25 Ağustos 2017 Cuma

TEVFİK TAŞ: ALMAN FAŞİST HAREKETİNİN YAKIN TARİHİ: KORKUNÇ ÜÇ GÜN, LİCHTENHAGEN 1992, DÖNEMİN BAKANI MERKEL...

 


TEVFİK TAŞ: ALMAN FAŞİST HAREKETİNİN YAKIN TARİHİ: KORKUNÇ ÜÇ GÜN, LİCHTENHAGEN 1992, DÖNEMİN BAKANI MERKEL...

Almanya'da neo-nazi sürülerinin Lichtenhagen beldesinde sığınmacılara ve Vietnamlı işçilere dönük katliam girişimi 25. yılında anılıyor. Dönemin gençlik bakanı Merkel'in faşistlerle bir araya gelip yaptığı naif diyalog hala hafızalarda. Artık başbakan olan Merkel, saldırının yıldönümünde ise video oyunları fuarının açılışına katıldı.

Cuma, 25 Ağustos 2017 11:24

Almanya'da faşist hareketin Rostock-Lichtenhagen'deki "Korkunç Üç Gün"ünün 25. yıldönümü anılıyor.

25 yıl önce 22 Ağustos'ta Liman kenti Rostock'un Lichtenhagen beldesinde sığınmacıların ve Vietnamlı işçilerin yaşadığı Sonnenblumen Sitesi Neo-Nazi sürüleri tarafından kuşatıldı.

Evet, kuşatıldı!

160 insanın yaşadığı yerleşke 3 gün boyunca faşist sürüler tarafından taşlanıyor, şişeler fırlatılıyor, dışarı çıkan acımasızca linç ediliyor ve en sonuda molotof kokteyli ile yakılıyorsa bunun adı kuşatma değil de nedir ki?!

Sanki 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı'nın provası Lichtenhagen'de sahnelenmiş dersiniz...

Öteden beri iyi organize olması ve istihbaratıyla övünen burjuva Alman devletinin polisi her ne hikmetse, Stalingrad önlerinde uluyan ataları gibi, bira eşliğinde alçakça alkış tutanların arasındaki Neo-Nazileri oradan uzaklaştırmayı başaramıyor.

Tarih öncesi kudurmuş köpeklerin Stalingrad önlerindeki ulumalarını Kızıl Ordu susturmuştu. Tarih öncesi kudurmuş köpeklerin uluyan torunlarını üç gün boyunca "çağdaş" Alman polisi uzaklaştıramadı!

Onlarca ağır yaralı, ölümden şans eseri dönmüş çocuklar, kadınlar...

Haber bülteni spikerinin deyimiyle, "olaylar yatıştıktan sonra", 31 Ağustos'da Federal Gençlik Bakanı Lichtenhagen'e gider. Bakan tanıdıktır: Angela Merkel.

Alman karşı-devrimindeki rollerinden dolayı pek çok Alman Demokratik Cumhuriyeti (ADC) yurttaşı Federal Alman Cumhuriyeti'nde (FAC) ödüllendirilir. Bu ödüllendirilenlerden biri de Angela Merkel'dir.

Genç Angela Merkel gençlikten sorumlu bakan yapılır Helmut Kohl hükümetinde. Federal Gençlik Bakanı Angela Merkel, fotoğrafta gördüğünüz yere gidip, "gençler" ile sohbet eder.

Neo-Nazi "gençler"in buluşup, birlikte uluma planı yaptıkları yerin adı "Gross-Klein", yani büyük-küçük lokali. Bu buluşma yerinin Türkçedeki argo karşılığı malûm...

Belli ki önceden kimseyi ısırmamaları konusunda sıkıca tembihlenmiş "gençler" ile fevkalade anlayış dolu, hummalı bir sohbete girer Bakan Merkel.

Merkel, "gençler"e sorar: "Diyelim ki Vietnamlı biri geldi ve burada bira içmek istedi. Ne yaparsınız?"

Neo-Nazi "genç" yanıtlar: "Burada bira içemezsin deriz..."

Bakan Merkel kafasını sağa sola çevirerek, hafiften "cık cık" eder. Ve ekler: "Fakat şiddet, şiddet olmaz!"

Karşı-devrimin genç Gençlik Bakanı'nın faşist "gençler" ile olan diyaloğu, "yapmayın çocuklar" tadında sonlanır. Bir tek "gençler"in başlarını okşamadığı kalmıştır Merkel'in.

Faşistlerin anlayışlı ablası rolündeki Merkel, 1992 Ekim'inde Stuttgarter Zeitung'a yaptığı açıklamada, sığınmacılara karşı yapılan alçakça saldırıyı yumuşatma gayreti içinde şunları söylemişti: "Mesele yalnızca gençlik fenomeni değil. Yetişkinler de böyle düşünüyor maalesef..."

Oysa dönemin iki yasal faşist partisi, sözü geçen pogrom saldırısında (toplu katletme) etkin şekilde yer almıştı. "Die republikaner" ve Alman Halk Birliği "DVU" adlı yapılar, Alman devletinin engin hoşgörüsüyle faaliyetlerini yasal planda yürütüyorlardı.

DVU, 2011'de NPD adındaki diğer yasal faşist parti ile birleşmeden önce, 2010'da kamu kasasından 108 bin avro para bile almıştı.

Alman istihbaratında "V-Mann" adı verilen iki taraflı çalışan ajan-provokatörlerin kamu kasasından yemlendikleri rakamlar eyaletler bazında milyon avrolarla muhasebe kayıtlarına geçiyor.

NSU'NUN ÜÇ ELEMANI DA 'BÜYÜK-KÜÇÜK' LOKALLERİNDE YETİŞTİ

Merkel'in ziyaret ettiği "Büyük-Küçük" lokallerinden yetişen "gençler"in bir kısmı daha sonradan Beate Zschäpe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt adlarıyla silahlı faşist NSU adında yer altına inmiş, 8'i Türkiyeli, biri Yunan olmak üzere dokuz göçmeni öldürmüşlerdi.

1990'da Neo-Naziler tarafından öldürülen Angolalı sığınmacı Amadeu Antonio Kiowa adına örgütlenen anti-faşist vakfın basın sözcüsü Robert Lüdecke, dönemin başbakanı Helmut Kohl'un da, Gençlik Bakanı Angela Merkel'in de ırkçı saldırıları olduğundan "daha küçük" göstermeye çalıştıklarına dikkat çeker.

Amedeu Antonio Vakfı basın sözcüsü Robert Lüdecke, Neo-Naziler'in ADC'nin çözülmesinin "kurbanı" olarak gösterilmeye çalışıldığını belirtiyor.

Burjuva Alman toplumunda derin kökleri olan ırkçılık, devletin şefkatli hoşgörüsü ve gizli desteği altında örgütlenmesi yerine, "komünist diktatörlüğün baskıladığı ya da ihmal ettiği gençler" olarak sunulmaya çalışıldı/çalışılıyor.

ADC'nin "otoriter eğitim anlayışı" insanları agresif yapmıştı söylenceye göre. Sol görünümlü liberaller ADC'yi "kızıl cilalı faşizm" olarak damgalamakta adeta birbirleriyle yarışa girmişlerdi. Bu başlıkta pek çok "tez" çalışması akademi dünyasında mantar gibi patlayıverdi.

1945 SONRASI NAZİZİM, BATI'DAN DOĞU'YA...

Faşist terörün ADC topraklarına girişi, 1989 sonbaharından sonradır. Yani Batı'nın Doğu'yu yutmasından sonra. "Yeni eyaletler" olarak ifadelendirilen eski ADC toprakları, karşı-devrim ile birlikte yalnızca iktisadi olarak özelleştirme markası altında yağmalanmadı. Siyasi olarak da Nazizme açıldı. Anti-komünist propagandaya gaz verilirken, Alman istihbaratı sevk ve idaresi altındaki Neo-Nazilerin "önde gelen" isimlerini Doğu'ya mobilize etti.

Rekor boyutlara ulaşan işsizlik, gelecek perspektifinden yoksunluk, sosyal güvencesizlik "gençler" arasında hızla taban buldu. ADC'de göz açtırılmayan Nazizim, "birleşik Almanya"da bayram ediyordu!

İLK POGROM DENEMESİ HOYERSWERDER 1991

Kapitalist Almanya'da bayram eden Nazizim, sığınmacılara yönelik ilk toplu saldırı provasının yine bir doğu beldesi olan Hoyerswerde'de yaptı.

"Yabancılardan arındırılmış bölge" konseptini hayata geçirmeye çalışan Alman faşizmi, 17-23 Eylül 1991'de Gana, Bangladeş, İran ve Romanya'dan gelen 240 sığınmacının yaşadığı yurdu 6 gün boyunca ablukaya aldı. Onlarca yaralanırken, onlarcası ölüm travmasını yaşamak zorunda bırakıldı. En az güvenilir olma özelliğini koruyan güvenlik kuvvetleri burada da "olaya müdahale etmekte yetersiz kalmıştı"...

Ardından Freital (doğu), Brendenbeck (batı), Münster (batı), March (batı), Tambach-Dietharz (doğu), Mölln (batı), Solingen (batı) belde ve kentlerinde göçmen ve sığınmacılara dönük ölümle sonuçlanan saldırılar başlatıldı.

Neo-Nazi terörünün en yoğun görüldüğü, ölümle sonuçlanan toplu yakma girişimlerinin tavan yaptığı 1990 ile 1993 arasında en fazla saldırı ana akım medyanın iddia ettiği gibi ülkenin doğusunda (yani eski ADC topraklarında) değil, batıda gerçekleşti.

Tabloda da görüleceği üzere, faşist terör yıldırma, caydırma, korkutma üzerine kurduğu stratejisini devletin gördüğü "lüzum üzere", cinayetlere kadar götürdü.

BAŞBAKAN KOHL VE 'TAZİYE TURİZMİ' DEYİMİ

23 Kasım 1992'de evleri yakılarak öldürülen insanlar için dönemin başbakanı Kohl, "taziye turizmi" ifadesinde bulunmuştu.

ADC'yi yutmuş olmanın verdiği böbürlenme ile televizyonların karşısına çıkan Kohl, Mölln'e taziyeye gitmediğini çünkü "taziye turizmi" yapmaktan kaçındığını söylemişti pişkin pişkin.

Kohl'un bu ifadesi "yılın en iğreti deyimi" seçilmişti 1992'de.

Alman karşı-devriminin "kurban"ı emekçiler, göçmenler, sığınmacılar oldu. En çok da, Günter Wallraff'ın deyimiyle, "en alttakiler" yani göçmenler ve sığınmacılar...

YILDÖNÜMÜNDE MERKEL 'GAMECOM' AÇILIŞI YAPTI

Lichtenhagen pogromunun 25. yıldönümünde video oyunları fuarını açmak için Köln'e gelen Merkel, "Gamecom 2017"nin açılışında ellerini her zaman yaptığı gibi kalp şeklinde kavuşturarak, birkaç söz etti.

Merkel video oyunları fuarının açılışında, "İnsan düşünmeye başladığından beri, oyun da oynar" dedi. Bu felsefi girişten sonra sözü fazla uzatmadan sadede geldi Merkel: "Oyunlar iktisadi açıdan büyük öneme sahiptirler."

350 bin ziyaretçinin beklendiği fuarda, şiddet oyunlarının yaptığı devasa ciroyu meşrulaştırmak için de, "Tabii, oyunlar sorumlu bir tutumla oynanmalıdır!" demeyi de unutmadı.

Oyunla öldürme öğretilen bir sektör için gayet güzel sözler. Tıpkı, "Büyük-Küçük"deki faşist "gençler"e verdiği öğütteki, "Fakat şiddet, şiddet olmaz!"ın değişik bir versiyonu ile: "Tabi, oyunlar sorumlu bir tutumla oynanmalıdır!"

http://haber.sol.org.tr/dunya/alman-fasist-hareketinin-yakin-tarihi-korkunc-uc-gun-lichtenhagen-1992-donemin-bakani-merkel

 
a45UyF587661-170825213820 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/08/25  22:20 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

Ad gloriam
Zafer icin

Latince Atasozleri

Kadin evden cikmamali perde arkasindan konusmali
AHZAB 33.evlerinizde oturun, eski cahiliye adetinde oldugu gibi acilip sacilmayin.
Namazi kilin, zekati verin, Allah a ve resulune itaat edin.
Ey ehl-i beyt!
Allah sizden, sadece gunahi gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
AHZAB 53.ey iman edenler!
Siz zamanini gozetlemeksizin, bir yemege davet edilmedikce, peygamber in evlerine girmeyin.
Ancak davet edildiginiz vakit girin.
Yemegi yediginizde hemen dagilin, sohbete dalmayin.
Cunku bu hareketiniz peygamber i uzmekte, fakat o (size bunu soylemekten) utanmaktadir.
Ama Allah, hakki soylemekten cekinmez.
Peygamber in hanimlarindan bir sey istediginiz zaman perde arkasindan isteyin.
Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onlarin kalpleri icin daha temiz bir davranistir.
Sizin Allah in resulunu uzmeniz ve kendisinden sonra onun hanimlarini nikahlamaniz asla caiz olamaz.
Cunku bu, Allah katinda buyuk (bir gunah) tir.

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -9-

I$ik bir dalgacik olarak mi hareket ediyordu, yoksa parcacik olarak mi? Peki neden ikisi birden ayni anda olmasin? 1909 yilinda Albert Einstein isinan cisimlerin davranislarini incelerken, isigin hem dalgacik hem de parcacik davranis ozelligi gosterdigini farketmeye basladi ve sunlari yazdi: Kanaatime gore kuramsal fizigin gelisimindeki bir sonraki safha bize dalga ve yayilma kuramlarinin bir tur birlesimi biciminde bir i$ik kurami getirecektir. 1926 yilinda, atomun bir i$ik paketcigi urettigine kanaat getirilerek ortaya foton kelimesi atildi.

Isigin parcacik ozellikleri gosterdigini Max Planck da farketmisti. I$ik sanki dalga paketleri gibi geliyor ama bunlar parcacik olarak kabul ediliyordu. Ortada bir suru kafa kari$ikligi vardi. Sonunda Louis De Broglie, Einstein in i$ik paketcileri icin turettigi iki denklemi yeniden ele aldi ve iki tur davranisin ayrilmaz bir sekilde butun olusturdugunu tezine yazdi. Yine ayni donemlerde Pauli dislama ilkesi gelistirildi. Bu ilke, neden atomlarda elektronlarin kabuk seklinde ve belli sayilarda yer aldigini aciklamaktaydi. 1920 li yillara gelindiginde ise, her sey adeta corbaya donmustu. I$ik ve atom uzerine yapilan calismalardaki dogruluklardan dolayi kuantum fiziginden kimse vazgecemiyordu, fakat kurami derli toplu bir sekilde izah eden kimse de yoktu. Bazilarina gore bunun soyle bir sebebi vardi. Einstein de dahil olmak uzere, kuantum fizigine kapi aralayan bilimciler hala gecmisten kopamamislardi ve kuantum dunyasini kla$ik fizik cikarimlariyla ele almaya calisiyorlardi. Oysa yapilacak olan sey kuantum cikarimlarini oldugu gibi kabul etmek ve onu kla$ik fizigin anlayisi ile kavramaya calismaktan vazgecmekti. Neyse ki, simdi yeni jenerasyon genc bilimciler geliyordu ve onlar hala eski mantikla gitmektense kuantumu oldugu gibi kabul etmeye hazirdilar.

Bundan sonraki tarihceyi ise ozetlemiyecegim, cunku derli toplu bir ozeti bile onlarca sayfa tutabilir. Dunyanin her yerinden yasli veya genc bilimciler, su kuantum denen seyin ne ifade ettigini anlamak icin binlerce deney yaptilar, yuzlere varsayim gelistirdiler. Hic kimse tam olarak sunu anliyamiyordu; bir partikul hangi yasaya gore hareket etmekte veya yon tercihi yapmaktaydi?

Fizik tarihine cift yarik deneyi olarak gecen deney, cesitli fizikciler tarafindan bir i$ik kaynagi veya elektronlar gonderen cihazlar kullanilarak gerceklestirilmistir. Cagdas fizigin buyuk ustasi Richard Feynman a gore bu deney kuantum fizigini anlayabilmenin tek yoludur ve butun gizem deneyin sonuclarinda saklidir. Dr Hawking in kitabindan alintilara geciyorum. Cift yarik deneyinin ve yorumlarinin tumunu alabilmem mumkun degil. Deneyin yuzlerce, binlerce sayfalik yorumu yapilabilir. Ben kitaptan, onemli buldugum bazi yerleri alacagim.

Kuantum fiziginin ilkeleri 20. yuzyilin baslarinda, doganin atom ve atom alti duzeylerini Newton kuraminin ve gorelilik kuramlarinin aciklamakta yetersiz kaldigi anlasildiktan sonra gelistirildi.

Cift yarik deneyi ilk kez 1927 de, Bell laboratuvarinda deneysel fizikci olarak gorev yapan ve elektron isinlarinin nikelden yapilam bir kristal ile etkilesimi uzerinde calisan Clinton Davisson ve Lester Germen tarafindan gerceklestirildi. Elektron gibi madde parcaciklarinin (partikullerin) su dalgalari gibi hareket ediyor oldugu gercegi, kuantum fizigine ilham veren sasirtici sonuclardan biridir.

Stephen Hawking in anlatmaya calistigi kuramdaki partikul parcacik kavramini, gundelik hayattakiler ile karistirmayin. Mesela tenis toplari, bilardo toplari, tas parcalari gibi. Bunlarin hareketleri rastlantisal olsa dahi Newton hareket ve cekim kanunlarina uyarlar.cift-yarik-deneyi1

Once, bildigimiz parcaciklar ile yapilan cift yarik deneyine bakalim. Yukardaki resimde bir kaynaktan bir gozlem ekranina dogru ufak topcuklar rastgele firlatilmaktadir. Toplar iki yariktan birinden gececek ve arkadaki perdeye ulasacaklardir. Toplarin bir kismi yariklardan gecemeden engele carpar ve donerler, bir kismi ise, iki yariktan birinden gecmeyi basarir. Arkadaki perdede ise toplarin birlesmesi ile bir oruntu olusur. Yariklara yakin noktada parcaciklar toplasirlar, yariklardan uzaklastikca parcaciklar seyreklesir. Bunun matematigi basittir. Arkadaki perdeye dusen toplarin sayisi, yariklardan tek tek gecen toplarin toplam sayisina esit olacaktir. Yani; P12(x)=P1(x)+P2(x) olarak ifade edebiliriz. Arkaya dusecek olan toplarin olasiligi, her bir yariktan gecen toplarin olasiliklarinin toplamidir. Ayrica, perdeye gelen her topun geriye dogru isletilebilen bir gecmisi vardir. Mesela, son firlattigimiz top ustteki yariktan gecip arkadaki perdeye ulasirsa, hareketi geriye dogru isletip topun kaynaga dogru geri gidisini izleyebiliriz. Topun kutlesini, hizini ve benzer degerleri biliyorsak, herhangi bir zaman icinde bulunabilecegi yeri tam olarak belirleyebiliriz.

Buraya kadar sorun yok. Ama kuantum dunyasinin parcaciklari boyle hareket etmezler. Dolayisi ile, oncelikle, yukardaki tablodan cikan sonuclari unutmaniz gerekmektedir. O tablo kla$ik Newton fizigine dayali hareket ve olasilik tablosudur. Alintilara devam ediyorum.

Kuantum fiziginin temel kurallari doganin guclerini ve nesnelerin bu guclere nasil tepki verdiklerini tanimlar. Newton unki gibi kla$ik kuramlar gundelik deneyimimizi yansitan bir cerceve uzerine insa edilmislerdir ve bu cercevede madde bireysel bir varliga sahiptir.

Yukardaki cumleye dikkat. Kla$ik fizigin parcaciklari belli bir kutlesi, hacmi, hizi, ivmesi vb bulunan gercek parcaciklardir. Tipki ust resimde, bir kaynaktan firlatilan toplar gibi. Ama kuantum fiziginin parcaciklari bir olasilik dalgasidir ve hesaplamalari cok farklidir.

Newton fizigindeki parcaciklarin kesin konumu belirlenebilir, belli yollari izler vb. Kuantum fizigi, doganin atom ve atom alti duzeylerde nasil isledigini gosterir. Daha sonra ayrintilari ile gorecegimiz gibi, kavramsal cercevesi tumuyle farklidir ve bu cerceveye gore bir nesnenin konumu, yolu, hatta gecmisi ve gelecegi kesin olarak belirli degildir. Cekim gucunun kuantum kurami veya elektromanyetizmanin kuantum alan kurami hep bu cerceve icinde olusturulmustur.

Gundelik hayatimiza son derece yabanci bir cercevede gelistirilen kuramlar, kla$ik fizik tarafindan olabildigince kesinlikle modellenen basit deneylerin sonuclarini da aciklayabilir mi? Aciklayabilir; cunku biz ve cevremizdeki her sey, akil almaz sayida atomdan olusan birle$ik yapilariz. Bilesimleri kuantum fiziginin ilkelerine uysa da, futbol topunu, salgami, jumbo jeti ve bizi olusturan buyuk atom topluluklarinin yariklardan gecerken kirinimdan kacabilecegi aciktir. Yani, gundelik nesnelerin bilesenleri kuantum fiziginin ilkelerine uymakla beraber, Newton yasalari gundelik hayatimizdaki bile$ik yapilarin nasil davrandigini cok dogru sekilde tanimlayan etkileyici bir kuram olusturur.

Yukardaki anlatimi acmak isterim. Kuantum fizigine cok yuzeysel yaklasan bazi kisiler, bu fizigin diger fiziksel kuramlari yok ettikleri gibi bir sonuca ulasirlar. Boylece, insanlara dogadaki hicbir seyin belirli olmadigi, gerceklikten uzak bir tablo sunarlar. Bu, kesinlikle yanlis bir yaklasimdir. Fark surdaki Newton fizigi, ozel ve genel gorelilik kuramlari ve kuantum fizigi farkli uzay-zaman boyutlarindaki olaylari aciklamak icin gelistirilmistir. Bunlarin her biri kendi icinde dogrudur. Mesela, bir topun belli bir hizla giderken, bir cukurun yanindan gecerken nasil egim kazandigini Newton fizigi ile rahatlikla aciklayabilirsiniz. Fakat ayni hareketi gorelilik kuramlari ile aciklayabilmek de mumkundur. Cunku, gorelilik kuraminda yer alan ve uzun mesafelere, yuksek hizlara ait matematik degerler, bizim kendi uzay-zamanimiza gelince herhangi bir sapma gostermezler. Dolayisi ile ayni sonuclara varabiliriz. Diger yandan, bunun tersi dogru degildir. Yani, yakin uzayda gecerli olan bir matematigi, galaktik olculere uygulayamazsiniz, cunku mesafeden ve hizdan kaynaklanan buyuk sapmalar ortaya cikacaktir.

Kulaga tuhaf gelebilir; ancak bilimde buyuk topluluklarin kendi bireysel bilesenlerinden oldukca farkli bir sekilde davrandigini gosteren pek cok ornek vardir. Tek bir noronun gosterdigi tepkiler, insan beyninin gosterecegi tepkileri neredeyse hic haber vermez veya bir su molekulunu bilmek size bir golun davranacagi hakkinda cok bir sey soylemez. Kuantum etki alanindan Newton yasalarinin nasil ciktigini bulmak icin fizikciler hala calismakta. Kesin olarak bildigimiz sey, butun nesnelerin bilesimlerinin kuantum fizigi yasalarina uydugu ve Newton yasalarinin, kuantum bilesimlerinden olusan makroskobik nesneleri tanimlamak icin iyi bir kestirim sundugudur.

Bu nedenle Newton cu kuramin ongoruleri, etrafimizdaki dunyayi deneyimlerken gelistirdigimiz gerceklik gorusumuze uygundur. Ancak kendi baslarina atomlar ve atom alti parcaciklar, bizim gundelik deneyimlerimize tamamen aykiri bir davranis sergilerler. Kuantum fizigi bize evrenin bir resmini sunan yeni model bir gercekliktir. Bu resimde, gercekligi sezgisel olarak algilayisimizin temeli olan pek cok kavram artik bir anlam tasimiyor.

Yukardaki bolum de cok onemli. Dogada, bir butunu olusturan parcaciklar ile butunun kendisi ayri ayri calisabilirler. Bu gercekten yorumlanmasi cok zor bir konudur ve sadece fizigin degil, mesela norolojinin de ilgi alanina girmektedir. Beni ben yapan hangi norondur? Yoksa noronlarin birle$ik davranisi, kendi basina tek bir norondan farkli bir sey midir? Evinizin onunde bir sinema salonu bulundugunu ve sizin her gun sinemaya gelen insanlari seyrettiginizi dusunun. Tek tek her insanin hareketini bilemezsiniz ama onlarin toplu davranislari, sinemaya gunde ortalama kac kisinin gelebilecegi gibi bir konuda size fikir verebilir.

Kuantum fiziginin anlasilmasindaki en zor konulardan biri, temelinde belirsizlik olan bir fizikten belirliligin ortaya nasil ciktigidir. Bir gokdelene baktiginiz zaman, o gokdelenin aniden ortadan yok olmasini ve baska bir yere gitmesini bekleyemezsiniz. Ortada, makro yasalara uyan genel bir belirlilik hali vardir. Dolayisi ile kuantum fizigini adeta bir masal dunyasi gibi dusunmemek gerekir. Atom ve atom alti parcaciklarin davranislari ne kadar tuhaf olsa da, bu tuhaf dunya ortaya farkli matematiksel modellemelerle aciklayabilecegimiz bir gerceklik cikarmaktadir.

Bir sonraki bolumde yapacagimiz tartisma icin kuantum fiziginin bazi ozelliklerinin anlasilmasi gerekiyor. En temel ozelliklerinden biri dalga-parcacik ikiligidir. Madde parcaciklarinin bir dalga gibi davranmasi herkesi sasirtir. Ancak isigin bir dalga gibi davranmasi artik kimseyi sasirtmiyor. Ingiliz fizikci Thomas Young un deney sonucunda, insanlar isigin Newton un inandigi gibi parcaciklardan degil, dalgalardan olustuguna ikna oldular.

Newton un isigin bir dalga olmadigini soylerken yanildigi sonucuna varilabilir. Ama parcaciklardan olusmus gibi davrandigini soylerken hakliydi. Gunumuzde bu parcaciklara foton diyoruz.

Werner Heisenberg (1901-1976)

Kuantum fiziginin temel ilkelerinden bir digeri de, Werner Heisenberg tarafindan 1926 da formule edilen belirsizlik ilkesidir. Belirsizlik ilkesi bize, bir parcacigin konumu ve hizi gibi belirli verileri ayni anda olcme yetenegimizin sinirli oldugunu soyler. Belirsizlik ilkesine gore, parcaciginin konumundaki belirsizligi momentumundaki (parcacigin kutlesi carpi hizi) belirsizligi ile carptigimizda elde edecegimiz sonuc asla Planck sabitinden daha kucuk olamaz.

(Plank sabiti bir fotonun enerjisinin frekansina bolunmesiyle elde edilen bir sabit sayidir. Yakla$ik degeri 6/10 uzeri 34 jul/saniyedir.)

Biraz tekerleme gibi olacak ama isin ozunu soyle anlatabiliriz. Hizi ne kadar kesin olcerseniz, konumu o kadar az kesin olcersiniz, veya tersi, konumu ne kadar kesin olcerseniz hizi o kadar az kesin olcersiniz. Ornegin, konumdaki belirsizligi yariya indirdiginizde hizin belirsizligini ikiye katlamis olursunuz. Sonuc olarak, kutlesi bir kilogramin ucte biri agirliginda olan futbol topu gibi makroskobik bir nesnenin yerini her yone dogru 1 milimetre kesinliginde saptadigimizda, hizini saatte kilometrenin milyar milyar milyarda birinden daha kesin olarak olcebiliriz. Topun kutlesi 1/3 tur ve konumunun belirsizligi 1/1,000 dir. Planck sabitindeki butun o sifirlara karsilik gelmesi icin hicbiri yeterli degildir ve bu yuzden gorevi hizin belirsizligini ustlenir. Ancak bir elektronun kutlesi 0,0000000000000000000000000000001 dir, bu nedenle elektronlarda durum oldukca farklidir. Bir elektronun konumunu, bir atomun yakla$ik buyuklugune denk gelen bir kesinlikte olcersek, belirsizlik ilkesine gore bu elektronun hizini saniyede arti veya eksi 1,000 kilometreden daha kesin olcemeyiz ki bu da pek dogru bir olcum olmaz.

Bunu farkli yorumlayanlar da olmustur. Bir baska yoruma gore ise, elektron gibi bir parcacigin hem hizini hem konumunu ayni anda kesin olarak belirleyemeyiz, cunku dogada hizi ve konumu ayni anda kesinlikle belirlenebilecek boyle bir alt parcacik yoktur. Bunun soylenmesinin sebepleri var ve bu durum parcaciklarin olasilik dalgalari ve fazlari konusuna girildiginde daha netlikle ortaya cikacak.

Bir sonraki bolumde, cift yarik deneyinin su dalgalari ile elektronlarla nasil sonuclar verdigini ele alacagim. Ancak cift yarik deneyinin kuramsal yorumlari gozden gecirildikten sonra kuantum kuramina gercek bir giris yapilabilir; cunku kuramin icerdigi cikarimlar hayal gucunun sinirlarini zorlamaktadir.
-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder