28 Ekim 2013 Pazartesi

10-FUAT BOL : Çok oluyoruz, çook ! -1-

Yok inandım, bu abi saf.
Yani saftronellezi cemaatçilerden.
Kendilerini iyi birşeyler yapıyor zannedenlerden.

Cemaat propagandasıdır.
Sağda solda her rastlıyoruz.
Daha önce kimse bilmiyordu
Müslümanlığı bunlar keşfetti.
İlk defa bunlar baş kaldırdı.
İlk defa bunlar özgür kıldı.
Herşeyi ilk defa bunlar başardı.
Yerli arabayı ilk bunlar yaptı.
Uzaya çıkmaya az kaldı.
Bunlar sayesinde.
Önceleri kimse çalışmadı.
Öncekilerin hepsi haindi, Sabetaycıydı, AtaTürkçüydü.
MIT mi, TSK mı onlar hep haindi.
Eskiden.
Şimdi bu kurumlar cemaatçi oldu ya, o yüzden dünya saldırıyor bu kurumlara.
Öyle öğrenmişler, öyle biliyorlar.
Eskinin bütün generalleri,bütün bakanları, bütün müsteşarları Yahudi dönmesi.
Bunlar ise müslümanın hası.
İyi ki öyle.
Bunlar imanları sayesinde her türlü arızayı giderecekler.
Ülke kalkınacak, ne ülkesi, dünyanın bütün müslümanları kalkınacak.
Öyle sanıyorlar.

Meğer Hakan Fidan ve RTE'ye bu yüzden saldırıyorlarmış.
Hakan Fidan ve RTE sütten çıkmış ak kaşık.
Millet, din, namaz, iman, din.
Bütün dertleri buymuş.
Kendi nam ve hesaplarına kişisel tek bir iş yokmuş.
Korumamız lazımmış.
Çünkü kefere saldırıyor ya, ondan.
Hakan Fidan yatağında ölü bulunsa dünyanın sonu olurmuş.
Bunu hayal edenler varmış.

Ulan diyeceğim, şimdi.
Hakan Fidan değil, on tane Hakan Fidan ölse ne olur?
Ne etkisi olur?
Bir halt olmaz.
Siz yine kukla, hükümet, cemaat yine kukla.

Haaa, aynı şey RTE için de öyle.
Sanırsınız ki, bir insanlık havarisi.
Bir peygamber gelmiş dünyaya.
Ölse dünyanın sonu gelecek.
Yahu Tayyip işte, Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) yani.
Bildiğin normal, hatta normal altı bir insan.
On tanesi ölse dünyanın kılı kımıldamaz.

Bunlar sayesinde bağımsız olacakmışız.
Bunlar sayesinde muktedir, müreffeh olacakmışız.
Amerikanın gulampara sarmasından kurtulacakmışız.
Bunlar meğer batı aleyhtarıymış.
Bunlar meğer anti-siyonist, anti-semitmiş.
İnanırsanız, yerseniz.

Yahu sizi kuran, besleyen, büyüten kim?
Sizin imamınız, peygamberiniz nerde, kimin kucağında oturuyor?
Sanki bir devlet adamı gibi, ülkenin her olayında cevap yetiştiriyor.
Neden Amerika'da, neden cemaatin bütün adamaları Amerikan Prensi?

Sanki Osmanlı Balkanlar'a Voyvoda tayin ediyor.
New York'da bar işletmecisi, viski imalatçısı gelmiş bize cemaatçi bakan olmuş.
El insaf.

Saf işte.
Herkes de puşt değil.
Bir bölümü de saf.
Ben saf diyorum.
Siz aptal, dangalak, beyinsiz olarak anlayın.


Saygılar
Oraj POYRAZ
--------------


FUAT BOL : Çok oluyoruz, çook ! -1-

fuat.bol@tg.com.tr

Geçen hafta boyunca; Türk Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başında bulunan Hakan Fidan'ın şahsında Başbakan Tayyip Erdoğan'ı ve onun icraatlarını tartıştık.
Zira, dış mahfiller; Hakan Fidan'ın, bir sabah yatağında 'ölü' bulunması gerektiğini söylemişlerdi.

Malum; dost ve müttefiklerimizin (!) bize oluşturdukları 'vesayet' rejimimizle, onların uyduları konumunda idik.
Onlar, bizim güneşimizdi; nereye giderlerse peşlerinden gitmemiz, âdeta bir tabiat kanunu idi!..

Ta Osmanlı'nın gününden beri, dünyada hatırı sayılır istihbarat teşkilatına sahiptik.
Ama, ne zaman ki millete güvenmeyip; ona 'vasi' tayin ettik; başta istihbarat teşkilatımız olmak üzere hemen tüm kurum ve kuruluşlarımızı da 'vesayet'e peşkeş çektik!..

NATO ile birlikte ülkemiz, nasıl; müttefiklerin ileri karakolu konumunda ise, istihbarat birimimiz gibi diğer kurumlarımız da onların istasyonları şeklinde vazife ifa ettiler.
Evet, NATO'ya girmeliydik ama, nimetle külfetini dengeleyerek girmeliydik.
Geçen süre içerisinde hiç de öyle olmadığını gördük.
Davul bizim boynumuzda ama, tokmak hep başkalarının elinde kaldı!

Mesela: Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nın görevi nedir?
Elbette Cumhurbaşkanını korumaktır değil mi?
Korumak şöyle dursun; bizzat kendileri gidip, Cumhurbaşkanını aşağılayarak, teslim alıp esir etmediler mi?

Aynı şekilde; MİT, Başbakan'a bağlı değil mi?
Peki; onca Başbakanlara karşı yapılan darbelerin hangi birisinin bilgisi Başbakanlara verildi?!
MİT, bürokratik bir kurum olduğuna göre; bir yerden talimat alıp ona göre iş görecek.
Kâğıt üzerinde bu yer, Başbakanlık olduğuna ve de Başbakandan habersiz bu işleri çevirdiğine göre; başka yer veya yerlerden talimat alıyor demektir.

Otuz sene, kırk sene sonra öğreniyoruz ki, falan darbenin arkasında ABD var, filanınkinde İngiltere; yok Almanya!..
Hani bağımsızdık?!.
Bu adamların istihbarat elemanları içimizde cirit atıyor; seneler senesi Türkiye, yol geçen hanına dönmüş; kimin eli kimin cebinde belli değil!

İlk defa adam gibi adam olan bir Başbakan geldi ve bu 'vesayet' rejiminin çanına ot tıkadı!

Havada uçuşan kurum ve kuruluşları yerli yerine oturtmaya başladı.

Demokrasi adına; 'kepazelik' arz eden bu durum; ilanihaye devam edemezdi.
Kendimizi ve dışımızdaki dünyayı daha ne kadar aldatacaktık?
Daha doğrusu, aldatacağımızı zannedecektik?
Zira, dışımızdaki dünya, aldanmıyor, yalnızca gülüp geçiyordu.
Ve hatta, bizim bu absürt halimizden memnundular!
Çünkü, hep kendilerinin dedikleri ve istedikleri oluyordu!

Yalancının mumu yatsıya kadar yanabilirdi; nitekim, öyle oldu ve bir Molla Kasım geldi!

Çook olmaya yarınki makalemizle devam edeceğiz.



a45UyF587661-201307301451-10

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Iki kaptan bi gemiyi batirir.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder