Sınır talanında AKP-El Kaide el ele
Cuma, 18 Ekim 2013 03:13
Türkiye-Suriye hattını Aydınlık, karış karış dolaştı.
Kanın nasıl ranta dönüştürüldüğünü gözlemledi, fotoğraflayarak belgeledi.
Sınırın öte tarafını Özgür Suriye Ordusu, bu tarafını iktidar ve işbirlikçileri talan ediyor.
Yurttaşlara sıkıntıları yaşamak kalıyor
Ortadoğu'yu yeniden düzenleme projesinde, nam-ı diğer BOP'ta, operasyon sırası Suriye'ye geldiğinde, savaşın bu kadar uzayacağını, belirsizliğin bu kadar uzun süreceğini, belki de çok az insan tahmin edebilmişti.
Suriye halkını Şam'a karşı kışkırtma, kendi insanlarını öldürmeye sevk etme girişimleri istenilen sonucu vermeyince devreye El-Kaide gibi ithal terör örgütleri sokuldu.
Erdoğan hükümetinin rüyalarını süsleyen ancak bir türlü vize alamadıkları 'tampon bölge' ise talan ve ranta dönük olarak fiilen hayata geçirilmiş durumda.
Sınırın öte tarafını ÖSO talan ediyor, bu tarafını iktidar ve işbirlikçileri...
Şanlıurfa ili sınırları içinde kalan Türkiye-Suriye hattını karış karış dolaşan Aydınlık, sınırın her iki yanında da, kanın nasıl ranta dönüştürüldüğünü gözlemledi, fotoğraflayarak belgeledi.
Talanda, iktidar-ÖSO-El Kaide işbirliği
Şanlıurfa sınırları içinde kalan Türkiye-Suriye hattında, çatışmaların sürdüğü, insanların evlerinde siper alarak çatışmaları izlediği tek nokta, Resulayn'ın (Ras El Ayn) yan komşusu Ceylanpınar olsa da; gerçek savaşı, bu noktaya 100 kilometre mesafedeki bir başka ilçede, Akçakale'de hissedebilirsiniz.
Hem de iliklerinize kadar...
Şanlıurfa'daki sınır hattında, geçişlere izin verilen tek kapı, insan ve araç kuyruklarını görebildiğiniz tek nokta Akçakale Gümrük kapısı.
İlginç ama, kapının önü ancak, birbirine çok zıt ifadelerle nitelenebiliyor: Tükenmişlik, umut, pişmanlık ve öfke!
Çete, Tel Abyad'ı soyup kaçtı
Her gümrük sahasında olduğu gibi, Akçakale gümrüğü de birileri için ekmek kapısı.
Ve birileri, gümrüğün içinde ve karşı tarafında olan herşeyi duyar ve bilir.
O halde, öğrenmek için çalınacak ilk kapı kapının hemen dibindeki iş takibi yazıhaneleri.
Yazıhanelerden birine giriyoruz.
Arada ortak tanıdıklar da olduğundan, sahibi bize son bir yılda kapıda yaşanan her şeyi ayrıntılarıyla anlatıyor.
"Bir yıl önce, Suriye'deki kanlı çatışmaların ardından kasaba, kapı ve gümrük sahasını ele geçiren ve ÖSO'yu oluşturan çetelerden biri olan El Faruk grubu, 8 ay boyunca Tel Abyad ve gümrüğü talan etti.
Çete lideri ve yakınındaki ekip, başta silolardaki tahıl olmak üzere, yağmaladıkları bütün malları paraya çevirdikten sonra, gasp ettikleri paralarla birlikte, silahlarını bile bırakıp Tel Abyad'dan kaçtı, soluğu İstanbul'da aldılar"
Yağmacı El Faruk, kaçınca, yerine Ahraruş Şam adlı yeni bir terörist grubu gelmiş.
Gurubun lideri Emir Abu Muhammed'in yönetimi devraldığı ilk gün yaptığı açıklamada kullandığı "aramızdaki bozgunculara asla fırsat vermeyeceğiz.
Bundan böyle kapıda her şey nizami ve düzenli olacaktır" sözleri, işlerin biraz kılıfına uydurulacağının işareti gibiydi.
Yeni çete de, Tel Abyad'da yağ malanacak hiçbir şey kalmadığı için, gümrük üzerinden soygunculuk yapmaya başlamış.
Çetenin, Türk tarafındaki gümrük görevlileriyle de ortaklık kurduğu ve özellikle pasaportsuz Suriyelilerin Akçakale'ye geçişlerini sağladıkları herkesin dilinde.
İddialara göre, iki taraf arasında koordinasyonu sağlayan ve bu taraftaki yetkililerle sürekli görüşüp, istediklerini yaptırabilen çete elemanları var.
Tarifesi bile belirli olan rüşveti verebilenlerin kapıyı kullanarak rahatlıkla Türkiye'ye geçirildikleri, daha az parası olanların ise 50-100 lira gibi miktarlar karşılığında hava karardıktan sonra, gümrüğün hemen yanındaki tren istasyonundaki binaların arasından Türkiye'ye geçirildiklerini bütün Akçakaleliler biliyor.
İhracatçılar, nakliye masraflarına 'haraç' kalemini de ekledi
Gümrük iş takip yazıhanesi öğlene doğru hareketlenmeye başlıyor.
Geçiş işlemleri 14:00'den sonra başlıyor.
O anları beklerken, anlatmaya başlıyor: - Bak bu adama geçen gün, gümrüğün ÖSO'cuları ceza kesmişler.
Tavuk getirmiş, 'aracında neden soğutucu yok' demişler.
O da gümrüktekilere 'soğutuculu araçla getirsem ne olur, karşı tarafta bu yükü alacak araçların hiçbirinde soğutucu yok ki' demiş.
Buna rağmen, haraç gibi bir ceza kesmişler kamyoncuya.
Karşı taraf yönetimi, ticari mallarda ton başına 2 dolar vergi (haraç) alıyor.
Mallar, şayet Suriye'nin iç bölgelerine sevk edilecekse, malın geçtiği her bölgede hakim olan taburlara (çetelere) ayrı ayrı vergi (haraç) ödenir.
Her taburun harç tarifesi de farklı.
Malı gönderenler hangi güzergahta hangi taburlar var bilir ve nakliye masraflarına, ödenecek harçları da ekler.
Çimento taşıyan kamyonlardaki gizem
Gümrük sahasında ise, bambaşka bir dünya var.
İçerisi, sınırı her iki yönlü geçebilmek için gümrük görevlileriyle tartışan, pazarlık yapanların sesleriyle yankılanırken, kamyon ve tırların yükleme boşaltma alanında da benze bir hareketlilik yaşanıyor.
Kapının hemen dışındaysa, gümrüğe yük teslim etmek için sırasını bekleyen kamyonlar...
Kilometrelerce direksiyon sallamak yetmezmiş gibi, saatlerce kapının önünde bekliyorlar.
Hemen 200 metre ilerimizdeki virane haldeki Tel Abyad kasabasına göz ucuyla bakarken içimizden 'iyi bari, karşıya çimento gidiyorsa, yıkılan şehirler yeniden inşa edilmeye başlamış' diye geçiriyoruz.
Şoför Hikmet aklımızdan geçeni okumuşçasına hemen araya giriyor: -Bu kamyonlar buralar için değil, daha iç bölgelere gidiyor.
Çimento dolu kasalarda, başka nelerin olduğunu ise sen de ben de bilemeyiz
a45UyF587661-201307301451-10
Her sey olmasi gereken zamanda olusup elde edilir.
Hz.Ali
| Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder