31 Ağustos 2012 Cuma

Nankörler Nesli - Özdemir İnce

Nankörler Nesli - Özdemir İnce

"Nesil" sözcüğünü bir yazıda ilke kez kullanıyorum. Kullanıyorum, çünkü "Nankör" sözcüğüyle her bakımdan uyum içinde. Birlikte çürümeyi, kokuşmuşluğu yansıtıyorlar. "Nesil" yerine "Kuşak"ı koymaya kıyamadım. Yazının adını "Nankörler jenerasyonu" mu koysaydım acaba? Biliyorsunuz, bu sözcüğü futbolcular ve ikinci sayfa güzelleri çok sevmekte.

Tarih bilinci

Başbakan Erdoğan'ın mezun olduğu imam-hatip okulunda önce tarih, sora Cumhuriyet bilinci almadığı görülüyor. Bir okul, eğer öğrencisine bu bilinçleri veremiyorsa, at onu çöplüğe gitsin.Bilinç için önce bilgi. Sonra ilgi gerekir. Bilgiyi okul verir. İlgi ise, muhafaza-i karların sevdiği sözcükle, insanların "fıtrat"ında vardır. Demek ki Başbakan'ın fıtratında tarih bilgisi ve Cumhuriyet ilgisi yok. İlgi torbasında Cumhuriyete yer yok!

Başbakan Erdoğan, Kadıköy-Kartal metro hattının açılış töreninde, "Onuncu Yıl Marşı'nda geçer, demir ağlarla ördük falan, neyi ördün? Hiçbir şey örmüş falan değilsin. Ortada duranlar belliydi. Demir ağlarla Türkiye'yi şimdi biz örüyoruz." demiş. Aldığı ve almadığı tahsil ve terbiyeye tam anlamıyla uygun bir cümle: Çünkü ya dipsiz bir bilgisizlikten kaynaklanıyor ya da dipsiz bir nankörlükten. Böylesine bir hezeyanın kaynağında bu iki illetten biri mutlaka vardır.

Böyle bir insanı başbakan yaptığın için sana yazıklar olsun Türkiye!

Nankör

Gördüğü iyiliği unutan; tuz ve ekmek hakkını bilmeyen insana "nankör" denir!

Tarih bilincinden yoksun Başbakan'ın, imam-hatip tornasından geçtiği için belki İslami bilgisi ve bilinci vardır. Ama onlar da yok!

Elmalılı'nın Kur'an çevirisine şöyle bir baktım. "Nankörlük"le ilgili onlarca ayet var.

"Allah hiçbir hain ve nankörü sevmez." (Suresi, 38)

"Atın cehenneme her inatçı nankörü." (Kaf Suresi, 24)

Kur'an'daki nankörlük, insanın Tanrı'ya karşı nankörlüğü. Benim için evrensel etik kuralları geçerlidir ama isteyen özel hayatında Kur'an etiği bağlamında nankörlük için söylenenler, insanın insanla, atalarıyla, devletiyle, toplumuyla ilişkisinde de geçerlidir.

Başbakan, kendi yaptıklarıyla Cumhuriyetin ilk on yılında yaptıklarını karşılaştırıyor. Ne gereği var? Ama "ne gereği var" durumunda, bir insan bile bile karşılaştırma yapıyorsa, işin içinde karanlık bir kompleks var demektir.

Her şeyi bir yana bırakalım: Günümüz insanı, Başbakan'ın sözlerinin gerçek ve doğruyu yansıtmadığını anlaması için internete başvurması, birkaç kitap karıştırması yeterli olur.

Cumhuriyet, ne yaptıysa "sıfır"dan, "temel"den başlayarak kazma-kürekle yaptı, borçsuz-harçsız yaptı. Sen geldin üçüncü kattan işe başladın, övündüğün işleri yapmak için yedi düvele borçlandın. Senden sonra gelecek olanlar hiç de hayırla anmayacaklar seni!

Cumhuriyet, beğenmediği Osmanlı'ya nankörlük etmedi. Lausanne Barış Antlaşması'nda sahip çıktığı borçlarını taa 1950′lere kadar ödedi.

Nankör olmayan bir Cumhuriyet vatandaşı, sinema yönetmeni Mustafa Altıoklar, "Türkiye 1938′de dünyada ilk 10′un içindeydi" diyor ve ekliyor: "Türkiye'nin 80 yıllık birikimi çarçur ediliyor. Sonuçlar hiç de iç açıcı değil. Dünyanın en büyük 17.ekonomisi olmakla övünüyorlar." (Yurt Gazetesi 19.08.2012)

Taha Akyol, içi boş gaz tenekesi "şık" sözcüğü ile eleştiri yaptığını sanıyor. "Şık" nerede, "nankörlük" nerede? "Gazete yazıcılığı" ile "tutmalık" ve "yanaşmalık" kadar birbirine uzak iki sözcük!

İnkar

Başbakan'ın inkarından sonra basının kimi yazıcı personeli hemen kaleme davrandı. Kimi "Cumhuriyetin ilk on yılına laf söyletmem!" diye horozlandı. Sedat Ergin biraderimiz (Hürriyet, 21.08.2012) hemen dosyalarını açtı: 1937 yılında Devlet Demir Yolları'nın 6 bin 559 kilometre demir yolu işlettiği yazıyor ve bunun 2 bin 722 kilometrelik bölümünün 1923-1937 yılları arasında döşenmiş olduğunu ekliyor.

Birkaç saatlik arşiv araştırması yapılıp, 1923-1937 yılları ile AKP'nin iktidar dönemini karşılaştırılsa, AKP döneminin bozgunuyla sonuçlanır. Biri sıfırdan başladı, ikincisi Cumhuriyetin maddi kazanımlarını yabancılara yok pahası peşkeş çekti, aldığı parayı göz boyamakta kullandı.

Yapılması gereken ne?

Yapılması gereken, Başbakan, "Cumhuriyet hiçbir şey yapmadı, her şeyi ben yaptım" dediği zaman telaşla arşivlere koşmak, onun yanıldığını kanıtlamaya çalışmak değil. Yapılması gereken şu: Başbakan neden Cumhuriyetin maddi kazanımlarını inkar ediyor, neden Cumhuriyete nankör? Başbakan ve partisi neden Cumhuriyete karşı yeminli? Yapılması gereken bunların cevaplarını araştırıp bulmak!

Gerçekleri inkar etmek, nankörlük yapmak, bir ruhsal ve zihinsel yıkımın ve çöküşün sonucudur. O halde, bu enkazının altına doğru "psikiyatrik" kazı yapmak zorunluluğu var. Enkaz orada duruyor ve kazıyı yapacak babayiğitleri bekliyor.

--  CENNETTE HURILER VARMIS KARA GOZLU . . . . . . Cennette huriler varmis, kara gozlu Ickinin de ordaymis en guzeli Desene biz coktan cennetlik olmusuz Bak bir yanda sarap, bir yanda sevgili..  OMER HAYYAM - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.   Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Dinlerin kitaplarini; Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumayip hem de anlamayana, 'yobaz' denir.  Nikola Tesla - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Dinler atesbocekleri gibidir: Parlayabilmek icin karanli  ga gereksinim duyarlar. Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir. Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.  Arthur Schopenhauer - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Ey mutsuzlar! Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.  Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet,  hicbir Dogma,hicbir Donmus ve  kaliplasmis Kural birakmiyorum. Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...  K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Putlarin, Kabenin istedigi: Kolelik; Canlarin, ezanin diledigi: Kolelik; Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti Nedir hepsi  nin ozledigi? Kolelik.  Omer Hayyam - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - SADRAZAM Gunlerden bir gun Hamama gidecegi tuttu, Sadrazam hazretlerinin Bir yaninda birinci veziri Bir yaninda ikinci veziri Bir yaninda ucuncu veziri. Sonra efendime soyleyeyim Peskircibasi, Nalincibasi Sabuncubasi Velhas1l tam dort yuz kisilik kafile Pestamal takip girdiler hamama Gectiler kurnalarin bas1na Ucer beser Sadrazam deseniz Kuruldu gobek tasina Yan gelip yatti * * * Memleketin en unlu tellaklari Sardilar dört yanini Kimi elini kapt1, kimi bacagini Bir keseleme surtme fasli baslad1. Tam on iki saat On iki unlu tellak Incitmeden keselediler Hazretin mubarek vucudunu. Oylesine kir cikti ki sormayin Her biri nah parmagim gibi Aman efendim bu ne kiri Demeye kalmadi Keselerin alt1nda eriyip gitti Koskoca sadrazam Butun maiyet erkan1 yerinden firlad1: - Nettunuz devletliyu? Dediler tellaklara. Tellaklar cevap verdi: - Biz yikad1k, keseledik. Devletlunun kirden ibaret oldugunu bilemedik. Suc bi  zde degil. Neyleyelim Kir bitti Sadrazam elden gitti. !!! Umit Yasar OGUZCAN (1926-1984) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder