Emin ÇÖLAŞAN : Utanç anıtının gölgesinde Abdülhamit
21 Eylül 2016
Sevgili okuyucularım, dünkü yazımı herhalde okumuşsunuzdur. Okumayanlar SÖZCÜ'nün internet sitesinde bulabilir.
İsmail Kahraman isimli Meclis Başkanı bu hafta iki ayrı tören düzenletiyor. Bu yıl Abdülhamit isimli padişahın 174.doğum yılı imiş. Başka işimiz kalmadı, milletçe onun doğumunu kutlayacakmışız!
Bu adamın kim olduğunu, Osmanlı'yı nasıl rezil ettiğini, ülkeyi demir yumrukla ve tek başına yönettiğini, padişah olur olmaz Meclis'i kapadığını, kullandığı hafiyelerin para karşılığında verdiği düzmece jurnallerle on binlerce yurtsever insanı sürgün ettiğini, Mithat Paşa'yı zindanda boğdurduğunu dünkü yazımda kısaca anlatmıştım.
Öylesine vehimli ve korkaktı ki, padişahlık ettiği 33 yıl boyunca sarayından cuma namazları hariç hiç çıkmamış, İstanbul'un dışına bir gün olsun adımını atmamıştı.
Osmanlı, bu "Kahraman (!)" padişah döneminde Doğu'dan ve Batı'dan Rus işgaline uğramış, Rumeli'nin bir bölümü elden çıkmış, Kıbrıs Adası savaş olmadan İngiltere'ye "kiralanmıştı (!)"
Günümüzün iktidarı şimdi bu adamın ismini hastanelere veriyor, onun için anma törenleri düzenliyor.
İsmi yakında bulvarlara, köprü ve statlara verilirse hiç şaşırmayın!
* * *
Tarihimizde 93 harbi denilen 1877-1878 savaşı sonrasında Rus Ordusu Doğu'dan ve Batı'dan Osmanlı topraklarına girdi. Doğu'da Erzurum işgal edildi, Batı'da şanlı Plevne savunması sonrasında başkent İstanbul'un kapısına dayandı.
Bunlar olurken zavallı Abdülhamit sarayında oturuyordu.
Düşman ordusu o günlerde Rumca adı Ayastefanos olan bugünkü Yeşilköy'e kadar girdi ve orada yıllarca kaldı. Abdülhamit bu durumda İngiltere'nin kucağına düştü ve yardım istedi. Bir süre sonra İngiliz donanması İstanbul'a geldi, Rus Ordusu'na gözdağı verdi, işgalciler gitti.
* * *
Rus Hükümeti şimdi fotoğrafını gördüğünüz bu görkemli anıtın yapımına 1895 yılında Abdülhamit'in izniyle başladı,1898'de açılışı törenle yapıldı. (Tam yeri bugün Florya'daki Şenlikköy Mahallesi…)
Rusya'dan özel mimarlar getirilmiş ve sekiz katlı apartman yüksekliğindeki dev anıtın yapımı o padişahın gözleri önünde bitirilmişti.
Abdülhamit Yıldız Sarayı'nda, Rus abidesi burnunun dibindeki Yeşilköy'de!..
Ve bunun yapımına izin veren, o utanç anıtının gölgesinde yıllarca yaşayan kendisi…
Zavallılık, korkaklık ve onursuzluğun bu kadarı az bulunur.
* * *
Aradan yıllar geçti, Abdülhamit 1909 yılında tahttan indirilip Selanik'e sürgün edildi.
Osmanlı günün birinde Birinci Dünya Savaşı'na girip Rus Ordusu'yla yeniden kapıştı ve İttihat Terakki Hükümeti anıtın yıkılmasına karar verdi.
Rus anıtının içine ve dışına tonlarca tahrip kalıbı yerleştirildi.
Dev anıtın içi boşaltıldı, 1914 yılında patlatıldı ve yok edildi.
Bu olay Fuat Bey (Özkınay) isimli bir yedeksubay tarafından baştan sona filme alındı. Osmanlı'nın ilk belgeselidir ama bu film günümüzde ne yazık ki kayıptır. Elde sadece birkaç patlama ve enkaz fotoğrafı vardır.
* * *
Bu iktidarın şimdi her yere adını verdiği, anma törenleri düzenlediği, medyasında her gün övgüler düzdürüp "Ulu Hakan Abdülhamit Han" diye söz ettirdiği zavallı adam, onursuz padişah işte budur.
Tahta çıktıktan hemen sonra Meclis'i kapatmış ve bir daha açtırmamıştı. Düşünün ve çelişkiye bakın ki, bu iktidarMeclis'i kapatan ve Osmanlı'yı 33 yıl boyunca elinde sopayla yöneten böyle bir padişaha sahip çıkıyor!
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
Yeni keşfettikleri maden olan Abdülhamit, iktidarımıza hayırlı olsun!
a45UyF587661-161028205434 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2016/10/28 22:29 4 58 aciksayfa@yahoogroups.com
Gencligi yetistiriniz.
Onlara ilim ve irfanin muspet fikirlerini veriniz.
Gelecegin aydinligina onlarla kavusacaksiniz.
1927.
K.Ataturk
Avrupa ile basa cikmayi asirlardan beri Asya nin hangi kavmi basardi ki biz basarabilelim.
Yazar ve Nazir Ali Kemal - 06.02.1921
Bozcaada Yolunda Volvo V40 Testi
24 Temmuz 2013
Gectigimiz hafta Volvo nun yeni uretimi V40 serisi icin #osensin kampanyasi dahilinde arabayi test etmek icin Bozcaada ya gidecektik. Arabayi henuz gormeden begenmistim. Sonucta bu bir arabaydi ve her halukarda belediye otobuslerinden iyiydi.
Yola cikis Hollywood filmlerini aratmayacak bir tempodaydi. Alti ustu Bozcaada ya gidecektik ama hazirliklar bir rehine kurtarma operasyonunu aratmiyordu. Yol haritalari, kameralarin kurulmasi, takip araci, kahve termosu, yol gozlugu, arac kiti... Kampanyayi yuruten Havas Engage Istanbul hicbir ayrintiyi atlamamisti. Takip araciyla her daim irtibat halinde olmamizi saglayan bir telsiz bile verdiler. Iste o an kuskulanip Yasa disi bir seyin icinde degiliz, oyle degil mi? diye sordum gozlerimi kisarak.
V40 i ilk gordugumde tepkim Belediye otobusune gore oldukca kucuk oldu. Yillardir belediye otobusunde seyahat edince insan butun kiyaslamalari ona gore yapiyor. Sofor mahalline oturdugumda aliskanliktan olsa gerek yasli bir teyzenin gelip yer isteyecegi tedirginligini yasadigimi itiraf etmeliyim. Cok sukur boyle bir sey yasanmadi.
Dolmabahce den Bozcaada ya dogru hareket ettik. Ilk olarak hiz kadranini fotografladim. Bunu 127 km hizla giderken yapmak cok kolay degil. Kimseye tavsiye etmiyorum. Yanimdan belediye otobusleri geciyordu. Orada tikis tikis seyahat edenleri gorunce agladim. Ama onlar guluyordu. Iki gun sonra tekrardan aramiza doneceksin bakislariyla beni suzduler. Yaptiklari hos degildi.
Yolda V40 in Adaptive Cruise Control sistemini test ettim. Ondeki araca gore hizi ayarlayan bir sistem bu. Yokus yukari ya da asagi fark etmiyor, ondeki aracla aranizda sizin belirlediginiz mesafeyi koruyacak sekilde ilerliyor araba. Gaza ya da frene kendi basiyor. Buyuk kolaylik seklinde degerlendirilebilir ama sofor karizmasi dedigimiz olgu yara aliyor. Yaa cruise control olduktan sonra ben de surerim seklinde insani yaralayan ifadelere maruz kaliyorsunuz.
Bir de dalginlikla seridinizi asarsaniz direksiyon titriyor ve sizi gerisin geri seridinize donduruyor. Bunu da 2013 yilina geldigimiz bugunlerde bir insan haklari ihlali ve kisi iradesine saygisizlik olarak degerlendirdim. Trafigin emniyeti acisindan dogru olabilir fakat ozgur irade yerlerde. 1789 Fransiz Ihtilalinin kazanimlarini birer birer kaybettigimiz hissine kapildigimi soylemeliyim. Elbette bu ozelligi kapatabildiginizi veya sinyal verdiginiz zaman devre disi kaldigini belirtmek lazim.
Sorunsuz bir sekilde yola devam ediyorduk. Canakkele ye dogru cesitli ilcelerin ve kasabalarin icinden gectik. Burada etraftaki tabelalara bakinca bir gercegi fark ettim. Istanbul dan uzaklastikca dukkan isimlerinde bir ozensizlik, bir vurdumduymazlik goze carpiyor. Mistik Bufe, Ejder Pansiyon, Cogumlu Solaryum bunlardan sadece birkaci. Ozellikle Ejder Pansiyon da durup hangi kafayla boyle bir ismi sectiklerini ve neden hala batmadiklarini sorasim geldi. Fakat yolumuz uzundu.
Gelibolu da arabali vapura binip karsiya gectik. Oradan Bozcaada ya bizi goturecek vapura binmek uzere Geyikli ye dogru yola ciktik. Yol uzerinde mola yerimiz Manzara Restaurant ti. Adindan da anlasilacagi gibi muhtesem bir manzarasi vardi. Ama inanir misiniz bir kere bile donup bakmadim, cunku yemek daha onemliydi. Manzara her yerde vardi.
Yolda, kirmizi i$iklarda, benzincilerde, vapurda hep ilgi odagiydik. Unlu biri oldugum icin ilgiden $ikilmamayi ogrenmeliydim. Fakat sorular genelde kac beygir, fiyati ne kadar minvalinde olunca hayal kirikligina ugradim. Daha yeni piyasaya cikmis bir arabanin benden cok ilgi gormesi uzucuydu. Arabayi suren ben oldugum icin bana da hayranlikla bakiyorlardi. Ayagimizi yerden kesiyo iste turunde cevaplarla tevazumu ve efendiligimi gosterince bana bir kez daha hayran kaldilar.
BOZCAADA
Bozcaada ya vardigimizda aksam olmustu. Hemen otele yerlesip bizi bekleyen yemek masasina kavusmak icin Cabali Balikcisina gittik. Harika bir ortamda, adaya ozgu yemeklerle birlikte leziz bir balik ziyafeti cektik. Yemek yerken baliklarin nasil olup da bin yillardir ayni ucuz numarayi yiyip oltaya geldiklerini sorguladim. Bu konuda kendilerini birazcik olsun gelistirseler su an masada kizarmis halde olmazlardi.
Ertesi gun guzel bir kahvaltinin ardindan kisa bir Bozcaada turuyla adadaki uzum baglarini, plajlari ve yel degirmenlerini gorme sansimiz oldu. Uzum baglari neyse de o yel degirmenleri bana cok ise yariyormus gibi gelmedi. Sanki Biz de ulke ekonomisine katkida bulunuyoruz, bos durmuyoruz dercesine yapilmislardi. Cok uzerlerine gitmedim.
Sonunda kisa sure kaldigimiz ve bir daha gelme istegi uyandiran bu adadan gitme vaktimiz geldi. Esyalarimi toplarken otelin duvarlarina son kez baktim. Zorla duygusallasmaya calistim ama beceremedim.
Donus yolu gidise nazaran biraz daha agir tempoda gecti. Saatlerce araba kullanmis olmaktan mutevellit kendimi tir soforlerinde gorulen birtakim tuhaf hareketleri yaparken buldum. Arabadan inip bacaklari ayirarak hafif kambur yurumek, ileride cevirme var selektorleri yapmak, arabesk dinlemek bunlardan birkaciydi.
Takip aracinda bize eslik eden Volvo yetkilisi Serdar dan telsiz vasitasiyla V40 in bir ozelligini daha ogrendim. Dunyada ilk defa kaputta hava yastigi teknolojisi de V40 ta kullanilmis. Allah gostermesin bir yayaya carpma durumunda kaputtaki hava yastigi devreye girip yayanin kazayi en az zararla atlatmasini sagliyormus. Serdar a Iste simdi gonul rahatligiyla birkac yayaya carpabilirim, tamam dedim. Bunu yapmamak daha uygun olur, tamam dedi. Bu bir test surusu ve bunu denemek icin can atiyorum, tamam diye usteledim. Ic cekti ve Lutfen saga ceker misin, tamam dedi. Saga cektim, bana kendince hakli sebeplerle bunu test etmememizin herkesin hayrina olacagi konusunda kafa sisiren bir nutuk atti. Gonulsuzce kabul ettim.
Gerek kaputta hava yastigi teknolojisi gerekse aractaki sensorlerin iki kollu ve iki bacakli bir siluet algiladiginda devreye giren alarm ve otomatik fren sistemi yillar boyu severek yaptigimiz bir gelenegin tarihe karismasi anlamina geliyordu: Arkadasin uzerine araba surmek. Bir gelenegin daha yok olusunu gozyaslari icinde fark ettim.
Sonuc olarak:
Rampayi 6. Viteste 165 km hizla cikma keyfini yasadim.
Havas Engage Istanbul en ufak ayrintiya kadar bizimle ilgilendi. Son baktigimda takip aracinda Yusuf bana corap oruyordu.
Belediye otobuslerine bir daha binmek istemiyorum.
V40 in iki gunde test edilemeyegini ogrendim. En az 5 yil kullanmak gerekiyor.
Istanbul a yaklastigimizda arabayi biraz daha kullanmak icin Nisantasi ndaki partiye Kars uzerinden gitmeyi teklif ettim. Bunun biraz zaman alacagi ve daha kestirmeden gidersek vaktinde yetisecegimiz soylendi.
V40 tan ayrilirken son kez donup baktim. Bir daha benim gibi sofor bulamayacaksin, biliyorsun degil mi? dedim. Sarildik.
http://beyinsizadam.net/turkiyede-bilim-neden-ilerlemiyor/
lukasaluka@gmail.com
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo | LiteCoin URL: LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU |
NameCoin URL : N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL : 6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL : 1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD
PeerCoin URL : PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder