Emin Çölaşan: Sinekten yağ çıkaranlar
Sevgili okuyucularım, 9 Ağustos günü Lübnan'da iki pilotumuz kaçırıldı.
Geçen uzun süre içerisinde hükümet hiçbir şey yapamadı ama topluma -sanki kendileri ağırlık koyup kurtaracakmış gibi
- yandaş medyayı kullanarak sürekli gaz verdi:
"İnşallah kurtaracağız!."
Pilotlarımız niçin kaçırıldı?
Olayın Türkiye ile uzaktan yakından ilgisi yoktu.
Suriye'de Esad'a karşı savaşan Özgür Suriye Ordusu'nun Sünniteröristleri, Lübnanlı dokuz Şii hacıyı Suriye'de kaçırdılar.
Bu işin içinde Türkiye'nin olduğunu iddia eden Şii Hizbullah örgütü de misilleme olarak Lübnan'da bizim pilotları kaçırdı…
Çünkü Özgür Suriye Ordusu isimli Sünni örgüte, Tayyip hükümeti destek veriyordu.
Silah, cephane, gıda ve her şey onlara Türkiye'den gönderiliyordu ve şimdi de öyle…
Ortadoğu'da Türkiye'nin hiçbir ağırlığı kalmamıştı.
Bu durumda devreye Katar Şeyhlerini soktular.
Bu petrol zenginleri, aynen Suudi Arabistan hanedanı gibi dünyanın en büyük hırsızlarından oluşur.
Dünya Müslümanlarını bunlar sömürür.
Katar, Tayyipgiller iktidarının da en büyük parasal besleyicisidir.
Türkiye'ye her yıl milyarlarca dolar kaynağı belirsiz para pompalar.
* * *
Bizimkiler pilotlarımız için sonunda Katar'a başvurdu, "Aman parayı bastırıp bu işi siz çözün, bizim elimizden bir şey gelmiyor" dedi.
Katar, Suriye'de dokuz Şii hacıyı kaçıran Sünni terör örgütüne parayı bastırıp rehinelerin bırakılmasınısağladı.
Bazı iddialara göre Suriyeli teröristlere bizim örtülü ödenekten de büyük miktarda fidye parası ödendi.
Hacılar Türkiye'ye getirilip Hizbullah'a teslim edilince pilotlarımız da bir Katar uçağı ile Lübnan'dan İstanbul'a gönderildi.
Şu kepazeliği görüyorsunuz!
Türkiye ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir olayda kabak bizim başımızda patladı!
Bizim pilotlarımız kaçırıldı, bizi yöneten bu aymaz ve sorumsuz kafalar hem Katar ve Suudi Arabistan'a, hem de Hizbullah örgütüne yalvarıp yakardılar.
* * *
Ama Tayyipgiller hükümetine bu olayda bile yeni propaganda malzemesi gerekiyordu!
Nasıl kazanılan milli maçlardan sonra tantana yapıyorlarsa, pilotlarımızı sanki kendileri kurtarmış gibi yine aynı gösteriyi yapmak için bekliyorlardı!
Nitekim pilotları İstanbul Atatürk Havalimanı'nda Tayyip ve ekibi karşıladı.
İnsancıl bir olay bile bunlar tarafından siyaset malzemesi olarak kullanıldı.
Bunu yaparken hiç utanmadılar, sıkılmadılar.
"Pilotlarımız niçin kaçırıldı?
Olayın bizimle ilgisi neydi?
Biz bu Ortadoğu bataklığına nasıl girdik, nasıl rezil olduk?" sorularına yanıt veremediler, hiçbir zaman da veremeyecekler.
Onların işi sinekten bile yağ çıkarmak.
Eğer işlerine geliyorsa, sineğin yağından bile siyasi malzeme çıkarmanın ustası bunlar.
Özden Örnek'in mektubu
Sevgili okuyucularım, Balyoz davasından 20 yıl hapis cezası alan Deniz Kuvvetleri eski Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek'in oğlu Tolga Örnek'ten dün aldığım mesaj şöyle:
"Babam bu mektubu size iletmemi rica etti.
Bu davalarla ilgili olarak ilk defa böyle bir mektup yazdığı için bunu sizinle paylaşmak istiyor ve eğer uygun görürseniz köşenizde yayınlamanızı arzu ediyor"
Ben de o mektubu aynen sizlere iletiyorum.
* * *
"Yargıtay 9.Daire Başkanı'na.
İçimdeki öfke 'Hakaret et' diyor ama aklım, mantığım ve terbiyem hislerime yenik düşmemi engelliyor.
Ben de aklımın sesini dinleyip mantığıma uyuyorum.
Sadece verdiğiniz kararı eleştireceğim.
Bu topraklar üzerinde en az üç imparatorluk kuruldu ve hepsi de adalet dağıtamadıkları ve rüşvete göz yumdukları için tarihe göçtüler.
Son 10 yıldır yaşadığımız olaylar da öyle bir başlangıcı işaret ediyor.
Bu aşamayı durdurmak elinizdeydi ama siz yangına benzin döktünüz.
Bizim size söylediğimiz tek konu vardı:
'Bu deliller sahtedir.'
Siz gerekçeli kararınızda buna yanıt vermediniz, zaten de veremezdiniz.
Gerekçeli kararınızda birçok konu var.
Sanki hepsi suç ve cezanın gerekçesiymiş gibi.
Ama hepsi laf kalabalığı.
Deliller sahte olduktan sonra hukuk tartışmak ne işe yarar?
Size önerim, bu konuda yazdığım ve Dairenize de kanıt olarak sunduğum kitabımı okumanızdır.
(Cambazı Bırak Balyoz'a Bak.EÇ)
Burada tekrar bir savunma yapmayacağım ama aptal yerine de konmaya tahammülüm yok.
Sayenizde bu ülkede yargı intihar etti.
Biz gerçekten size umut bağlamıştık.
Çünkü bütün hukuk insanları 'Yargıtay başkadır' diyordu.
Gerçekten Yargıtay'ın başka olduğunu gördük!
(Haklarında ağır hapis cezaları verilen) 236 masum insan tarihe kahraman olarak geçecekler.
Siz acaba nasıl geçeceğinizi hiç düşündünüz mü?
Ben de bilmiyorum ama tahmin ediyorum!
Şimdi size önerim, bu mektubu derhal bir özel yetkili savcıya gönderiniz.
Onlar buradaki metin ile bir terör örgütü arasında bağlantı bulurlar!
Hani falanca kişinin 'Bana bir kelime söyle, seni idam ettireyim' dediği gibi…
Sayenizde hukukun ne olduğunu öğrendik!
Selam ve saygılarla.
Özden Örnek.
20.Deniz Kuvvetleri Komutanı.
Not: Ben 20.Deniz Kuvvetleri Komutanı idim.
Her şeyi değiştirebilirsiniz ama tarihi değiştiremezsiniz.
Bu ülkenin Deniz Kuvvetleri'ne komuta etmiş olmaktan hâlâ gurur duyuyorum"
Necdet Bey'in selamı var!
Pazar günkü yazımda emekli Korgeneral Çetin Haspişiren'in onurlu ölümünden söz etmiş, Genelkurmay Başkanı Necdet Bey'in cenazeye bir çelenk bile göndermediğinin altını çizmiştim.
Pazar günü Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü aradı.
Söze şöyle girdi:
"Sayın Genelkurmay Başkanım emir verdiler ve size şöyle dememi istediler: Necdet Bey hakkında yazdıklarınız doğru değildir…
Size bugün ayrıca faks çekeceğiz.
Kendilerinden özellikle Necdet Bey diye söz etmemi emrettiler"
Dün elime geçen ve aynı Daire tarafından gönderilen faks aynen şöyle:
"Sayın Emin Çölaşan Bey'in dikkatine.
Necdet Bey'in selamı var.
Kendileri (E) Korgeneral Çetin Haspişiren'in vefatı münasebetiyle anında oğluna telefonla ulaşarak, aynı zamanda eşi Hanımefendi'ye telgraf çekerek başsağlığı dilediler.
Ayrıca Jandarma Genel Komutanı'nın cenazeye katılmasını ve cenazeye "TSK" bantlı çelenk gönderilmesini emrettiler.
Benim ısrarla ve çok büyük isabetle kullandığım "Necdet Bey" sözü, anlaşıldığı kadarıyla basın tarihine ve gazetecilik diline iyice girmiş ve benimsenmiş durumda.
Üstelik Necdet Bey'in kendisi de bunu kabullenmiş olmalı ki, Genelkurmay'ın yazılı açıklamasında bile kendisinden böyle söz ediliyor.
Başarılarının devamını dilerim!
a45UyF587661-201307301451-10
Nehrin denize dogru akmasi kaynagina saygisindandir.
Anonim Nasihat
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder