31 Ocak 2020 Cuma

BİLAL ERDOĞAN'DAN 'HÖD'LÜ 'ZORT'LU AÇIKLAMA

Mehmet Akif'e lafım sözüm yok ama, diğerleri felaket.

Necip Fazıl...
Nuri Pakdil...
Eksiği var, onu da ben tamamlayayım.
Rıza Nur...
Kadir Mısıroğlu...
Mustafa Armağan...
Belki bir iki isim daha olabilir.

Bunlar mı Türkce konuşabilen Anadolu ve Trakya Türk halklarına milliyetçilik, vatan severlik öğretecek.

Bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
Bu adamların hepsi de ayrı ayrı süzme Or-Ço.
Rıza Nur hariç ona kıyamam, adam hasta, hatıratını ciddiye de almıyorum, ama onu kullananlar öyle değil.

Ki bu zerzevatın en önemli özellikleri cihatçı, şeriatçı, Dar-ül Harpçi olmalarıdır.
Bunlar millet dediğinde siz bunu İslam milleti olarak bileceksiniz.
Bunlar için bizim anladığımız haliyle milliyetçilik ilkel bir ashabiyettir.
Yani bunlar ulus, halk, millet tanımaz.
Ve bunlar halka Türklük, Türkçülük, Türk vatanı falan anlatacak.

Dötümle bile gülemiyorum.
Bunların bu güne kadar anlattıkları hep Arap ülküsü, ideali olmuştur.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


BİLAL ERDOĞAN'DAN 'HÖD' 'ZORT'LU AÇIKLAMA

Türkiye ençlik Vakfı (TÜGVA) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan "Bir Mehmet Akif'i tanımazsa hayat hikayesini bilmezse Necip Fazıl'ın bu millete vermek istediği mesajları ıskalarsa Nuri Pakdil'in mücadelesini anlayamazsa bu çocuklar özgür ve bağımsız diyebilir miyiz? İşte Amerika 'höd' dedi mi oturan Avrupa 'zort' dedi mi kalkan çocuklar olur ondan sonra" dedi.

06 Kasım 2019 Çarşamba 17:06


TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde vakfın temsilcilik açılışına katıldı.

Gençlerin Mehmet Akif Ersoy ve Necip Fazıl'ı tanıması hayat hikayelerini bilmesi gerektiğini iddia eden Bilal Erdoğan "Bir Mehmet Akif'i tanımazsa hayat hikayesini bilmezse Necip Fazıl'ın bu millete vermek istediği mesajları ıskalarsa Nuri Pakdil'in mücadelesini anlayamazsa bu çocuklar özgür ve bağımsız diyebilir miyiz? İşte Amerika 'höd' dedi mi oturan Avrupa 'zort' dedi mi kalkan çocuklar olur ondan sonra. Bu bir bağımsızlık mıdır? Bu bizlere yakışır mı? Bu toprakları bizlere vatan yapanlar Söğüt'te Domaniç'te bir yürüyüş başlatanlar bunu kabul edebilirler miydi acaba? Bizim bağımsız gençlere ihtiyacımız var. Özgüvenleri olan bütün dünyaya dair planları olan. Bu dünyada zulüm duracak biz bunun mücadelesini vereceğiz. 'En uzak tüyü bitmemiş yetimin hakkı benden sorulur' diye kaygılanacağız. Çünkü artık dünya küçük. Şuradan atlıyorsunuz 10 saat sonra Japonya'dasınız 10 saat sonra New York 'tasınız 10 saat sonra Güney Afrika'dasınız. O zaman bizim ufkumuz sadece Kütahya ile Türkiye ile sınırlı olamaz" diye konuştu.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1700507/bilal-erdogandan-hodlu-zortlu-aciklama.html

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Turk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare cumhuriyet idaresidir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

40. SOYUT BIR RUH ZEKI OLAMAZ VE BIR ILAHI ZEKAYA TAPMAK HAM BIR HAYALDIR

Zeki olarak adlandirdigimiz bir varligin dusuncelere, iradelere sahip olmasi gerekir. Dusuncelere, iradelere sahip olmak icin organlara sahip olmak gerekir; organa sahip olmak icin bir vucuda sahip olmak gerekir. Cisimleri etkilemek icin cisme sahip olmak gerekir. Duzensizligi, karisikligi hissetmek icin "sikinti duymak" yetenegi olmalidir. Bundan acik olarak su sonuc cikar: Soyut bir "ruh" zeki, kavrayisli olamaz ve dunyada olup bitenlerden etkilenemez. Siz, "ilahi zeka, ilahi fikirler, ilahi amaclar insanlarin zekalariyla, fikirleriyle, amaclariyla hicbir sekilde benzerlik gostermez" diyorsunuz. Ancak bu durumda, insanlar gerek iyi, gerek kotu olarak Allah'in amaclarini nasil degerlendirir, dusuncelerini nasil akla vurur, zekasini nasil tutkuyla yuceltebilir?! Bu durum, hakkinda bir fikir edinmek mumkun olmayan bir zat hakkinda hukum vermek, onu fazlasiyla takdir etmek ve begenmek, ona tapmak demektir ve Allah'in isine, amaclarinin derinligine hayran olmak, hakkinda bir fikir vermek mumkun olmayana tapmak degil midir? Bu ayni amaca hayran olmak, ne icin oldugunu bilmeksizin hayran olmak degil midir?

Hayranlik cehaletin kizidir. Insanlar ancak anlamadiklarina hayran olur ve taparlar.

- - - - - - - - - - - - -
Dogru sozler paylasildikca dogru dusunceler artar, paylasalim.

George Orwell

- - - - - - - - - - - - -
Mahser Gunu'nu beklemeyin.

Zaten her gun yasaniyor.
CAMUS,ALBERT (1913-1960) Cezayir dogumlu Fransiz yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

30 Ocak 2020 Perşembe

SİNAN MEYDAN: Sözde Ermeni Kırımını TANIYAN PADİŞAH




SİNAN MEYDAN: Sözde Ermeni Kırımını TANIYAN PADİŞAH

"Sizlere yemin ederim ki ben masumum! Son sözüm bugün de budur yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun böyle adalet!" (Kaymakam Kemal Bey 10 Nisan 1919)

Barış Pınarı Harekâtı sırasında iyice gerilen Türk-Amerikan ilişkileri sonrasında geçtiğimiz hafta ABD Temsilciler Meclisi sözde Ermeni soykırımı tasarısını kabul etti.

Emperyalizm "1915 Ermeni tehcirini" 1919'dan beri Türkiye'ye karşı bir silah olarak kullanıyor. Şöyle ki ilk olarak bundan tam 100 yıl önce 1919'da o zamanın emperyalist gücü İngiltere İstanbul'u işgal eder etmez işbirlikçi saray hükümetine "tehciri" "kırım" tehcire karışanları da "kırım suçlusu" olarak kabul ettirmişti. İngilizlere yaranmak isteyen Padişah Vahdettin ise Ermeni tehcirine karışanları "kırım suçlusu" olarak kabul etmiş ve saray hükümetleri eliyle İngilizlere teslim etmişti.

İNGİLİZLERE YARANMAK İÇİN

30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan hemen sonra 13 Kasım 1918'de İtilaf devletleri İstanbul'u fiilen işgal ettiler.

Padişah Vahdettin İngilizlere yaranma dürtüsüyle hemen harekete geçti. Öncelikle siyaseten düşman olduğu İttihatçılara adeta savaş açtı. Böylece İngilizlerin güvenini kazanmaya çalıştı.

Padişah Vahdettin İstanbul'un işgalinden sadece 10 gün sonra 24 Kasım 1918'de The Daily Mail muhabiri G. Ward Price ile bir mülakat yaptı. Vahdettin o mülakatında Ermeni tehcirinden şöyle söz etti:

"Eğer tahtta olsaydım bu esef verici olay yaşanmazdı. İngiltere'de öteden beri Türklere karşı mevcut dostluk duyguları savaş başladığı zaman hemen yok olmuş değildi. Fakat Ermenilerin öldürülmeleri İngilizlerin Türkiye'ye karşı duygularında derin bir değişiklik yaratmıştır. Bu kötülükler kalbimi yaralamıştır… Adalet çok geçmeden yerini bulacaktır. İngiliz milletine kuvvetli sevgi ve hayranlık duygularımı Kırım Savaşı'nda İngilizlerin müttefiki olan babam Sultan Abdülmecit'ten miras aldım. Şimdi bu sebepten memleketim ile Büyük Britanya arasında öteden beri mevcut dostane ilişkileri yenileyip kuvvetlendirmek için elimden geleni yapacağım. " (Gotthard Jaeschke Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri s. 3 4)

Belli ki Padişah Vahdettin kendi ifadesiyle ngiltere ile dostane ilişikler geliştirmek için" İngilizlerin ortaya attıkları "Ermeni kırımı" tezini kabul etmekte hiç tereddüt etmeyecekti.

Padişah Vahdettin aynı mülakatta Gazeteci Ward Price'e Osmanlı'yı savaşa sürükleyen ve Ermeni tehcirine karışan İttihatçıların mutlaka cezalandırılacaklarını söyledi. (Lütfi Simavi Osmanlı Sarayının Son Günleri s. 448-449)

Vahdettin 7 Aralık 1918'de Ayan Meclisi üyesi Azaryan Efendi'yi kabulünde de "Ermenilere karşı gerçekleştirilen mezalimden dolayı" üzüntülerini bildirdi. (Tayyip Gökbilgin Milli Mücadele Başlarken 1 s. 15)

İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Arthur Calthorpe 10 Ocak 1919'da İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği gizli bir telgrafta Padişah Vahdettin'in Sadrazam Damat Ferit'i Tom Hohler'e göndererek "Ermenilere kötü davranan savaş esirlerini cezalandırmak arzusunda olduğunu" ve yeterince enerjik davranmayan kabine üyelerinin yerine daha aktif üyelerden oluşan bir kabine kurmayı düşündüğünü yazdı. (Jaeschke s. 4) Calthorpe telgrafında ayrıca şöyle dedi: "Padişah İngiltere hükümetinin İngiliz savaş tutsaklarına barbarca davrananlar ile kırımdan sorumlu olanların cezalandırılmasını istediğini biliyor ve İngiltere'nin arzulayacağı her kişiyi yine İngiltere'nin arzusuna göre yakalatıp cezalandırmaya hazırdır. Ancak geniş ölçüde bir eyleme geçince ihtilal olacağından kendisinin belki de devrilip öldürüleceğinden korkmaktadır. " (Bilal Şimşir Malta Sürgünleri s. 53)

İnsan avı: Sözde kırım suçlularının tutuklanması

İşgalci İngilizler saray hükümetinden iki şey bekliyordu: 1. İngiliz savaş esirlerine kötü davrananların cezalandırılması 2. Sözde Ermeni kırımına karışanların cezalandırılması.

24 Kasım 1918'de Tevfik Paşa hükümeti tehcir suçlarını araştırmak için "Tahkikat-ı Fecayii Komisyonu" kurdu. Anadolu 7 bölgeye ayrılıp bu bölgelere tehcir soruşturma heyetleri gönderilmesine karar verildi. 16 Aralık 1918'de tehcir suçlularını yargılamak için bir Harp Divanı kuruldu.

7 Ocak 1919'da İngiliz Yüksek Komiseri Calthorpe Tevfik Paşa hükümetinin Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa ile görüştü. İngiliz Komiseri görüşmede "sürgün" yerine "kırım" sözcüğünü kullandı. Mustafa Reşit Paşa Calthorpe'a "Ermeni kırımı konusunda bir sıkıyönetim mahkemesi kurulduğunu suçluları yargılamaya başladığını biraz zaman bahşedilirse adaletin yerini bulacağını" söyledi. (Şimşir s. 52) Aynı gün Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey Ermeni kırımı suçlamasıyla İstanbul'da tutuklanıp Bekirağa Bölüğü'ne hapsedildi.

Padişah Vahdettin daha fazla zaman kaybetmeden İngilizlerin istediği şekilde tehcir suçuna karışanların tutuklanmasını istedi. Bunun üzerine saray hükümeti İngilizlerin "black list" dedikleri "kara listeler"e göre tutuklamalara başladı. Ocak 1919'da İstanbul'da çok sayıda yurtsever "İngiliz esirlere kötü davranmak" ve "tehcir suçlusu" olarak tutuklanıp Bekirağa Bölüğü'ne hapsedildi.

13 Şubat 1919'de Tevfik Paşa hükümeti Danimarka Hollanda İsveç İspanya hükümetlerine müracaat ederek tehcir komisyonuna üye göndermelerini istedi. Ancak bu isteği İngiltere reddetti. Çünkü İngiltere tehcirin "kırım olmadığının" anlaşılmasını istemiyordu. Bu nedenle konunun tarafsız yargıçlarca incelenmesini göze alamadı.

Padişah Vahdettin Tevfik Paşa hükümetinin İngilizleri memnun etmekte yetersiz kaldığını düşünerek daha koyu İngilizci Damat Ferit hükümetini kurdu. 4 Mart 1919'da kurulan Damat Ferit hükümeti 10 Mart 1919'da adeta bir insan avı başlattı. Hükümet İngilizlerin hazırladığı kara listedeki isimleri tutukladı. İngilizler 15 Mart- 7 Nisan 1919 arasında Damat Ferit hükümetine 61 kişilik bir "kara liste" verdi. Bu listedeki isimler "Ermeni kırımından" sanıktı. Tutuklananların sayısı her geçen gün daha da arttı. (Şimşir s. 94-100).

Milli Şehit: Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey

Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey tehcir sırasında Yozgat'ta Ermeni kırımından sorumlu tutularak 7 Ocak 1919'da tutuklandı. 5 Şubat 1919'da Harp Divanı'nda yargılanmaya başlandı. İki ay süren dava 18 duruşmada tamamlandı. Kemal Bey daha önce yargılanıp beraat ettiği bir suçtan yetersiz delillerle hukuksuz biçimde yargılandı. Üyeleri arasında Ermenilerin de bulunduğu mahkemedeki şahitlerin çoğu Ermeni'ydi. Mahkeme Kemal Bey'i yalancı şahitlikler çelişkili ifadeler bazı dedikodulara dayanarak 8 Nisan 1919'da idama mahkum etti.

Padişah Vahdettin Kemal Bey'in idam kararını onaylamak için bir şeyhülislam fetvası istedi. Belli ki Vahdettin verilen idam kararının hukuki değil siyasi bir karar olduğunu biliyor bu kararı onaylarken vicdani bir rahatsızlık hissediyor bu rahatsızlığı hafifletmek için şeyhülislamı da günahına ortak etmeye çalışıyordu. Şeyhülislam Mustafa Sabri Kemal Bey'in idam fetvasını hazırlayıp padişaha gönderdi ancak padişah fetvayı beğenmeyip düzeltilmesini istedi. Bu sırada fetvanın gelmesini beklemeden 9 Nisan 1919'da idam kararnamesini imzaladı. Kemal Bey 10 Nisan 1919 Perşembe günü Bayezid Meydanı'nda idam edildi. Cenaze töreni milli bir isyana dönüşen Kemal Bey Kadıköy Kuşdili'nde defnedildi. Şeyhülislam fetvası ise idamdan bir gün sonra 11 Nisan 1919'da verildi. (Taha Niyazi Karaca Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey Olayı s. 243-283)

Kemal Bey'in idam edilmeden önceki son sözleri her şeyi özetler nitelikteydi: "Sizlere yemin ederim ki ben masumum! Son sözüm bugün de budur yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun böyle adalet!"

Evet Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey çok haklıydı. Padişah Vahdettin İngilizlere yaranmak için Ermeni kırımıyla suçlanan Kaymakam Kemal Bey'in idam kararını onaylamıştı.

TBMM 14 Ekim 1922'de Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey'i "mili şehit" ilan etti. Ailesine maaş bağladı.

Katliam yalanı 1921'de çöktü

16 Aralık 1918'de kurulan Harp Divanı'nın başına 19 Mart 1919'da "Nemrut Mustafa Paşa" ve "Kürt Mustafa Paşa" lakaplarıyla tanınan Mustafa Nazım Paşa tayin edildi. Harp Divanı 24 Mart 1919'da yargılamalara başladı. 8 Nisan 1919'da Boğazlıyan Kaymakamını Kemal Bey'i idama mahkum eden Harp Divanı 11 Mayıs 1920'de Atatürk ve silah arkadaşlarının gıyaben idamlarına karar verdi. Yine Ermeni tehciri suçundan yargıladığı Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey'i de idama mahkum etti. Nusret Bey 5 Ağustos 1920'de idam edildi.

Sait Halim Paşa'dan Ziya Gökalp'e kadar eski İttihatçıların tamamı sözde Ermeni kırımı suçuyla yargılanıp mahkum edilmek istendi. Ancak tüm sanıklar Ermeni kırımı suçlamasını reddettiler. Ortada sanıkları suçlayacak somut bir delil de yoktu.

17 Mayıs 1919'da mahkemeye çıkarılan Ziya Gökalp şöyle dedi: "Milletimize iftira etmeyiniz. Türkiye'de bir Ermeni kırımı değil bir Türk-Ermeni vuruşması vardır. Bize arkadan vurdular biz de vurduk" (Şimşir s. 109)

Bu sırada İngiliz politikasını ters yüz etmek isteyen Atatürk Türklere zulüm yapmış Ermenilerin de yargılanmasını istedi.

Yargılamalardan bir sonuç alamayan İngilizler Bekirağa Bölüğü'ndeki tutukluları Malta'ya sürgün ettiler.

İngilizler Malta sürgünlerini sözde Ermeni kırımı suçuyla yargılamak istediler. Ancak İngiliz Başsavcılığı İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiserliği'nin hazırladığı suç dosyalarını dikkate almadı. Çünkü o dosyaların içi boştu. İngiliz Başsavcılığı 8 Şubat 1921'de İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na bir yazı gönderdi. Malta'da bulunan 140 Türk sürgünden sadece 8'i hakkında iddianame hazırlanabileceğini söyledi. Onlar da I. Dünya Savaşı'nda İngiliz esirlere kötü davranmaktan yargılanabilirdi. İngilizler İstanbul'daki tüm arşivler ve tüm belgeler ellerinin altında olmasına karşın Malta sürgünlerini Ermeni kırımı suçuyla yargılamak için hiçbir delil bulamamışlardı. Bunun üzerine Amerika'ya başvurdular. Amerikan arşivlerinde belge bulmaya çalıştılar. Washington'daki İngiliz Büyükelçiliği Londra'ya çektiği telgrafta şöyle diyordu: zülerek arz edeyim ki Amerikan belgeleri içinde Malta'da bulunan Türkler aleyhinde delil olarak kullanılabilecek hiçbir şey yoktur. "

Lord Curzon 10 Ağustos 1920'de İstanbul Yüksek Komiserliği'ne gönderdiği bir yazıda Malta sürgünlerinin yargılanamayacağını duyurdu. İngilizler ortada hiçbir delil olmadığı için sürgünleri yargılayamadan serbest bırakmak zorunda kaldılar. (Şimşir 17-21)

Bilal Şimşir'in "Malta Sürgünleri" adlı kitabında dediği gibi "Ermeni katliamı" iddiası hukuki açıdan Ağustos 1921'de çöktü. (Şimşir s. 21)

Demem o ki tam yüz yıl önce İngiliz emperyalizminin ortaya attığı sözde "Ermeni kırımı" iddiası ngiliz işbirlikçisi Padişah Vahdettin bu iddiaları kabul etmesine rağmen- 1921'de çöktü. Türk milleti daha o zaman aklandı.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/sinan-meydan/sozde-ermeni-kirimini-taniyan-padisah-5428293/

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Benim Turk milletine Turk cemiyetine Turklugun istikbaline ait odevlerim bitmemistir siz onlari tamamlayacaksiniz.
Siz de sizden sonrakilere benim sozumu tekrar ediniz.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

187. ESKI VE YENI DINLER, SOYUT KURUNTULARINI VE GULUNC AYINLERINI HEP BIRBIRLERINDEN ALMISTIR

Eski rahiplerin dinleri yok oldu, ya da daha dogrusu bu dinler bicim degistirmekten baska bir sey yapmadi. Her ne kadar yeni ilahiyatcilarimiz onlara sahtekar gozuyle bakiyorlarsa da, genel toplami artik bizim icin var olmayan sistemlerinden bircok daginik kisimlari topladilar. Teolojinin baska bir tarzda yeniden giydirmekten baska bir sey yapmadigi dogmalari cagdas dinlerimizde hala aynen bulmakla kalmiyoruz; hurafeler bulasmis dini islerinin, Thergie'lerinin*, buyulerinin, efsunlarinin dikkat ceken artiklarini da bu dinlerde goruyoruz. Misir'dan alinmis tuhaf fikirlerle dolu oldugunu gordugumuz ibrani dininin peygamberlerinden, rahiplerinden, yasa yapicilarindan kalan turbeleri saygiyla ziyaret etmeleri hala Hiristiyanlara emredilir. Bu sekilde, hilekarlar ya da puta tapan hayalciler tarafindan duslenen garabetler hala

Hiristiyanlarin "kutsal" gorusleridir.

Tarihe biraz goz atilirsa, insanlarin butun dinleri arasinda goze carpici benzerlikler gorulur. Yeryuzunun her yerinde dini fikirlerin, kavimleri, donem donem kederlendirdigi ve sevindirdigi gorulur. Her yerde igrenc ibadet yerlerinin, ibadet islerinin zihinleri mesgul ettigi ve meditasyon konulari oldugu gorulur. Cesitli hurafelerin soyut hayaletlerini ve ayin bicimlerini birbirlerinden aldiklari gorulur.

Dinler, genellikle bunlari birlestirmek, eklemek ve o anki amaclarina uymayanlari kaldirmak hakkini koruyarak, seleflerinin malzemelerini kullanmislardir. Misir dini, putatapma (sanemperestlik) ayinini bu dinden uzaklastirmis olan Musa'nin dinine temel hizmetini gormustur. Musa hizipci bir Misirlidan baska bir sey olmamistir.

Hiristiyanlik, birlestirilmis " Yudaizm"den (Musevilikten) baska bir sey degildir. Muslumanlik ise, Hiristiyanliktan, Yahudilikten ve Arabistan'in eski dininden ibarettir.

*Gokyuzu ruhlari ile iliskiler uzerine kurulu bir tur buyu.

- - - - - - - - - - - - -
Sahtekrligin evrensel duzeyde egemen oldugu donemlerde, gercegi soylemek devrimci bir eylemdir.

George Orwell

- - - - - - - - - - - - -
Endise etmedigim tek sey, Tanri'nin var olup olmadigi.

Ama bana oyle geliyor ki Tanri, Alzheimer olmus ve bizim var oldugumuzu unutmus.
WAGNER,JANE (1935) ABD'li oyun yazari ve senarist.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

YUNANİSTAN'A 3 HAFTADA 59 KEZ UÇAN ÖZEL UÇAK NE TAŞIYORDU?

Peki ya sizce bu uçak yurt dışına ne taşıdı?
Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


YUNANİSTAN'A 3 HAFTADA 59 KEZ UÇAN ÖZEL UÇAK NE TAŞIYORDU?

23 Ekim 2019

Ankara kulislerinin yeni gündemi Yunanistan'a 3 haftada 59 kez uçan özel uçak... Kuyruk numarasına kadar bilinen uçağın ne taşıdığı merak konusu oldu.

 

Bir inşaat firmasına ait olduğu bilinen özel uçağın modeli Falcon-2000. Kuyruk numarası ise TC-GNC. .

Konuyu köşesine taşıyan Yeniçağ gazetesinden Murat İde oldu. İde "Ankara'da bir süredir özel bir uçağın akıl almaz seyahat raporu konuşuluyor. . " diye başladığı yazısına şöyle devam etti:

"Konuşuluyor dediğim kulislerde konuşuluyor. . Çıkıp alenen dillendirene rastlamadım. .
Şimdi ben uçak diye başlayınca ardına da 'para' diye bir kelime ekleyince Fatih Altaylı alarma geçer. .
Daha önceki bir operasyon için hatırlarsanız bana "Murat pikeyi sıkı ört bir tarafın açıkta kalmış olmasın" demişti. .
Ardından öykünün gerçek olduğunu kendi de itiraf etti. .
O yüzden dert etmeyiniz sevgili okur;
Bu kalem hiç işkembeden atmadı. . Bundan sonra da atmaz. .
***
Efendim hikayemizin aygıtı bu kez daha küçük bir uçak. . Modeli Falcon-2000. .
Şimdi soru şu;
- Bir özel uçak 3 hafta içinde Yunanistan'a ağırlıklı olarak da Atina'ya kaç kez gidebilir ki?
Üç mü? Beş mi? On mu? Yirmi mi?
Bunun üzerinde bir rakam olursa bazı günler birden fazla uçuş yapmış olması lazım. .
Uçağın kuyruk numarası; TC-GNC. .
Uçağın Genç İnşaat'la ya da Osman Gökçek'le bir ilgisi var mı bilmem. .
Meslektaşım Murat Ağırel daha önce bu konuya girdi. .
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin çok önemli bir şirketini de satın alan Genç İnşaat başkentteki ihalelerde parlak bir yıldıza sahip. .
***
Neyse konumuz bu değil. .
Konumuz bu uçağın 3 hafta içinde tam 59 kez Yunanistan'a uçması. .
İhtimaller ne;
Bir Yunan işadamı uçağı kiralamış olabilir. . Sabah kahvaltısını Ankara'da öğle yemeğini Atina'da yiyip akşam yemeğine İstanbul'a geçiyor olabilir. .
Bu zevk-i sefa 3 hafta devam etmiş olabilir. .
İnanmak isteyenler için seçenek açtım yani. .
Ama "Nedir bu iş" diye soracak olanlar için iki ihtimal var;
1- Bu uçakla ne taşınır?
2- Kumara mı gidiliyordu?
***
Doğru kuşların fısıldadığına göre kumarhaneye de uğranıyor. . Ama kumarhane yemek aralarında gidilecek bir yer değil. . Gitti mi kalır insan. .
Sahi bu uçak Yunanistan'a 3 haftada 59 kez ne taşıdı?
Tahmini olan için yorum bölümü açık. .
***
Benim tahminim mi?
Şöyle izah edeyim;
Bana bile geldiyse Cumhurbaşkanı'na çoktan ulaşmıştır bu bilgi. .
Burası kesin. .
Kesin olarak bilemediğim şey ise; bagaj Euro muydu Dolar mı?
***
Eee onu da mı ben dert edeyim?

https://www.milligazete.com.tr/haber/3218776/yunanistana-3-haftada-59-kez-ucan-ozel-ucak-ne-tasiyordu

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Biz cahil dedigimiz zaman mektepte okumamis olanlari kastetmiyoruz.
Kastettigimiz ilim hakikati bilmektir.
Yoksa okumus olanlardan en buyuk cahiller ciktigi gibi hic okumak bilmeyenlerden de hakikati goren gercek alimler cikabilir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

12. AHMAK VE BARBAR BUYUKLER OLMASAYDI DIN OLMAZDI

Dini dusuncelerin baslangici, genellikle vahsi milletlerin henuz cocukluk halinde bulundugu donemdir. Din koyanlar; tanrilar, ayinler, efsaneler, sasirtici ve korkunc masallar sunmak icin, her donemde hep kaba, cahil ve ahmaklara basvurmuslardir. Babalar tarafindan incelenmeksizin kabul edilen batil ve esassiz inanislar, az cok degiserek, baski ve siki duzen altinda bulunan ve cogu kez babalarindan daha cok dusunce ve muhakemede bulunmayan cocuklara gecmistir.

- - - - - - - - - - - - -
En kucuk bir gorus belirtmiyordu.
Jones ciftlikten gittikten sonra daha mutlu olup olmadigi soruldugunda, esekler uzun yasar.
Hic olmus bir esek gordunuz mu hayatinizda? demekle yetiniyor
, herkesi bu belirsiz yanitla yetinmek zorunda birakiyordu.

George OrwellHayvan Ciftligi

- - - - - - - - - - - - -
Lutufkr ve her seye kadir olan bir Tanri'nin, kedinin fareyle oynamasi gerektigini bile isteye tasarlayabilecegi konusunda kendimi ikna edemem.

DARWIN,CHARLES (1809-1882) Ingiliz dogabilimci ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/