28 Ekim 2016 Cuma

MUSTAFA K. ERDEMOL : Mir-i Miran

Adamla dalga geçerler, hem de kibar kibar dalga geçerler de, anlamazsın bile.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA       


MUSTAFA K. ERDEMOL : Mir-i Miran

26.10.2016 08:27.


Nihayet "patladı" dedim okuyunca. Bunca zamandır yaptığının ne olduğunu adlı adınca söyleyerek Reisicumhurluğunun yanı sıra kendisini iyice kaptırdığı hâce-i evvel (halkın öğretmeni) kimliğini artık açıklamak zorunda kaldı. Meğer ders veriyormuş hepimize.

Ne yapsın? Muhatapları (o kadar çok ki, tarihçiler, sosyologlar, antropologlar, jinekologlar, nüfus planlamacıları, ne ararsanız var) anlayamayınca "Şimdi ben Misak-ı Milli dedim diye rahatsız oldular. Niye rahatsız oluyorsunuz? Ben tarih dersi veriyorum, anlayın" deyiverdi. Muhtemelen rahatlamıştır artık. Keramet buyurduğu her kelamın aslında bir "tarih dersi" olduğunun bilinmemesi bünyede rahatsızlığa yol açardı. Söyledi, kurtuldu.

Reisicumhur olduğu için aslında çoktan kabul etmeliydik sözlerinin birer tarih dersi olduğunu. Tabii ister istemez, kendisinden tarih dersi alanlardan biri olarak, beyefendinin tarihçilikte izlediği yol nedir diye merak ediyorum haliyle. Malum, şu tarih yazıcılığı iki yüz yıldan beri profesyonel anlamda kurumsallaşmış bir disiplin. Dünya kadar tarih yazıcılığı yöntemi var. Muhterem reisicumhur hangi ekolden? İngiliz tarih yazıcılığına (Whig tarihçiliği de denir) eğilimlidir desem olmayacak, söz konusu tarihçilik aydınlanmacılığı tarihin zorunlu istasyonlarından biri olarak görür, dolayısıyla muhterem reisicumhurun bununla (yani aydınlanma düşüncesiyle) ne işi olabilir? Annales Okulu'na muhabbet besler mi diye sorsam, bu ekolün en parlak adlarından March Bloch'u okuduğunu hiç mi hiç sanmam. Okuduysa çok mahcup olurum bu arada. Ki, mahcup edilmeye hazırım.

Haklıyım. "Tarih dersi veriyorum, anlayın"diyen birinin ders verme cesaretini takdir etmiş de olsam (nasıl takdir ediyorum bilemezsiniz),bu cesaretin nereden kaynaklandığını, nereden esinlendiğini bilmek de istiyorum. Reisicumhurun,"tarihçilikleriyle" kendi zihniyet akrabalarını da çoğu zaman gülümseten Kadir Mısıroğlu, Yavuz Bahadıroğlu ya da Mustafa Armağan'dan bir şeyler kaptığı söyleniyor. Belki de iftiradır bu bilemem. Tamam,Annales Okulu'ndan falan hazzetmediği için buralarda fazla dolaşmamış olabilir ama reisicumhur herhalde Mısıroğlu, Bahadıroğlu ya da Armağan gibilerden esinlenecek "karat"ta değildir. Asla inanmam.

Ben, bir soruşturmaya konu olmaktan çekindiğimden ya da dalkavukluktan değil, ama reisicumhurun tarihçiliğini çok beğeniyorum. Reisicumhurların aslında tarihçi olmalarının da görevlerinin bir parçası olduğuna inanıyorum. Mesela ben gelmiş geçmiş en büyük "din bilginlerinden" biri olduğuna da fena halde inandığım Türkmenistan'ın eski reisicumhuru Sapar Murat Türkmenbaşı'nı da çok beğenirdim. Ne ararsanız vardı adamda. Din konusunda yazdığı Ruhname'sini okullarda ders olarak okutmuştu örneğin. Kimileri Kur'an'ın yerine bu kitabın okutulduğunu söylerler.

Gambiya'nın Devlet Başkanı Yaya Jammeh'i de çok tutarım ben. O da halkı için gerekli her şeyi bilenlerden. Halkının öğretmeni, "doktoru" falan aynı zamanda. Ben doktor dedim ama bildiğin büyücü bu adam. Mevcut tıbbı halkı için zararlı gördüğünden kendi tıbbi keşiflerini(!) halkına dayatıyor. Daha önce de bu muhterem zata bir yazımda değinmiştim. Anımsatayım izninizle: "Ülkesi maalesef AIDS başta olmak üzere birçok hastalığın sık görüldüğü talihsiz bir ülke. AIDS, astım, yüksek tansiyon gibi hastalıkların tedavisi için bitkisel "ilaçlar" keşfetti mesela. Bu "keşiflerini" hasta yurttaşları üzerinde uyguladı ki korkunçtur bu. Halusinasyona yol açan (en az tehlikeli sonuç buydu) iksirler hazırlayıp, bunları talihsiz yurttaşlarına içirdiğini anlatan da kendisidir. Sonuç alamadığı binden fazla hastayı, "cadı oldukları için iyileşemedikleri" gerekçesiyle yok ettiği biliniyor. Çok sayıda HIV pozitif, verem, kanser hastasını köylerinden alp bilinmeyen bir yere götürdüğü de sır değil.

"Size tıp dersi veriyorum, anlayın" dedi mi bilmiyorum ama herhalde o da halkı tarafından anlaşılamamaktan yakınıyordur. Bu büyük adamlar her zaman kolay anlaşılamıyor. Aslında Recep Bey, Türkmenbaşı, Yahya Jammeh, Cumhurrresi olmasalar "tarihçilikleri" başta olmak üzere bir çok konudaki birikimlerinden haberdar olamayacaktık. Büyük haksızlık olurdu bu. Kimse, lütfen deyimi bağışlayın,"sallamayacaktı" bile. Herhangi bir konuda otorite olmakla yetinmeyip "otoriter"olmaları çok iyi olmuş öyleyse.

Ben, "tarih dersini aldım da ediyorum ezber" modundayım. İnanıyorum reisicumhuruma. "Güya tarihi yeniden yazıyorlar da tüm günahlar Cumhuriyetçilere, laiklere çıkarılıyor" diyen Nuray Mert gibiler anlamıyor onu nedense. Oysa Mert bir zamanlar reisicumhuru bizden daha iyi anlayıp destekleyenlerdendi. Çok tuhaf.

Reisicumhurun "tarih şuuru" dipdiri. Onda, yıkıp attığı "askeri vesayet" rejiminin kimi izlerini görüyorum ben ama olumlu bir şey bu. Milletin "paşa" sevdiğini bildiği için bir paşa otoritesi takınıyor her geçen gün. Sivil paşalara "mir-i miran" derlerdi eskiler. Yani gitti resmi paşa geldi mirimiran.

Nuray Mert, sen de git derdine yan.


a45UyF587661-161028182009 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/10/28  19:29 4  58  aciksayfa@yahoogroups.com


 


Satranc tahtasi, insan zihninin jimnastik salonudur.

Pascal

...Bir millet, kendini bozmadikca, Allah onlarin hallerini degistirmez..

(Rad, 13/11)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.

Degerli arkadaslar, Asagidaki alinti 1951 yilinda Buyuk Fizikci Albert Einstein ve Israil Devletinin ilk Basbakani(1948) David Ben-Gurion arasinda Din ve inanc uzerine (almanca) gecen bir konusmadir. Son cumleleri ben tercume ettim.
Einstein Tanri ve ibadet konusundaki bir soruyu, bir baska yerde de soyle yanitlamisti: Benim dinim, Evrene olan hayranligim, ibadetim de onu arastirmaktir
Ortadogu dinlerinin kutsal kitaplarinda betimlenen Tanri kavramini reddeden ve boyle bir Tanrinin olamayacagini basit ve keskin bir mantikla kanitlayan Einstein sonunda David i ikna ediyor. Einstein gibi dusunenlere, yani belli bir dine mensup olmayan ve fakat Tanri (Yaratici) kavramini da dislamayanlara Deist deniyor. Sevgilerimle.

Dr. Ali Ercan
daliercan@gmail.com
- - - -
David Ben-Gurion 1886-1973 Albert Einstein 1879-1955
Albert Einstein ve David Ben-Gurion sohbeti
1951, Princeton USA

DBG: Geleneksel Tanri gorusune inanmiyorum, ama maddeden baska sey olmadigina da inanamam; soylediklerimin bir anlami var mi bilmiyorum?
AE: Var
DBG: Bakin, beyin maddeden olusmaktadir, tipki masa gibi. Ama masa dusunemez. Beyin canli bir organizmanin parcasidir, tipki tirnaklarim gibi ama tirnaklarim da dusunemez. Ustelik vucudumdan ayirirsaniz beynim de kendi basina dusunemez. Dusunceyi mumkun kilan sey kafa ve vucudun birlesimidir. Bu da beni Evrenin dusunme yetenegine sahip bir vucut olabilecegi ihtimalini degerlendirmeye yonlendirdi. Ne dersiniz?
AE: Mumkun
DBG: Sizin ateist oldugunuz soylenir, Profesor. Ama siz...
AE: Ben ateist degilim
DBG: Ah, siz dindar misiniz?
AE: oyle de denebilir... (Einstein deisttir. a)
DBG: Ama bir yerlerde sizin Incil in yanlisligina dair...
AE: (guldu) Dogru
DBG: o zaman Tanri nin varligina inanmiyorsunuz demektir
AE: Incil deki Tanri nin varligina inanmiyorum demektir
DBG: Ne fark var?
AE: (ic ceker) Bildiginiz gibi cocukken son derece dindar olarak yetistirildim. Ama on iki yasina geldigimde populer olan bilim kitaplarini okumaya basladim ve bilirsiniz...
DBG: Evet
AE: ...ve Incil de anlatilan hikayelerin buyuk bolumunun masal olduguna karar
verdim. O anda da inanmayi biraktim. Kisisel Tanri fikri safliktir, hatta cocukcadir
DBG: Neden
AE: Cunku bu antropomorfik bir kavramdir, kaderini yonlendirmeye calisan ve zor zamanlarinda siginacak bir yer arayan insanin yarattigi bir fantezidir. Doganin uzerinde bir gucumuz olmadigi icin bizler de doganin bizlere kulak veren ve yon gosteren koruyucu ve ataerkil bir Tanri nin kontrolunde oldugu fikrini yarattik. Bu sizce de insana huzur veren bir dusunce degil mi? Eger dua edersek onun dogayi kontrol edecegi ve ihtiyaclarimizi karsilayacagi sanrisini gelistirdik, tipki buyu gibi. Isler kotuye gittiginde boyle merhametli bir Tanri nin nasil boyle bir seye izin verdigini anlayamadigimizdan kendimize mutlaka bunda da bir hayir oldugunu soyleyerek kendimizi rahatlattik. Ama bunun bir anlami yok, oyle degil mi?
DBG: Tanri nin bizimle ilgilenmedigine mi inaniyorsunuz?
AE: Bir dusunun; Milyonlarca yildizi bulunan orta boy bir galaksinin cevresindeki bir yildizinin ucuncu gezegeninde yasayan milyonlarca turden yalnizca biriyiz, bu galaksi ise evrende var olan milyarlarca galaksiden sadece biri. Boyle akil almaz boyutlarda bir yapi icerisinde bir Tanri nin her birimize tek tek ilgilenebilecegine nasil inanabilirim?
DBG: Fakat Incil O nun iyi ve Omnipotent (kadir-i mutlak) oldugunu soyluyor. Eger her seye gucu yetiyorsa diledigi her seyi yapabilir, yani hem Evrenle, hem de her birimizle tek tek ilgilenebilir.
AE: (dizine vurarak) Iyi ve her seye gucu yeten mi? Ne sacma bir fikir. Eger Incil in soyledigi gibi iyi ve her seye gucu yeten ise neden kotulugun var olmasina izin veriyor? Eger dusunursen bu iki kavramin birbiriyle celistigini gorursun. Eger Tanri iyi ise o zaman her seye gucu yeten degildir; cunku kotulugu ortadan kaldirmaya gucu yetmiyor. Eger her seye gucu yeten ise o zaman iyi olamaz; cunku kotulugun olmasina izin veriyor. Ikisinin bir arada bulunmasi mumkun degildir. Hangisini tercih edersiniz?
DBG: Tanri nin iyi oldugu fikrini sanirim.
AE: Iyi de, bunun ucu acik bir fikir oldugunu gormuyor musunuz? Eger Incil i dikkatlice okursaniz, oradaki Tanri nin koruyucu degil de kiskanc oldugunu gorursunuz, koru korune iman ve fedakarlik isteyen bir tanri. Korku sacan, ceza veren, sirf sadakatinden emin olmak icin Ibrahim den oglunu kurban etmesini isteyen bir tanri. Eger her seye gucu yetiyor olsaydi, Ibrahim in guvenilir oldugunu bilemez miydi? Eger iyiyse neden boyle zalimde bir imtihan yapti? Dolayisiyla iyi olamaz...
DBG: (kahkahayi patlatti) Beni alt ettiniz Profesor; peki oyleyse, Tanri iyi olmak zorunda degil. Ama Evrenin yaraticisi olarak en azindan her seye gucu yetendir, oyle degil mi?
AE: Emin misiniz? Eger oyleyse zaten onun mahluklari olan canlilari neden cezalandiriyor? Bunu yaptiginda aslinda kendisinin sorumlu oldugu seylerden dolayi yarattiklarini cezalandiriyor olmaz mi? Yarattiklarini yargilayarak aslinda kendisini yargilamis olmuyor mu? Durust olmak gerekirse bence tek mazereti zaten var olmamasidir. Ustelik eger dikkatli bakarsak, her seye gucunun yetmesinin de mumkun olmadigini goruruz. Cunku bu da cozulemez celiskilerle dolu bir kavramdir.
DBG: Ne demek istiyorsunuz?
AE: Her seye gucunun yetmesinin imkansizligini aciklayan bir paradoks vardir ve su sekilde aciklanabilir: Eger Tanri nin her seye gucu yetiyorsa kendisinin bile cozemedigi bir sifre yaratabilir mi? Gordunuz mu? Iste celiski de burada yatiyor zaten. Eger Tanri sifreyi cozemez ise her seye gucu yeten degildir. Eger cozerse yine degildir; cunku kendisinin cozemeyecegi bir sifre yaratmayi basaramamistir. Sonuc: Her seye gucu yeten bir Tanri yok. Bu anlamadigi seyleri cozmek icin bir yol ve siginacak bir yer arayan insanin uydurdugu bir hayaldir.
DBG: Oyleyse Tanri ya inanmiyorsunuz?
AE: Incil de bir sahis olarak anlatilan Tanri ya inanmiyorum, hayir.
DBG: Maddeden baska bir sey olmadigini dusunuyorsunuz, oyle degil mi?
AE: Hayir, kesinlikle var. Enerji ve maddenin arkasinda bir sey olmali.
DBG: Profesor bana kesin cevap verin. Inaniyor musunuz, inanmiyor musunuz?
AE: Daha once soyledim zaten. Incil deki Tanri ya inanmiyorum.
DBG: Peki, neye inaniyorsunuz?
AE: Dunyanin kuralli ahenginde tecelli eden Spinoza nin tanrisina inaniyorum. Evrenin guzelligine ve basit mantigina hayranim. Evrenin butununde kendini gosteren bir Tanri ya inaniyorum...
DBG: Profesor, sizce Tanri nin varligini ispatlamak mumkun mu?
AE: Hayir, Sayin Basbakan. Tanri nin ne varligini ne de yoklugunu ispatlayabiliriz. Sadece gizemi hisseder ve evren seklinde kendisini gosteren nefes kesici plan karsisinda hayrete duseriz.
DBG: Neden Tanri nin varligini veya yoklugunu ispatlamaya calismiyorsunuz?
AE: Dedigim gibi, mumkun oldugunu dusunmuyorum.
DBG: Mumkun olsa bunu nasil yapmaya kalkisirdiniz?
AE: Raffiniert ist der Herrgot, aber boshaft ist er nicht (Tanri kurnazdir, fakat kotucul degildir)
DBG: (saskin bir bakis atarak) Was wollen Sie damit sagen? (Bununla ne demek istiyorsunuz?)
AE: Die Natur verbirgt ihr Geheimnis durch die Erhabenheit ihres Wesens, aber nicht durch List. (Doga, varliginin yuceligindeki sirri saklamakta mahirdir, fakat bu ugurda hile yapmaz.)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo LiteCoin URL:   LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU

NameCoin URL       :  N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL     :  6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL        :  1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD

PeerCoin URL         :  PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder