Hocam laiklik vurgusu yapmış.
Bu elbette günümüz Türkiyesinde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey.
Ben laiklik kadar önemli bir konuya vurgu yapmak istiyorum güçlü meclisler.
Hükumetleri, sistemi denetleyen, üyeleri demokratik usullerle seçilmiş güçlü meclisler.
Meclislerin seçimlerinin adil, saydam olması önemli elbette.
Ancak, vekil adaylarının önce seçimlerle belirlenmiş olması hepsinden önemlidir.
Lider sultasına teslim olmamış, tek adam meclislerinin, güçlü, muktedir olan meclislere ulaşmanın ve kurmaca meclislerin önüne geçmenin tek yolu budur.
Gerçek demokrasi güçlü ve demokratik meclisler üzerinden kurgulanabilir.
Meclislerin demokratik doğasının denetlenmesi ve sağlanması çok önemlidir.
Demokrasinin ilk ve en önemli aracı meclislerdir.
Hükümetler ve diğer her şey meclislerden sonra gelir.
Demokrasi dediğimizde meclisten bahsettiğimizi herkesin bilmesi ve hatırlaması gerekir.
- Halen TBMM'nin kurmaca bir meclis olduğu kesindir,
- tek adam(RTE) meclisi olduğu kesindir,
- bütün partilerde belediye başkanı ve milletvekili adaylarının parti liderinin belirlediği listeler üzerinden seçildiğini hepimiz biliyoruz,
- bütün partilerde ilçe ve il meclislerinin etkisiz olduğunu biliyoruz,
- bütün partilerde yaygın şekilde il ve ilçe teşkilatlarının topluca tasfiyelerle gayri demokratik yöntemlerle dışlandığını biliyoruz,
- milletvekillerinin tamamının ait oldukları partilerin liderlerinin kul ve kölesi olduklarını biliyoruz,
- parti liderlerinin parti içi demokrasi yöntemleriyle partiden uzaklaştırılmalarının imkansız olduğunu biliyoruz,
- partilerin hiçbirisinde parti içi demokrasinin çalışmadığını biliyoruz,
- günümüz meclisinin hükumeti ve rejime ilişkin diğer kurumları denetleme yeteneğinin olmadığını biliyoruz,
- günümüzdeki meclis aritmetiğiyle hükumetin, başbakanın, Cumhur-başkanı(!?)n seçilmiş despotlara has imkanlara sahip olduklarını da biliyoruz,
- sistemin, daha ayrıntılı anlatırsak, meclisin siyaseten, Danıştayın idareten, Sayıştayın mali yönden, yüksek yargının hukuk ve adli yönden hükumeti ve idareyi denetlemesi pratikte, fiili olarak imkansız hale gelmiştir.
- halen anayasal düzenin fiilen askıya alındığını hem Cumhur-başkanı(!?) hem başbakan, hem devletin Bahçeli'si ve daha bir sürü zevat ikrar ve itiraf etmiştir,
- bütün bunlar meydanda dururken, devletin anayasaya uygunluk denetimi yapmakla görevli kurumları, başta TBMM olmaz üzere, öylece felç olmuş şekilde olup bitenleri izlemektedir,
- aslında TBMM işe yaramaz, faydasız, etkisiz, kurmaca, lider sultasına teslim olmuş insanlardan oluşan bir insan sürüsünden başka bir şey değildir,
- evet, devletin Bahçelisi ilk kez açıkça söylemiştir, ülkemizin bir rejim krizi yaşadığını ikrar ve itiraf etmiştir, ve aynı zamanda bu oldu bittiyi yaratan RTE ve yardakçıların boyun eğerek rejimin onların arzularına uygun şekilde seçilmiş bir diktatör yaratacak şekilde daha doğrusu RTE'a diktatör yetkileri verecek ve bunu en az iki dönemde sağlayacak şekilde uyarlanmasına razı olmuştur,
- devletin Bahçelisi, ana muhalefet liderlerinden birisi de boyun eğdikten sonra çözümsüzlüğe mahkum olduğumuz açıktır.
- daha elim ve vahim olmak üzere diğer ana muhalefet liderinin RTE'nın önümüzdeki dönemde diktatör yetkileri kazandırılmasına ilişkin projelere ciddi ve etkin bir itirazı da görünmemektedir.
- KONU BAŞKANLIK SİSTEMİ DEĞİLDİR...
- KONU RTE'A EN AZ İKİ DÖNEM OLMAK ÜZERE DİKTATÖR YETKİLERİNİN VERİLMESİNDEN İBARETTİR.
- Başkanlık sistemi diye anlatılanlar, talep edilenler hep bu yöndedir.
Buna itirazı olan kaç kişi çıkar onu da bilmiyorum.
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN : Küçük Kaotik Kontrol Edilebilir Birimler (KKKEB)
Küçük Kaotik Kontrol Edilebilir Birimler (KKKEB) derken; günümüzde ulus devletlerin yerine ikame edilen/edilmeye çalışılan yapılardan söz ediyorum. Büyük devletler, küçük devletler ayrımını yerini, devletler ve devletçiklere bırakırken, o "devletçik" dediklerimiz artık eski formatlarının çok dışında birimlere dönüşmekte. Bu birimlerin ortak özelliği kaotik olmaları. Sürekli yeni başlıklı çatışmaların şırıngalandığı, çözümü kurumsal gelenekleri yerine, "yeni" etiketli kavramlarda ve bunları pazarlayan/tutunan kişilerde aradıkça, yeniden yapılanıyormuş gibi çözülen yapılar bunlar.
Önceki güçlü devletlerin içinde sağlanan güven duygusunun yerini güvensizliğe bıraktığı, savrulan aidiyetler ve aidiyetlerin yeniden inşası için çarpıtılan tarih, suçlanan kurum ve kişiler ile belirsizliğe doğru çıkılan, etki alanı çok geniş, bedeli çok ağır zorla çıkarıldığımız ve bir yolculuk da diyebiliriz.
Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez, iki yıl önce BM'de yaptığı konuşmada Papa Francis'in barış çağrısını doğru bulduğu açıklaması ile başladığı sözlerini, ABD'ni suçlayarak sürdürmüş ve; 'terörizm canavarını yarattılar ve bu canavar şu an kontrolden çıktı' sözleriyle toplantıya damgasını vurmuş; 'Geçen yıl toplandığımızda Esad rejimini terörist olarak değerlendirip ona karşı olanları devrimci görüp desteklediniz; şimdi ise dün "devrimci" dedikleriniz radikal İslamcılara karşı savaş açmış durumdasınız.. Işid ve El Kaide'nin elindeki silahların izini kim sürebilir? Büyük güçler çok kolay dost ve düşman kavramını değiştiriyor. Teröristler dost oluyor, dostlar ise terörist. Hizbullah'ı terörist örgütler listesine koymuştunuz ama sonradan Lübnan'da geniş bir tabanı olan saygın bir yapı olduğu anlaşıldı. 1994'te Buenos Aires'te İsrail Elçiliği'ne yapılan bombalı saldırıda İran parmağı aradınız ancak öyle olmadığı kesinleşti. 11 Eylül sonrası El Kaide terörü gerekçesiyle Afganistan ve Irak'a savaş açtınız; o ülkeler şimdi dünyanın en ağır durumunu yaşıyor. Arap Baharı'nı Tunus, Libya ve Mısır'da başlatarak radikal İslamcıları kendi elinizle orada iktidara getirdiniz. Bölge haklarının özgürlüklerini gasp ettiniz. Bu gün burada Işid'e karşı bir BM kararı çıkarmak üzere toplandık oysa Işid'in bazı BM Güvenlik Konseyi ülkelerinin gözetiminde dostları tarafından kurulup beslendiğini herkes görüyor.' demişti.
Obama'nın yüzü kasılarak dinlediği bu konuşma, bugün Türkiye'nin de içine çekildiği Orta-doğu batağının yaratılması ve karışıklığın baş mimarının ABD olduğu gerçeğini kalın çizgilerle ortaya koymuştu. Ne ki, Türkiye'de fazla gündem yaratmadı. Fernandez'e ne mi oldu? O şimdi eski başkan ve hakkındaki suçlamalarla uğraşıyor(!)…
Artık hepimiz biliyoruz ki; terör sadece örgütlerin işi değil, ya da bu faaliyetler devletlerin tamamen dışında değil. Devletlerin legal yollar dışında müdahalelerinin giderek çoğaltıldığı, hukuk dışılığın fiili durumlar ve yasalar marifeti ile olağanlaştırılmaya çalışıldığı, uluslararası sistemin düzensiz yapısından kaynaklı sorunları çözmeye çalışmak yerine, düzensiz yapıyı kalıcılaştıracak girişimlerle "düzensizliği yönetmek" üzerine kurgulu bir uzun soluklu bir sürecin içindeyiz. Fernandez'in sözlerini dayandırmak için işaret ettiği, Papa'nın barış çağrısı, barış kavramına günümüzde hangi anlamların yüklendiği üzerinde düşünülerek değerlendirilmeli. Barış, özgürlük, demokrasi, insan hakları gibi kavramlara 20. Yüzyılda yüklenen içeriklerinden farklı bakmamız gereken koşullarda yaşıyoruz. Barış diyerek savaşı, özgürlük diyerek esareti, insan hakları diyerek, en büyük ihlalleri yaşattıkları coğrafyaya sokulurken "demokrasi" sopasına tutundular/tutunuyorlar. Giderek etki alanını genişleten ve bizi de içine çeken "otokrasi" dalgası ve demokrasi giysili otokratlardan söz ediyorum.
Tam da Cumhuriyet'imizin kuruluşunun 93. Yılını idrak ettiğimiz şu günlerde, hepimizin Cumhuriyet ile kazandığımız yurttaş kimliği ve dünyada devlet olarak edindiğimiz yerin önemini görmeliyiz. Büyük devletlerin büyüklüklerinin diğerlerinin küçültülmesinden geçtiği bir süreçte, iç ve dış tehdidin artık bir algı olmadığını artık kavramış olmalıyız. Hani şu unutturulmak istenen kavram "laiklik" var ya; dini kullanmak isteyenlerin engel görüp, "dinsizlik" diye yaftaladıkları; tam da şimdi gerekli. Sadece ülkemiz için değil, coğrafyamız için de önemli.
Mezhep ayrımcılıklarının yanında, tarikat ve cemaat gibi yapılarla, yetmedi, dini kisve ile ortaya çıkarılan terör oluşumları ile ayrışan bir dini kültürün pazarlandığı, sürgit bir kaotik yapıya karşı tek panzehir: "laiklik". Müslümanı Müslümana kırdırma oyununu bozmak istiyorsak, laikliği, herkesin din ve vicdan özgürlüğünü sağlayan ve dini vicdanla sınırlandıracak önlemleri alan, mezhepçilik yapmayan, dinin kullanılması üzerinden üretilen otoritelere ortam ve olanak sağlamayan bir yapı için daha fazla gecikilmemeli.
Batı kendi gelişimini, laiklik sayesinde sağladı. Mezhepler arasındaki çatışmaları, bunlara kör kalarak çözebildi. Cumhuriyet Türkiye'si bu anlamda katışıksız olmasa da önemli bir örnektir. Katışıksız; çünkü çok partili Türk siyasetinin uzun soluklu proje ve toplumsal refah ve kalkınma konularından çok, din/muhafazakarlık üzerinden yandaşlarını kalkındırarak popülist politikalarla ilerledikleri yol, bugün doğrudan din devletini hedefleyen anlayışların önünü açmıştır.
Son süreçte yüceltilmeye çalışılan Osmanlı kültürü ile karalanmaya çalışılan Cumhuriyet kültürü arasındaki temel ayrışma devletin dayandığı temel felsefe ile ilgili olduğu kadar toplumda da yeni bir çatışma başlığı yaratmaya yöneliktir. Devletin kaynağı sorununu çözmüş olan Batı'ya bakınca; Osmanlıya geri dönüş tartışması üzerinden dönüş(türül)en Türkiye yaratmak, kime, kimlere hizmet eder? Önceki güçlü yapımızı sağlayan temel kurumları güçlendirmek, başta "laiklik" en acildir. Laiklik yoksa Cumhuriyetin kazanımları boşaltılmış demektir.
İçinden geçtiğimiz süreci tahlil için ille uzman olmamız gerekmiyor. Algılarımız üzerinde kurulan tüm ipoteklere karşın, devlet olmanın gücünden çok, tehdit algısını daha çok hissetmeye başladık. Güven değil, güvensizlik hissediyoruz.
Cumhuriyetle var ve yurttaş olduk ve O'na sırtımızı dayayarak bugünlere kadar geldik. Bunu sadece Cumhuriyet'e sahip çıkanlar için değil, karşı olanlar için de söylüyorum. Karşı ama, O'nun nimetleri sayesinde bir yerlere gelmiş, bir güç olmuş, oluşturmuş herkes için. Şimdi 93 yıllık birikimimize, Cumhuriyet ve kurumlarına daha sıkı sarılmak zorundayız!… Sırtımızı dayadığımız süreçler bitti. Tüm gücümüzle omuz vermeli, yaşam, değer ve birliktelik kaynağımızın daha fazla kemirilmesine seyirci kalmamalıyız.
Ne mi diyorum? 100'üncü yıl dönümünde başka, bambaşka bir devlet hayalinde olanlara, O başka devletin, önceki yapısındaki gücü ile var olamayacağını; hatta devlet sayılamayacağını, güçlü değil, zayıf yapıların kalıcılaştırılmaya çalışıldığı bir coğrafyada yaşadığımızı anlatmaya çalışıyorum. Büyük ve güçlü devletlerin; küçük, kaotik, kontrol edilebilir birimlere dönüştürüldüğü coğrafyamızın kaderini paylaşmak yerine,coğrafyadaki ülkelerin de kaderini dönüştürecek birikimi var Türkiye'nin; iş, hayalcilerle heba etmek yerine, o birikimi güce dönüştürecek bir yönetim anlayışı ve iradeyi var etmekte!…
Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN / KEMALİSTLER
a45UyF587661-161023112050 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2016/10/23 13:30 4 58 aciksayfa@yahoogroups.com
Kor cehalet cirkeflestirir insanlari.
Suskunlugum asaletimdendir.
Her lafa verecek bir cevabim var elbet
Lakin bir lafa bakarim laf mi diye,
Bir de soyleyene bakarim adam mi diye
* * *
Dunya uc bes bilgisizin elinde
Sanirlar ki tum bilgiler kendilerinde
Uzulme, esek esegi begenir
Bir hayir var sana kotu demelerinde...
Omer Hayam
ENAB - 62 de ...Sonra her isi dogru olan kudret ve tasarrufun sahibi Allah larinin huzuruna gotururler.
Bilin ki hukum onundur.
O hesap gorenlerin en suratlisidir.
***
HACC - 47 Senden baslarina acele azap getirmeni istiyorlar, Allah sozunden asla caymayacaktir.
Rabbinin katinda bir gun, sizin saydiklarinizdan bin yil gibidir. denmektedir.
Bizi yanlis yola sevk eden habisler, biliniz ki cok kere din perdesine burunmuslerdir
ATATURK, 1923, Adana Nutku, Soylev ve Demecleri
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo | LiteCoin URL: LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU |
NameCoin URL : N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL : 6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL : 1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD
PeerCoin URL : PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder