30 Eylül 2010 Perşembe

İŞTE İSTANBUL EMNİYETİNDEKİ, ,FETULLAH ÇETESİ ...





 
 


İŞTE İSTANBUL EMNİYETİNDEKİ

 

FETULLAH ÇETESİ ...

 
 
Ali Fuat Yılmazer
 
 
Erol Demirhan
 

PERŞEMBE, 30 EYLÜL 2010 14:56 Güncel - ULUSAL KANAL


Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, yasadışı dinlemenin başında istihbaratçı İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer'in olduğunu açıkladı. Mülkiye başmüfettişlerine ifade veren Avcı, istihbaratçı polis şefi Yılmazer'in "sahte rapor ve evrak tanzim ederek yargıyı yanılttığını" söyledi. Peki, kim bu sahte rapor hazırlayan, yasadışı dinlemelerin başında olan Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer?

Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, yasadışı dinleme yapan birimin başındaki polislerin isimlerini açıkladı. Mülkiye başmüfettişleri "Haliç'te Yaşan Simonlar" kitabını mercek altına almış ve Avcı'nın ifadesine başvurmuştu. Hanefi Avcı, yazılı ifadesinde şu bilgileri verdi: 

"Hukuka aykırı dinleme kararını almak için halen İstanbul Emniyet Müdürlüğü istihbarat işlerinden sorumlu emniyet müdür yardımcısı Ali Fuat Yılmazer ile halen İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan sahte rapor ve evrak tanzim ederek hâkimi yanıltmak suretiyle karar almışlardır."

Avcı, İstihbarat işlerinden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Yılmazer ile İstanbul İstihbarat Şubesi Müdürü Demirhan'ın sahte rapor düzenlemek ve yargıyı yanıltmakla suçluyor.

Yılmazer-Demirhan ikilisinin yasadışı telefon dinlediklerini, "Devrimci Karargah" soruşturmasına ismini monte ettiklerini söyleyen Hanefi Avcı, "İstanbul İstihbarat Şubesi ile Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı'nın aynı eylem ve karar birliği içerisinde hareket ettiğini" vurguluyor.

Peki Hanefi Avcı'nın ifadesinde adı geçen Ali Fuat Yılmazer kim?

Türkiye, Ali Fuat Yılmazer'in ismini, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na 2008 yılında sunulan "Emniyet İçindeki F-Tipi Yapının Etkin Elemanları" başlıklı 4 sayfalık belgeyle duydu.

Belgede polis teşkilatı içindeki Fethullahçı örgütlenmenin önemli kadrolarının listesi ve görevleri yer alıyordu. Listesinin 10. sırasında Ali Fuat Yılmazer bulunuyordu.

O dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı C Şube Müdürü olan Yılmazer, Ergenekon soruşturması başlamadan bir operasyonla görevden alınan İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in koltuğuna oturtuldu. Ali Fuat Yılmazer İstanbul istihbaratının başına geçince arka arkaya "Ergenekon", "Balyoz", "Poyrazköy", "Kafes", "Islak İmza", "Amirallere Suikast", "Karargâh Evleri", "İnternet Andıcı", "Emin Arslan" … operasyonlarını gerçekleştirdi.

Yılmazer'in müdürü olduğu İstihbarat Dairesi Başkanlığı C Şubesi sağ terör ve azınlıklar konusuna bakıyor. O dönemin İstihbarat Daire Başkanının da siciline Vali Erol Çakır tarafından "Fethullahçı, dikkat edilmeli!" notu düşülen Ramazan Akyürek olduğunu hatırlatalım. Fethullahçı polisler listesinin 1. sırasında Ramazan Akyürek vardı. Yılmazer, Fethullahçı Akyürek'in dairedeki "sağ kolu" olarak biliniyordu.

Rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi cinayetlerinde doğrudan sorumlu olan şube de Ali Fuat Yılmazer'in müdürü olduğu C Şubesiydi. 

Hrant Dink'in öldürüleceğini aylar öncesinden bilmesine rağmen önlem almayan polis şefi olduğu da Başbakan Erdoğan'ın imzasını taşıyan Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu'yla sabit. 

Hanefi Avcı'nın "yasadışı dinlemenin başı odur" dediği polis şefi Ali Fuat Yılmazer'in Hrant Dİnk'in öldürülmesindeki sorumluluğuna da bir örnek verelim.
Trabzon Emniyeti, İstihbarat Dairesi'ne "Yasin Hayal ne pahasına olursa olsun Dink'i öldüreceği" bilgisini vermişti. Ancak bu bilgi İstanbul Emniyeti'ne iletilirken "eylem" biçiminde yazılmıştı. Yasin Hayal'in İstihbarat Dairesi'ndeki dosyası sağ terör örgütlerine bakan C Şubesi'ndeydi. 15 Şubat 2006 tarihli F4 raporu hazırlandığı tarihte İstihbarat Dairesi Başkanlığı C Şube'de müdür de Ali Fuat Yılmazer'di.





30 Eylül 2010

Avcı'nın yapamadığı açıklama

Avcı, her şeyi açıklayacağını duyurmuş ancak gözaltına alınmıştı. İşte o açıklama:

Hanefi Avcı, hakkındaki iddialarla ilgili olarak 30 Eylül tarihinde açıklama yapacağını söyledi. Ancak bu açıklamayı yapamadan Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'ın talimatıyla gözaltına alındı. İstanbul'a getirilerek çıkartıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, HSYK ve Adalet Bakanlığına şikayet ettiği, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'ın talimatıyla gözaltına alındıktan sonra çıkartıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanan Hanefi Avcı'nın bugün hakkındaki iddialarla ilgili basın açıklaması düzenleyecekti. Ancak Hanefi Avcı Salı gün Devrimci Karargah soruşturmasını yürüten Kadir Altınışık'ın talimatıyla Ankara'da gözaltına alınarak İstanbul'a getirildi. Hanefi Avcı, kendisini gözaltına aldılaran ve Devrimci Karargah operasyonu soruşturmasını yürüten Kadir Altınışık'a ifade vermeyi reddetti. İfade vermediği gibi yöneltilen soruların ve tutanakların da altını imzalamadı. Baronun kendisine gönderdiği avukatı da kabul etmedi. Bu olayın baştan sona bir cemaat operasyonu olduğunu savunduğu öğrenildi. Hanefi Avcı bugün yapacağı basın açıklamasının notlarını hazırlamıştı. Gözaltına alındıktan sonra bu notları kendisini arayan gazetecilere ulaştırdı.

Bu açıklama kısmen Hanefi Avcı'nın mahkemede kendisini savunması olarak bazı gazete ve internet sitelerinde yer aldı. Ancak habercilerin gözünden kaçan nokta bu Hanefi Avcı'nın bugün düzenleyeceğin basın açıklamasında yapacağı konuşmanın metniydi. Avcı'nın hazırladığı metni okuyunca gözaltına alınmayı ve tutuklanmayı hiç beklemediği anlaşılıyor. Eğer kendisini zorla götürmek isterlerse buna direneceğini belirterek hiç bir makam önünde eğilmeyeceğini dile getirerek, ifade vermeyeceğini belirtiyor.

Hanefi Avcı hakkındaki iddialarla ilgili olarak düzenleyeceği basın açıklamasını iki bölüm halinde hazırladı. 

Avcı eğer tutuklanmasaydı Birinci bölümde, yazdığı kitapla ilgili olarak hakkında tam sekiz soruşturma açıldığını açıklayacaktı. İçişleri Bakanlığı müfettişleri, kitabında yer alan iddiarla ilgili belge istemek yerine,
6'sı kitap içeriğini suç kabul eden, ikisi de izinsiz basın açıklaması yaptığı için hakkında soruşturma açılmış ve savunma istiyordu. Tek tek bu iddiaları sıralayan Hanefi Avcı, şikayetleri ve iddialarının soruşturulacağı yerde kendisinin soruşturulmasını açıklayacaktı.
İkinci bölümde ise Devrimci Karargah soruşturmasında tutuklanan ve kendisi ile irtibatı olduğu ileri sürülen eski DHKP/C'li Necdet Kılıç'la olan irtibatı ile ilgili iddialara verdiği yanıtlardan oluşuyordu.

Hanefi Avcı açıklamasını, soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'ı, Adalet Bakanlığı, HSYK ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet ettiğini belirterek, İstanbul İstihbarat Şubesini kendisine karşı suç isnadı yapmakla suçlayarak bitiriyordu.
İşte Hanefi Avcı'nın açıklamasının tam metni;

AÇIKLAMAM 
Kitap dan sonra ne oldu ..


Kitap ile ilgili olarak hakkımda 8 ayrı soruşturma yapılıyor ( 6 sı kitap içeriğini suç kabul eden, ikisi izinsiz basına açıklama yapma soruşturması.)

Yapılan soruşturma içerikleri ile ilgili olarak şahsıma yöneltilen sorular ..

1- 'Adli yargı mercilerine ve görevli bazı yargı mensuplarına haksız olarak suç isnadında bulunduğunuz, adil yargılamayı ve yargı görevi yapanları etkilemeye çalıştığınız, kamuoyu nezdinde Yargı Mensuplarını küçük düşürdüğünüz'

2- 'Başbakanı, içişleri Bakanını, Emniyet Genel Müdürünü, Emniyet Teşkilatının bazı birimlerini ve mensuplarını, Türk Silahlı Kuvvetlerini, Jandarma Teşkilatını suç işlemek ve görevlerini kötüye kullanmak/ihmal etmekle itham ettiğiniz, polislik mesleğinin onur ve saygınlığını zedelediğiniz, amir yada üstlerinizin eylem ve işlemlerini haksız ve mesnetsiz olarak eleştirdiğiniz, meslektaşlarınız hakkında eleştiri sınırlarını aşarak onurlarını kırdığınız ve devletin askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağıladığınız’

3- 'Bu suretle, (Çok Gizli) gizlilik dereceli yönetmelikle belirlenen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın idari işleyiş ve teamülleri ifşa ettiğiniz, mevzuata aykırı olarak muhbirlerle temasınızı devam ettirdiğiniz, istihbarat faaliyetleri ile ilgili örtülü ödenek harcamalarını ve gizli kalması gereken bilgileri ifşa ettiğiniz, göreviniz gereği muttali olduğunuz ve gizli kalması gereken isim, bilgi, ve belgeleri deşifre ettiğiniz, mesai arkadaşlarınızın kimlik bilgilerini açıklayarak can güvenliklerini riske attığınız, devletin güvenliği veya iç dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıkladığınız,'

4- 'Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetini, devletin kurum ve organlarını aşağıladığınız, insanlarımızı küçümsediğiniz, üstlerinizi ve devletin yöneticilerinin eylem ve işlemlerini çarpıtarak eleştirdiğiniz, buna karşılık terör örgütü ve mensuplarını övdüğünüz'

5- 'bu suretle, adli yargı mercilerine ve görevli bazı yargı mensuplarına haksız olarak suç isnadında bulunduğunuz, adli yargılama ve yargı görevi yapanları etkilemeye çalıştığınız, kamuoyu nezdinde yargı Mensuplarını küçük düşürdüğünüz',

6- 'Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü personelinin telkominikasyon yolu ile iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması konularında mevzuata aykırı hareket ederek keyfi davrandıkları'

7- 'İzin almaksızın 26 Agustos 2010 günü saat 11.15’te NTV televizyon kanalında Mirgün CABAS ve Ruşen ÇAKIR’ın sunduğu ‘’ Yazı İşleri – özel’’ programına katıldığınız,
yetkiniz olmadığı halde görevinizle ilgili konularda açıklamalarda bulunduğunuz, bilgi ve demeç verdiğiniz'

8- 'Taraf Gazetesi Muhabiri Mehmet Baransu’ya 30 Ağustos 2010 günü saat 09.30 da ilgili yetkili olmadığım halde görevimle ilgili konuda açıklama yaparak demeç verdiğim ve bu demecimde Emniyet Teşkilatını aşağıladığım, mesleğin onur ve saygınlığını zedelediğim iddiası ile savunmam istenmektedir.'

Görüldüğü üzere benim şikayetlerim, iddialarım değil hala ben soruşturulmaktayım. 

GAZETELER HABER YAPMAMALARI İÇİN UYARILDI

Bazı basın organlarının kitapla ilgili yapılan haberleri görmezden geldiği hatta hazırlanmış haberleri geri çektiği, bazı yazarlarına rica ederek yazmamalarını istedikleri, bazı programların planlanmasına rağmen yayından kaldırdıklarının sebeplerini soruşturulduğunda tahmin edildiği gibi öyle idarenin baskısı, vergi cezası vs değil patronlarının her an bazı davaların numaralı sanığı yapılıp hukuk adına hukuksuzluğa muhatap olma kaygusu olduğu, insanlara numarayı da cemaatin adliye ve polis içerisindeki unsurlarının verdiğini bilmelerinden kaynaklandığını öğrendim.
Bazı basın organları bu ülkede üç kuvvet var diye yazdılar her halde cemaatin bu gücünün farkın vardılar kanaatindeyim. 

KANUNSUZ DİNLEME İHBARIMA RAĞMEN SORUŞTURMA AÇILMADI

Kanunsuz dinlememeler konusunda yazılı müracaatlarıma rağmen denetim yapılmadı, soruşturma açılmadı ancak kitabım yayınlanınca adalet müfettişlerinin yaptığı kısa araştırmada 9 ay sonunda da olsa iddialarıma uygun olarak hukuka aykırı olarak İMEİ numarası üzerinde yapılan dinleme ile ilgili olarak İstanbul İstihbarat Şubesince İstanbul özel yetkili mahkeme hakiminden alınma 2009/1860 sayılı kararla dinleme yaptıkları tesbit edilmiştir.

BİNLERCE KİŞİNİN TELEFONU KANUNSUZ OLARAK DİNLENİYOR 

Benim iddiam yalnız benim veya bir iki değil binlerce telefon bu veya benzeri şekilde kanunsuz şekilde dinlendiğidir. Kitabımda bu şekilde dinlenen örnek numara ve isimleri de verdim. 

Bu şekilde suçları sabitlenen cemaat yapısı suçlarını örtmek yapılan dinlemeleri sanki hukuka uygun yapılıyormuş gibi göstermek için arayışa girmiş ve Son yapılan tahkikatta devrimci karargah örgütü ile olayla irtibatlandırmaya çalışmaktadırlar.
Bu suretle hukuksuz yaptıkları dinlemeleri sanki kanuni bir sebep varmış gibi göstererek gizlemeye çalışmaktadırlar, hukuk adına hukuksuzluk, adalet adına adaletsizlik, polis ve savcı tarafından suçluları saklamaya davacı ve tanıkları mahkum etmeye yönelik bir davranıştır. 

Bu mantıkla herkes, her davayla ilişkilendirilebilir, bu mantık davacıyı sanık, beyazı siyah, minareyi kuyu yapmaktan daha garip, daha anormaldir.

SAVCIYI HSYK, ADALET BAKANLIĞI VE SAVCILIĞA ŞİKAYET ETTİM

Kanunsuzlukları gizlemek, sanıkları saklamak adına yapılan bu işlemden dolayı olayın c. Savcısı Kadir ALTINIŞIK’ı ve yaptığı işlemleri yazılı olarak adalet bakanlığına, HSYK’na, İstanbul Baş savcılığına şikayet ettim, şimdide sözlü olarak şikayetimi tekrarlıyorum, benim bu davayla hiçbir alakam yoktur, benimle ilgili hiçbir delil emare yoktur, sadece kitap dan dolayı ve asıl sanıkları gizlemek için bu davayla ilişkilendirilmek isteniyorum, tarafsız her kim incelerse incelesin bu davayla alakamın olmadığı alenen görülecektir.

NECDET KILIÇ'I YAKALADIM SONRA ARKADAŞ OLDUM 

Bu örgütle alakalı olarak yakalanan Necdet Kılıç 12 Eylül öncesi örgüt mensubu olup mersinde görev yaparken tanıdığım hatta yakaladığım ama şimdi demokrat hiçbir illegal faaliyeti olmadığını bildiğim arkadaşımdır. Yakalanmasından birkaç gün önce takip edildiğini söyledi git savcılığa dilekçe ver dedim.

Benim hiçbir kimse ile suç içerecek, davranışım, konuşmam, ilişkim olamaz,

İŞLER ÇIĞIRINDAN ÇIKTI 

Kitabı yazarken söyledim, bana her şeyi yapmayı deneyeceklerdir … ama bu kadarını da beklemiyordum hiç olmaz ise alakam, olan bir konu ile ilişkilendirilmem lazımdı, bu kadar alakasız tam zıddı olduğum bir olayla ilişkilendirilmek istenmem işin ne kadar çığrından çıktığını, cemaatin neler yapabildiğini göstermektedir.

NECDET KILIÇ'IN GÖZALTINA ALINACAĞINI SÖYLEDİM 

20 Eylül günü Adliye içerisindeki cemaate yakın savcı hakimlerle ilgili araştırma için görevlendirilen bir adalet bakanlığı yetkilisi hakim ile görüştüm ifade verdim, ona yakında karargah evleri veya devrimci karargah … diye tahkikata başlayacaklar hatta Necdet Kılıç’ı da gözaltına alacaklar dedim.. 

söylediklerimi emin misiz diyerek masasının üzerine kayıt etti şuan orada kayıtlıdır
Nerden biliyorum; emniyetteki cemaatçi yapı kendilerine yakın bazı basın mensuplarını çağırıp operasyonu ne yapacaklarını, içeriğini vs her şeyi anlatıp … onları yönlendirdiler istedikleri doğrultuda yazmaları konusunda bilgiler verdiler …. Gerçeği saklamak için taraftarı ve etkiledikleri tüm basını yalan ve yanlış bilgilerle yönlendirerek kamuoyunu yanlış yönlendirmek ve suçlarının gizlenmesini sağlamaya çalışıyorlar.
Cemaat nedir her taşın altında cemaat arama .. diyorlar taşın altında değil artık her taşın üstündeler …


NECDET KILIÇ'I ÖRGÜTE MONTE EDİP BANA SALDIRMAYA BAŞLADILAR

İnternet siteleri, basın organları, polisleri, savcıları ile iki günde kırk yıldır devlet güvenliği diye sol gruplara karşı görev yapmış, sol örgütlere karşı yaptığım görevler nedeniyle eleştirilen beni bir günde solcu devrimci karargah örgütü ile ilişkili yaptılar, bu gruptan haklarında işlem yapılan Necdet Kılıç haricinde kimseyi tanımam o da benden dolayı bu örgüte dahil edilmiştir.
Kanunsuz dinleme yapanlar bunu insanlara şantaj malzemesi olarak kullananlar …. 

Denetlenmeyip, hesap sorulmayınca bu defa o kadar cesaret buldular ki hukuksuz dinlemelerini haklı göstermek adına Necdet kılıç ı bu örgüte monte ettiler onun üzerinde bana saldırmaya başladılar.

UYDURMA HABERLERLE KAMUOYUNU YÖNLENDİRMEYE BAŞLADILAR

Tüm haberler cemaat siteleri ve onların paralelindeki basın organlarından … söyleniyor, … deniyor diye uydurma iddialarla yalan sahte bilgilerle kamu oyunu yönlendirmeye başladılar. Ellerinde olan hiçbir delil hiçbir suç değil normal kabul edilmeyecek bir konuşmam yoktur zaten kelime olsa hepsini basına servis ederler. Hiçbir kişi ile bir tek suç içerecek değil etik olarak makul gözükmeyecek bir davranışım yoktur olamaz, bir tek kelimelik dahi görevimi suistimal ettiğime dair konuşmamı bulamazlar … benim alnım açık .. veremeyeceğim hiçbir hesabım yoktur tabii adalete. Adalet gibi gözüken cemaatte değil.
Ellerinde kullanabilecekleri bir şey olsa her şeyi servis edeceklerdir, 

DİNLENDİĞİMİ BİLEREK TELEFONU KULLANMAYA DEVAM ETTİM 

Benim kullandığım telefonlarımı bilerek dinlemeye kalktılar ben şikayet edince yanlış olmuş aşk konuşması imiş deyip çıkmışlar bunun hepsi yalan, dinleme kararı 07.11.2009 da aldılar, ben dinlemeyi tahmini 14 kasım 2009 tarihinde öğrendim, bu günden sonra bir iki ay belki bir araştırma yapılır suçüstü yakalarmıyız diyerek kasıtlı olarak onların umdukları doğrultuda telefonu kullanmaya devam ettim, baktım ki hiç kimse bir şey yapmıyor o zaman kapattım, onların baktık gönül ilişkisi 15 gün sonra kapattık dedikleri kocaman yalan benim şikayetlerimden haber alınca kapattılar, zaten o zaman kadar da gördükleri mesaj vs benim … bilerek kurguladığım şeylerdi.

Belli cemaat medyasının verdiği bilgilere göre Benim telefonum Necdet Kılıçın evinin orda sinyal verdiği için dinlemişler diyorlar … bu kuyruklu yalandır.

1-Necdet’in evi istiklal caddesinde Galatasaray lisesi yanındadır orada binlerce insan gelip geçer görüşür, … on binlerce telefon burada görülür, böyle bir şeyi ayıklayamazlar.

2-Ben o telefonu Edirne de yine cemaate yakın o telefonu ve arkadaşım Necdet’i bilen personelden aldıklarına eminim … ayrıca dinleme kararı aldıkları tarihlerde gazetecilere Hanefi AVCI’nın toplum içerisinde prestijini sarsacağız diye anlatmaları niye …

3- Telefon bir evde sinyal veriyor diye tesbit yapmak mümkün değildir, bu yalandır, sadece baz istasyonun bulunduğu yere göre en azında 100 veya 200 metre yarı çapında bir bölgede olduğu tahmin edilebilir.

Madem öyle iki telefon Necdetin evinin orda sinyal veriyor da diğer telefonu da niye dinlemeye almadılar.

1. Madem öyle sadece aynı yerde sinyal verdi diye telefon dinliyorlarsa o bölge en yoğun buluşma hareketin olduğu yer olduğundan veya benzeri yerlerde milyonlarca tel dinlemeleri lazım ..

2. Neden bu telefonun numarası üzerinde dinleme kararı almadılar, normali bu telefon numarasını yazmaları gerekirdi, IMEI numarasından dinlemeye aldılar,

3. Ayrıca bir bölgede sinyal verdi diye telefon dinlenebilirmi, bir araya gelen telefonlar var şüphelendin bir araya geldi demek dinleme için yeterlimi.

4. Öyle sahibini araştırmadan her sinyal veren telefon dinleniyor mu, Niye telefonun sahibini araştırmadılar.

Ne söylerlerse söylesinler bunlar inandırıcı değildir. Peki diğer binlerce telefonu niye hukuksuz dinlemişlerdir. Kanunda denetleneceği belirtilmesine rağmen neden hala bu sistemler denetlenmemektedir.

Tabii ki onlar haklılar resmi şikayete rağmen 10 aydır denetlenmez, incelenmez her şeyi yapmalarını fırsat verilirse, herkesi kanunsuz dinlemelerine meydan verilirse neden kendilerin açığını bulan onların ipliğini pazara çıkara birini boş bıraksınlar ki bu ülkede hukuk kanun vs uygulanmıyorsa haklı şahsıda haksızca içeri almaya çalışmasınlar ki..

Şimdi devrimci karargah davası ile ilgili olarak beni mevcutlu olarak İstanbul özel yetkili mahkemenin savcısı .. Kadir Altınışık’ın istediği bilgisini hem de Pazar günü aldım, o anda İzmir de idim ve uçağım kalkmak üzere idi, pazartesi ancak gelebilirim dedim. Daha önce Emniyet Genel Müdürlüğüne yapılan resmi tebligat üzerine Dün (pazartesi) kitabımda ve basına intikal eden konular dolayısı ile genelkurmay askeri savcılığına tanık olarak ifade verdim. Yarında (salı gözaltına alınarak tutuklandı) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında ifade vereceğim.

YAZDIĞIM KİTAP YÜZÜNDEN BU OLAYLA İLİŞKİLENDİRİLİYORUM

Benim İstanbul da yürütülen soruşturma ile hiçbir alakam yoktur, bu konuda hiçbir delil, hiçbir vaka, bağ olmamasına rağmen, yazdığım kitap dan dolayı bu olayla ilişkilendirilmeye çalışılıyorum. 
Ben cemaatin internet sitesi, basını, polisi savcısı … onların etkilediği çevrelerle üzerime geldiğini biliyorum bile bile buna da boyun eğmem ben bu ülkenin kanunlarına uyarım, daha önce Ankara Özel yetkili Savcılarına, sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ifade verdim yarında yine Ankara cumhuriyet Başsavcılığına daha önceden yapılan tebligat gereği gidip ifade vereceğim ama cemaatin istekleri doğrultusunda yapılan işlemlere de boyun eğmem … bunu hukuki işlem … adli işlem vs gösterilmesi yalanına da uymam.

Bundan dolayı bu karara boyun eğemeyeceğim.
Hem bu işlemeleri cemaat bana yapıyor bileceğim hem de aman bana bir şey yapmasınlar diye boyun eğeceğim bunu yapmam bedeli ne olursa olsun. 

Cemaatin yaptığını bile bile devleti ve hukuk koruma makamında olmasına, yapılanlara muhalefet edip ses çıkarma makamında olmasına rağmen ses çıkarmayanları … sorumluluklarına sahip çıkmaya davet ediyorum. Ben cemaatin hukuku kullanmasına uymayacağım ……

Zorla götürürüler ama asla kendi gönlümle gitmeyeceğim, cemaatin plan ve programı doğrultusun da hareket eden hiçbir kimse ve makamın önünde eğilmem, bu devletin yasalarına göre davrandığına inanmadığım adalet makamının hiçbir sorusuna da cevap vermem. Hiç kimseye onurumu çiğnetmem.

Başında şikayetçi olduğum, kanunsuz dinleme ve izlemelerin sorumlusu kişilerin olduğu İstanbul istihbarat şubesinin hazırladığı ve zorla benimle ilişkilendirilmek istenen tahkikat senaryodur, cemaatle alakası olmayan kim incelerse incelesin böyle bir olayla şahsımı ilişkilendirmek mümkün değildir.Bu bir cemaat operasyonudur. 
Arz ederim. 

İHSAN DEMİR / GAZETEPORT




İÇİŞLERİ BAKANLIĞI HANEFi AVCI’NIN TUTUKLANACAĞINI 23 GÜN ÖNCEDEN BİLİYOR MUYDU?

29.09.2010 20:24


Tutuklanan emniyet müdürü Hanefi Avcı’ya, yazdığı kitapla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin yaptığı soruşturmada isnat edilen suçlardan biri şöyle:

‘(…)Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetini, devletin kurum ve organlarını aşağıladığınız, insanlarımızı küçümsediğiniz, üstlerinizi ve devletin yöneticilerinin eylem ve işlemlerini çarpıtarak eleştirdiğiniz, buna karşılık terör örgütü ve mensuplarını övdüğünüz (…)’ (05.09.2010 tarih 17.55.184/26-10 sayılı belgeden)

Bu iddiayı dile getiren ve Avcı’nın ifadesini isteyen soruşturma ekibi kimlerden oluşuyor?

Mülkiye Başmüfettişi Ferda İleri
Mülkiye Başmüfettişi Mustafa Üçkuyu
Mülkiye Başmüfettişi Mustafa Yavuz 
Ve
Polis Başmüfettişi Necat Özdemiroğlu.

Müfettişler 15 ayrı günde (1-15 Eylül) sordukları sorularda, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabından sayfa sayfa bölümlere yer verdi, bazılarının altını çizdi ve yukarıda yazdığımız suçlamada bulundu

Şimdi…

Kitabın temasını ve tartışma yaratan kısmını cemaatin devlet içinde, dahası emniyet teşkilatı içinde nasıl örgütlendiği oluşturuyor.

Ancak yapılan idari soruşturmada, müfettişler bu çok hayati konuyu pas geçip, kitaptan yola çıkarak “devleti aşağılama, terör örgütünü övme” suçlamasında bulunuyor.

Peki, Hanefi Avcı bu iddiaya nasıl yanıt verdi?

Önce son derece kritik bir ibareye dikkat çekelim…

Hanefi Avcı’nın, müfettişler tarafından soruşturulmasındaki en önemli iddia nedir?

”Terör örgütü ve mensuplarını övme”

Şimdi kritik soruyu soralım:

Hangi terör örgütü?

Bu suçlama yapıldıktan tam 17 gün sonra Devrimci Karargah Operasyonu gerçekleştirildi ve gözaltılar yaşandı. Operasyondan 2 gün sonra Devrimci Karargah Örgütü ile Hanefi Avcı’nın ilişkili olduğuna dair haberler yandaş medyada yer buldu.

Ve 28 Eylül Salı günü, Hanefi Avcı terör örgütüne yardım suçlamasıyla tutuklandı.

5 Eylül 2010: Yazdığı kitaptan dolayı hakkında idari soruşturma açılan Hanefi Avcı, terör örgütünü övmeyle suçlanıyor.

28 Eylül 2010: Hanefi Avcı, Devrimci Karargah Soruşturması kapsamında terör örgütüne yardımdan tutuklanıyor.

Buraya bir virgül koyup gelelim; Hanefi Avcı’nın müfettişlerin verdiği sorulara verdiği yanıtlara…

Hanefi Avcı’nın verdiği 7 sayfalık yanıtta öne çıkan bölümler şöyle:

(…) İsnatlarınız çok ağır, çok haksız ve çok yanlıdır. Kitabı okuyan lehte aleyhte eleştiren hatta her şeyine karşı çıkanlar bile sorularınızdaki gibi isnatlarda bulunmamışlardır.

Kitabı okuyan hakim ve savcılardan, ilim adamlarına kadar geniş bir kesim ise kitap içeriğini överek anlatmışlardır. İki hafta içerisinde birkaç yüz bin satım yapmış, bu kadar çok okunan bir kitap içeriği, isnat ettiğiniz gibi olsa, yani insanlarımızı küçümsemiş olsam, Türk insanı bu kadar okur mu? İnsanlarımız bu kadar okuyorsa, yazdıklarımı beğeniyorsa, bu, sizin isnatlarınızın yanlış olduğunun ispatıdır. (…)

SUÇ BULMAYA YÖNELİK SORUŞTURMA

Ayrıca soruşturmanın yapılış biçimi ve amacına yönelik olarak itirazlarım, 

1- Soruşturmayı gerek yapış biçiminiz, gerek sorulan soruların miktar, şekil ve içeriği .. bir bütün halinde bakıldığında hukuki bir olay değil idarenin istek ve taleplerine göre başta suçlu kabul ettiğiniz beni ( Hanefi AVCI’yı) yüzlerce soru ile adli ve idari açıdan onlarca davaya konu bir ortam yaratmaya yönelik olduğu açıkça gözükmektedir. 

Bu iddiam bir faraziye değil maddi delillerle açık olarak anlaşılmaktadır, şöyle ki

a- Eskişehir Emniyet Müdürlüğü daha bir ay önce tüm iş ve işlemleri toplu mülkiye müfettişleri grubunca bir ay süre ile A’dan Z’ye kadar mutat denetimden geçmiş, teftiş raporlarının yeni incelendiği bir sırada yazdığım kitaptan dolayı araştırma ve incelemeyle görevli olmanıza rağmen, kitap içeriği ile alakası olmayan bana küçük ama uğraştırıcı isnatlarda bulunmak için 3 Mülkiye, 1 polis Başmüfettişi görevli atanması, kantin, polisevi harcamaları, şoför, temizlikçi, garsonlardan ifade alma işlemleri ile benim yaptığım tüm işlemlerimin yeniden teftiş edilmesi gibi gözükentamamen suç bulmaya yönelik, tarafınızdan denetleme ve soruşturma yapılması; burada bir suç unsuru bulunamayınca kitap içeriğinde bakanlara, adliyeye, emniyet teşkilatına hakaretten, devletin güvenliğini tehlikeye atmaya kadar uzanan ayrı, ağır cezalık adli suçlar, her biri meslekten ihracı amaçlayan ayrı disiplin suçları ile itham edilmem, 

b- (8) ayrı suç isnadıyla 31 sayfa yazı 102 konuyu soru olarak yöneltip ifade talep etmeniz.. Bu kadar çok soru ve isnat en ağır suçlulara yapılmamıştır. Yazılan bir kitaptan dolayı, sadece soruların 31 sayfa tutuğu bir suçlamanın makul olamayacağı, aşikardır.

BU SORUŞTURMANIN AMACI…

c- Kitabımda açıkça anlatıldığı gibi devlet geleneklerine bağlı olarak hiyerarşik sistem içerisinde sırasıyla İçişleri Bakanlığı (Emniyet Genel Müdürlüğü), Adalet Bakanlığı, .. diğer makamlara müracaat etmeme rağmen, benim devlet içerisinde örgütlenmiş bir grubun gizli dinleme, izleme yaptığı konusunda maddi delilerle müracaat taleplerimin 8 ay geçmesine rağmen araştırılmadığı, yine şimdi yazdığım kitapta iddia ettiğim devlet ve toplum hayatı için çok ciddi tehlikeleri içeren konularınhiç araştırılmayıp yazdığım kitaptan dolayı bu kadar ağır suçlanmam bu soruşturmanın amacını ortaya koymaktadır.

BU İDDİA KİME AİT

2- (4) sayfalık soru lahikanızda kitabımdaki 21 ayrı anlatımı örnek göstererek ‘Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Hükümetini devletin kurum ve organlarını aşağıladığınız, insanlarımızı küçümsediğiniz üstlerinizi ve devletin yöneticilerinin eylem ve işlemlerini çarpıtarak eleştirdiğiniz, buna karşılık terör örgütü ve mensuplarını övdüğünüz' iddia edilmektedir denmektedir.

a- Öncelikle bu iddiayı kim yapmaktadır, kitabı okuyan bunca hakim, savcı ve diğer hukukçulardan, en ağır eleştiriyi yapan kişilere kadar hiçbir kesimden bu güne kadar böyle bir eleştiri, söz duymadım. Başta basın savcılığı ve Ankara özel yetkili mahkemenin, Ankara başsavcılığı ve ilimiz savcıları böyle bir isnatta bulunmamışlardır. Kitabım hakkında lehte - aleyhte yazılı ve görsel basında yer alan binlerce eleştiri veya övgü arasında bu isnatlarla ilgili yazı, anlatım duymadım. Tüm basında çıkan eleştiriler incelendiğinde görüleceği üzere kitaba tam karşı çıkanlar bile bu isnatların hiçbirini kullanmaz iken bu kadar ağır isnatların gerekçesinin olmadığı net olarak ortadadır. 

b- Benim yazılı müracaatıma rağmen, yalnız benim değil binlerce insanın telefonlarını sahte belge evrak, rapor hazırlayarak dinleyen kişilerin kanuna göre denetletmesi gerekirken bu işlemi yapmayanlar için görevlerin kötüye kullanılmasını söylemek bir hak olup, buradan suç çıkarılmaz. (…)

GERÇEK İHMALİ OLANLARIN SUÇLARI GİZLENİYOR

(…) İddialarımı zamanında araştırmayanlar, hala hukuksuz ortamın devamına mani olmayanlar kendi görev ihmallerini ortaya koyduğum için her şeyi tersine kullanarak beni haksız yere cezalandırmaya kalkanlar ve ilerde hukuka aykırı olarak ceza almamı sağlayacak olanlar bu yöntemlerle kendi suçlarını örtemezler. 

Asıl devleti ve teşkilatı küçük düşürenler devlet ve teşkilat içerisinde hukuksuz davranan kişi ve gruplara mani olmak adına görev ve yetkileri olmasına rağmen zamanında bu kişilere karşı görevlerini yapmayanlardır.

Kitabımda anlatılan hiçbir konu ne ceza hukuku açısında, nede disiplin mevzuatı açısında suç değildir. Esasen mevzuatımız gereği yazılmış olan bir kitaptan dolayı bu şekilde suçlama yapmak mümkün değildir. Bütün sorular hukukun zorlanması ve gerçek ihmali olanların suçlarını gizlemeye yönelik bir davranış olduğu kanaatindeyim.

Arz ederim. 22.09.2010
Hanefi AVCI
1.Sınıf Emniyet Müdürü
Merkez Emniyet Müdürü.
Odatv.com 





HANEFİ AVCI'YA İMAMI SORMADILAR
29.09.2010 19:42


Emniyet Müdürü Hanefi Avcı,“Haliç’te Yaşayan Simonlar”isimli bir kitap yazdı, cemaati açık etti, tutuklandı.

Avcı’nın kitabı yayınlanır yayınlanmaz İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın talimatıyla bir heyet görevlendirildi ve (güya) iddia ve belgelerle ilgili soruşturma açıldı.

İddialar çok önemliydi. Avcı, cemaatin devlet kurumları içinde örümcek ağı gibi örgütlendiğini emsal olay ve belgelerle ortaya koydu. Cemaatteki polislerin bir imamdan emir aldığını ve Ergenekon, Danıştay, Erzincan gibi pek çok davanın cemaatçi polislerin komplosu olduğunu iddia etti. Ayrıca MİT ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki cemaat örgütlenmesinin de imamlara bağlı olduğunu yazdı. İmam isimlerini ise savcılara verdi.

Savcılara ne tür bilgiler verdi, henüz kesin olarak bilmiyoruz.

Ancak soruşturma sürecinde yaşananlar çok ilginç.

Avcı hakkındaki soruşturmayı 3 başmüfettiş ve bir polis müfettişi yürütüyor. Odatv Avcı’nın müfettişlerle yaptığı yazışmalar, sorular ve cevapların belgelerine ulaştı.

Müfettişler 1-15 Eylül 2010 tarihlerinde yazıyla Hanefi Avcı’ya onlarca sayfadan oluşan sorular sordu, cevap vermesini istedi.

Sorular ve müfettişlerin yaptığı çıkarımların özü şöyle:

‘(…)Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetini, devletin kurum ve organlarını aşağıladığınız, insanlarımızı küçümsediğiniz, üstlerinizi ve devletin yöneticilerinin eylem ve işlemlerini çarpıtarak eleştirdiğiniz, buna karşılık terör örgütü ve mensuplarını övdüğünüz (…)’

Soruşturmanın tüm içeriği yaklaşık böyle.

Belgeler müfettişlerin, Avcı’ya cemaat ve emniyet teşkilatındaki imamlarla ilgili soru sormayı unuttuğunu ortaya koyuyor.

Peki, Hanefi Avcı bu sorulara ne cevap veriyor?

"İÇİŞLERİ BAKANLIĞI HANEFi AVCI’NIN TUTUKLANACAĞINI 23 GÜN ÖNCEDEN BİLİYOR MUYDU?" BAŞLIKLI HABERİMİZ İÇİN TIKLAYINIZ

İşte o soruların belgelerinden bazıları: 
(NOT: Belgeleri büyültmek için üstüne tıklayınız)








Odatv.com




Hanefi Avcı operasyonunda son durum

29.09.2010 - 08:11

Yazdığı kitapla Fethullah Gülen cemaatine savaş açan Hanefi Avcı, "Devrimci Karargah Örgütü" ile ilişkili olmaktan tutuklandı. Operasyonun her ayağı pek çok çelişki barındırıyor. Yanıtı en çok merak edilen soru ise geçen hafta SDP'lilerle başlayan operasyonun Avcı'yı hedefleyen bir tertip olup olmadığı.

Eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi AvcıFethullah Gülen cemaatinin devlet içindeki örgütlenmesini ifşa eden "Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Cemaat" kitabıyla olay yaratmıştı.

Avcı, o kitapta “Bunların (cemaat) hayatımın bundan sonrasını zindan edeceğini biliyorum, geçmişte bir çok örgütün hedefi oldum. Amu bu defakinin başka bir şey olduğunun da farkındayım” demişti.

Avcı’nın ortaya attığı iddiaların ciddi biçimde araştırılması yönündeki beklenti karşılıksız kaldı. Soruşturulan Avcı’nın kendisi oldu. Avcı dün Ankara’da gözaltına alındıktan sonra getirildiği İstanbul’da tutuklandı. Avcı’nın başına bir şey gelebileceğini düşünenler bile Türkiye’nin en ünlü emniyet müdürlerinden, aynı zamanda polis istihbaratının kurucusu olan bir kişinin, “Devrimci Karargah Örgütü”ne “yardım ve yataklıktan” tutuklanacağını beklemiyordu. Böylece geçen hafta aralarında Sosyalist Demokrasi Partililerin de bulunduğu kişilerin tutuklanmasıyla başlayan operasyon dalgasının son halkası Avcı odu.

Gözaltına alındığı Ankara’dan İstanbul’a götürülürken gazetecilere zorla götürüldüğünü söyleyen Avcı, İstanbul’da özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık’a ifade vermeyi reddetti. Avcı avukat da istemedi.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinde, İstanbul Nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkan ve hakim karşısında avukat eşliğinde ifade veren Avcı'nın tutuklanmasına karar verildi. Avcı, mahkeme sonrası getirildiği Paşakapısı Kapalı Cezaevi'nden Metris cezaevine nakledildi.

Bu arada Avcı'nın evinde de aramaya yapıldı. Cihan haber ajansı Avcı’nın Eskişehir’deki evinde bir kalaşnikof bulunduğunu yazdı. Yandaş medya, silahın bulunmasını öne çıkarırken bunu adeta örgüt üyeliğine kanıt olarak sundu.

Tutuklama kararının ardından gazeteci Ruşen Çakır'a cep telefonu ile mesaj çeken Avcı’nın şu ifadeleri kullandığı iddia edildi: "Evimde bulunan silah ruhsatlıdır. Hakime avukat nezaretinde ifade verdim. Tutuklama kararı çıktı, haklılığımız anlaşıldı."

Eski istihbaratçı örgüt tuzağına düştü iddiası
Avcı’nın tutuklanmasına kadar varan gelişmelerin ilk işareti, geçen hafta, aralarında SDP’lilerin de bulunduğu 17 kişinin Devrimci Karargah operasyonu kapsamında gözaltına alınması, 13'ünün tutuklanmasıyla verilmişti.

Avcı’nın Devrimci Karargah bağlantısının ise bu operasyonda tutuklanan Necdet Kılıç olduğu iddia edildi. Avcı, Mersin Emniyeti’ndeyken 1980 döneminde işkence yapılan devrimcilerle bir araya gelmiş, bir nevi özür dilemişti. Avcı, işkence yaptığı kişilerden Necdet Kılıç’la daha sonra dostluk kurmuştu.

Avcı’nın Devrimci Karargah Örgütü'yle ilişkilendirilmesinin gerçekçi olmayacağı düşüncesiyle, bir aşk ilişkisi nedeniyle örgüte yardım ettiği ya da örgüt tarafından bu zaafı kullanılarak tehdit edildiği öne sürüldü. İddialar, geçtiğimiz Cuma günü Zaman ve Vakit gibi yandaş medyada polis kaynaklı olduğu anlaşılan ayrıntılı bilgilerle işlendi. Vakit’te yer alan haberde, Avcı’nın Kezban adında evli bir kadınla aşk yaşadığı, bu kadınla buluşmak için Kılıç’ın evini kullandığı, Kılıç’ın evinden sinyal veren iki telefon hattının tespit edildiği ve hatlardan birini Avcı’nın bu kadınla görüşmek için kullandığı iddia edildi.

Yine yandaş medyada Avcı’nın "Haliç’te Yaşayan Simonlar" kitabında örgüt militanlarını dinlendikleri yolunda uyardığı da iddia edildi. Bu iddialardan Avcı'nın zaten görüşmekte olduğu Kılıç'ı örgütün dinlendiği yolunda uyarmak yerine, neden kitabında mesaj vermeye çalıştığı da anlaşılmadı. Ayrıca, tutuklanan Kılıç dinlendiğinin farkında olduğunu, bunu Avcı'ya söylediğini, Avcı'nın "adli makamlara başvur" dediğini açıkladı.

Tutuklanmadan önce iddiaları yanıtlayan Avcı ise Kılıç’ın Beyoğlu Galatasaray Lisesi yakınlarında oturduğunu, orada hergün binlerce telefonun sinyal verdiğini, teknik olarak aynı evde sinyal verdiği söylenen farklı isimlere kayıtlı iki telefonun tespit edilmesinin mümkün olmadığını belirtti. Avcı ayrıca böyle bir telefon tespit edilmiş olsaydı, yapılan görüşmelerin çoktan yayınlanmış olacağına da dikkat çekti.

Bu kadar benzemezden nasıl örgüt oldu?
Avcı’nın tutuklanmasına yol açan Devrimci Karargah operasyonu ile ilgili olarak inandırıcı olmayan bir diğer nokta ise, son dalgada yakalanan kişilerin siyasi olarak farklı eğilimlere sahip olması. Örgütün bir bölümü SDP ile ilişkilendirilirken, tutuklananlar arasında yer alan Baha Okar Bilim ve Gelecekeditörlüğü, Hakan Soytemiz ise Red dergisi yazarlığı yapıyordu. 12 Eylül’de yapılan referandumda bile çok büyük ihtimalle farklı oy veren insanlar ile referandumu boykot eden SDP’lilerin nasıl aynı örgütün çatısı altında faaliyet gösterdikleri açıklanamıyor.

Tutuklanan kişilerin, Nisan 2009’da polisin düzenlediği operasyon sırasında Bostancı’daki evinde çatışarak hayatını kaybeden Orhan Yılmazkaya’nın evindeki parmak izlerinden yola çıkılarak tespit edildiği öne sürüldü. Bu kişilerden bazılarının SDP’ye sızdığı iddia edildi. Söz konusu örgütle ilişkili kişilerin Kürt hareketine yakın olduğu bilinen bir partide olağan siyasal faaliyetlerini sürdürmüş oldukları iddiası da kuşku yarattı. Öte yandan operasyon kapsamında tutuklanan bazı kişilerin, Gazi Mahallesi’nde Orhan Yılmazkaya için düzenlenen törende, Yılmazkaya’nın posterlerini taşıdıkları iddia edildi. Orhan Yılmazkaya'nın okuldan arkadaşı gazeteci Aylin Duruoğluörneğinde olduğu gibi, Yılmazkaya ile görüşmenin bile tutuklama iç



                 ---o0o---

VE BAŞ FİTNECİNİN DİĞER HERZELERİ

Hedef  Türkiye
BOB'un Yeni Kur'anı
Fettullah Efendinin Gizli Yahudi Mezhepleriyle İttifakı
Papalığın Gizli Kardinali Fitnetullah Efendi
Fitnetullah Efendi CIA Bağlantısı
Fitnetullahlara Göre Hristiyanların Şehitliği de geçerliymiş
Fitnetullahçılık ve Diğer Şeriatçılar
Hedef Türkiye -2
Gerekirse Avukat Hatta Hakim Kiralayacaksınız!
Kur'an Hükümleri Çok Sert
Dinlerarası Diyalogdan Dinler Arası Düğüne
Fitnetullah Efendinin Heybeli Ada Maceraları
Hristiyanların Şehadeti de Geçerliymiş-2
Muhammed Allahın Resulüdür İbaresi Gereksiz miş!..
Nurettin Veren'in Anlatımıyla İçeriden Fitnecilik
Gözümüzü Açmalıyız, Gidişat Kötü..
VEEE NİHAT GENÇ'LE AYKIRI SORULAR

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ İyiliğinize inanılmasını istiyorsanız,ondan hiç söz etmeyin.   Blaise pascal  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder