UĞUR DÜNDAR : BATI HUN İMPARATORU ATTİLA'DAN LİDERLERE DERSLER!
23 Ağustos 2017
Değerli okurlarım,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 26. Genelkurmay Başkanı ve FETÖ kumpası mağduru emekli Orgeneral İlker Başbuğ'dan çok ilginç ve anlamlı bir mektup aldım.
Başbuğ'un Batı Hun İmparatoru Attila'nın liderlik vasıflarını anlattığı özel mektubunu hiçbir yorum yapmadan aktarıyorum.
Attila da nereden çıktı demeyin.
Onun liderlik özelliklerini okudukça, bugün niçin gündeme geldiğini anlayacaksınız!..
* * *
"Sayın Uğur Dündar;
Batı Hun İmparatoru Attila, Batı tarafından en çok bilinen ve üzerinde çalışılan devlet adamlarından, liderlerinden birisidir.
Attila 395 yılında, Tuna Nehri boylarında doğmuştur. Batı Hun İmparatoru olmayı başaran Attila'nın hedefi Alman ve Slav ülkelerini almak, Roma'yı ve İstanbul'u fethetmek ve sonra da tüm Asya'ya ve oradan da Afrika'ya geçmekti.
453 yılında ölen Attila, adil ve hızlı işleyen adalet sistemine sahip bir dünya imparatorluğu kurmayı amaçlamıştı.
Wess Roberts, "Hun İmparatoru Attila'nın Liderlik Sırları" adlı kitabında onun görüş ve uygulamalarını inceler.
Zira dünya tarihinin gördüğü en büyük liderlerden biri olan Attila'nın liderliğe ilişkin görüşlerinin bugün de geçerliliğini koruduğuna inanılmaktadır.
Attila'nın liderliğe ilişkin bazı görüşleri özetle şöyle:
* * *
– Hükümdar bile olsanız, herkesin sizinle aynı fikre sahip bulunmasını beklemeyin. Aynı fikirde olmamak, sadık olmamak anlamına gelmez.
– Doğal davranmalı, mevkiinizin size sağladığı sahte gurura kapılmamalısınız.
– Liderlik bir kişiye bağlı kaldığı sürece, ulusun gücü, dünya gücüne dönüşemez.
– Zamanı geldiğinde Attila'nın yeri bile başka biri tarafından doldurulacaktır. Kişisel çekiciliği ne olursa olsun, bağlılık bir tek kişiye olmamalıdır.
– Akıllı bir lider, zamanının dolup, yerine yeni birinin geleceği gün için hazırlık yapar.
– Sizin kendiniz için başarmak istediklerinizi, sizler için ben bile başaramam.
– Yaklaşılabilir kişi olun.
– Öğrenmeye ve dinlemeye de hevesli olmanız gerekir.
– Yargı deneyim ve görevinizin karmaşık olması, yetkilerin dağıtılmasını gerektirir.
– Doğrudan kendi hareket ve ilginizi gerektiren sorumlulukları asla başkalarına yüklemeyin.
– Değersiz kişileri kendinize düşman edinmeyin.
– Toplumun disiplin ve amacında önem taşımayan konularda, herkesi aynı şekilde davranmaya zorlamayın. (Dayatmacı olmayın)
– Geleceğimizi geçmişin gücü üzerine kurmalıyız. Geçmişi incelemekten asla vazgeçmemeliyiz.
– Unutmayın ilkelerde anlaşmak, uygulamada anlaşmak anlamına gelmez.
– Pazarlığa mümkün olduğunca küçük meselelerden başlayın. Pazarlığı asla şansa bırakmayın. Pazarlığı gizli yapın.
– Asla hakem tayin etmeyin. Bu üçüncü bir kişinin sizin kaderinizi belirlemesi anlamına gelir.
– Liderlerin, komutanların sık sık en güvendikleri kişiler tarafından ihanete uğradıklarını bilin.
– En değerli çabalarınızın bile yakın arkadaşlarınız tarafından lanetleneceğini bilin. Siz mükemmel oldukça, en çok acıyı çekecek olanlar onlardır. Eğer, hareket ve istekleriniz onları tehdit etmiyorsa, önemsiz biri olma yolundasınız demektir.
– Kansız pazarlıklarla kazanabilecek bir şeyi, savaş yoluyla kazanmak asla akıllılık değildir.
– Savaşta ve barışta, bazen kaybettiğiniz de olacaktır.
– Mükemmel karar çok azdır. En iyi kararlar, mantıklı seçenekler arasından sağduyuya en yakın olanıdır.
– Kararınız için destek ararken karşınızdakini gereğinden fazla ikna etmeye çalışıyorsanız, biliniz ki o karar kötü olabilir.
– Akıllı liderler, genellikle doğru kararı vermek için önemli öğeleri bulup çıkarırlar. İşin püf noktası, bunların neler olduğu ve nerede bulunduklarıdır.
– Yanlış soru soran, daima yanlış cevaplar alır.
– Akıllı kişi, cevabını öğrenmek istemediği soruyu asla sormaz.
– Akıllı liderler asla tartışmaya girmez. Ödün vermez.
– Eski lider ne türlü koşullar altında görevinden ayrılırsa ayrılsın, yeni liderler onun hakkında olumsuz konuşmalara izin vermemelidir.
– Lider yapılan işe değer vermeli, görevine bağlı olmayanlara ise hoşgörü göstermemeli.
– Astlarınıza gereken ilgiyi gösterin. Onlara karşı bunu yapmazsanız, onlardan da saygı göremezsiniz.
– Kişilere büyük ödüller değil, güvence verin. Küçük takdirlerinizde cömert olun.
– Bir lider ancak güçlü astlar yoluyla başarıya ulaşacağını düşünerek, yetenekli yardımcılar seçmelidir.
– Göçebe kavimler olarak Romalılara boyun eğdirip dünyayı fethedemeyiz. Kentler kurmalıyız. Bu kentlerde iyi eğitim görmüş, disiplinli ordular ve insanlar yetiştirmeliyiz…
Saygılarımla,
İlker Başbuğ
* * *
Anlatmak sayın İlker Başbuğ'dan, aktarmak benden, yorum sizden!
a45UyF587661-170823193739 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/08/23 22:22 2 65 alelma@yahoogroups.com
Egemenlik, kayitsiz sartsiz ulusundur.
Ulusal egemenlik oyle bir nurdur ki, onun karsisinda zincirler erir, tac ve tahtlar yanar, mahvolur.
Insaf ve merhamet dilenmekle millet isleri gorulemez; millet ve devletin seref ve bagimsizligi elde edilemez, insaf ve merhamet dilenmek gibi bir kural yoktur.
Turk milleti ve Turkiyenin cocuklari, bunu bir an akildan cikarmamalidir.
Bagimsizlik, ugruna olmesini bilen toplumlarin hakkidir.
Dunyada ve dunya milletleri arasinda sukun, huzur ve iyi gecim olmazsa, bir millet kendisi icin ne yaparsa yapsin, huzurdan mahrumdur.
Turkiyenin guvenini amac edinen, hicbir baska ulusun aleyhinde olmayan bir baris yolu, her zaman bizim ilkemiz olacaktir.
Biz Turkler, tarih boyunca hurriyet ve istiklal timsali olmus bir milletiz.
Tam bagimsizlik denildigi zaman, dogal, siyasal, mali, adli, askeri, kulturel ve her alanda tam bagimsizlik anlasilir.
Bagimsizliktan yoksun bir ulus, uygar insanlik karsisinda usak olmaktan kurtulamaz.
Bilelim ki, milli benligini bilmeyen milletler baska milletlerin avidir.
Ulusun bagimsizligini, yine ulusun kesin karari ve direnisi kurtaracaktir.
Ben yasayabilmek icin, kesin olarak bagimsiz bir ulusun evladi kalmaliyim.
Bu yuzden ulusal bagimsizlik bence bir hayat sorunudur.
Ya istiklal, ya olum.
K.Ataturk
ISLAM SERIATINDA KADIN ERKEK ESITLIGI(!?)
Islam Seriati, kadina ustun yeri verdigi nden, kadin haklari ndan soz edemez. Edemez cunku: Kur an indaki kadin la ilgili ayetler, hep kadinin zararina, kadini kucultucu dogrultudadir. Ornek:
- Bakara Suresinin 228. ayetinde: Erkeklerin, kadinlarin zararina, onlardan ustunlugu (derece) vardir. deniyor.
- Kur an in Tanri si, hep eril sozcuklerle ( huvellahu... gibi) anlatilir. Sozcukler, bu Tanri nin erkekligi ni anlatir niteliktedir. Onun icin de erkek lerin ustun ve kadin larin asagi (dahasi asagilik) gorulmesi dogaldir.
- Erkek lerin derece lerinin, kadinlarin zararina olacak bicimde ustun oldugunu anlatan ayet le ne demek istendigine iliskin tefsir lerin, fikih larin yazdiklari, gercegi carpici bicimde sergiler:
Ornegin Fahruddin Razi soyle der: Erkeklerin derece ustunlukleri. Erkeklerin kadinlara karsi bircok ustunlukleri vardir:
Birincisi: Erkek, akil yonunden ustundur.
Ikincisi: Diyette (oldurme olayindaki kurtulmalikta) erkegin ustunlugu vardir (Kadin icin odenecek diyet, erkek icin odenecek diyetin yarisi kadardir.).
Ucuncusu: Miras konularinda erkegin ustunlugu vardir.
Dorduncusu: Devlet baskani ve kadi (yargic) olmaya elverislilikte ve taniklikta erkegin ustunlugu vardir.
Besincisi: Erkek, kadinin (karisinin) ustune evlenebilir, cariye alabilirken, kadinin boyle bir hakki yoktur. Kocasinin ustune evlenemez, kocanin cariye alip kullanmasi turunden kole alip kullanamaz.
Altincisi: Kocanin mirastaki payi, kadinin mirastaki payindan coktur.
Yedincisi: Koca, karisini bosayabilir, bosadiktan sonra da donus yapabilir. Kocasinin bu eylemi, kadin istemese de gerceklesir. Kadinsa, kocasini bosayamaz. Bosandiktan sonra da, donus yapamaz...
Sekizincisi: Ganimette, erkegin payi, kadinin payindan coktur. Erkegin kadina karsi ustunlugu boylece ortaya cikinca, kadin, erkegin elinde gucsuz bir tutsak gibidir... (Bkz. F. Razi, e t, Tefsiru l-Kebir, 6195.)
Oteki tefsirlerde de benzer aciklamalar yer alir ve kiminde, kadina karsi erkegin daha baska ayricaliklari siralanir. (Bkz. Taberi, Camiu l-Beyan, 2/275-276; Ibn Kesir, 1/271; Sevkani, Fethu l-Kadir, II 237; Kasimi, Mehasinu t-te vi l, 3/585; Tefsiru l-Meragi, 2/167. Ayrica bkz. Dr. Kamil Musa, Kamusu l-Mer e Derece, Beyrut, 1987, s. 15-26.)
- Hicbir hukuk sisteminde, ilkel hukuklarda bile olmayan bir sey var: Nisa Suresinin 34. ayetinde, karilarinin kendilerine baskaldiracaklarina iliskin kuskuya, kaygiya dusen kocalara su yol gosterilmekte: O kadinlari dovun! Ortada suc olmadan ceza verilmesi, hangi hukuk sisteminde bulunabilir? Onlari dovun! ifadesindeki ilkellik de ayri...
Kur an daki kadin larin zararina olan hukum leri siralamaya buradaki yerimiz el vermez. Mirasta oglana 2, kiza 1 pay verilmesi elestirilirken, Islamcilar, Islam oncesi donemde, kadin a bu kadar da pay verilmedigini, kadinin, mirasta hemen hicbir hakki olmadigini ileri surerler. Bunun, gercek le hicbir ilgisi yoktur. Kur an da, hadisler de, kadin a yeni hak lar vermek soyle dursun, Islam oncesi haklarinin bircogunu da elinden almistir kadinin. Bu, ayri bir yazi konusu olabilir.
Hadis lerde, kadin son derece asagilanir. Hor gorulen seylerle bir tutulur, ugursuz gorulur. Bu konudaki hadisleri genisce gormek icin, her bir kitabiyla karanligin belini kiran ve aydinlara, bilim adamlarina ornek olan Prof. Dr. Ilhan Arsel in Kadin ve Seriat adli kitabi mutlaka okunmalidir. Bu kitapta, kaynaklar da acik secik gosterilmistir. Kitabin sonunda bir de indeks vardir ve konular, kitapta kolaylikla bulunabilir.
Kuran daki Celiskiler ve Nedenler (3)
Bazi Ayetlerin Muhkem (Kesin) Anlamli, Bazilarinin Da Mutesabih (Supheli) Oldugu Ve Celismeli Gorunumun Bundan Dogdugu Iddialarindaki Gecersizlikler
Seriatcilar, Kur an ayetlerinin cesitli anlamlara gelebilecek sekilde indirildigini ve boyle oldugu icindir ki, hem muglak (guc anlasilir) hem de celismeli ymis gibi gorunduklerini ileri surerler:
Kur an in bazi ayetleri herkes tarafindan anlasilabilecek nitelikte seylerdir; bunlara muhkem ayetler adi verilir. Bazi ayetleri ise herkesin anlayamayacagi sekilde gonderilmistir ki, bunlara da mutesabih , yani supheli ayetler deniri Tanri kesin ayetler yaninda suphe uyandiracak nitelikte ayetler yollamistir; cunku, gonderdigi ayetlerin tumunun herkes tarafindan anlasilmasini istememistir. Bazi ayetleri herkesin anlayamayacagi sekilde indirmis olmasinin nedeni, bir yandan fikir ozgurlugunu gelistirmek ve diger yandan cahil Arabin inanc bocalamasina kapilmasini onlemek icindir. Cunku, eger her sey anlasilir sekilde aciklanmis olsaydi, cahil Araplara o anda akillarinin alamayacagi bir sey soylenmis olur, bu da onlari tereddude dusurebilir, urkutebilirdi. (1)
Ve iste guya bundan dolayidir ki, Kur an daki ayetler celiskiliymis gibi gorunmektedir. Dikkat edilecegi gibi, seriatcilarin iddialarina gore Tanri, esas itibariyle fikir ozgurlugunu olusturmak amaciyla ayetleri farkli anlamlarda indirmistir. Guya bazi ayetleri anlasilmaz nitelikte kilmakla, bunlarin yorumlanmasina ve boylece cesitli durumlara ve ihtiyaclara uydurulmasina ve ayni zamanda Arabin inanc bocalamasinda kalmamasina olanak yaratmak istemistir! Bununla da Islamiyette dinin temellerinin guclenmesini saglamistir.(2)
Yukaridaki iddialara sarilanlar, genellikle Kur an in Al-i Imran Su-resi ndeki su ayeti ornek verirler:
...Oyle bir Tanri ki, sana kitap indirdi. Onun bir kismi apacik ayetlerdir ve bunlar kitabin temelidir. Diger kismiysa cesitli anlamlara benzerlik gosterir ayetlerdir. Yureklerinde egrilik olanlar fitne cikarmak ve onlari tevil etmek icin anlamlari acik olmayan ayetlere uyarlar. Halbuki, onlarin tevilini ancak Allah bilir. Bilgide supheleri olmayacak kadar kuvvetli olanlarsa derler ki biz inandik ona, hepsi de Rabbimizdendir . Bunu akli tam olanlardan baskalari dusunemez (Al-i Imran Suresi, ayet 7).
Hemen belirtelim ki, ne bu ayet (ve benzerleri) ne de seriatcinin yukaridaki aciklamasi, Kur an daki celismelerin gercek nedenlerini ortaya cikaracak yeterlilikte degildir. Ayetlerden bazilarinin mutesabih (supheli, kapali) nitelikte olmasi, ne fikir ozgurlugunu saglamak icindir ne de cahil Arabin tereddude dusmesini ya da urkmesini onlemek icindir. Eger Muhammed in Tanrisi fikir ozgurlugunu yaratmak isteseydi, ayetleri anlasilmaz ya da celismeli sekilde gonderecek yerde, anlasilir sekilde kilar ve kisilere, ozgur akil rehberligiyle, bunlari uygulamak ya da degistirme yeterliligini saglardi. Kalkip da, Bazi ayetlerin tevilini ancak Allah bilir deyip, anlamini sadece kendisine sakladigi ayetleri kisilere gozu kapali sekilde kabul ettirmez ve onlardan, anlamini bilmedikleri bir sey icin Biz inandik ona, hepsi de Rabbimizdendir demelerini beklemezdi. Cunku, bunu yapmakla, fikir ozgurlugunu temelinden yikmis olacagini bilirdi. Mutesabih (supheli) ve celismeli hukumler yoluyla fikir ozgurlugunu yaratmanin mumkun olamayacagini ELBETTEKI dusunurdu. Zira, fikir ozgurlugu, herhangi bir hukmu, sirf Tanri dan gelmistir diye kabul etmekle ya da yorumlamakla degil, fakat onu akilci yoldan degistirebilmekle, yerine yepyenisini getirebilmekle, cerh edebilmekle olusabilir. Oysa ki, Kur an a gore aklin rehberligi diye bir sey soz konusu degildir; vahiylerin akil suzgecinden gecirilerek yok edilmesi mumkun degildir. Aksine, Kur an da Tanri ve peygamber emirlerinin mutlakligi, degismezligi, ongorulmustur. Kisinin tum yasantilarini en ince noktasina kadar duzenleyen ve insan aklina bunlari ogrenmekten baska bir olanak vermeyen bu emirleri insan iradesiyle degistirmek, ilga etmek mumkun degildir; cunku yasaklanmistir: Bakara Suresi ndeki Ayetlerimi degistirmeyin (Bakara Suresi, ayet 41) seklindeki hukumden tutunuz da, Kitabi batil kilacak hicbir sey olmadigina (Fussilet Suresi, ayet 41-42) ya da kitabi ciddiye almayip reddedenlerin cehennemlik sayilacaklarina (Bakara Suresi, ayet 113-115) varincaya kadar, Kuranda yer alan buyruklar, fikir ozgurlugunu kokunden kurutacak nitelikte seylerdir.
Araplari tereddude dusurmemek ya da urkutmemek icin bazi ayetlerin mutesabih nitelikte gonderildigi iddiasina gelince... Boyle bir iddia, Tanri yi aciz durumdaymis gibi tanimlamaktan baska bir ise yaramaz. Cunku, eger Tanri, kendi yarattigi kullarini tereddude dusurmekten ya da urkutmekten cekiniyor ise, bu takdirde, gucsuzlugunu, aczini itiraf etmis oluyor demektir. Eger onlari urkutebilecek emir vermekten cekiniyor da, bu emri bazilarinin anlayamayacagi bir dilde veriyor ise, bu takdirde kullarindan korkuyor demektir! Ote yandan kullarina diledigi gibi anlayis gucu sagladigini ya da onlari dogru yola sokmak,gonullerini acmak olanagina sahip oldugunu soyleyen bir Tanri nin (ornegin, Enam Suresi, ayet 125), bazi ayetleri mutesabih nitelikte gondermeye neden ihtiyac duymus olabilecegi de ayrica anlasilmasi guc bir sorundur!
Butun bunlar bir yana, Muhammed in ilk anlarda yerlestirdigi ayetlerden anlasilan odur ki, Tanri, kendi emirlerinin herkes tarafindan anlasilmasini istemis bu nedenle de, buyruklarini apacik olmak uzere gonderdigini bildirmistir. Daha once diger ummetlere -sirf anlasinlar diye-, kendi dillerinde kitap gonderdigi gibi, Araplara da Kur an i, apacik bir dille, Arapca olarak, yani Araplarin kendi anlayacaklari dilde hem de yedi farkli okunusta gondermistir.
Yani anlasilmasini istedigi icindir ki, Kur an i apacik olmak uzere, en acik ve en anlasilacak tarzda, hem de cesitli Arap kavimlerinin kullandiklari yedi lehcede olmak uzere indirdigini soylemistir. Kur an in apacik olmak uzere gonderildigine dair Kur an da sayisiz denecek kadar cok ayet vardir. Butun bunlar ortadayken, bazi ayetleri muhkem (kesin, anlasilabilir) ve bazilarini mutesabih (supheli, anlasilamaz) sekilde gondermesinin ELBETTEKI anlami olamaz ve aksini iddia etmek ELBETTEKI yersizdir.
Dipnotlar ;
1)Sahih-i..., c.ll,s.62 vd.
2)Cerrahoglu, age, s. 17 vd
https://kuranelestirisi.wordpress.com/2011/11/24/kurandaki-celiskiler-ve-nedenler-3/
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder