17 Haziran 2012 Pazar

Nurullah AYDIN - ZAFER, BAŞARI, KAZANMAK İÇİN İLKELER

Adamım sanki ülkemizde olup bitenleri analiz etmiş, sanki Fitnebaz Cemaat kimlerden ne dersler almış onu derlemiş.
Aslında bu işleri en iyi bilenler Amerikalılar, bizimkilerde 60'lardan bu yana araştırmayı tamamen bıraktılar, Amerikalılar bize ne öğretiyorsa o kadar.
Belli ki, Amerikalılar işin sırını askerimizden saklamış, Fitnebaz Cemaat üyesi polislere uzun uzun anlatmış.
Hile, desise, aldatma, saklanma, kandırma otuziki tekmil kısmı birden.
En güncel Sahra Talimnameleri, in English Field Manual cemaate gitmiş.
http://pdf.gen.tr/ara/pdf/sahra+talimnameleri/

Nurullah AYDIN - ZAFER, BAŞARI, KAZANMAK İÇİN İLKELER

15 Haziran 2012 ANKARA

İnsanlar; daha etkin olmak için yeteneklerini doğrultusunda kendilerini geliştirir, amaçlarına ulaşmaya çalışır, hareket ederler.
Kimi başarılı olur kazanır kimi başaramaz kazanamaz.

Savaşta üstler ve astlar uyum içinde ve aynı ölçüde cesur davranıyorlarsa, işte bu kuvvet demektir.
(Sun Tzu; Savaş Sanatı, shf 60)

Askeri harekatlar 'hile' gerektirir.
Güçlüyken zayıf görün, etkiliyken etkisiz görün!

Kaçarak onları yor!

Askeri harekatta önemli olan zaferdir, inat değil!

Ordu komutanı halkın yaşamından ve milletin güvenliğinden sorumludur!

Girdiği her savaşı kazananlar aslında usta değildirler.
Başka orduları savaşmadan çaresiz bırakanlar, işte onlar en iyileridirler.

Komutanlar ulusun yardımcılarıdır.
Yardımları bütün olursa, ülke de güçlü olur.
Yardımları eksik olursa, ülke aciz düşer.

Gücün düşmana eşit değilse, bir açıklarını yakalayana dek bekle, sonra da kararlıca saldır.
Mümkünse' öfke ve aşağılanmaya dayanabiliyor, düşmanın meydan okumalarına sırt çevirebiliyorsan anlamına da gelir.

Sır vermeyen kazanır, açık olan yitirir!

Sivil yöneticilerin, 'Asker' arasında karmaşa yaratması üç türlü olur: Gerçeklerden habersiz bir yönetici, 'Ordu'ya yapması gerekenin aksine hücum etmesini söylerse ya da tam tersine geri çekilmesini emrederse -buna elini kolunu bağlamak denir-; gene, sivil yönetici, 'Askerlik' hakkında bir şey bilmediği halde, askeri işlerde söz sahibi ise 'Asker'lerin kafası karışacaktır.
Sivil yöneticiler askeri harekatlar hakkında hiçbir şey bilmedikleri halde, 'Ordu'nun komutasında söz sahibi iseler, 'Asker' tereddüde düşer.
Ordu bir kere şaşırıp, duraksadı mı, düşman hemen bundan yararlanır.
Buna karışıklıktan istifadeyle zafer kazanmak denir.

Başarılı bir savunma için saflaşmanı gizli tut.

Savunmadan anlayanlar yerin derinliklerinde gizlenir, hücumdan anlayanlar göğün tepesinde seyreder.
Böylece ordularına bir zarar gelmeden tam zafere varırlar.

Bu yüzden galip bir Ordu önce kazanır, sonra savaşır; mağluplar ise önce savaşır, sonra kazanmaya gayret eder.

Düşmanını ayağına getirmek istiyorsan, kazanma heveslerini kullan.

Önemli bir geçidi tutarken düşmanını içeri sokmazsan sana kimse yaklaşamaz.
Denildiği üzere 'Deliğin ağzında bir kedi varsa on bin fare de olsa dışarı çıkmaya cesaret edemez', Vadide bir kaplan varsa, on bin geyik de olsa oradan geçemez.

Gidemeyecekleri yere çık, hiç ummadıkları tarafa yönel!
Yüzlerce fersah yorulmadan gidebilmek için tenha bölgelerden geç.

Düşmanlar çok sayıda olsalar bile savaşmamaları sağlanabilir.

Kalabalıklar, şekillenmenin getirdiği zaferden habersizdir.
Hangi saflaşmayla galip geldiğimi herkes bilir ama zafere hangi saflaşmayla ulaştığımı kimse bilemez.

Askeri bir kuvvetin sürekli bir biçimlenişi yoktur.
Tıpkı sürekli bir biçimlenişten yoksun olan su gibi düşmana göre değişip uyarlanarak zafere ulaşma yeteneğine deha denir.

Her konuda ön bilgi gerekir.

Derin ilke bilgisi görmeden bilir, Yol'un güçlü uygulanımını çabalamadan elde eder.
'Derin Bilgi', kapının dışına çıkmadan bilmek, pencereden bakmadan gökyüzünün yolunu görmektir.
Güçlü eylemse, tüm durumlara uyarlanarak daha da güçlenmektir."

Derin bilgi rahatsızlığı rahatsızlıktan önce, tehlikeyi tehlikeden önce, yıkımı yıkımdan önce, felaketi felaketlerden önce ayrımsamaktır.
Güçlü eylem bedeni bedenle yüklenmeden eğitmek, akılla akıl tarafından kullanılmadan önce alıştırma yapmak, dünyadan etkilenmeden dünyada çalışmak, görevlerce engellenmeden görevlerini yerine getirmektir.
Kişi, ilkenin derin bilgisiyle rahatsızlığı düzene, tehlikeyi güvenliğe, yıkımı yaşama, felaketi talihe dönüştürebilir.
Yol üzerinde güçlü eylemle kişi bedeni uzun yaşarlık alanına, aklı gizemler küresine ve görevleri yüce tamamlanışa taşıyabilir.

Duygularından arınmış, sakin, serinkanlı, kayıtsız savaşçı kazanır, hırslı talih avcısı değil!

Şövalyelikte başarılı olanlar militarist değildir; savaşta iyi olanlar öfkelenmezler, karşıtlarına üstün gelmeyi bilenler işin içine duygularını katmazlar.

Yiğit at üstünde güzeldir.
Yiğit akında gerektir.
Bu topraklarda bizim dediğimiz olur.

Yay çekebilen ve ok salabilen bütün budunları buyruğum altında topladım.
Hepsini Hun yaptım.
(A.Haldun Terzioğlu; Büyük Hun Hakanı, Mete Han, shf 511)

Ben "imkansız" diye bir şeye inanmam!
(Kitami Masao; Kılıçsız Samuray, shf 45)

Zor hedeflere ulaşmak için "Taahhüt Sırrı"nı uygulamak gerekir: Her şeyi kazanmak için, her şeyi riske atın.

Muzafferler önce kazanır, sonra savaşırlar.
Yenilenler önce savaşır, sonra kazanmaya çalışır.

Liderlik yalnızlıktır.
Lider; bir insanın sadece zafer için gerekli koşullar yaratıldıktan sonra savaşması gerektiğine inanır.

Başkalarını kontrol eden kişi güçlü olabilir ama kendini kontrol edebilen kişi, çok daha güçlüdür.

Kılıçsız Samuray'ın (Maymun Kral) Kaideleri:

En iyi asker saldırmaz!

Üstün bir savaşçı, savaşmadan zafere ulaşır!

En üstün fatih, mücadele etmeden fethedendir.

Veni, vidi, vici.
Geldim, gördüm, fethettim.

Günün Sözü: Bilgiyle donanan kendini ve başkalarını daha iyi değerlendirir.


--
 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .


Insanlarla hayvanlar arasindaki bir fark da sudur : Insanlar hayal (gaye,ideal) icin, hayvanlar ise gercek icin (pesin menfaat) carpisirlar.

GUSTAVE LE BON
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.

Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Dinlerin kitaplarini;

Okuyup anlayana 'ateist',
Okuyup anlamayana 'dindar',
Hem okumayip hem de anlamayana, 'yobaz' denir.

Nikola Tesla
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Dinler atesbocekleri gibidir:
Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.
Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir.
Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.

Arthur Schopenhauer
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ey mutsuzlar!

Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz.
Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.
Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki,
sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz.
Bok yiyorsunuz!
Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz!
Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan.
Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine.
Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.
 
Bertolt BRECHT
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma,
hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Putlarin, Kabenin istedii: Kolelik;
Canlarin, ezanin diledigi: Kolelik;
Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti
Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.

Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder