22 Şubat 2018 Perşembe

YILMAZ ÖZDİL : BİR GAZETECİNİN HATIRA DEFTERİ…

Ülkede tek başına merkez sol iktidarı sayılı gündür.
Koalisyonları da saysanız ülke yönetiminin büyük oranda merkez ve merkez sağ partiler arasında yürütülmüş olduğu görülecektir.
Peki ülkede yaşanan bu çürüme sürecinin sorumlusu kimdir?
Batılı yaşam tarzı mı insanları ahlaksız etti?
Yeteri kadar cami olmadığı için mi bu hallere düştük?
İmamlar mı yetersiz geldi?
Kim bozdu bu halkın ahlakını?

Ya da kendimizi aynı klasmanda saymaya özellikle gayret gösterdiğimiz İslam ülkelerinde genel ahlak seviyesi bizden daha mı iyi?
Ahlak dediğimiz şey nedir?
Herkesin yaptığı şeyler ahlak normu mu oluyor?
Misal herkes çocuklarla evlense, erkek çocuklarına hallense, her yerde ve her zaman kadına sokakta rahat huzur yüzü verilmese bunu ahlak mı sayacağız?

Lafı eğip bükmeden sorayım, İslamın ahlakını ahlaki ölçü saymak doğru mudur?
Bu güne kadar başarılı olmuş mudur?

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA     



YILMAZ ÖZDİL : BİR GAZETECİNİN HATIRA DEFTERİ

22 Şubat 2018

Altı yaşındaydım.

Hayli yaşlı bir komşumuz vardı.

90 küsur.

Vade doldu vefat etti.

İlk kez tanışmıştım ölümle… Dün gibi hatırlıyorum. Mahallede adeta yas ilan edilmişti. Televizyon açmak yasak. Radyo yasak. Teyp yasak. "Duyulur ayıp olur" deniyordu. Yüksek sesle konuşmak yasak. Top oynamak yasak. Çıt çıkarmaya utanılırdı. Sessizlik hakim olurdu. İşine okuluna gidenler başı öne eğik hüzün korteji gibi yürürdü.

*

Yatağında eceliyle son nefesini veren 90 küsur yaşındaki insanlarımızı bile böyle uğurlardık… Hatırlarsınız.

*

Türkiye henüz bu duygularını yitirmeden önce gazeteciliğe başladım.

Gece muhabiriydim.

İlk haberim cinayetti.

Zordu.

Öldürülen kişinin tek kare vesikalık fotoğrafını alabilmek için cenaze evine gidip kendimi sivil polis olarak tanıtmıştım. Başka çarem yoktu. Çünkü gazeteci falan giremezdi cenaze evlerine… Hatta mahalleye bile giremezdi. Acılı aileye saygısızlık olarak kabul edilirdi.

*

Diri'ye olmasa bile…

Ölü'ye saygı vardı en azından.

*

Sonra?

Sonra bi haller oldu bize.

*

12 Eylül ve Özal süreciyle beraber yozlaşma hızlandı.

80'lerin sonuna doğru gazetecilerin cinayet mahalline gitmesine gerek kalmadı cinayet mahalli gazetelere gelmeye başladı.

"Gazetede resmim çıksın da nasıl çıkarsa çıksın" gibi tuhaf bir "şöhret" duygusu toplumu zehirliyordu.

Öldürülen kişinin ailesi fotoğraf albümünü koltuğunun altına koyup gazeteye getiriyordu.

İnanmakta güçlük çekeceksiniz ama komşular da gelsin diye minibüs tutan maktul ailesi bile gördüm.

*

90'lı yılların başında gazeteciler artık zahmet edip telefon etmiyordu.

"Cinayet oldu fotoğrafları getireyim mi?" diye kendileri telefon ediyorlardı.

E memlekette cinayetler artmıştı hangi biri basılacak…

"Öldürülen kız güzelse getir güzel değilse boşver" denilmeye başlandı.

Manşeti sağlama almak için kurbanın gelinliğini getiren bile oluyordu.

*

90'ların sonuna doğru maktul aileleri şımardı!

Özel televizyonlar çıkmıştı gazetelere yüz vermemeye başladılar. "Tirajın kadar konuş" diye küçümsüyorlardı.

Gazeteler kurbanların kuru kuruya fotoğraflarını vermeye çalışırken televizyonlar şakır şakır düğün videolarını yayınlıyordu.

"İşte görüyorsunuz sayın seyirciler katil aile dostuydu boğazını kestiği geline bileziği böyle takmıştı şöyle halay çekmişti" filan.

*

Bilahare milenyum geldi. 2000'ler.

Cep telefonları hayatımıza girmişti görüntü yağıyordu.

Öldürülen kadının tatil videosu katledilen çocuğun sünnet videosu falan kesmemeye başladı. Zaten video işi internete kaymıştı. Cinayet seyretmek için ana haber bültenlerini beklemeye gerek kalmıyordu gazetelerin internet sayfalarını tıklayıp hemen seyrediliyordu.

*

Özel televizyonlara yeni bi atraksiyon lazımdı.

Bulundu…

Anne babalara "evinize canlı yayın aracı gönderelim çocuğunuzu nasıl öldürdüler çıkın anlatın" denildi.

Kabul ettiler!

*

Ama… Canlı yayın aracı göndermek pahalıya maloluyordu. "Çok istiyorsanız gelin stüdyoda spikere anlatın" denildi.

Onu da kabul ettiler!

*

Bu sefer başka bi pürüz çıktı ortaya… Özel televizyonların sayısı belki 100 tane öldürülenin anası babası sadece iki kişi.

Arz-talep meselesi yüzünden karaborsa oluşuyordu.

İşin içine para girdi.

"Bizim ekrana çıkın şu kadar para verelim" diyen kanala çıkmaya başladılar. Para verenlerin reytingi arttı.

Aileler tadını almıştı.

"Para vermem" diyenlerin telefonuna bile çıkmıyorlardı.

*

İpin ucu öyle kaçmıştı ki sektör haline gelmişti. Komisyonla çalışan aracılar peydah olmuştu. Aileyi önceden bağlıyor futbolcu menajeri gibi televizyon kanallarıyla pazarlığa oturuyorlardı.

Neyse ki medya patronları musluğu kesti. "Etik gazetecilik" ayağına yatıldı haber için para ödenmekten vazgeçildi.

*

Medyamız bu olan bitenlerden ders çıkarmıştı. Özeleştiri yapıldı. Denildi ki… Rekabet için birbirimizin kafasını gözünü yarmayalım herkese yetecek kadar maktul ailesi var paylaşalım!

*

Bu makul öneride uzlaşıldı.

Aileleri kırışmaya başladılar.

Kurbanın babası Star'a çıkıyorsa annesi Kanal D'ye çıkıyor ağabeyi atv'ye gidiyor kızkardeşini Show Tv alıyordu.

Ntv Cnntürk gibi haber kanalları zayıf kalıyor genellikle amca'yla teyze'yle idare ediyorlardı.

Herkes konuklarını aynı anda canlı yayına çıkarıyor reytingin takdiri yüce Türk milletine bırakılıyordu!

*

Ailece anlatılıyor…

Ailece seyrediliyordu.

*

Böyle böyle yavaş yavaş usul usul "ölüm normalleşti"rildi.

Rutinleştirdi.

*

Özgecan'ın babası mesela sahneye çıkıp konser verdi!

*

Evet yanlış okumadınız… Tayyip Erdoğan'ın emriyle "devlet sanatçısı" yapıldı Mersin Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'na alındı kızının adı verilen meydanda ramazan konserinde sahneye çıktı solistlik yaptı.

*

Kızı öldürüldüğünde şarkıcı olsaydı hayat devam ediyor diyeceğim ama… Kızı öldürüldüğünde grafikerdi matbaalarda çalışıyordu. Müziğe merakı var diye Tayyip Erdoğan tarafından "devlet sanatçısı" unvanı verildi çıkıp şarkı söylesin diye koroya dahil edildi.

*

Ve önceki gün…

Artık medyamıza da gerek kalmadığı anlaşıldı.

*

Balıkesir'de kız istemeye giden herif kızı vermedikleri için av tüfeğini getirdi kız tarafını komple vurdu üç kişiyi öldürdü dört kişiyi yaraladı bu hunharca katliamını cep telefonuyla kaydetti spiker gibi anons yaparak "sosyal medya"da yayınladı!

*

Kendin pişir kendin ye dönemi başladı.

*

Sayın sorumsuz medyamız…

"Değerli" insanları toplumun önüne rol model olarak getirmektense "değersiz önemli" insanları parlattı.

Sayın vurdumduymaz ahalimiz…

"Değerli" insanlara saygı duymaktansa "değersiz önemli" insanları baştacı yapmayı tercih etti.

*

Kaçınılmaz sonuç buydu.

Bir zamanlar 90 küsur yaşındaki komşusu eceliyle vefat ettiğinde bile adeta yas ilan eden milletten… Dünyanın en vahşi toplumu yaratıldı.

*

Afrin şehitlerinden birinin bile adını bilmeyip Survivor kadrosunu eksiksiz sayabilen topluma yavaş yavaş usul usul işte böyle ulaşıldı.

http://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/bir-gazetecinin-hatira-defteri-2238866/


a45UyF587661-180222204714 Oraj Poyraz At Neomailbox 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2018/02/22  21:32 2  65  AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com

 


Philosophum non facit barba
Sakal adami filozof yapmaz.

Latin Atasozu

Risale-i Nur u sadece kuslar degil, gokte ve havada bulunan tum varliklar alkislar

Said-i Nursi
Islam dinine gore basta insan olmak uzere, butun yaratiklar kendi dillerince Tanrinin adini anarlar.

Nehrin denize dogru akmasi kaynagina saygisindandir.

Anonim Nasihat

Akil susu DIL, dil susu SOZdur.
Insanin susu YUZ, yuzun susu GOZdur...

Anonim


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder