25 Ekim 2016 Salı

Ayşe Sayın : Uluslararası hukuk uzmanı Toprak: AKP’nin önerdiğinin demokratik örneği yok

 Günümüzde tartışılan başkanlık sistemi Hitler Rejimine giden yolda son aşamadır.
Esasen hikaye aynı hikayedir.
Her aşaması bire bir aynıdır.
Kuvvetler birliği diye bir şey yoktur.
Bu ortaçağ sultanlarına has bir iştir.
Modern dünya bu kavramı konuşmaz, düşünmez bile.
Böyle bir ideal, bir fikir yoktur.
Açıkçası, kuvvetler birliği denilen şey bütün gücün kontrolsüz denetimsiz şekilde tek bir kişide, bir despotta, bir diktatörde toplanmasından başka bir şey değildir.
Aydın kişilerin dili kibardır, lafı eğer bükerler.
Ben size dosdoğru söyleyeyim.
Türk usulü başkanlık sistemi Hitler Rejimi demektir.
Napolyon tarzı devlet nizamı demektir.
Yani Napolyonun deyimiyle Recep Tayyip Erdoğan'ın ben devletim, devlet de ben demesinden ibarettir.
Tarihte bir geri gidişten ibarettir.
Atilla, Cengiz Han dönemine dönmek gibi, ülkenin bir aile işletmesine dönüşmesinden ibarettir.

Bir halk bu kadar kıt akıllı, bu kadar bön, bu kadar dangalak olamaz.
Elindekini bu kadar kolay terk edemez.
Bu kadar kolay keklenemez.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      


Ayşe Sayın : Uluslararası hukuk uzmanı Toprak: AKP'nin önerdiğinin demokratik örneği yok

Dünyadaki "başkanlık" örneklerini inceleyen uluslararası hukuk uzmanı Ece Güner Toprak başkanlık sisteminin artılarını, eksilerini anlattı, Türk tipi başkanlık önerisini değerlendirdi.

24 Ekim 2016 Pazartesi, 23:37

Türkiye, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle bir süredir "ara verdiği" başkanlık tartışmalarına, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, geçen günlerde grup toplantısında yaptığı "sürpriz" çıkışıyla yeniden döndü. AKP'nin 2012 sonunda Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunduğu "somut" teklifle uzun süre tartışılan başkanlık sistemi önerisi, 330 "evet" oyu için MHP'nin "eksiği tamamlama" tutumu nedeniyle de ilk kez "referadum"a bu kadar yaklaşmış durumda. Peki, Osmanlı'dan, günümüze uzanan süreçte "parlamenter sistemi" benimseyen Türkiye'nin, gerçekten böylesi bir sistem değişikliğine gereksinimi var mı? AKP'lilerin dediği gibi "13-15 maddelik anayasa değişikliği" tüm kurul ve kurumlarıyla "demokratik" bir başkanlık sistemini getirir mi? Başkanlık üniter sistemde işleyebilir mi? Bu konuda geniş çalışma yapan isimlerden birisi, Uluslararası Hukuk Uzmanı Ece Güner Toprak. Avrupa, ABD ve Latin Amerika örneklerini inceleyen Ece Güner Toprak, dünyadaki başkanlık uygulamaları, AKP'nin gündeme getirdiği "Türk tipi" başkanlık önerisi ve yarı başkanlık sisteminin "artılarıeksileri" ni Cumhuriyet'e değerlendirdi:

-Türkiye'de bir sistem değişikliğine ihtiyaç var mı?

Kanaatimce kesinlikle böyle bir ihtiyaç yoktur. Türkiye'deki sistem, tüm Avrupa'nın sistemidir. Avrupa'da çoğu ülkenin bizimkine çok benzer anayasası vardır. Tarihimizin de sistemidir (Osmanlı döneminden başlamak üzere). Evet, sistem güçlendirilebilir. Daha güçlü bir parlamento ve yargı için reformlar yapılabilir ama hiçbiri sistem değişikliği gerektirmez.

-Türk tipi başkanlık:

Böyle bir sistem dünyada yok. Tabii bu konuda demokratik ülkeleri kriter alıyorum. Türk tipi başkanlık dendiğinde referans belge, 2012 sonu AKP tarafından hazırlanan başkanlık taslağı var. Ona baktığımızda başkan, "takdirine kalmış" kararla seçimleri yenileyebiliyor deniliyor.

Meclis'in azil yetkisi kısıtlı

Başkan, "genel siyasetin yürütülmesi için", sınırları/kapsamı oldukça belirsiz "Başkanlık Kararnameleri" çıkarabiliyor. Hiçbir denetime tabi olmadan, üst yargıyı şekillendiriyor. Meclis'in, başkanı azil yetkisi çok kısıtlı/fiilen işlemez halde. Hatta en yeni açıklamalarda "Başkan Meclis tarafından görevden alınamaz" deniyor. Azil prosedürünün tamamen kaldırılması söz konusu. Bu temel hususlar, demokratik bir başkanlık sistemi ile bağdaşmıyor. Bırakalım ABD'yi, Latin Amerika ülkelerinde dahi başkanlarda bu kadar geniş yetkiler yok. Ki Latin Amerika'da bu konuda 190 anayasa denemesi yapılmıştır. Tabii Afrika, Orta Asya tipi başkanlıkları dikkate almıyorum bu değerlendirmeyi yaparken, çünkü oralardaki sistemi demokrasi olarak nitelendiremeyiz. Oysa başkanlık sisteminin birinci kuralı katı güçler ayrılığıdır. Hiçbir şekilde parlamentoyu feshedemez. ABD'de kusurlu davranıştan dolayı bile Meclis, başkanı azledebiliyor. AKP taslağında başkan, yargıyı büyük oranda şekillendiriyor. Yargıdan büyükelçi atamasına kadar, bürokrasiyi, eğitimi şekillendiren başkan var, üzerinde neredeyse hiçbir denetim yok. "Vatana ihanet" gibi çok kısıtlı denetim var.

-12-15 maddelik değişiklik:

Baktığımızda başkanlık sisteminin demokratik ve başarılı olduğu neredeyse tek Ülke ABD. AKP yöneticileri, "12-15 maddelik değişiklik getirebilir" diyor. Esas korkutan bu. Çünkü birçok alanda köklü reform yapmadan getirirseniz istikrarlı bir demokrasi olmaz. Hatta ABD anayasasını birebir kopya etseniz bile istikrar olmaz. Çünkü ABD'de güçlü bir yasama var, katı güçler ayrılığı var, bu birinci ve en önemli kural. Meclis'in veto hakkı var, denge denetleme var. ABD'de neden işliyor sistem? Seçim sistemi ve siyasi partiler yasasından dolayı ve tabii eyalet sistemi var. Meclis'in veto hakkı var. Bu sistemi tüm kurum ve kurallarıyla, uygulamaya koymayınca, "denge denetleme" kâğıt üzerinde kalır. Bugün Demokratik Parti'nin Genel Başkanı, hiç tanımadığımız bir milletvekilidir. Ama milletvekili seçiminde başkanın hiçbir etkisi yoktur, milletvekilliği güçlüdür.

ABD sistemi burada işlemez

-Kopyası Meksika'da otoriter başkan var:

ABD sistemini bire bir kopya etseniz de, denge denetimi sağlayamazsanız, o sistem işlemez. Bunun en somut örneği Meksika'dır. ABD anayasasının neredeyse aynısı. Ama Meksika'da otoriter başkanlık var, çünkü fiilen başkan yönetiyor partiyi, disiplinli parti sistemi var. Denge denetimi çöküyor, bizde de parti disiplini sistemi var. Etkiliyse, yasama gerçek denge denetim oluşturamıyor. O zaman başkanlık otoriter başkanlık sistemine dönüşüyor.

-Başkanlık federasyonlar için:

Başkanlık sistemi federasyonlar için getirilmiş. Başkan dış dünyayla ilişkiler ve bütünlük için düşünülmüş rol. Esas rolü dış dünyaya karşı. Otoriter başkanlığa karşı eyaletler denge denetimi sağlıyor. Latin Amerika'da üçte ikisi federasyon, G- 20'deki 6 ülkede başkanlık var bunlardan 4'ü tam federasyon, 2' si yarı federasyon. Yani bu sistem federasyonlarda daha iyi işlediği için bu sistemin zamanla federasyon tartışmalarını da beraberinde getireceğini görüyorum.

-Başkanlık'ta 9 partili koalisyon var!:

OECD raporlarına göre başkanlık, 2 misli istikrarsızlık getiriyor. Latin Amerika kıtası bunun canlı kanıtı. Başkanlık sistemi yapısından dolayı sürekli koalisyon, erken seçim, otoriter başkanlar veya darbelere yol açmıştır. Şu an bile Latin Amerika'nın en önemli başkanlıkla yönetilen ülkelerinde; Arjantin, Brezilya, Venezüella ve Meksika'da "koalisyonlar" var, hem de bazılarında 9 partili koalisyonlar! Söylenenin aksine bizdeki gibi çok partili sistemlerde başkanlık sistemi koalisyonlardan korumuyor, bu konuda "istikrar" getirmiyor.

Yarı başkanlık fiilen uygulanıyor

"Yarı-başkanlık" da esasında özünde bir parlamenter rejimdir. Sadece halk tarafından seçilen cumhurbaşkanının daha etkin kullandığı yetkiler vardır. En tipik "yarı başkanlık" sistemi olarak görülen Fransız sistemiyle Türk sistemi son derece benzerdir. Cumhurbaşkanının konumu da aynıdır; ve partili değildir. Türk sistemi zaten bir 'yarı başkanlık sistemine' zemin vermektedir. Sadece uygulama – teamül ve AYM içtihadları doğrultusunda - bugüne kadar klasik parlamenter yorumla yapılmıştır. Bugün ilk defa Fransa'daki gibi, bir "yarı-başkanlık" gibi fiilen uygulanmaktadır. Bu sebeple de, anayasa reformu yapıp, "yarı başkanlık" amacıyla, cumhurbaşkanına ek yetkiler tanımaya kesinlikle gerek yoktur. Anayasamız şu an fiilen bir "yarı-başkanlık" yorumu ile uygulandığına göre ve bu uygulama devam ederse, en azından Fransa'nın daha demokratik bir "yarı- başkanlık" sistemi için yaptığı reformları Türkiye'nin de hayata geçirmesi gerekir.

'FİİLİ GÜÇLER BİRLİĞİ' SIKINTILARIN TEMELİ

Türkiye'de fiili güçler birliği var:

Başkanlık sistemine geçiş için öne sürülen kilit argümanlar; "daha güçlü bir başkan, daha çok istikrar, daha hızlı karar verme". Oysa Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı krizlerin sebebi zaten bu hususlar. Yasalar bir günde parlamentodan incelenmeden geçiyor. Torba yasa konusunda Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Sadece son birkaç yılda 5 binin üzerinde yasa maddesi torba yasa şeklinde Meclis'ten geçti. Daha hızlı nasıl gidilebilir? Tam tersine, ekonomi olsun, terör olsun, dış politikada olsun hataların sebebi, yeterince "ortak akıl" aranmamasından kaynaklanıyor. En büyük istikrarsızlık, denge-denetim mekanizmalarının olmaması, güçler ayrılığının ve kurumsal yapının zayıflamasıdır: Bugün Türkiye'de 'fiili başkanlık sistemi' değil, 'fiili güçler birliği' var. Bunun anayasaya yansıtılması yanlış olur.

Moody's "kurumsal yapı" uyarısı yaptı:

Örneğin Moody's de not düşürmesinde aynen bu sorunlara işaret etti. Hukuk devletinin geleceğinin belirsizliği, dengedenetim ve kurumsal yapının zayıflaması diye özetledi meseleyi. Ekonomi için güven veren bir ortam olmuyor. Son yıllarda önemli krizlerin nedeni, ekonomi, terör, dış politika olsun; temel sebebi ortak akıl aranmaması, güçler ayrılığının zayıflaması. Esas istikrarsızlık budur. Denge denetim, ortak akıl aranmazsa yap boz olur, hatalar olur. Yanlış bir sistem değişikliği zaten kırılgan durumdaki ekonomimizi kötü etkiler. Şu an sistem değişikliği ile ekonomiye ek bir belirsizlik eklemenin zamanı değil. Yapılması gereken terör ve ekonomi sorunlarına odaklanmak.

ABD tipi başkanlık

Katı Güçler Ayrımı:

Başkan, hiçbir şart altında meclisi feshedemez, kontrol edemez. Tam tersi, meclis, başkanı "kusurlu hareketten" dolayı bile görevden alabilir. n Denge-Denetim: Başkanın neredeyse tüm kararları/atamaları meclis denetim ve onayına tabidir.

-Güçlü Yasama:

Meclis üyeleri iki yılda bir dar bölge sistemiyle yenileniyor. Başkan parti yönetiminde yer almıyor. Parti "kontrolü/disiplini"nde söz sahibi değil.

-Bağımsız yargı:

ABD Başkanı, federal yargıçlar hariç, yargıda herhangi bir atama yapamıyor. Ortalama/fiilen her başkan bu yargıçlar ömür boyu atandıkları için 1 AYM üyesi ve düşük oranda federal yargıç atama şansı yakalıyor. Ayrıca, yargıyı şekillendiren, "HSYK tarzı ", yürütmenin etkin olduğu bir yapı yok.

-Özgür medya:

ABD'de medya ve ifade özgürlüğü tam koruma altındadır ve önemli denge/denetim mekanizmalarından biri. n Eyalet denetimi: Eyaletlerin kendi yönetimleri vardır, başkan sadece bir nevi dış dünyaya karşı "koordinatör" olarak düşünülmüştür ve federasyonlara uygun bir rolü vardır. Halkı ilgilendiren çoğu konu eyalet seviyesinde kararlaştırılır ki bu başkanın gücüne çok önemli bir sınırlamadır.





 
a45UyF587661-161025203017 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2016/10/25  21:35 4  58  aciksayfa@yahoogroups.com


 

--

Sic ad nauseam
Bikana kadar boyle.

Latin Atasozu

ALI IMRAN - 7.O, sana Kitab i indirendir.
Onun bazi ayetleri muhkemdir, onlar kitabin anasidir.
Digerleri de mutesabihtir.
Kalplerinde bir egrilik olanlar, fitne cikarmak ve onun olmadik yorumlarini yapmak icin mutesabih ayetlerinin ardina duserler.
Oysa onun gercek manasini ancak Allah bilir.
Ilimde derinlesmis olanlar, Ona inandik, hepsi Rabbimiz katindandir derler.
ancak akil sahipleri dusunup anlar.
***
Ayetin baslangici...
ALI IMRAN - 7.Oysa onun gercek manasini ancak Allah bilir.
Ayetin sonu..
ALI IMRAN - 7 ancak akil sahipleri dusunup anlar.

Bozcaada Yolunda Volvo V40 Testi

24 Temmuz 2013

Gectigimiz hafta Volvo nun yeni uretimi V40 serisi icin #osensin kampanyasi dahilinde arabayi test etmek icin Bozcaada ya gidecektik. Arabayi henuz gormeden begenmistim. Sonucta bu bir arabaydi ve her halukarda belediye otobuslerinden iyiydi.

Yola cikis Hollywood filmlerini aratmayacak bir tempodaydi. Alti ustu Bozcaada ya gidecektik ama hazirliklar bir rehine kurtarma operasyonunu aratmiyordu. Yol haritalari, kameralarin kurulmasi, takip araci, kahve termosu, yol gozlugu, arac kiti... Kampanyayi yuruten Havas Engage Istanbul hicbir ayrintiyi atlamamisti. Takip araciyla her daim irtibat halinde olmamizi saglayan bir telsiz bile verdiler. Iste o an kuskulanip Yasa disi bir seyin icinde degiliz, oyle degil mi? diye sordum gozlerimi kisarak.

V40 i ilk gordugumde tepkim Belediye otobusune gore oldukca kucuk oldu. Yillardir belediye otobusunde seyahat edince insan butun kiyaslamalari ona gore yapiyor. Sofor mahalline oturdugumda aliskanliktan olsa gerek yasli bir teyzenin gelip yer isteyecegi tedirginligini yasadigimi itiraf etmeliyim. Cok sukur boyle bir sey yasanmadi.

Dolmabahce den Bozcaada ya dogru hareket ettik. Ilk olarak hiz kadranini fotografladim. Bunu 127 km hizla giderken yapmak cok kolay degil. Kimseye tavsiye etmiyorum. Yanimdan belediye otobusleri geciyordu. Orada tikis tikis seyahat edenleri gorunce agladim. Ama onlar guluyordu. Iki gun sonra tekrardan aramiza doneceksin bakislariyla beni suzduler. Yaptiklari hos degildi.

Yolda V40 in Adaptive Cruise Control sistemini test ettim. Ondeki araca gore hizi ayarlayan bir sistem bu. Yokus yukari ya da asagi fark etmiyor, ondeki aracla aranizda sizin belirlediginiz mesafeyi koruyacak sekilde ilerliyor araba. Gaza ya da frene kendi basiyor. Buyuk kolaylik seklinde degerlendirilebilir ama sofor karizmasi dedigimiz olgu yara aliyor. Yaa cruise control olduktan sonra ben de surerim seklinde insani yaralayan ifadelere maruz kaliyorsunuz.

Bir de dalginlikla seridinizi asarsaniz direksiyon titriyor ve sizi gerisin geri seridinize donduruyor. Bunu da 2013 yilina geldigimiz bugunlerde bir insan haklari ihlali ve kisi iradesine saygisizlik olarak degerlendirdim. Trafigin emniyeti acisindan dogru olabilir fakat ozgur irade yerlerde. 1789 Fransiz Ihtilalinin kazanimlarini birer birer kaybettigimiz hissine kapildigimi soylemeliyim. Elbette bu ozelligi kapatabildiginizi veya sinyal verdiginiz zaman devre disi kaldigini belirtmek lazim.

Sorunsuz bir sekilde yola devam ediyorduk. Canakkele ye dogru cesitli ilcelerin ve kasabalarin icinden gectik. Burada etraftaki tabelalara bakinca bir gercegi fark ettim. Istanbul dan uzaklastikca dukkan isimlerinde bir ozensizlik, bir vurdumduymazlik goze carpiyor. Mistik Bufe, Ejder Pansiyon, Cogumlu Solaryum bunlardan sadece birkaci. Ozellikle Ejder Pansiyon da durup hangi kafayla boyle bir ismi sectiklerini ve neden hala batmadiklarini sorasim geldi. Fakat yolumuz uzundu.

Gelibolu da arabali vapura binip karsiya gectik. Oradan Bozcaada ya bizi goturecek vapura binmek uzere Geyikli ye dogru yola ciktik. Yol uzerinde mola yerimiz Manzara Restaurant ti. Adindan da anlasilacagi gibi muhtesem bir manzarasi vardi. Ama inanir misiniz bir kere bile donup bakmadim, cunku yemek daha onemliydi. Manzara her yerde vardi.

Yolda, kirmizi i$iklarda, benzincilerde, vapurda hep ilgi odagiydik. Unlu biri oldugum icin ilgiden $ikilmamayi ogrenmeliydim. Fakat sorular genelde kac beygir, fiyati ne kadar minvalinde olunca hayal kirikligina ugradim. Daha yeni piyasaya cikmis bir arabanin benden cok ilgi gormesi uzucuydu. Arabayi suren ben oldugum icin bana da hayranlikla bakiyorlardi. Ayagimizi yerden kesiyo iste turunde cevaplarla tevazumu ve efendiligimi gosterince bana bir kez daha hayran kaldilar.

BOZCAADA

Bozcaada ya vardigimizda aksam olmustu. Hemen otele yerlesip bizi bekleyen yemek masasina kavusmak icin Cabali Balikcisina gittik. Harika bir ortamda, adaya ozgu yemeklerle birlikte leziz bir balik ziyafeti cektik. Yemek yerken baliklarin nasil olup da bin yillardir ayni ucuz numarayi yiyip oltaya geldiklerini sorguladim. Bu konuda kendilerini birazcik olsun gelistirseler su an masada kizarmis halde olmazlardi.

Ertesi gun guzel bir kahvaltinin ardindan kisa bir Bozcaada turuyla adadaki uzum baglarini, plajlari ve yel degirmenlerini gorme sansimiz oldu. Uzum baglari neyse de o yel degirmenleri bana cok ise yariyormus gibi gelmedi. Sanki Biz de ulke ekonomisine katkida bulunuyoruz, bos durmuyoruz dercesine yapilmislardi. Cok uzerlerine gitmedim.

Sonunda kisa sure kaldigimiz ve bir daha gelme istegi uyandiran bu adadan gitme vaktimiz geldi. Esyalarimi toplarken otelin duvarlarina son kez baktim. Zorla duygusallasmaya calistim ama beceremedim.

Donus yolu gidise nazaran biraz daha agir tempoda gecti. Saatlerce araba kullanmis olmaktan mutevellit kendimi tir soforlerinde gorulen birtakim tuhaf hareketleri yaparken buldum. Arabadan inip bacaklari ayirarak hafif kambur yurumek, ileride cevirme var selektorleri yapmak, arabesk dinlemek bunlardan birkaciydi.

Takip aracinda bize eslik eden Volvo yetkilisi Serdar dan telsiz vasitasiyla V40 in bir ozelligini daha ogrendim. Dunyada ilk defa kaputta hava yastigi teknolojisi de V40 ta kullanilmis. Allah gostermesin bir yayaya carpma durumunda kaputtaki hava yastigi devreye girip yayanin kazayi en az zararla atlatmasini sagliyormus. Serdar a Iste simdi gonul rahatligiyla birkac yayaya carpabilirim, tamam dedim. Bunu yapmamak daha uygun olur, tamam dedi. Bu bir test surusu ve bunu denemek icin can atiyorum, tamam diye usteledim. Ic cekti ve Lutfen saga ceker misin, tamam dedi. Saga cektim, bana kendince hakli sebeplerle bunu test etmememizin herkesin hayrina olacagi konusunda kafa sisiren bir nutuk atti. Gonulsuzce kabul ettim.

Gerek kaputta hava yastigi teknolojisi gerekse aractaki sensorlerin iki kollu ve iki bacakli bir siluet algiladiginda devreye giren alarm ve otomatik fren sistemi yillar boyu severek yaptigimiz bir gelenegin tarihe karismasi anlamina geliyordu: Arkadasin uzerine araba surmek. Bir gelenegin daha yok olusunu gozyaslari icinde fark ettim.

Sonuc olarak:

Rampayi 6. Viteste 165 km hizla cikma keyfini yasadim.

Havas Engage Istanbul en ufak ayrintiya kadar bizimle ilgilendi. Son baktigimda takip aracinda Yusuf bana corap oruyordu.

Belediye otobuslerine bir daha binmek istemiyorum.

V40 in iki gunde test edilemeyegini ogrendim. En az 5 yil kullanmak gerekiyor.

Istanbul a yaklastigimizda arabayi biraz daha kullanmak icin Nisantasi ndaki partiye Kars uzerinden gitmeyi teklif ettim. Bunun biraz zaman alacagi ve daha kestirmeden gidersek vaktinde yetisecegimiz soylendi.

V40 tan ayrilirken son kez donup baktim. Bir daha benim gibi sofor bulamayacaksin, biliyorsun degil mi? dedim. Sarildik.

http://beyinsizadam.net/turkiyede-bilim-neden-ilerlemiyor/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo LiteCoin URL:   LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU

NameCoin URL       :  N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL     :  6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL        :  1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD

PeerCoin URL         :  PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder