 yıldır dünya krizlerle boğuştu ve sizin örnek aldıklarınız battık, batıyoruz şarkıları tekrarladı, ne oldu? dünyada ekonomisi en iyi durabilen ülkelerden biri olduk. sizler yine sanal dediniz. yakında göreceğiz diye aba altından sopa göstermeye ve milleti umutsuzluğa sevketmeye devam ettiniz. yıllar geçti, hala bir kriz yok. siz sabırla yıkılmamızı batmamızı bekliyorsunuz. inşaallah o beklentileriniz de boşa çıkacak. hem ihtilaller dönemi kapandığı için gerçekten suçlu olanlar varsa hesap verirler. nasıl olsa sandık milletin önüne geliyor. başarısızları anlatırsınız, millet onları cezalandırır. gerçek böyle mi? onu şöyle biraz çevrene bakarsan rahatlıkla görebilirsin...
 
 
----- Original Message -----
Sent: Tuesday, June 19, 2012 5:03 PM
Subject: Re: [Engelli Platformu]

Tam tersine.
Türkiye sürekli olarak borçlanan, ve bu borçları nedeniyle sürekli olarak şantaja maruz kalan bir ülkedir.
620 milyar dolar.
Dile kolay.
Borcun milli gelire oranı gibi laflar palavradır.
Çünkü milli gelir bir devalüasyonda üçte  birine iniverir.
Bir bakarsınız, o arkasına sığındığınız oranlar sizi saklamaz olmuş.

Filmin daha başlarındayız.
Göreceksiniz, Yunanistan'ı  İspanya, İtalya takip edecek.
Türkiye de muhtemelen onlarla aynı vagonda yer alacak.

Dilerim Allahtan siyasetin normal akışına bir müdahale olmaz.
Çünkü işi bu hallere getirenlerin, sorumluluktan kaçma imkanları olmasın.

Köpeği öldürene taşıtmak gerekir.


On 19.06.2012 16:47, ismail çakıcı wrote:
Özcan bey, Türkiye ile yunanistanı fena karıştırmış. Türkiye on yıldır başkalarının desteğiyle ayakta duran bir ekonomi değil aksine bağımlılığı gittikçe azalan ve artık büyük ölçüde kendi kaynaklarına yönelen bir program izliyor. hem avrupa bize hangi sıcak paraları vermiş ki, bild veya başka biri aba altından sopa gösterebilsin. Akp avrupaya gerektiği zaman kafa tutmasını da beceriyor. önceki hükümetler aceba bundan daha mı milli çıkarlar peşinde idi ki, yazar milleti akpartiyi seçtikleri için suçlamaya kalkıyor. bence yazı iç tutarlılıktan mahrum..
 
 
----- Original Message -----
Sent: Tuesday, June 19, 2012 9:13 AM
Subject: [Engelli Platformu]


YUNANİSTAN’DA BİLD’İN DEDİĞİ OLDU...
 
Almanya’nın yüksek trajlı  gazetesi Bild, geçtiğimiz Pazar günü sandığa giden Yunan halkını, yayınladığı açık bir mektupla uyardı.
Uyarının kısa özeti “Paranızı biz ödüyoruz, oy kullanırken aklınızı başınıza alın” ve “Artık seçimlerde hata yapmayın”dı. Bild, bu açık mektubu hem Yunanca hem de Almanca olarak yayınladı.
Bild, Yunanlılara seslenerek “Özgür olduğunuzu söylüyorsunuz. Her şey elinizde(!). Eğer bizim milyarlarımıza ihtiyacınız olmasaydı, o zaman sağdan olsun soldan olsun istediğiniz gibi seçerdiniz. İki yılı aşkın süredir, banka ATM’lerinden biz Almanların ve diğer AB ülkelerinin koyduğu paralar çıkıyor.” diye aba altından sert bir sopa gösterdi.
Bize hedef gösterdikleri Avrupa’nın, çağdaş ve ileri demokrasi örneği bu olsa gerek. Yarım asrı yakalamış ömrümde böyle bir küstahlık görmedim. Bu sebeble Yunanlıların düştüğü duruma üzüldüm.
Fakat Yunanlılarda, Bild’in verdiği mesajı anlamış olacakki, AB’nin sesizce(!) desteklediği merkez sağdaki euro taraftarı Yeni Demokrasi Hareketi, aşırı solcu SYRIZA’yı geride bırakarak seçimi önde tamamladı ve böylece Avrupa rahat nefes aldı.
Ancak bu gelişmeler olurken Türkiye’nin Yunanistan’dan bir farkı var mı diyede düşünmeden edemedim. Acaba bizde ileride böyle küstahlıklara muhatap oluyormuyuz, bizimde seçmen irademize ipotek konulur mu diye kendi kendime sorular sordum.
Kanaatime göre Türkiye ile Yunanistan arasında pek bir fark yoktur. Türkiye’nin birçok açıdan artıları bulunsa bile Yunanistan ile karşılaştırıldığında inanılmaz büyük sorunları vardır.
Hristiyan dünyanın küresel devleri; Bild’in açık mektubunda olduğu gibi, inanç ve akrabalık ilişkileri içinde oldukları Yunanistan’a karşı, böyle bir küstah tavrı sergileyebiliyorsa, Türkiye için neler yapabileceklerini tasavvur bile etmek istemiyorum. Hem de bunları çağdaş, özgürlükçü ve ileri bir demokrasi anlayışı içinde yapıyorlarsa(!)
Ben bir kahin değilim ama Türkiye’yi bölmeyi başaramaz ve sömürüyü günümüzde olduğu gibi sürdüremezlerse, bu güne kadar sağladıkları ekonomik desteğe nihayet verecek ve Türkiye’yi Yunanistan’ın durumuna düşüreceklerdir. Meksika’da toplanan G 20 zirvesinin başlıca konularından biri Avrupa’da yaşanan kriz ve yansımalarıdır. Bakalım bunun Türkiye’ye kısa vadede etkisi ne olacaktır.
O zaman hazır olun Bild’in Türkçe ve Almanca açık mektubuna...
Gerçi biz uyanık bir milletiz. Küresel sermayenin kontrolünde olan medyamız, 2002 genel seçimlerinden bu yana ekonomik krizden kurtuluşun ve ekonomik istikrarın sürmesinin, AKP iktidarından geçtiğini bas bas vurgulayarak bir yerde Bild’in Yunanistan seçimleri için yaptığını yapmıyor mu?
İstikrar sürsün, bir daha bir daha, durmak yok yola devam sloganlarının ve bunların medya tarafından işlenmesinin ve de AKP giderse ekonomi yoldan çıkar korkusunun pompalanmasının, Bild’in yaptığının üsturuplu bir şekilde ifadesi değilse, ne şekilde izah edebiliriz?
Her neyse görün işte; parayı veren düdüğü çalmak istiyor. Biraz ık mık ederseniz; gurur, onur, şeref, haysiyet vs. gibi hiçbir şey tanımıyorlar. Öyle Bild’in yaptığı gibi açık mektupla kurtarırsanız, yatıp kalkıp halinize şükredin. Çünkü biz 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonraki günleri yaşadık.
Bunlar klasik tefeci gibi; borcunuzu ödeyemezseniz ya malını, ya canını ya da toprağını deyiveriyorlar. Eh bizde de çok şükür hepsi var! Bunlar akrabaları olan Yunan’a bunu yapıyorlar ya, gerisini koyverin gitsin...
Ancak Türk Milleti uyanıktır. Biz Bild’in açık mektubuna muhatap olmamak ve başımıza gelecek olanı bildiğimiz için, onların istediği gibi oy vererek hep AKP’yi tek başına iktidar yapıyoruz. Ne akıllı milletiz değilmi? Komşumuz Yunan biraz bizden örnek alsa ve sandığa giderken küresel güçlerle, ABD ve Avrupa Birliği ile istikrar ve işbirliği sürsün dese ne olur? Elin mi kırılır be Yunanlı? İlla ki Alman’ın açık mektubu ile sana küstahlık etmesimi gerek?  Bak Türkiye’ye, durmadan yola devam et...
 
Özcan PEHLİVANOĞLU
Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM)
Başkanı

--
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol!
 
http://groups.google.com/group/engelliplatformu

İletiniz, kişiliğinizi yansıtır.
Yasalar önünde mesul olduğunuz gibi; üyelerimizin önündede , kelimelerinzden mesulsunuz. Grup kurucusu, yöneticisi ve üyeler mesul tutulamazlar.
Bu grubun hiçbir kurum, kuruluş, dernek ve siyasi oluşumla ilişkisi bulunmamaktadır.
 
İletinizi Platform sakinleri ile paylaşmak için:
 
engelliplatformu@googlegroups.com

Daha fazla seçenek için,
 
http://groups.google.com/group/engelliplatformu
--
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol!
 
http://groups.google.com/group/engelliplatformu

İletiniz, kişiliğinizi yansıtır.
Yasalar önünde mesul olduğunuz gibi; üyelerimizin önündede , kelimelerinzden mesulsunuz. Grup kurucusu, yöneticisi ve üyeler mesul tutulamazlar.
Bu grubun hiçbir kurum, kuruluş, dernek ve siyasi oluşumla ilişkisi bulunmamaktadır.
 
İletinizi Platform sakinleri ile paylaşmak için:
 
engelliplatformu@googlegroups.com

Daha fazla seçenek için,
 
http://groups.google.com/group/engelliplatformu


--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Karanlik isigin sermayesi olmaz.  Anonim Nasihat - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinlerin kitaplarini;  Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumayip hem de anlamayana, 'yobaz' denir.  Nikola Tesla - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinler atesbocekleri gibidir:  Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.  Tum   dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir.  Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.  Arthur Schopenhauer - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ey mutsuzlar!  Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.   Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum. Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...  K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Putlarin, Kabenin istedii: Kolelik; Canlarin, ezanin diledigi: Kolelik; Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.  O  mer Hayyam


--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Experto crede Ehil olana guven  Latince Atasozleri - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinlerin kitaplarini;  Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumayip hem de anlamayana, 'yobaz' denir.  Nikola Tesla - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinler atesbocekleri gibidir:  Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.  Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede   cehalettir.  Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.  Arthur Schopenhauer - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ey mutsuzlar!  Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.   Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum. Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...  K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Putlarin, Kabenin istedii: Kolelik; Canlarin, ezanin diledigi: Kolelik; Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.  Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder