17 Şubat 2017 Cuma

Aydın Engin: Sorulacak: Peki bu kadar kan, bu kadar yıkım niyeydi?

 


Aydın Engin: Sorulacak: Peki bu kadar kan, bu kadar yıkım niyeydi?


Suriye'den, Suriye'nin geleceğinin şekillenmesinden söz edeceğim. Hemen itiraz etmeyin... Bu mesleğin her alanında at koşturup kalem gezdirdim ama dış politikaya hiç bulaşmadım. Bugün de bulaşacak değilim. Haddimi ve bilgimin sınırlarını iyi kötü bilirim.

Ancak kabul edin ki uzun, hem de epey uzun süredir Suriye, Türkiye için bir "dış politika sorunu" değil.

Bildiklerinizi yinelemeyeceğim.

"Kıymetli kardeşim, aile dostum Esad"dan yola çıkıp "Altı ayda BAAS rejimini devirir, Şam'da Emevi Camii'nde cuma namazı kılarız"a birkaç ay içinde gelinmesi hepimizin belleğinde pek taze.

Daha birkaç ay önce "Esad rejimini devirmek için silahlı kuvvetlerimizi oraya yolladık" naralanması da unutulmadı.

Sonra...

Sonra Putin'le sarmaş dolaş olundu; Şanghay Beşlisi'nin kapısı çalındı; Esad rejiminin meşruiyeti "Seküler bir Cumhuriyet" vurgusu eşliğinde kabul edildi; Fırat Kalkanı adı takılan sınır ötesi askeri harekâtın Suriye Kürtlerinin Afrin ve Kobane kantonlarının birleşmesinin önüne geçme hedefi, el çabukluğu marifetiyle "Suriye'deki IŞİD varlığının yok edilmesi" hedefiyle değiştiriliverdi.

Ve birkaç gün önce Cumhurbaşkanı'nın "baş" danışmanlarından İlnur Çevik New York Times'e konuştu:

"Türkiye, Suriye'nin kuzeydoğusunda

bir Kürt kantonunu tolere edebilir."

Durun, hemen "Vay be" demeyin. Devamı da var:

"PYD de bir Barzani olamaz mı? Barzani'nin Türkiye ile ilişkileri muhteşem."

Başdanışmandan al haberi. Herhalde Tayyip Erdoğan'ın haberi, rızası, onayı olmadan bir danışman, hele hele bir başdanışman bu cümleleri kuramaz.

Demek ki artık Emevi Camii'nde "Suriye fatihi Tayyip Erdoğan" olarak değil, "Esad'ın gönülsüz, isteksiz, burnu sürtülmüş dostu Tayyip Erdoğan" olarak cuma namazı kılınacak.

Ne diyelim, Allah kabul etsin...

*

Kabul eder mi, etmez mi bilemem. Allah'ın işine karışmam.

Ancak bizlerin, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bizlerin kısa, yalın soruları var ve o soruların cevapsız kalmasını kabul etmeyiz, edemeyiz...

Egemen bir ülkenin, rejimi ne kadar berbat olursa olsun egemen bir ülkenin içişlerine böylesine silahlı birlikler, tank, top yollayacak kadar karışmaya varan bir dış politika çizgisinin sorumlusu kimdir?

Ve en yakıcı soru:

PYD'nin meşruluğunu, varlığını kabul edip Suriye sınırı boyunca uzanan Kürt bölgelerinde "tolere edilebilecek" bir tercihe geliniyor. Ardından "Türkiye ile muhteşem ilişkileri" olan "Barzani modeli" örnek gösteriliyor.

Bu gelişme, Suriye politikasında bu köklü dönüşüm bir yurttaş olarak beni sevindiriyor. Bir gazeteci olarak "Doğru olan buydu" dedirtiyor.

Sonra da sordurtuyor: Buraya barışçıl bir yol izlenerek gelinemez miydi? Suriye'nin kuzeyinde, sınır boyunca uzanan Kürtler, hani "Tavukları tavuklarımıza karışan, kız alıp verdiğimiz" Kürtler düşman değil, sınırın güvenliğini daha da pekiştirecek dostlar olarak görülemez miydi?

Ülkemizin Güneydoğusu'nda onlarca kent, kasaba, köy haritadan kazınmacasına yıkılmadan bu adımlar atılamaz mıydı?

Ve...

Ve Suriye'den her akşam üstüne bayrak örtülmüş ve acılı anneleri, eşleri, yavukluları, çocukları gözyaşlarına boğan tabutlar gelmeden bu dış politika çizgisi benimsenemez miydi?

O anneler, eşler, yavuklular, çocuklar ve yürekleri onlarla çarpan vicdanlı yurttaşlar bu acının, bu ayıbın hesabını sormayacaklar mı?

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/676844/Sorulacak__Peki_bu_kadar_kan__bu_kadar_yikim_niyeydi_.html


a45UyF587661-170217184322 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/02/17  23:39 2  65  alelma@yahoogroups.com


 


Audemus jura nostra defendere
Hakkimizi aramaya cesaret ediyoruz. (Alabama sehir mottosu, 1923)

Latin Atasozu

Gulumce Yildiz.. : Dunya Muminin Zindani !

Samimiyetle ALLAH diyen insan icin dunya zordur..
Basini orter ayiplanir..
En yakinindan en uzagina kadar..
Namaz kilar, yobaz olur..
Teblig yapar, hakarete ugrar.
Kuran okur, etrafindakiler rahatsiz olur..
Her sozunde ALLAHi anar, Kuran ile konusur..
her sey din degil sozu ile muhalefet olunur..
Her zaman yaziyorum, zor olacak ki ecir olsun..
Butun peygamberler Allah yolunda zorluk cekmislerdi, en buyuk zorlugu ceken de Efendimiz (as) di..
Gercekten de imtihan dunyasindayiz.
Siz dini yasiyorsaniz, dini yasamayan insanlar sizin imtihaniniz olur..
sabrettikce daha cok sabretmeyi ogrenirsiniz..
Bu yolda onunuze cikan her engel, size daha cok sevk verir.
Rabbimiz ayetinde buyuruyor:
Senden once de peygamberlerden hicbirini yollamadik ki onlar, yemek yememis, sokaklarda gezmemis olsunlar ve biz, sizin bir kisminizi, bir kisminizla denedik, bakalim dayanacak misiniz?
Ve Rabbin, her seyi gorur.
Furkan- 20
Resulullah Efendimiz (as):
Dunya muminin zindani, kafirin cennetidir 1 buyurmuslardir.
Katade bin Nu man (R.A.)dan rivayete gore Efendimiz:
Allah Cebrail i, bana gonderdigi suretlerin en guzelinde indirdi.
Cebrail soyle dedi: Ey Muhammed, yuce Allah sana selam soyluyor ve soyle buyuruyor:
Ben dunyaya dostlarim icin aci, bulanik, dar ve $ikintili olmasini vahyettim.
Ta ki, Bana kavusmayi ozlesinler.
Ben dunyayi dostlarim icin bir zindan, dusmanlarim icin de bir Cennet olarak yarattim 2
(1) Muslim, Zuhd: 1; Tirmizi, Zuhd: 16; Ibni Mace, Zuhd: 3; Musned, 2:197,323
(2) Suyuti, Camiussagir, 3:53, No:2723, (1484)
Dunya hayatinda cekilen her cile, sabir ile karsilanirsa..
Allah a yaklasma vesiledir..
Mumin ALlah a kavusma arzusunda oldugu icin dunya hayati zindan gibidir, bir an once ahirete gidip, Rabbinin cemaili ile mukafatlandirilmak ister..
ahirete nispet dunya muminin zindandir..
Yoksa mumin bu dunyada zahiren zindanda gorunse de ruhen cennetde gibi yasar..
Rabbinin ruhuna yasattigi guzellikler, kelimelerle tarif dahi edemez..
Inanmayanlar, yarin hesap verecegi bilincinde olmayanlar ise, ahiret gercegini bilmediklerinden..
gecici dunyayi kendilerine cennet yapmislardir..
Icimde kalmasin su ilaveyi de yapmak isterim :)
Acaba bugun samimi dindarlari ayiplayanlar, acaba yarin ahiretde onlarla birlikte olmaya olan ALLAH izin verir mi?
diye ben dusunmeden edemiyorum..

Gulumce Yildiz..
19-09-2014
***
Eee kardesim cok kolay o zaman.
Intihar edeceksin.
Izdirabini dindireceksin.
Bu da Mart kedisi gibi, hem bagiriyor, hem de ediyor(O.P.)

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -7-

Hepimiz kendimize ozgu bir simdi algisi icinde yasariz ve etrafimizdaki seylerin de bizimle ayni simdi icinde yasadigini zannedebiliriz. Newton fizigi de asagi yukari evrenin bu sekilde kabul edilmesiydi. Evrendeki butun olaylarin, surekli olarak gecmisten gelecege akan ve her sey tarafindan ortaklasa algilanan bir mutlak zaman icinde gerceklestigi dusunulmekteydi. Ozel ve genel gorelilik kuramlarinin gelistirilmesi ile bu yanilgimizdan vazgecmek zorunda kaldik.

Hicbir sekilde, cevremizdeki diger seylerle birlikte ayni simdi icinde yasamayiz. Gunes isiginda baktigimizda dahi, onun simdiki halini degil, yakla$ik olarak 8 dakika onceki halini seyrederiz. Yildizlara baktigimizda ise, aslinda gecmise bakmaktayiz demektir. Bazi yildizlarin ve galaksilerin isigi bize milyonlarca i$ik yili oteden ulasirlar ve biz onlari kendi simdimiz icinde algilariz.

Dr Hawking in, ozel ve genel gorelilik kuramini anlattigi bolum cok uzun. O yuzden kisa alintilarla devam edecegim. I$ik hakkinda yapilan calismalar fizik kuramlarinda devrimci degi$iklikler yapilmasini gerektirecek kadar onemli. Ta Aristotales zamanindan beri isigin eter adi verilen bir madde icinde hareket ettigine inaniliyordu.

1887 yilinda Michelson-Morley deneyi olarak bilinen bir deney yapildi. Gayet hassas cihazlarla isigin iki farkli acidaki hizi olculdu.Iki hiz da birbirinin ayniydi ve bu yuzden artik eter dusuncesinden vazgecilmesi gerekiyordu. Fakat bunu yapmak yerine bilimciler duruma farkli aciklamalar getirdiler.

Albert Einstein

1905 yilinda, henuz 26 yasinda olan Albert Einstein (1879-1955) Hareketli Cisimlerin Elektrodinamigi Uzerine isimli bir makale yayinladi. Varsayimina gore, i$ik hizi farkli konumlarda hareket eden tum gozlemciler icin ayni olmaliydi. Dahasi, zamanin da ayri bir boyut olarak kabul edilmesi gerektigi ortaya cikmaktaydi. Ayni olayi gozlemleyen iki gozlemci icin ortak bir simdi olamazdi. Bulunduklari yere gore, isigin kendilerine ulasma suresine bagli olarak zaman konusunda anlasamiyacaklardi. Bu durumun gundelik hayatimizda pek farkina varilmaz; zira mesafele ve hizlar cok dusuktur. Rahatlikla, cevremizdeki diger seyler ile ortak bir simdi algisi icinde yasayabiliriz. Fakat, mesafeler buyudugunde ve hizimiz arttiginda zamanin bizim icin akisinda da degi$iklikler yasanmaya baslanir. Kitaptan alintilara devam ediyorum.

I$ik hizi evrenin farkli yerlerindeki olaylari anlamamizda referans olarak kullanilir.

Bu durumu tuhaf kilan iki gozlemcinin farkli zaman olcumleri yapmalarina karsin ayni fiziksel sureci izliyor olmalaridir. Einstein bu zaman kaymasi icin yapay bir aciklama olusturma cabasina gitmedi. Urkutucu olsa bile mantikli bir sonuca vardi: Gecen zamanin olcumu, tipki alinan mesafenin olcumu gibi, olcum yapan gozlemciye baglidir. Bu etki, Einstein in 1905 teki makalesinde acikladigi kuramin temel taslarindan biriydi ve sonra ozel gorelilik kurami adini aldi. (...) Einstein in calismasi zamanin Newton un dusundugu gibi mutlak olamiyacagini gosterdi. Diger bir deyisle, her bir olaya butun gozlemcilerin kabul ettigi bir zaman atfetmek olanaksizdir. Tersine, her gozlemcinin kendi zaman olcumu vardir ve birbirine goreli olarak hareket eden iki gozlemcinin zaman olcumleri farkli olacaktir.

Bu calismalar sayesinde fizikciler anladilar ki, i$ik hizi her referans cercevesinde aynidir ve Maxwell in elektrik ve manyetizma kuramina gore zaman uc boyutlu uzaydan ayri olarak ele alinamaz. Zaman ve uzay birbirine gecmistir. Fizikciler uzay ve zamanin bu evliligine uzay-zaman adini verdi ve buna dorduncu boyut dediler.

Zamani da icine alan 4 boyutlu evren modelinde, bir cismin kutlesine bagli olarak uzay-zamanda bukulme meydana gelir ve i$ik da bundan etkilenir.

Einstein cok gecmeden, gorelilik ile cekimi uyumlu hale getirmek icin baska bir degi$ikligin daha gerekli oldugunu farketti. Newton un kutle cekim kuramina gore nesneler herhangi bir zamanda, aralarindaki uzakliga bagli olarak degisen kuvvetlerle birbirlerini cekerler. Ancak gorelilik kurami mutlak zaman kavramini ortadan kaldirdigi icin, kutleler arasi uzakligin ne zaman olculmesi gerektigini tanimlamanin hicbir yolu yoktu. Yani Newton un kutle cekim kurami ozel gorelilik kurami ile uyumlu degildi ve degistirilmesi gerekiyordu. Sonraki 11 yil boyunca Einstein yeni bir kutle cekim kurami gelistirdi ve buna da genel gorelilik adini verdi. Genel gorelilik kuramindaki kutle cekim kavrami Newton unkine hic benzemez. Tersine, uzay zamanin daha once dusunuldugu gibi duz olmadigini, kutle ve enerjisi tarafindan bukulup bozuldugunu one suren devrimci bir taslagi temel alir.

Ozel ve genel gorelilik kuramlarinin cikarimlari, kuresel konumlamalar ait hesaplamalarin hassaslikla yapilmasini gerektiren konularda onem tasir. Ornegin GPS (Global Positioning System) kuresel yer belirleme sistemi teknolojisinde genel gorelilik kurami hesaba katilmasaydi, konumlara ait hesaplamalarda kilometrelerce sapmalar olabilirdi !

Boylece hesaplamalara zaman faktoru de katilmis oluyor. Gercekligin simdi uzerinden algilanmasi bile yeterince zorken, bir de zamanin ayri bir boyut olarak algilanmasi ve bildigimiz uc boyutlu dunyanin uzerine dorduncu boyutun eklenmesi soz konusuydu. Kisa maddeler halinde, neler anlatiyordu ozel ve genel gorelilik kuramlari?

I$ik hizi, tum evrende sabit bir referans hizdir.

Mesafe ve hizdan bagimsiz mutlak bir zaman yoktur.

Cisimler hizlandikca ve i$ik hizina yaklastikca zaman onlar icin daha yavas akmaya baslar. (Kardesler paradoksu. Hayali bir kisi, i$ik hizina yakin bir hizda uzayda seyahat ederse, geri dondugunde ikiz kardesinin cok yaslandigi, belki de oldugu bir durumu bulacaktir.)

Duragan kutleye sahip cisimler asla i$ik hizina erisemezler. Cisim hizlandikca kutlesi artacagi icin daha fazla ivme kazanamaz. (CERN deki parcacik hizlandirma denemelerinde bu duruma rastlanmistir.)

Cisimler hizlandikca, hareket dogrultusunda boylari kisalmaya baslar.

Uzay-zaman mekani kutle cekim etkisi ile bukulebilir. Tipki bir carsafin uzerine birakilan bir cismin carsaf yuzeyini bukmesi gibi.

FOCS 1 isimli, Isvicre de bulunan atom saati. 2004 yilinda calismaya baslayan saat, 30 milyon yilda 1 saniyelik sapma gosterebilir.

Eistein in cikarimlari farkli zamanlarda defalarca test edildi. Cok hassas atom saatleri tasiyan ucaklar farkli yonlere dogru ucurulmus ve saatlerde akan zamanin yavasladigi tesbit edilmistir. I$ik hizina cok yaklasan notrino ve muon isimli parcaciklarin omurlerinin, Dunya da uretilen duragan parcaciklardan daha uzun oldugu gozlemlenmistir. (Kazandiklari hiz sebebi ile...)

Ozel ve genel gorelilik kuraminin cikarimlarinin gundelik hayatimizda pek yeri yoktur. I$ik hizi ile karsilastirildiginda, hareketlerimiz o kadar agirdir ki pratikte bir zaman farkliligi algilayamayiz. Her ne kadar yeni ve carpici fikirler getirmis olsa da Einstein in cikarimlari yine de kla$ik bir kuramdi. Neden ? Dr Hawking den alintiliyorum.

Maxwell in elektro-manyetizma kurami, Einstein in genel gorelilik kurami fizikte devrim yapmis olsalar da, Newton fizigi gibi kla$ik kuramlardir. Yani bu modellerde evrenin bir tek gecmisi vardir. Fakat, kla$ik evren modelleri atom ve atom alti duzeyinde karsilasilan gozlemlerle bagdasmaz. Atom ve atom alti parcaciklarin dunyasini anlayabilmek icin, bu kuramlarin yerine, her biri kendi yogunluguna veya kendi olasilik genligine sahip, olasi her gecmisi iceren bir evren modeli sunan kuantum kuramini kullanmaliyiz. Gunluk hayatla ilgili pratik hesaplamalar icin kla$ik kuramlari kullanmaya devam edebiliriz. Ancak atomlarin veya molekullerin davranislarini anlamak istiyorsak Maxwell in elektro-manyetizma kuraminin kuantum uyarlamasina ihtiyacimiz var. Eger evrenin ilk zamanlarini, yani butun madde ve enerjinin kucucuk bir hacme $ikismis oldugu zamanlari anlamak istiyorsak kuantum kuramlarina basvurmaliyiz. Bazi yasalar kla$ik olarak kalirken, digerleri kuantum yorumu ile ele alinirsa tutarli bir doga anlayisina sahip olamayiz. Bu nedenle, butun doga yasalarinin kuantum uyarlamalarini bulmaliyiz. Bu turden kuramlara kuantum alan kuramlari denir.

Fizikte kuvvet alanlari onemli bir konudur. Cesitli kuvvetler kendilerini kuvvet alani denilen ortam icinde aciga cikarirlar. Bilinen en iyi kuvvet alani manyetik kuvvettir. Bir miknatisin cekim alanindaki camin ustune demir tozu dokersek, kuvvet alanlarini rahatlikla gorebiliriz.

Newton ve Einstein fiziginin bazi cikarimlari makro kozmosa yoneliktir. Yani, Dunya miz veya Gunes imiz gibi gezegen ve yildizlarla, galaksilerle dolu bir evrene yonelik yorumlardir ve sagduyumuza uygundur. Evrenin sadece bir tane tarihi vardir. Hizin ve mesafenin etkisi ile, olaylari farkli zamanlarda algilayabiliriz ama yine de evrenin sadece bir tane gecmisi ve gelecegi olacaktir. Fizikciler buna zamanin oku derler ve bizim gundelik hayatlarimizda da son derece onemli bir kavramdir.

gecmis ------> simdi ------> gelecek

Zamanin oku ile temsil edilen bu akis diyagraminda, hepimiz bir simdi algisi icinde yasariz. Olaylarin akisi tek yonludur ve asla geriye cevrilemezler; yani tersinemezler . Vazoyu dusurup kirarsak, zamanin geriye akmasini ve kirik vazo parcalarinin birlesmesini bekleyemeyiz. Devinim icinde hepimizin biyolojik saati ilerler ve yaslaniriz. Kendimize ne kadar bakarsak bakalim, asla gencligimizdeki sagliga, dinclige geri donemeyiz; sonunda bir gun biyolojik yapimiz tamamen coker ve olum denilen duruma geceriz. Bundan sonra ise bedenimizin curume ve dagilma sureci baslar. Otesinde bir hayat olup olmadigi bilimsel olarak gozlenip olculemedigi icin, bu konu, bilimden cok dinin veya mistik felsefelerin ilgi alanina girer. Simdilik, bilindigi kadari ile olum, herhangi bir canli organizmanin hayati faaliyetlerinin, bir daha geri donmemek uzere kesin olarak sona ermesidir. Elbette, yuzlerce dini, felsefi veya mistik yorum yapilabilir.

Kla$ik fizik yorumlarina dayanarak tabloya biraz daha uzaktan bakarsak gorunen sudur, icinde bizlerin de oldugu sayisiz canli veya cansiz parcacik, surekli bir akis icindedirler ve bu akis tek yonludur .

Daha dogrusu, oyle zannediliyordu.

Artik kuantum kuramina sozu vermenin zamani geldi.

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder