Bir Türk süper kahramanı vardı, hatırlıyor musunuz? Tarkan yanında da kurdu vardı. Bu gün, Google görsellerde Tarkan'ı anahtar kelime seçtim bir arama yaptım. Karşıma hep Tarkan Tevetoğlu çıktı. Artık eski Türk kahramanı Tarkan ve Kurt ikilisini bilen, ilgilenen kalmamış. Arama sonuçlarında bir tane bile çıkmadı. Şimdi herkes böyle yuvarlak tiplerin peşinde. Sıkıntı yok, sonuçta bir ses sanatçısı. Çok da köşeli olmasına gerek yok. Ama bir kahraman arayan, nereye bakacağını bilemiyor. Sıkıntı orada, vatandaş olmayacak yerlerde süper kahraman arıyor. Kimisi Sincan'da tiyatro sahnesinde, tahta silahla şeriat yemini eden mürteciye bakıyor. Kimisi, mermi atmadan önce her defasından cihatçı bir or..pu isteyen, ABD canisine bakıyor. Yıllardır dağda gezen, yol kesen, doktor, öğretmen, mühendis öldüren PKK militanlarına bakan da var. Kimisi MHP'nin o eski döneminden gelen gafil ABD işbirlikçisi, kandırılmış, harcanmış, o karikatürize tipin peşinde. Bir Allahın kulu da çıkıp, yaahu arkadaşlar gerçekçi olun demez. Bunlar ya sanal kahramandır, ya da anti-kahraman. Haydi haydi, bilemediniz kandırılmış saf insanlardır. Bir de gerçek kahramanlar var. Canlı, devletin maaş verdiği, görevlendirdiği, yetki verdiği. Bunların pudrası topraktır, parfümü ter kokar, onlar dağda bayırda gezer, evini, eşini, çocuğunu ihmal eder falan demez. İşte böyledir. Günümüz Tarkanı, Ulubatlı Hasan'ı, Alperenleri öyle kafasında börk, yanında kurt, elinde kılıç, sırtında ok sadağı, öyle gezmez. Onu beklemeyin. Onları yaptıklarıyla tanırsınız. Adamlar ülke için, halk için, bir ömür harcamıştır, hayatlarını vakfetmiştir, tek kuruş menfaat temin etmemişlerdir. Şimdi biliyorum, bazı dangalaklar çıkacak, ne olmuş yani maaş almadılar mı, emeklerinin karşılığı buydu diyecekler. Karın tokluğuna fedailik yapmıştır bunlar. Sizin mürteci Akıncılarınıza benzemez. Holdingler, gemiler, kuyumcular, katlar, yatlar, kilolarca altınlar, İsviçrede gizli banka hesapları, falan yok. Engin Alan gibileri böyledir. Evet, Engin Alan ve benzerleri modern zamanların Tarkan'ıdır, onlar gerçek bir Alperendir. Ve o, onun arkadaşları, şimdi zindanda, ayne Kartal Tibet'in oynadığı filmlerindeki gibi. Kahpe Bizans'ın eline düşmüş, işkence altında. Şimdi, işkenceciler Tarkan kim diye sorduğunda. Bizim hep bir ağızdan o benim, o benim dememiz lazım. Zaman o zamandır. Vallahi aynı, benzetme ama herşey aynı. Çaşıtlar var, hainler var, fedailer var, onurlu ve onursuz insanlar var. Bizans var, Türk var, Rum, Ermeni, Arap var. Hepsi de var. 32 kısım tekmil birden. Ergenekon ve Balyoz davalarında aynen yaşandı. Oraj POYRAZ |
Bütün zamanların darbecisi Engin Alan!
Aşağıdaki satırlar iktidara çok çok yakın Yeni Şafak gazetesinin, iktidarın tam kalbinden bildiren, olacakları güya önceden bildiren yazılarıyla nam salan Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi'nin köşesinden...
Hani "istihbarat bilgileri"yle beslendiği söylenen gazeteci.
Diyor ki;
"Bayramdan sonra siyasetin önemli gündem maddelerinden biri MHP milletvekili Engin Alan'ın durumu olacak.
Engin Alan'ın, Balyoz'da çarptırıldığı 18 yıl hapis cezası Yargıtay tarafından onandı.
Anayasa'nın 84.maddesine göre, karar Meclis Genel Kurulu'nda okunup, milletvekilliği düşürülecek.
MHP milletvekilinin, Ergenekon davasından çarptırıldığı 18 yıllık hapis cezası ise Yargıtay tarafından henüz görüşülmedi.
Engin Alan'ın ayrıca 28 Şubat davasından da ifadesine başvuruldu"
***
Okurken hangi yanlışı düzelteceğini şaşırıyor insan; neresinden tutsan elinde kalıyor.
Öyle süklüm püklüm bir yazı ki; tutar yanı yok.
Engin Alan'ın Balyoz'dan başka Ergenekon'dan da ceza aldığı "bilgi(!)"sini veriyor Selvi.
Doğru değil!
Tamamen gerçek dışı.
Alan Ergenekon'dan yargılanmadı ki, mahkum edilebilsin!
Selvi, Alan'ın yargılanmadığı bir davadan ceza alabildiğini, hem de kaç yıl ceza aldığına kadar nereden, nasıl uydurabiliyor peki?
Basit;
İktidar tarafından kendilerine tanınan; "mevzu bahis TSK'yı, milliyetçileri, ulusalcıları, vatanseverleri, yurtseverleri, muhalifleri karalamaksa; yalan, dolan, çarpıtma, bilgi kirliliği dahil her yol mübah" cüretiyle!
Yoksa, bir Ankara Temsilcisi, "bayramdan sonra siyasetin en önemli gündem maddelerinden biri olacak" dediği konuda kalem oynatmadan önce -bilmemesi de büyük ayıp ama- bilmiyorsa da biraz olsun araştırma, öğrenme, okuruna doğrusunu aktarma ihtiyacı duymaz mı?
***
Devam ediyor "Engin Alan Ergenekon'dan ceza aldı 28 Şubat'ta da ifadesine başvuruldu" diyor Selvi.
Halbuki Alan, 28 Şubat davasında "ifadesine başvurulanlardan" değil "sanıklardan" biri.
Tahliye edildi, sözde tutuksuz yargılanıyor ama Balyoz'daki cezasından ötürü halen Sincan'da!
***
Alan hakkında yarattığı bilgi kirliliği bu kadarla da sınırlı kalmıyor Selvi'nin.
Bu çürük temel üzerine inşa ettiği yazının tezi şu:
"12 Eylül dışındaki darbe oluşumlarının içinde yer almış bir isim; Engin Alan"
Bu durumda 31 Mart 1945 doğumlu Engin Alan;
Henüz 15 yaşındayken "27 Mayıs cuntası"nda da görev almış oluyor otomatiktan!
Kimbilir anne-babası doğumunu planlayarak, hesaplayarak, taammüden 31 Mart'a denk düşürmüştür belki!
Ki bu durumda, bu kafa Engin Alan'ı, Hareket Ordusu'nun, henüz cenin bile olmayan en küçük subayı kabul edebilir mesela!
***
Selvi'nin yazıyı "bağladığı" yer mühim.
"Aslında AKP içinde Engin Alan'ın dosyasını dönem sonuna ertelemek isteyenler var ama ; 1.MHP, KCK'lılara yarayacak diye Alan'ı kurtaracak tüm formüllere kapılarını kapatıyor...
2.MHP "kahramanlar içeride PKK'lılar dışarıda" söylemini seçim kampanyasında kullanabilmek için Alan'ın çıkmasını istemiyor" yazıyor Selvi.
Yazıda "bilgi" diye sunulanlar gibi, bu "yorum"un da "gerçek"le uzaktan yakından alakası yok.
Her şeyden önce, velev ki MHP pazarlığa yanaştı ve Engin Alan dışarı çıkarıldı.
Bu durum, Korkut Özarslan'ın, Şükrü Sarışık'ın, Mustafa Önsel'in, İbrahim Fırtına'nın, Bilgin Balanlı'nın, Ali Türkşen'in, İhsan Balabanlı'nın, Hüseyin Özçoban'ın, Cemal Temizöz'ün, Semih Çetin'in, Bülent Günçal'ın, Ecevit Taşçı'nın, Mustafa Koç'un, Hakan Sargın'ın, Zeki Üçok'un.."PKK'lılar dışarıda ellerini kollarını sallayarak gezerken" içeride oldukları gerçeğini değiştirecek mi?
Değiştirmeyeceğine göre, "Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesi operasyonunu yöneten" Engin Alan'ın "PKK bağlantıları dolayısıyla yargılanan, ceza alan milletvekilleri"ne sağlanacak imtiyazı meşrulaştırmak üzere salıverilmesi; Öcalan'ı sorgulayan komutanların, Kardak kahramanlarının, milli gemi projesine imza atan beyin takımının, Karadeniz'i ABD'ye açmayan, açtırmayanların, Doğu Akdeniz'i "değneksiz köy" yaptırmayanların tutsaklığını sonlandırmayacağına göre; bu ülkeyi seven insanları "PKK'lılar hür, kahramanlar esir" isyanından vazgeçirir mi?
Kaldı ki, Engin Alan'ın hâlâ cezaevinde olmasını "MHP'nin çözüme yanaşmaması" na bağlamak neyin kafası Allah aşkına?
O soruşturmaları yürütenler, o iddianameleri düzenler, o yargılamaları "yönetenler"in hiç suçu yok, o "aşama"ların hiçbirinde hiçbir sorun yok; hepsi "hukuk"a uygundu ve fakat "adaletin tecelli"sini MHP engelledi öyle mi?
Son olarak;
Olmaz da; hadi Selvi'nin bütün dahiyane "formülleri"ni kabul ettiğini varsayalım;
Engin Alan, -sonunda demir parmaklıklar arasından kurtulmak dahi olsa- KCK'lılar, PKK'lılarla bu tür bir "takas"a razı gelir mi?"Pazarlık malzemesi" yapılmayı kabul eder mi?
Rütbeleri gibi "milletvekilliği" ünvanını da kimselere bırakmadan kendi elleriyle sökmez mi?
Bu milletin elinde kalan son bir "koz"u var;
Selvi'nin yazılarına hakim "iktidar kafası"nın Engin Alan ve onun gibi kahraman Türk subayları hakkında da, MHP hakkında da, toplumun bu ülkeye "karşılıksız" sevdayla bağlı bütün diğer kesimleri hakkında da -aslında- en ufak fikrinin olmayışı...
Bu ülkenin milliyetperver insanlarının, vatanın ayaklarının altından çekildiğini "görebildikleri" gün neler yapabileceğini, neleri göze alabileceğin, neleri göze alabileceğini tahayyül edememeleri!
a45UyF587661-201307301451-10
DESTAN ONU
. . . . . .
Iste zamanin karanligi, gece gibi,
Gecer bir golge komadan.
Iste Tanri nefesli sahiller,
Iste Bizans kopmus Romadan.
Sakallari uzamis kesisler sirtinda,
Bahar halinde bir yuk:
Sur orulmus kiyilarda yokluga taraf,
Taslarla, kiskanclikla agir ve buyuk.
Eski Istanbul, ruh kadar eski,
Insan daha fazla eskiyemez ki.
Bir bosluk ki goller tadinda uzun,
Ya hice uzanmis vaktimiz, ya hepe.
Yedi mechul ustune acilmis,
Yedi tepe.
Halic, dunya okuzunun boynuzu, hic kimildamaz,
Kimildar bir kapali su.
Gecer, asirlar govdesine, aydinlik,
Uyumayanlarin uykusu.
Eski Istanbul, hatiralardan eski,
Goresin usul usul gez ki.
Tarumar olmus,
Daradan, Sardanapaldan anlar.
Gemilerle, kervanlarla dolmus, cirilciplak,
Aski kaybedenler, bulanlar.
Devir devir kapilarinda durmus,
Nesilleri Asyanin, bu bakis ahu diye.
Sormus sicak ruyasini,
Peygamberin ordulari, Hu, diye.
Eski Istanbul, eski,
Gecmis gunleri kimse soyletemez ki.
Saz nameleri gelir, din ugruna carmiha gerileceklerden,
Belki carmihsiniz, belki sazsiniz.
Olumlerden hangisi gercek,
Anliyamazsiniz.
Farkedilmez Dogu ve Bati.
Hayaller dolusu cenaze, dusuncelerden.
Ayaklarinizin, ayaklarinizin,
Ayrilisi yerden.
Eski Istanbul, yakin ve eski
Oyle bir ses ki.
Fazil Husnu DAGLARCA
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder