11 Eylül 2015 Cuma

Ahmet Türk : Cizre’de Neler Oluyor?

Ahmet Türk : Cizre'de Neler Oluyor?

Bu Cizre ile alakalı yazdığım ikinci yazı… Daha önce, Çözüm Süreci devam ederken, "Cizre'de Kim Kime Nanik yapıyor?" başlıklı bir yazı yazmıştım. Nisan-Mayıs 2013 PKK/KCK olaylarından tutun, 6-11 Ekim 2014 KCK merkezli Kobani olaylarında başrolde olan Cizre'de olan bitenleri yazmış, adeta başkaldırıya dönen KCK eylemliliği ve kısmen dini-mezhebi saikla artan tansiyonun ve tepkimelerin formasyonları hakkında bilgi setleri vermiştim…

Bugün Cizre yine gündemde, fakat farklı şartlarda gündemde! "Meskûn Mahal Savaşı/Şehir Savaşı" vererek "kurtarılmış bölgeler" oluşturmaya cüret eden terör örgütüne, Cizre'nin tekrar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ayrılmaz bir parçası olduğunun hatırlatılmaya başlanmasıyla gündemde!

Çözüm Süreci boyunca; halkın arasına sızan, halkı tehdit eden, devletin kolluk kuvvetlerine açık tehdit oluşturan, haraç toplayan, insan katleden, ihaleleri yönlendiren, yol kesen, yağma yapan, örgütün dağ kadrosuna silah ve lojistik aktaran, Batı'dan militan devşiren, evlere mektup yollayıp her evden örgüte militan isteyen terör örgütü ve yandaşları; Çözüm Süreci'yle birlikte bölgeden ıskat edilen Kara Kuvvetlerimizin uzun bir aradan sonra tekrar sahaya inmesi ve bu duruma "dur" demeye başlamasından sonra, kahpeliğin bir üst boyuna geçtiler! İnsan aklıyla alay edercesine "Devlet keskin nişancılarla çocukları katlediyor" propagandalarıyla ve mağduriyet edebiyatlarıyla kendilerini acındırmaya başladılar!

Hayır, ne bekliyorlardı ki? Hendek kazıp, bombalı tuzak ve pusu kurarak namertçe asker-polis katledip rahatça özyönetim ilan edeceklerini mi sanıyorlardı..? Tüm bunlar olup biterken bir reaksiyon olmayacağını, MİT-Öcalan Müzakere Süreci'nde alıştıkları serbestliği ve bu süreci yürüten siyasi ve bürokratik kapasitenin engin toleransını mı bekliyorlardı?

Ülkesinin güvenliğini sağlamak için vatani görevini yerine getiren 20 yaşındaki gencecik çocuklara haince pusu kurulması ve kitlevi korku yaratan toplumsal şiddetin körüklenmesi karşısında sessiz kalan, adı 'insan hakları örgütü' olan ama sadece terör örgütü haklarını savunan bazı STK'lar, şu sıralar feryâd-ü figan ediyorlar! Sebep: Cizre'de bir haftadır süren sokağa çıkma yasağı…

Bu insan hakları örgütleri, sevgi pıtırcığı muamelesi çektikleri PKK'yı bölgeden temizlemeye çalışan TSK'nin, orada sokağa çıkma yasağı uygulamadan bu işi nasıl yapacağını açıklasalar ya!.. Onların derdi sokağa çıkma yasağı sonrası insan hakları ihlalleri filan değil ki, onların derdi, PKK'nın halkın arasından temizlenmesi..! Onun için sivil halkın haklarını bahane edip bu amaçlarını gizlemeye çalışıyorlar!

Zihinlerini iğfal ettiğiniz çoluk çocuklardan müteşekkil çakma polis gücü kurun, sonra ellerine silah verip ülkenin polisine askerine saldırtın, ardından en zor çatışma çeşidi olan şehir savaşında hâkimiyet güvenlik güçlerinin eline geçince de "T.C gençlerimizi ve sivillerimizi öldürüyor" diye propaganda yapın! Ne âlâ be..!

Hülasa,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin egemenliği ve bağımsızlığı; 'vazgeçilemez, devredilemez ve paylaşılamaz'dır. Haa… "Ben bunu kabul etmiyor, ülkenin bir kısmında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin egemenliğini ortadan kaldırmak veya bu egemenliğe ortak olmak istiyorum" dersen… Yahut Cizre'de olduğu gibi "bu yeri savunamazsın çünkü burası benim" dersen, bunun bedelini "her türlü" ödersin!

Allah, Türk ordusu ve polis teşkilatına yardımcı olsun!

Tüm tatlı su solcuları, tatlı su İslamcıları, fırsatçı liberaller, Çözüm Süreci' romantikleri ve dahi liderleri milliyetçiliği ayaklar altına aldığında kozmopolit, liderleri ayaklar altına alınan milliyetçiliği öpüp başının üstüne koyduğundaysa milliyetçi olan saftirik partizanlar da bu duaya âmin demeli… Desin ki; bir daha daralan iç politik manevra alanları, eşkıya ile müzakere yürüterek genişletilmeye çalışılmasın! Birilerine "hayat öpücüğü" haline getirilen sahte barış süreçleri işleterek, terör örgütüne meşrûiyet transfer edilmesin… "Kılıç çeken kılıçla düşer!" ilkesi mucibince amel edilsin, Türkiye rahat bir nefes alsın!


a45UyF587661-150911101902 Mehmet Yazici mehmet_yazici@runbox.com
2015/09/11  11:00 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 

Alimle gezen aziz, cahille gezen zelil olur.

Ehl-i hikmet

Size gelen musibet, islediginiz (gunahlar) yuzundendir..

(Sura, 42/30)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.

Kur an daki Celiskileri Goz Ardi Etme Cabalarinin Yeni Celiskilere Neden Olmasi

Muhammed in, Tanri dan geldi diyerek yerlestirdigi hukumlerin celiskili ya da birbirleriyle tutarsiz olmasi, bir aralik oylesine goze batar ve oylesine halkin tuhafina gider olmustur ki, gerek Araplar, gerek Yahudiler ve Hiristiyanlar onu alaya almislardir. Tanri nin asla hata yapmayacagini, Kur an i sil boz tahtasi haline sokmayacagini, celiskili hukumler koymayacagini soyleyerek, Muhammed i uydurmacilikla damgalayanlar olmustur. Onlarin bu sekilde konusmalarina karsi Muhammed, Kur an i uydurmadigina dair Tanri dan vahiy geldigini soyleyerek isin icinden siyrilmaya calismistir. Bu amacla Kur an koydugu ayetlerden biri soyledir:

Ey Muhammed sana, Kur an i kendiliginden uydurdu derler; de ki, Uydurdumsa sucu bana aittir ... (Hud Suresi, ayet 35).

Bunu yaparken, Kur an da, celiski bulunmadigini, cunku celiski ve tutarsizlik gibi seylerin insana ozgu olup, ancak insan yapisi kitaplarda (sozlerde) bulunabilecegini, oysa ki, Tanri dan sadir olan sozlerde boyle bir sey olamayacagini anlatmak uzere su ayeti koymustur:

(Eger Kur an) Tanri dan baska bir yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz bircok (celisme) olurdu (Nisa Suresi, ayet 82).

Fakat, isi biraz daha saglama almak icin, ayetlerin zamana ve ihtiyaca gore Tanri tarafindan degistirildigini soyleyerek, celiskili gibi gorunen ayetlerin kaldirilmis oldugu kanisina yer vermistir. Nahl Suresi ne koydugu su ayeti okuyalim:

Bir ayetin yerini bir baska, ayetle degistirdigimizde -ki Allah indirdigini gayet iyi bilir onlar Muhammed e, Sen sadece uyduruyorsun derler. Hayir, oyle degildir (Nahl Suresi, ayet 101).

Bunu pekistirmek uzere de, Allah diledigini mahveder, diledigini birakir (Rad Suresi, ayet 39) seklindeki ayetleri ornek vermistir. Anlatmak istemistir ki, Tanri, her yarattigini diledigi gibi yok edebildigi gibi, diledigi ayetleri nesh eder , yani kaldirir ya da degistirip yerine bir baskasini koyar veya oldugu gibi birakir. Bu dogrultuda olmak uzere, Kur an koydugu ayetlerden bir digeri soyledir:

Herhangi bir ayetin hukmunu yururlukten kaldirir veya unut-tufursak, onun yerine daha hayirlisini veya benzetini getiririz... (Bakara Suresi, ayet 106).

Yani Tanri, koymus oldugu ayetlerden herhangi birini kaldirmak istedigi zaman, onun yerine daha iyisini , daha hayirlisini ya da benzerini koymakta oldugunu bildiriyor! Ancak, Muhammed, bu tur ayetleri one surerek Kur an da celiski olamazmis, yani Tanri celiskili hukum koymazmis kanisini yaratmaya calisirken, cok daha sakincali celiskilere neden olmustur. Bir yandan Tanri yi, Hic yanilmayan, din gununun sahibi olan, her seyin hakimi, ilim ve hikmetin kokeni, ebediyetler ve ezeliyetler boyunca hata islemez olan, her seyi en mukemmel bir sekilde onceden hesaplayan, her yaratigin kaderini daha dogmadan once deftere yazan olarak tanimlarken, yani Tanri nin asla yanilmaz, asla hata yapmaz, her seyi en mukemmel ve ek$iksiz, en hayirli sekliyle dusunur ve yapar oldugunu belirtirken, diger yandan bu ayni Tanri nin, her seyi en iyi sekliyle dusunemedigini, en isabetli sekilde karar veremedigini, hayirli hukmun ne oldugunu bilemedigini, hata isleyebildigim ve bundan dolayi koydugu ayetlerin hukmunu yururlukten kaldirip, yerine daha hayirlisini veya benzerini koydugunu soylemistir.

Tanri yi hem hata yapmaz hem de hata yapar sekilde, tanimlamakla yeni celiskilere sebebiyet vermistir. Fakat, Kur an in uydurma olmadigini ve celiskili hukumler kapsamadigini belirtmek amaciyla, Tanri dan vahiy geldigini soylemesine ve ornegin, (Eger Kur an) Tanri dan baska bir yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz bircok (celisme) olurdu (Nisa Suresi, ayet 82) seklinde ayetler yerlestirmesine ragmen, Muhammed, halktan kisilerin kendisi hakkinda yalanci , uydurucu ya da meczub diye konusmalarini onleyememistir. Onleyebilmek icin, iyice guclenmeyi beklemistir. Nitekim, Medine ye gecip de, taraftarlarinin sayisinin arttigini ve giderek guclendigini gordugu an, kendi aleyhinde konusanlari kilic yoluyla susturmaktan geri kalmamistir. Yaratmis oldugu korku ve dehset havasi sayesinde, artik hic kimsenin kendisini uydurmacilikla ya da celiskili hukumler koymakla damgalamaya cesaret gosteremeyecegini dusunmustur.
https://kuranelestirisi.wordpress.com/2011/12/30/kurandaki-celiskileri-goz-ardi-etme-cabalarinin-yeni-celiskilere-neden-olmasi/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder