19 Kasım 2012 Pazartesi

NACİ BEŞTEPE : ARKA-TAŞ'TAN SİLAH ARKADAŞI'NA

NACİ BEŞTEPE : ARKA-TAŞ'TAN SİLAH ARKADAŞI'NA

ÖZEL BÜRO OLARAK YAKINLARINI KAYBEDEN TÜM KOMUTANLARIMIZA BAŞ SAĞLIĞI DİLEKLERİMİZİ ARZ EDERİZ. TÜM YAKINLARINA İSE SABIR TEMENNİ EDERİZ.

**********************************

Atalarımızın; kaya gibi, taş gibi birinin ardında durarak arkadan gelebilecek tehlikelere, hainliklere karşı diğerini koruyanlara ARKA-TAŞ dedikleri ve bu sözcüğün zamanla değişerek ARKADAŞ olarak dilimize yerleştiği bilinir.

Silah arkadaşlığı da arkadaşlıklar içinde en değerli yeri işgal eden bir arkadaşlık çeşididir.

Askeri okullarda subay-astsubay adaylarına, kışlalarda Mehmetçiklere böylece öğretilir.

Savaşın, çatışmanın zor koşullarında, hayatını tehlikeye atarak arkadaşa yardımcı olmayı gerektiren bir olgudur.

Zordur silah arkadaşlığı.

Yürek ister, bilek ister, gönül ister. Bunların biri bile olmazsa, olmaz.

Çıkarcılara, korkaklara, kaypaklara, rahatını ve zevklerini ön planda tutanlara, makam ve mevki hırsına kapılanlara uymaz.

Geçtiğimiz hafta, ne acı rastlantıdır Silivri'de tutuklu bulunan dört generalimizin yakınları vefat etti.

E. Org. Hasan Iğsız, E.Tuğg. Kemal Tutkun ve E. Korg. İ.Hakkı Pekin'in anneleri, E. Tuğg.Kaya Varol'un ağabeyi arka arkaya dünyadan göçtüler.

E.Org. Iğsız'ın, 11 Kasım'da, izinli olarak katıldığı cenaze töreninde bir tek resmi kıyafetli silah arkadaşı yoktu.

Komutanlıklarca her cenazede gönderilen çelenklerden de eser yoktu.

İstanbul BŞB Başkanı Topbaş çelenk yollamıştı.

Sadece iki sene görev yaptığı şehrin belediye başkanı bile vefa duygusunu göstermişti.

50 yıl görev yaptığı TSK….

Yolculuğu ve tören boyunca sürekli yakınında ve yanında bulunan askeri görevliler (refakatçiler) de adeta göz açtırmadılar. Her hareketine, konuşmasına, taziyeleri kabul etmesine müdahale ederek acısını katladılar ve "YETER ARTIK!" diye tepki göstermesine sebep oldular.

Org.Iğsız, yapılanlar ve yapılmayanları görmekten duyduğu üzüntülerini yazılı olarak açıkladı.

Medyada yer aldığı için kısa bir bölümünü yineleyeceğim.

"… bu dışlayıcı davranış içine girişin sebebi içinde bulunduğumuz durum nedeniyle yanımızda görülme tedirginliği ise söyleyeyim; TSK'ya yöneltilmiş bu komplo ürünü davaların sanığı olarak ben ve arkadaşlarımın tutukluluk nedeni, işlenmiş bir suç değildir. Tersi olsaydı bile bu tamamen insani bir görevin yerine getirilmesine engel olarak görülmemeliydi."

Konuyu köşesine taşıyan SÖZCÜ Gazetesi yazarı Emin Çölaşan da 13 Kasım yazısını, "Vefasızlık ve kaçış örneği demek artık Türk Ordusu'na da bulaşmış.

Yazık,çok yazık." diye bitirdi.

Haksız mı?

13 Kasım günü sınıf arkadaşım E. Tuğg. Kaya Varol'un ağabeyi Ankara'da defnedildi.

Kendisi yoktu.

Üzüntülü eşi ikinci acısını bizlerle paylaştı. Arkadaşımızın, tutuklulara gösterilen davranışları sindiremediği için mahkemeden izin istemediğini söyledi.

TSK'ni temsilen gelen kimse yoktu.

Görevdeki iki subayın yakınlarının da aynı zamanda ve aynı camiden kaldırılışı nedeniyle resmi kıyafetliler vardı, o kadar.

E. Tuğg. Kemal Tutkun'un annesinin cenaze töreni ile ilgili haber göremedim. Tuğg.Tutkun cenazeye katıldı. Neler yaşadı bilmiyoruz ama farklı bir şey olduğunu sanmıyorum.

Son acı haberin sahibi gene bir sınıf arkadaşım E.Korg.İ.Hakkı Pekin'di.

O da, İznik'te defnedilen annesinin cenaze törenine katılmadı.

Gerekçesini yazılı olarak açıkladı. Bir bölümünü yineleyeyim;

" Yapılacak cenaze törenine, tutuklu olup da yakınlarını kaybeden insanların daha önceki cenaze törenlerinde maruz kaldıkları tutum ve davranışların ( nakil koşulları, cenazenin defni sürecindeki refakatçilerin olumsuz tutumları, taziyelerin kabulü yönündeki engellemeler, gece cezaevinde ikamet mecburiyeti vb.) ruhumda yarattığı tahribat ve kabul edilemezlik duygusu, benim sevgili annemin cenaze törenine katılmama ve son görevimi layıkıyla yerine getirmeme engel olmuştur."

Bu üç olay, birer-ikişer gün arayla yaşandı.

Yüreğimizi de dağladı.

Şimdi, yukarıdaki, silah arkadaşlığını yazdığım paragrafı ortak paranteze alarak sormak istiyorum;

Çelenk gönderme olanağı olup göndermeyenler, gönderemeyenler,
Törene katılma olanağı olup da bahane üreterek katılmayanlar,
Törene katılmak için emir ve izin alma gereği duyanlar,
Törene katılmayı yasaklayanlar,
Yasağı içine sindirenler,

PARANTEZİN NERESİNDESİNİZ?

Silah arkadaşlarını peşinen suçlu görenler,

Hukuksuzluğa teslim edilmesi yetmiyormuş gibi bir de insani davranış ve dayanışmadan yoksun bırakanlar,

Yukarıdaki anlatım içinde KENDİNİZE NEYİ SEÇERSİNİZ?

Bu kadarcık zorlukta ortalıktan yok olursanız, savaşta silah arkadaşı olabilir misiniz?

Bu gün arkadaşlarınıza bunu yaparsanız, yarın zora düştüğünüzde veya savaşta arkanızı dayayacak bir taş bulabilir misiniz?

Bir sitem de jandarma teşkilatına.

Refakatçisi olduğunuz bu insanların kim olduğunun ayırdında değil misiniz?

Bunlar; azılı katil mi, kaçakçı mı, uyuşturucu satıcısı mı, gaspçı mı, hapçı mı, jiletçi mi, akıl hastası mı, hırsız mı?

Yanlarında durmasanız, "cami çıkışında bekleyeceğinizi" söyleseniz sizi zor durumda bırakırlar mı?

Nasıl davranacağını bilmeyen, arlıyı-arsızı ayırt denmeyen genç görevlileri eğitmek-uyarmak olası değil mi?

"Bu görev, adli görev olup Bakanlık yönergelerine göre yapılmaktadır" deyip için işinden sıyrılmak vicdanınızı sızlatmıyor mu?

Yarın sizin anneniz vefat ettiğinde aynı durumda olmayacağınızın güvencesi var mı?

Silah arkadaşlığını ayaklar altına aldınız da insanlığı bari almayın…

İntikam alan, hak hukuk tanımayanların aleti olmayın…

Yakınlarını kaybeden silah arkadaşlarım, saygıdeğer komutanım E. Org.Hasan Iğsız'a, E.Korg. sevgili Pekin, E.Tuğg. sevgili Varol ve E. Tuğg. sevgili Tutkun'a tekrar başsağlığı diliyorum.

Kaybettiğiniz yakınlarınız ışık içinde yatsın.

Dışarıdaki BİZ SİLAH ARKADAŞLARINIZ ARKANIZDA TAŞ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ.

Naci Beştepe

İLK KURŞUN
--
Sunu daima hatirla ki, buyuk ask veya
buyuk yatirim daima buyuk risk tasir.

Anonim Nasihat

Kurmusoldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzuederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/

Ben,ManeviMiras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder