26 Nisan 2015 Pazar

Fwd: MUSTAFA KEMAL'E SALDIRI GAFLETTİR DALÂLETTİR

-------- Forwarded Message --------
Date: Sat, 25 Apr 2015 15:01:30 +0200
From: alinejat@olcen.net


gtiecer@aol.com ADRESİNDEKİ  MUSTAFA  KEMAL'E  SALDIRI  GAFLETTİR, DALÂLETTİR

 

Ali Nejat Ölçen

 

Kişi Mustafa Kemal Atatürk'e ve O'nun gerçekleştirdiği devrimlere karşı olabilir. Bu sadece onu ilgilendirir.  Böylesi çarpık kanısını toplum-sallaştırmaya yönelir ve nesnel kanıtlar ileri süremezse onda  dürüstlük ve ahlak kavramlarının yeterince gelişmemiş olduğu kanısı doğar.

 

Sy.Hayri Balta'ya  ilettiği savların hemen hiç birisinde kanıt göstermeden, örneğin Mustafa Kemal Atatürk-İsmet İnönü dönemlerini "zulüm ve soygun düzeni" olarak suçlamaktadır. Bir bakıma böylesi  suçlamalarını Sy.Hayri Balta'ya ilettiği yanıt içinde yer vermesi ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinde "hukuka yalanı (gizli tanık ile) ekonomiye çalanı (4 bakanının Yüce Divandan kaçışı) ve Bütçeye talanı " sokan bir siyasal iktidara yönelttiği övgüler kendisinin hangi amaç peşinde ve kültür düzeyinde olduğunu gösteriyor. Kişi nankör ve hatta hain olabilir. Fakat nankör ve hain olsa da alçalmamalıdır.

 

1.9 Mart 1943 günü Şükrü Saraçoğlu 'nun kurduğu Hükümette  Suat Hayri Ürgüplü "Gümrük ve İnhisarlar  Bakanı idi.  Basında onunla ilgili bir haber üzerine  Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakan Saraçoğlu,  onu Bakanlar Kurulundan alarak Yüce Divan'da yargılanmasına karar verdiler.  19 Şubat 1946 günü onun yerine Kastamonu millet-vekili Tahsin Coşkun "Gümrük ve İnhisarlar Bakanı" oldu. AKP iktidarında 4 bakan TBMM'deki oy çokluğu ile Yüce Divan'da yargılanmaktan korkarak kaçtılar.

 

2.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün oğlu Ömer İnönü bu satırları yazan kişinin  yüksek okulda sınıf arkadaşı idi ve onun Cumhurbaşkanının oğlu olduğunu okul dışında hiç kimse bilmez di; o da bizler gibi karne ile günde 185 gram ekmek istihkakıyla geçinirdi. İçine 3 TIR kam-yonunun girdiği Gemicik sahibi olamamıştır.

 

3.Bu satırları yazan kişinin (Ali Nejat Ölçen) babası  1943 yılında  Yarbay Mehmet Arif Ölçen, Çankaya Askerlik Şubesi Başkanı iken Ömer İnönü'nün askerlik tecilini yaptırmadığı için Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye  parasal ceza makbuzunu göndermiş ve Cumhurbaşkanı, o cezayı ödemişti.

 

Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü döneminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardı ve Adnan Menderes dahil hiçbir başbakan "bize bir görev verildi" diyememiş ve BOP benzeri bir kuruluşun eşbaşkanlığını üstlenmemişti.

 

4.O dönemde hiçbir devlet görevlisi başbakan dahil  Devletin uçağıyla KÂBE'ye aile efradıyla  hac' için gitmemiştir. Ve hiçbir devlet adamı başbakan dahil yurtdışı bankada hesabı olduğuna ilişkin bir haber basında yer almamıştır. (Hümeze Suresinde ki şu ayet ne denli geçerli: O ki malı toplamış onu saymaktadır. Mal'ı kendisini ebedî kılmış sanır. Bu ayet'ten kimler ders almalı değil mi!)

 

5. İsmet İnönü  75 yaşında Başbakan olduğunda kendisine kurşun geçirmek  makam arabası satın alınmamış Millet Meclisine ya da yeni kurulan Devlet Planlama Teşkilatına taksi veya küçük opel araba gelirdi.

 

6. AKP iktidarının hukuku, 160 yıl önceki Mecelle'nin de  gerisine düşmüştür.  1717 sayılı maddesini anımsamak gerekir:

 

Şahitler  gerek sırren ve gerek alenen mensub oldukları canibden yani talebe-i ulûmdan ise sâkin oldukları medrese müderrisi ile mutemet ahalisinden, ve askeriyeden ise taburu zabitan ve kâtiplerinden… tüccardan ise tüccarın muteberanından.. âdil olup olmadığı teksiye ile tahakkuk eyler.

 

7.AKP iktidarının kendine özgü faşizan hukuku yalnız Mecelle'nin gerisine düşmedi, 1365 yıl önceki İslam dininin de gerilerine düşmüştür. Nisa Suresi'nin 58'nci Ayetinde  İnsanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle  hükmedin  koşuluna Cumhurbaşkanı seçilen R.T. Erdoğan  saygı duyuyor mu? Bu Ayete'e saygı duysaydı  Türk Ceza Yasasına gizli tanık gibi bir hukuk cinayetine yer veren hükmü Millet Meclisine yasa tasarısı olarak sunar ve oy çokluğuyla kabul edilmesini sağlar mıydı!

 

8. Hücurat Suresi de bugünün en çağcıl kuralını koşul görmüştür:Ey iman edenler zannın bir çoğundan çekinin. Zannın bazısı vebal'dir. AKP iktidarında gizli tanık'ın dürüst mü, güvenilir mi olduğu bilinmeyen kasta yönelik sözlerinin ve de bilgisayarlara kimim tarafından eklendiğini sadece AKP iktidarından bir kişi(!) nin bildiği iletilerin suç kanıtı sayılması  Hücurat Suresine göre AKP iktidarının vebali değil mi! Nisa Suresi'nin 4'ncü ayeti de  bir suçsuzun üzerine kim iftira atarsa günah işlemiş olduğunu  hükme bağlamıştır. AKP iktidarında bakanlardan, başbakan dahil  böylesi günahı işlememiş olana rastlardınız mı? Sadece günah'ın adı değişti:Kumpas!

 

9. gtiecer@aol.com adresini kullanan kişi Mustafa Kemal ile başlayan Cumhuriyetimizin yakın tarihini merak edip incelememiş.1930 yılında İktisat Programı'nın 3'cü maddesini okusaydı  hukuk ve adalet ile ekonomi arasında nasıl bir bağ oluşturulduğunu ve iki yıl sonra  yer yüzünde bir benzeri olmayan Birinci Sanayi Planı ile  o ilkenin nasıl yürürlüğe konduğunu görür bu denli ard niyetli kalmayabilirdi. 1935 yılındaki İkinci Sanayi Planın'daki yatırımların fizibilite hesaplarını incelemeye vakit ayırsaydı, Türkiye'de ekonomi öğrenimi yok iken o hesapların nasıl yapıldığını hayranlıkla  görür öğrenir ve kendisini nankör olmaktan kurtarabilirdi.

 

1930'lu yıllarda kadar Batı'da özellikle Almanya'da linyit, antrasit gibi kömürden sentetik benzin üretileceği düşünülüyordu, fakat teknolojisi bilinmiyordu. İlk kez bir Alman Kimya uzmanı o teknolojiyi keşfetti ve fakat Hitler faşizminde proje uygulamaya konulamadı.  Sadece filme konu ve roman öyküsü olarak kaldı. Mustafa Kemal'in 1935 yılında TBMM'de İktisat Bakanı  Celal Bayar'ın savunduğu İkinci Sanayi Planında " Sentetik Benzin Projesinin fizibilite raporu hazırlanmış ve programda yer alması sağlanmıştı. Örneğin 1 kilo linyit kömürün fiyatı "x" ise üretilecek sentetik benzinin "F" maliyeti:

 

F= 1.15 X+ 7.22 olarak bulunmuştu.

 

X=4 kuruş idi. Benzinin 1 litre fiyatı F= 11.82  kuruş olarak bulunur ve dış alım fiyatından yüksek olduğu için planda yer almaması düşünülürken Mustafa Kemal o düşünceye karşı çıkar:"Konu bir iktisat meselesinden ziyade milli  müdafaa meselesidir" der ve planda yer alır.

 

Mustafa Kemal Atatürk  ve İsmet İnönü döneminde fizible olmayan hiçbir yatırıma girişilmemiş ve o nedenledir ki, ekonomi  şimdiki gibi geri ödenmesi güçleşen dış borç yükü altına sokulmamış Türkiye'miz ABD emperyalizminin denetimine girmemiştir. Türk lirası değerini koruyan saygın para olma geçerliliğini korumuştur..

 

10.AKP, seçimi kaybetmekten çok önce iktidarı Cemaatlerin kayıt dışı iktidarına terk ederek iktidardan düşmüştür. Türkiye'mizin demokrasisinde ilke kez bir siyasal iktidar kendisinin yarattığı kayıt dışı iktidarla boğazlaşmaya başlamıştır.  Bugün devlette AKP iktidarı değil, kavgalı olduğu kayıt dışı iktidar egemendir. Kayıt dışı iktidarın birbirinden farksız iki boyutu vardır ve her iki boyutta ABD-AB'nin elinde,denetiminde, güdümündedir. Biri PKK ve ötekisi Pensilvanya'dan yönetilen Cemaat.

 

11. AKP'nin  şaşkın iktidarsızlığı eğer seçimde tarihin çöplüğüne süpürülemezse, ekonomi o iktidarı tarihe gömecektir. Ve öylelikle  ilk kez bir siyasal iktidar eştiği kuyuya kendisi düşmüş olacak. Özetle AKP'yi seçim iktidardan düşüremezse geçim düşürecektir.

 

12.  Adı Güneş Ecer olduğu nihayet anlaşılan Dr.Y.Mühendis, bu olanaklara kimin sayesinde kavuştuğunu düşünmeden 24 Nisan 2015 günlü iletisinde "1924'de Tevhidi Tedrisat Kanunu ile  din dahil bütün eğitimin devlet inhisarına geçtiğini" yazmış.

 

Kişi yakın tarihin gerçeklerinden uzaklaşırsa ancak bu denli gaflete ve dalâlete düşer. 1928 yılına kadar Türkiye'de ilk okul bile yoktu. Bu satırları yazan kişi (Ali Nejat Ölçen) Tokat'ta  Behzat deresinin bitişiğindeki mahalle mektebinde  yere serili hasır üzerine tüneyip  sarıklı hocanın  karşısında "elif,be,cim" demeye başlamıştı  1928 yılın-da.  Arap harflerinden ülkemiz o yıl kurtuldu.  Hiçbir il ve ilçede  Ortaokul lise yoktu. İstanbul'da Darülfünun ise kapatılmıştı. Anadolu'da sadece Sivas'ta Rüştiye vardı ve bu satırları yazan kişinin Tevfik Emmoğlu adındaki amcası, Niksar'dan uzaklaşıp İsmet İnönü ve sonradan müftü olan Sait hoca ile birlikte Sivas'taki Rüştiye'de öğrenim görmüş ve  kolera salgınında yaşamını yitirmişti.

 

Milli Eğitimi Devlet üstlenmeseydi başka kim üstlenebilirdi.  Güneş Ecer adındaki kişi eğer Y.Mühendis olabilmiş ise, bu Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir. Eğer Amcam gibi koleradan ya  da Sıtma'dan  yataklara düşmediyse, Mustafa Kemal'in kurduğu "Koruyucu Hekimlik" sistemi sayesindedir. Bu gün "verem, frengi, sıtma, trahom" hastalıkları silinip kaybolmuşsa bu Mustafa Kemal'in kurduğu Koruyucu sağlık sistemi nedeniyledir. Bu sistem yer yüzünde henüz uygulanmamıştı.

 

13.Osmanlı, askerî okullar dışında ilk-orta-lise öğrenim sisteminden uzaklarda kalmıştı. ilk kez ülkemizde Mustafa Kemal Tevhidi Tedrisat Yasası ile bu üçlü sistemi yarattı. Bu satırların yazan (Ali Nejat Ölçen) İstanbul Kabataş Erkek Lisesi'nde  Mustafa Kemal'in yazdığı geometri kitabında "üçgen, açı, dörtgen, eşkenar, eşit, denklem,  alan" sözcüklerini öğrenmiştir 1936 yılında.

 

Diyanet Başkanlığı kuruluncaya kadar mahalle imamları cer'e çıkardı para edinebilmek için.

 

14.Hiçbir ulus, ülkemizdeki kadar kendi değerlerini kınamaya yeltenen bu denli çok kendini bilmez kişi üretmemiştir. Niçin bu denli nankör ve değer bilmez oluyoruz. Kendi aşağılık duygularımızı bu yolla mı gidermeye çalışıyoruz. Bir ülke ki, Mustafa Kemal Atatürk'e kefere diyen  birini millet vekili seçebiliyor ve Mustafa Kemal'in kurduğu, genel başkanlığını üstlendiği parti de onu genel başkan yardımcısı yapabiliyor!

 

Aydın geçinenlerimiz ne zaman adam olabilecek.

Temel sorun bu olsa gerek.

 

Böyle biline çare buluna. 35.4.2015

Dr.Ölçen

 

NOT: 23 yaşında Kraliçe olan parlamentodaki ilk konuşmasında, Elizabeth, "İngiltere'nin düşmanı yoktur, İngiltere'nin dostu yoktur, İngiltere'nin kendisi vardır", demişti..

 

Ben de "Türkiye'nin düşmanı yoktur,Türkiye'nin  dostu yoktur, Türkiye' nin kendisi vardır" ilkesini savunan kişi ve kurumlardan yanayım.



--

Milli sinirlar icinde bulunan yurt parcalari bir butundur; birbirinden ayrilamaz.

K.Ataturk

Risale-i Nur, Said-i Nursi ye ait kitaplar koleksiyonuna verilen isimdir.
Said-i Nursi, bu kitaplarda Risale-i Nur dan ovguyle soz eder.
Ona gore kimse, bu kitaplara itiraz edememistir.
Herkes bu kitaplarin buyuklugunu ve yuceligini kabul etmistir.
Kur an i buyuk bir kitap olarak gormekle beraber, Risale-i Nuru daha fazla degerli bulur.
Risale-i Nur u okuyanlarin, devamli okuyup yazanlarin dogruyu bulacaklarini, okumazlarsa gaflet icinde kalacaklarini dile getirir.
(Sualar 486,548) (Barla Lahikasi 51,142) (Emirdag Lahikasi-2 187) (Tarihce-i Hayat 624) (Asa-yi Musa 250)

Kimi yerlerde kadinlar goruyorum ki, basina bir bez, ya da bir pestemal ya da benzer bir seyler atarak yuzunu, gozunu gizler ve yanindan gecen erkeklere karsi ya arkasini cevirir, ya da yere oturarak yumulur.
Bu durumun anlami, gosterdigi nedir?
Efendiler uygar bir ulus anasi, ulus kizi bu sasirtici bicime, bu vahsi duruma girer mi?
Bu durum ulusu cok gulunc gosteren bir gorunustur.
Hemen duzeltilmesi gerekir

Mustafa Kemal ATATURK
(Kaynak: Ataturk un Soylev ve Demecleri, C.II., s.217.)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder