23 Ocak 2012 Pazartesi

Fwd: OSMANLI'DA CELLATLAR


-------- Original Message --------
From:     Pam <levbaba@yahoo.com>


 
Cellat Arapca bir kelime. Anlami: Kamci ile vuran, eziyet eden demek. Osmanli'da ise her tur olum cezasini ifa eden sahislar oluyor. 

Genellikle Hirvat donmeleri veya cingeneler icinden secilirlerdi. Padisahin ozel korumasi gorevini de yapan cellatlar dilsizdiler ve padisahin en ufak bir hareketinin ne anlama geldigini bilirlerdi. Bu cellatlarin dilsiz olmasi cok onemliydi; zira kurbanlarini cigliklarini, merhamet yakarislarini duymazlar, gorevlerini acimasizca yaparlardi. Ayni zamanda, devlet sirlarini duymalari da mumkun degildi.

Balikhane kasri

16. yuzyilda bostanci ocagina bagli olarak bir cellat ocagi kuruldu. Ilk kurulusunda sadece 5 cellat gorevli iken, zamanla sayilari 70 cellata kadar cikti. Cellatlarin lideri olan cellatbasi, bostancilarin lideri olan bostancibasiya bagliydi. Siradan mahkumlarin cezalarini ocaktaki cellatlar ifa ederken, devlet adamlarinin infazini cellatbasi yerine getirirdi. Vezirlerin, kazaskerlerin, beylerbeyi'lerin infazinda bostancibasi da hazir bulunur, idam fermanini okur ve mahkumu teselli edecek seyler soylerdi. Eger herhangi bir sahis saray icinde oldurulecekse bostanbibasiya verilir, eger saray disinda olmesi isteniyorsa kapicibasina verilirdi. Padisah:

- Bostanci basi, goturun su haini Balikhane kasrina,

dedigi anda, o kisinin kaderi belli olmus demekti. Balikhane kasri idamlik siyasi mahkumlarin oldurulmeden once bir kac gun bekletildikleri bir yerdi. Gulhane parkinin sahile yakin kisminda bulunan kizil renkli buyukce bir kasirdi. Idama mahkum sahislar burda bekletilirken, idam karari Divan-i Humayun'da tekrar gorusulur, boylece padisahin bir anlik ofke ile karar almasi onlenmeye calisilirdi. Genelde, padisah iradesi hakim basar ve kasirda tutulan mahkumlar infaz edilirdi.

Ecel serbeti

Balikhane kasrinda hakkindaki karari bekleyen mahkum, karsisinda adeta bir insan azmani olan bostancibasini gordugunde sapsari kesilirdi. Bostancibasi, bir tepsi icinde mahkuma serbet sunar ve ona son anlarinda saygili davranirdi. Bostancibasinin getirdigi bu serbetin rengi cok onemliydi ve buna "ecel serbeti" denirdi. Zira serbet kadehinin renginden, verilen karar anlasilirdi. Eger beyaz bir kadeh icinde sunulursa mahkum sucsuz bulunmus veya affedilmis demekti. Eger kirmizi renkli kadeh gelirse idam karari teblig edilmis olurdu. Affedilen mahkum bostanci kayikhanesinde hazirlanmis bir cektiriye bindirilir ve surgun edildigi yere gonderildi. Zira, affedilmis olsa dahi bu tur mahkumlar icin surgun kacinilmazdi. Kirmizi renkli kadehi goren mahkumun ise kani cekilir, beti benzi atardi. Az sonra icecegi serbet onun son serbeti olacakti. 

Cellat cesmesi

Olum serbetini icen mahkum, Topkapi sarayinin 1. kapisi Bab-i Humayun'la, 2. kapis Babusselam arasinda bulunan cellat cesmesinin onune getirilir ve cesmenin onundeki tasin uzerine kafasi yatirilirdi. Bostancibasinin nezaretinde, cellatbasi guclu bir kilic darbesi ile idami gerceklestirirdi. Idamdan sonra cellatlar kanli palalarini, satirlarini burda yikadiklari icin cesmeye "cellat cesmesi" denirdi. Siyasi mahkumlarin infazi da burda yapildigindan, cesmenin bir diger ismi "Siyaset cesmesi" idi. Bazen mahkumlar buraya getirilmez, Balikhane Kasrinda serbetini icer icmez kementle bogularak oldurulur, cesedi ayagina tas baglanarak denize atilirdi. Basi kesilerek oldurulenlerin kesik basi cesmenin karsisinda bulunan Seng-i Ibret (ibret tasi) ismindeki sutunlarin ustune, veya Bab-i Humayun'un her yerden gorulebilecek uygun bir kosesine konulurdu. Kesik baslar uc gun bekletildikten sonra, denize firlatilirdi. Yabanci seyyahlar Sarayburnu aciklarindan gemiyle gecerken, boyle kesik kafalar gorduklerini nakletmislerdir. 

Bostanci firini

Bazen siyasi bir suclunun idamdan once konusturulmasi gerekirdi. Bu gibi hallerde mahkumun Bostanci Firini'na goturulmesi emredilirdi. Burasi, Topkapi Sarayi'nin 1. avlusunda ziyaret kapali olan, firinin yanindaki kucuk bir hapishaneydi. Buraya bir kere giren kisinin sag ciktigi pek gorulmezdi. Bunlarin disinda, borclarini odemeyenler Baba Cafer Zindani'na, siyasi suclular ve tutuklanan yabanci sefirler Yedikule Zindanlari'na gonderildi. Bu zindanlarda ilk idam edilen sadrazam Candarli Halil Pasa, son sadrazam ise Benderli Ali Pasa'dir. 

Halktan ve siradan sahislar, genellikle sucu isledikleri yerde oldurulurlerdi. Bazilari Yavuz Selim camiinin Halic'e inen kismi Parmakkapi'da asilirlardi. Devlete asi olan yenicerilerin idami, yine ocak icinden yetisen cellatlar tarafindan Rumeli Hisari'ndaki zindanda gerceklesirdi. Idamdan sonra tek pare bir top atisi yapilarak, bir yenicerinin daha olduruldugu duyurulmus olurdu.

Idam sekilleri, "kelle koltukta gezmek"

Yenicerilerin kellesi cellat satiriyla vurulurdu. Bu tur satirlar halen Topkapi Sarayi'nin silah hazinesinde sergilenmektedir. Vezirler, sadrazamlar ve diger devlet adamlari umumiyetle bogdurulurdu. Siradan sahislarin baslari kilicla vurulurdu. Kementle bogularak oldurulenlerin baslari olumlerinden sonra "sifre" adi verilen gayet keskin ve ozel bir usturayla kesilirdi.

Hanedan mensuplarinin asla kani akitilmaz, onlar daima bogularak idam edilirdi. Osmanli sehzadeleri genelde yay kirisi ile bogulurdu. 

Idamin gerceklestirilmesinin ardindan, eger kafasi kesilen musluman ise, ceset sirtustu yatirilir ve kesilen kafa koltugunun altina konurdu. ıste bu yuzden ust duzet devlet yetkilileri "kelle koltukta geziyoruz" sozunu cok ederlerdi. Musluman olmayanlar ise yuzukoyun yatirilir, kesik baslari popolarinin ustune konulurdu. 

Bir kisi Istanbul'dan uzak bir yerde oldurulmusse, kesilen bas, hemen bozulmamasi icin bal dolu bir torbaya konulur, saraya gelince bir tepsiye yerlestirilip "Emr-i ferman yerini bulmustur" denilerek padisaha gosterilirdi. Bedeni, oldugu yere defnedilir, kesik bas ise ibret olarak sergilenirdi.

Kapi arasinda olum

Osmanli sarayinin en urkutucu ve insana ecel terleri dokturen bolumu Babusselam kulelerinin arasinda bulunan "Kapu arasi" denilen daracik bir yerdi. Birinci ve ikinci avluya bakan karsilikli iki kapi kapatildiginda, bir insanin rahatca ve gizlice katledilecegi bir aralik olusurdu. Bu karanlik bolge, Divanhane'ye gizli bir gecitle baglanan cellat hucrelerine acilirdi. Pek cok sadrazam ve devlet erkani bu kapi araliginda kistirilmis ve acimasizca bogdurulmustur. Burdan gecmek oyle belali bir isti ki, kapi arasindan sagsalim gecip Divanhane'ye cikabilen nice devlet adami sukur sadakalari dagitmislardir. Patrona Halil isyaninda saraya siginan Sadrazam Nevsehir'li Damat Ibrahim Pasa kapi arasinda bogdurulan devlet adamlarinin en taninmisidir.

Bostancilar ve bostancibasi

Bunlar payiahtin asayisinden, saray bahcelerinin, kosk ve surlarin emniyetinden sorumlu ozel gorevlilerdi. Bostancibasi, ayni zamanda cellatlarin ve iskencecilerin de amiri durumunundaydi. Iri yapilari ve acimasiz tavirlariyla insana urperti verirler, padisahin yanindan ayrilmazlar, onun ozel muhafizligini da yaparlardi. Sadece padisah tarafindan atanir ve onun tarafindan azledilirlerdi. Sadrazam dahi bostancibasina emir veremezdi. 

Evliya Celebi, cellatlarin pirleri kabul edilen Eyyup Basri ve meshur Kara Ali'yi soyle tasvir etmistir:

"Eyyub Basri katl edilecekleri guslettirip siyaset meydanina cikarir, turlu tesellilerle imanini tazeletip kelime-i sehadet getirtir, boynunu kibleye cevirtip sag eliyle basini sigadiginda adamcagiz korkudan donakalirmis. Iki eliyle kavradigi kilinci besmeleyle indirip kellesini teninden ayirir, sonra ruhuna fatiha okurmus. Uzaktan bakanlari yanina cagirip, ibret alin, diye nasihat eylermis. Bu kavmin ustad-i kamili Murad Han'in celladi Kara Ali'dir ki, bazularini sigayip ates sacan kilicini kemerine baglayip sair iskence ve karabend ve nakisbend ve kemerbend ve zunnarbend edecegi ucu asik yagli kemendleri kemerine asip, vesair iskence aletlerinden kelpedan (kerpeten) ve burgu ve mismar ve buhur-i fitil ve deri yuzecek ten-tras ve polat tas ve turlu turlu zehirli goz milleri ve el ayak kirmaga mahsus baltalari iki yanina takistirir. Omuzlarinda servi agacindan altin bezekli kaziklar bulunan kalfalari da yediser pare alet ile kemerlerine ziynet verip yalin kilic merdane cumbus ederler. Amma ne'uzu-billah hicbirinin cehresinde nur kalmamis zehir gibi ademlerdir."

Osmanli'da ne tur iskenceler yapildigi konusunda tatminkar bir bilgiye ulasamadim. Cesitli sitelerde iskence usulleri hakkinda bilgiler var; fakat bunlarin bir kismi avrupai veya cin usulu iskenceleri andirdigi icin pek guvenemedim. Evliya Celebi'nin tasvirlerinden goze mil cekme usulunun yaygin oldugu anlasiliyor. Burgu, cesitli organlarin kistirilmasinda kullanilmis olabilir. Mismar ise "demir kazik" demek; sanirim yeterince acik. Kerpetenin, sinir uclarinin alinmasinda kullanildigi biliniyor. 

Saygilarimla
Levent Erturk
  
_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder