Peki II. Abdülhamit kimdir?
Şansılı birinin pipisinden yine şanslı birinin kukusuna fışkırtılmış bir kişidir.
Mutlak bir monark, bir sultan, bir padişah olarak iktidarı kucağında bulmuştur.
Ancak, onun için kötü bir şans eseri olarak önce Jön Türkler, sonra İttihat ve Terakki Derneği(henüz dernektir), ve bütün bunların en tepesinde yer alan Mithat Paşa onu önüne bir anayasa koymuştur.
Adam, adamın ataları anayasa neyim bilmemiş, bilmeden yaşamıştır.
Bu yönüyle bir hafifletici sebep bulmak mümkün.
Ancak, artık dünyada ve Avrupa'da anayasalar vardır.
Meclis getirir.
Halkın meclis aracılığı ile denetimini getirir.
Sultanların sultasını sınırlar.
Sultanları denetler.
Hatta hanedandan kimlerin sultan olacağını dahi belirler.
Suç işleyen hanedan üyelerini yargılar.
Bütün bunlar için bir sürü denetim kurumu kurar.
Bunlar günümüzde Sayıştay, Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan gibi isimlerle anılır.
İşte bu fışkırma şanslısı abimiz bütün bunları kendisine yönelik bir dayatma, bir zorlama olarak görmüş ve ömrü boyunca buna karış mücadele etmiştir.
Ve bütün bu macerada kendisine bir anayasa dayatan o meşhur dernek/parti olan İttihat ve Terakkiyi can düşmanı bilmiş, onunla mücadele ederken ülkede ne kadar işbirlikçi liberal, mürteci, bölücü varsa onlarla işbirliği yapmıştır.
Aynı zamanda bu fışkırma şanslısı abimiz, kendisine bu nizamı dayatan bütün kişileri de can düşmanı bilmiş ve başta Mithat Paşa olmak üzere bunların bir bir halledilmesi için çaba harcamıştır.
Elbette bu çabalar kanlı olmuştur.
Bu yönüyle eli elbette kanlıdır.
Peki bunca kan banyosunda biz kimin yanında saf tutmalıyız.
Elbette demokrasi talebinde bulunan, bunun için mücadel edenlerden yana olmak zorundayız.
Elbette ilk meclis seçildikten hemen üç yıl sonra bu meclisi fesh eden, ve anayasayı ilga eden, bu suçlarını işlerken pek çok aydın, demokratın kanına giren II. Abdülhamit'i düşman bilmemiz gerekir.
Artık o tarihte görülen mutlak monarkların, sultan ve padişahların dönemi bitmiştir.
II. Abdülhamit ise bunu görmemiş, anlamamış, ve bu olumlu dönüşüme direnmiştir.
Konu tarih olsaydı bu işi burada noktalar, bu zavallı monarkı da tarihte bulunduğu yerde yalnız başına bırakırdık.
Ancak, Türk tarihinin ilk demokratik deneyimine karşı şiddetle mücadele eden bu sultanı bir mağdur, bir darbe mağduru göstermeye yeltenen dahili ve harici bedhahlar ortaya çıkınca söylenmesi gereken sözler var.
Bu fışkırma şanslısı abimiz ülkenin ilk meclisini açıldıktan üç yıl sonra kapatmış ve 30 yıl kadar bir süre de ataları gibi mutlak bir monark olmaya yeltenmiştir.
Bunca olay sırasında çok fazla kan akmıştır.
Elbette biz kanı akıtılan demokratların yanında olmak zorundayız..
Biz burada kimin işbirlikçi, kimin hain olduğunu anlamak için yaptığı işlere ve söylediği sözlere bakarız.
Sonuçları itibariyle II.Abdülhamit ülkenin daha iyi zemin ve zamanlara ulaşmasına engel olmuştur.
Ve bu yönüyle devletin ve milletin pek çok trajedi yaşamasına da imkan vermiştir.
Bir mutlak monarkın bile 19. Y.Y. başlarında yapacağı tek şey anayasa, parlamento denetimine razı olmaktır.
Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
L2fSIJNoA0xfSNxA
AFYONCU TEVFİK FİKRET'TEN BAŞLAYIP AYDINLARA SALDIRDI
Afyoncu Türk aydınını vatana ihanetle suçladı.
04-08-2019 15:07
AKP'li Turkuvaz medyanın amiral gemisi Sabah'ın 'tarihçi' yazarı Erhan Afyoncu aydınlara saldıran bir yazı kaleme aldı.
Televiyonlarda 'tarih' programlarında boy gösteren yazar Afyoncu Tevfik Fikret'ten 'teröristleri alkışlayan' şair diye bahsederken; şairlerin II. Abdülhamid Adnan Menderes ve Turgut Özal'a yönelik eleştirilerine karşılık da "Halkın yöneticilere sevgisi ne kadar çoksa entellerimizin nefret ve kinleri de o kadar çoktur. " diye yazdı.
"Türkiye'de kendilerine aydın denilen enteller kendi milletinin değerlerine sırt çeviren kendi milletine kendi devletine kendi tarihine küfreden kişilerdir" satırlarını köşesine taşıyan Afyoncu Türk aydınını vatana ihanetle suçlayarak şu satırları yazdı:
"Aydın ihanetine başka ülkelerde de rastlanmıştır ama Türkiye'deki aydın geçinen entellerimizin ihanetlerinin ve milletlerine yabancılaşmalarının dünyada eşi benzeri yoktur. İhanette sınır tanımayan aydın müsveddelerinin farkında olmadıkları durum tarihin en büyük üç imparatorluğundan biri olan Osmanlı İmparatorluğu'nu kuran Türk milletinin üç-beş tane entele ve fantezilerine boyun eğmeyeceğidir. "
Aynı zamanda Milli Savunma Üniversitesi Rektörü olarak atanan medyatik tarihçi Erhan Afyoncu'nun "Bizde teröriste 'şanlı avcı' diyen Tevfik Fikretler bitmez" başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:
"Bizde teröriste 'şanlı avcı' diyen Tevfik Fikretler bitmez
Sultan Abdülhamid'e 1905'te suikast düzenleyip 26 kişinin ölümüne sebep olan bombacı teröristlere alkış içimizdeki bir şairden (Tevfik Fikret) gelmişti. Bu kafa yapısında olup dünyayı kurtardıklarını sanan entellerimiz Türkiye aleyhtarı bildiriler yayınlayıp günümüzde terörü ve teröristleri övmeye devam ediyorlar
Ermeniler Avrupalılar'ın kışkırtmalarıyla 19. yüzyılın sonlarına doğru bağımsız olabilmek için Taşnak ve Hınçak komiteleriyle çeşitli isyanlar çıkardılar. Dönemin hükümdarı İkinci Abdülhamid Ermeniler'e taviz vermeyip bağımsızlık yolunu tıkayınca Ermeni teröristler sultanı en büyük düşman olarak gördüler.
* * *
Entelektüel (münevver/aydın) bilgisini paylaşıp yayarak halkını aydınlatan ve hakikat peşinde koşan ülkesinin dilini edebiyatını tarihini ve toplumsal değerlerini bilen kişidir. Bizde ise maalesef çok az entelektüel çok fazla entel vardır. Bizim entel geleneğimizin iki temel ögesi vardır. Birincisi "memlekete küfretme" ikincisi ise "özellikle devleti yöneten kişilere karşı nefret saplantısı".
Müstemleke aydınları olan entellerimiz rahmetli Durmuş Hocaoğlu ağabeyimizin de dediği gibi çok kolayca ihanet ve yabancılaşma hastalıklarına yakalanırlar. Maalesef bu hastalıklarının tedavisi de yoktur.
Türkiye'de halkın çok sevdiği devlet adamlarının entellerimizle yıldızları hiç barışmamıştır. II. Abdülhamid Adnan Menderes ve Turgut Özal birkaç örnektir. Halkın yöneticilere sevgisi ne kadar çoksa entellerimizin nefret ve kinleri de o kadar çoktur. Bunların iradeleri siyasi ihtiraslarının esiridir. Siyasi ihtiras oyunu oynayıp dururlar. Bütün gücün kendilerinde olması gerektiğine ve en doğruyu kendilerinin bildiğine inanırlar. Türkiye'de olupbitenler kendi istedikleri gibi değilse sinir krizlerine girerler. İnatla halkın benimsemediği ülke gerçekleriyle ve menfaatleriyle uyuşmayan uçukkaçık kendi düşüncelerini ön plana çıkarmaya çalışırlar. Her fırsatta saplantılı nefretlerini kusarlar. Halka ve devlet adamlarına hakaret ederler ve bunu ifade özgürlüğü diye savunurlar. Terörist seviciliklerini ise barış maskesi altında gizlemeye çalışırlar. Görünüşte siyasi iktidarın kusurlarını otoriteyi kötüye kullanmasını eleştirirler. Ancak dertleri kendi çevrelerinin çıkarlarını kollamaktır. Kin ve nefretleri hiç bitmez. Entelektüelin bilgilerini kullanarak iktidarların meşruiyet temellerini sorgulamasını devlet adamlarına ve devlete küfretmek olarak algılarlar. Milletin taleplerini devlet karşısında korumak yerine herkese ve her türlü milli değere küfrederler. Asılsız yaygaralarla dehşet ortamı yaratarak devleti ve devlet adamlarını yıpratırlar.
Türkiye'de kendilerine aydın denilen enteller kendi milletinin değerlerine sırt çeviren kendi milletine kendi devletine kendi tarihine küfreden kişilerdir. Ne kadar küfrederlerse o kadar büyük entel olduklarını sanırlar. Entel milletini tarihini devletini ve devlet adamlarını hiç beğenmez. Donkişot'un yel değirmenleriyle savaşması gibi bizim aydın müsveddelerimiz de kendi milletiyle kendi tarihiyle savaşırlar. Entellerimizin fantezileri hiç bitmez Bunların çoğu SSCB'nin çökmesiyle birlikte işsiz kalan eski komünistlerimizdir. Her fırsatta Türkiye aleyhtarı faaliyetlerde boy gösterirler. Ermeni tezlerini Türkiye'de yaymak için ellerinden geleni arkalarına koymazlar. Terörü ve teröristleri desteklerler. Türk'e zararı dokunacak ne varsa orada bit gibi biterler. Hiçbir milli idealleri ve vatan sevgileri yoktur. Türk milletine olan dinmez nefret ve kinlerinden beslenirler. Aydın ihanetine başka ülkelerde de rastlanmıştır ama Türkiye'deki aydın geçinen entellerimizin ihanetlerinin ve milletlerine yabancılaşmalarının dünyada eşi benzeri yoktur. İhanette sınır tanımayan aydın müsveddelerinin farkında olmadıkları durum tarihin en büyük üç imparatorluğundan biri olan Osmanlı İmparatorluğu'nu kuran Türk milletinin üç-beş tane entele ve fantezilerine boyun eğmeyeceğidir. "
https://gazetemanifesto.com/2019/afyoncu-tevfik-fikretten-baslayip-aydinlara-saldirdi-284593/
- - - - - - - - - - - - -a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Yeni Turkiye Devleti temellerini sunguyle degil sungunun de dayandigi ekonomi ile kuracaktir.
Yeni Turkiye Devleti cihangir bir devlet olmayacaktir.
Fakat yeni Turkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktir.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
111. DIN KONUSUNDA KUSKUCULUK, TEOLOJIK ILKELERIN YUZEYSEL BIR ARASTIRMA VE INCELENMESININ SONUCUDUR
"Butun insanlar ya kuskucu ya da Allahsizdir" demek, bir Allah'in varligina "butun insanlar saglam bicimde inanirlar" demekten belki daha dogrudur. Hicbir zaman incelenememis olan, hakkinda surekli bir fikir edinmek mumkun olmayan, uzerimizdeki etkileri hakkinda degismeyen bir hukum vermekten bizi yasaklayan, cesitli iki dimagda anlami bilinen tek bicimi olmayan bir mevcudun varligindan insan nasil emin olabilir?
Hakkinda edindirilmeye calisilan fikirlere zit bir davranis atfetmeye insanin her an zorunlu oldugu birinin varligina ictenlikle inandigini kim soyleyebilir?
Pekala, aklinin almadigi bir seye insanin inanmasi mumkun mudur? Bu sekilde inanmak, kendisi hicbir goruse sahip degilken baskalarinin gorusune katilmak degil midir? Rahipler butun insanlarin inanisini duzenler. Ancak, bu rahiplerin kendileri de Allah'in butun insanlar icin olanaksiz oldugunu aciklayamazlar mi? Dolayisiyla, su sonucu cikaralim ki, Allah'in varligina tam ve kesin inanis, iddia ettikleri ve dogrulamak istedikleri olcude genel degildir.
Kuskucu olmak, bir hukum vermek icin gerekcelere sahip olmamaktir. Allah'in varligini kanitlar gorunen deliller ve Allah'in varligini curuten ihtiyaclar karsisinda bazi kimseler kuskulanmayi ve karar vermemeyi tercih ediyorlar. Ancak isin asli, bu kararsizlik, yeterli olcude incelememek ve arastirmamak uzerine kuruludur. Apacik olan hakkinda kuskulanmak, kararsiz kalmak mumkun mudur? Akli basinda olanlar mutlak bir Phyrhonisme* ile hakli olarak alay ederler ve hatta bunu olanaksiz bulurlar. Kendi varligindan ya da gunesin varligindan kuskulanan bir adam, tumuyle gulunc gorunur. Ya da, bu dusunce tarzini kotu niyetin yonlendirdiginden kusku duyulur.
Acik bir bicimde olanaksiz bir vucudun var olmadigi hakkinda kararsizliga dusmek, daha mi az aykiridir? Sifatlari karsilikli birbirini bozan, yok eden bir varligin olanaksizligina karar vermekte tereddut etmek, insanin kendi varligindan kuskulanmasindan daha mi sacmadir? Ruhsal bir vucuda inanmak icin, iki ucu olmayan bir bastonun varligina inanmaktan ote olasilik bulunur mu? Sonsuz iyi ve kudretli olan ve bununla birlikte sonsuz kotulukler yapan ya da yapilmasina izin veren bir varlik kavrami, dort koseli bir ucgenin varligi kavramindan daha az sacma ya da daha az olanaksiz midir? Sonuc cikaralim ki, kuskuculuk, en acik ve en iyi kanitlanmis ilkelerle surekli celiski icinde bulunan ilahiyat ilkelerinin yuzeysel ve az muhakemeli incelenmesinin eserinden baska bir sey olamaz.
Kuskulanmak, verilecek karar hakkinda dusunmek ve gorus ileri surmektir. Kuskuculuk, esyanin yuzeysel incelenmesinden cikan bir kararsizlik durumudur. Ilkelerine kadar goz atmaya tenezzul edildiginde, esas hizmetini goren Tanri kavramina yakindan bakildiginda, din konusunda kuskucu olmak mumkun mudur? Kusku, cogu kez ya tembellikten, ya gucsuzlukten, ya ilgisizlikten, ya da yeteneksizlikten ileri gelir. Kararsizlik, bircok kimse icin, ancak pek az onem verdikleri esyayi inceleme ve arastirma zahmetinden korkmanin sonucudur. Bununla birlikte, din, insanlara hem dunyada, hem ahirette buyuk sonuclari olan bir sey olarak sunuldugundan; hakkinda kusku ve kararsizlik duymak, zihin icin hos bir durum olamaz ve ona rahat bir yuz yastigi olmaktan cok uzak olur. Uzerine butun dinlerin kuruldugu Allah'i incelemeye cesareti olmayan bir adam, hangi dini kabule karar verecegini bilemez; neye inanmasi, neye inanmamasi gerektigini, artik bilmez. Neyi kabul, neyi reddetmek gerektigini, umit etmek mi, korkmak mi gerektigini, kisacasi, neye karar verecegini bilmez. Din hakkinda ilgisizlik, kuskuculukla karistirilmamalidir. Bu ilgisizlik de, icinde bulundugu guvenlik ya da dinin kendisini ilgilendiren icerikte bulunmamasi olasiligi uzerine kurulmustur. Cok onemli olarak gosterilen bir seyin hic de onemli olmadigi ya da iyi ve kotu her etkiden kurtulmus bulundugu kanaati, sorunun yeterli olcude incelenmesini gerektirir. Bu olmadikca, bu kanaatin olmasi mumkun degildir. Dinin esas noktalarinda kuskucu gecinenler, daha cok durumlarda vurdumduymazlardir, ya da incelemeye ve arastirmaya hic yatkin degildirler.
Eski Yunan filozoflarindan Phyrhon'un felsefesi kuskuculuktur ve insanlarin hicbir zaman gercek esyayi bilemeyecegi gorusudur. Kuskucularin tartismasiz babasi sayilir.
- - - - - - - - - - - - -
Yasamin yalnizca teleekranlardan yagdirilan yalanlarla degil , Partinin erismeye calistigi ulkulerle de hic banzesmedigini gormek icin cevrenize bir goz atmaniz yeterliydi.
George Orwell1984
- - - - - - - - - - - - -
Bir yerde, ne yazik ki neresi oldugunu hatirlamiyorum, soyle bir sey okumustum Bir Eskimo avcisi, bolgesindeki misyoner rahibe, "Tanri ve gunahla ilgili herhangi bir sey bilmeseydim, o zaman da cehenneme gider miydim?" diye soruyor.
Rahip de, "Hayir," diyor, "bilmiyorsan gitmezdin.""O zaman," diyor Eskimo buyuk bir ciddiyetle, "ne diye bana bunlari anlattin?"
DILLARD,ANNIE (1945) ABD'li yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder