Batı'da kriz var. Bütçe 8 ayda 8.5 milyar lira açık vermiş. "AKP iktidarının paçaları tutuşmuştur" desem yanlış olmaz. Bütçe açıklarına kaynak bulmak zorunda. Önce zam paketini açtı; yetmedi, özelleştirmeleri hızlandırdı: Yılsonuna kadar en az 34 varlığı daha satacak.
I) Evet değerli okur bizler mışıl mışıl uyurken, AKP hükümeti boş durmuyor, bakın neler yapıyor, neler... Bir aile reisi düşünün, işsiz, parasız kalmış, evinde kap kacak, yorgan döşek ne varsa satışa çıkarıyor; kim olsa bu adamı ayıplamaz mı, git kendine bir iş bul, çalış, doğru dürüst bir gelir kaynağın olsun demez mi? Ancak bunu bir hükümet yaparsa iş değişir; kimseden ses çıkmaz, görmezden gelinir, hatta alkışlayanlar bile çıkar. Bakın, nelerin hazırlığını yapıyor bu müflis hükümet:
* Eylül sonu itibariyle: İzmir Limanı için, adı Gayrimenkul AŞ'ye dönüştürülen Tekel'e ait gayrimenkuller ve makineler için son teklifler alındı.
* Ekim ayında: 10 grup halinde 17 akarsu santrali için teklifler alındı. Üç önemli varlık için daha (Kemerköy Liman Sahası, Hamitabat Santralı, otoyollar ve köprüler) son teklifler alındı. Böylece ekim ayında özelleştirme gündeminde 17 akarsu santralı, bir termik santral, iki Boğaz köprüsü, 8 otoyoldan oluşan toplam 10 varlığın dahil olduğu otoyol paketi için yatırımcılar son tekliflerini vermiş oldu. Bu paketin içindeki en büyük varlık otoyollar... Yerli yabancı birçok konsorsiyumun ilgilendiği paketten önemli gelir bekliyor AKP iktidarı.
* Kasım ayında: Elektrik dağıtım bölgelerinden üçü (Akdeniz Elektrik, Boğaziçi Elektrik, Gediz Elektrik) için son teklifler alınmış olacak. Aynı ayda teklifleri alınacak diğer iki varlık Doğusan Boru ile Kayseri Şeker... (Doğusan Boru'daki yüzde 56 oranındaki, Kayseri Şeker'de de yüzde 9.9 oranındaki kamu hisseleri satılıyor)
* Aralık ayında çok büyük bir varlık, Başkent Doğalgaz için teklifler alınacak.
Özelleştirme İdaresi, eğer bu gündemi sorunsuz yürütebilirse, 10 milyar dolar civarında bir özelleştirme yapılmış olacak. Bilhassa köprü ve otoyollar, üç elektrik dağıtım bölgesi, Başkent Doğalgaz, Hamitabat santralı büyük gelir getirmesi beklenen ihaleler.
* Bunun dışında gayrimenkul satışları var. Paket içinde küçük gayrimenkuller olmakla birlikte dört büyük varlık dikkat çekiyor: Sümer Holding'in Ankara bölgesi taşınmazları, Kemerköy Liman Sahası, Manisa Tütün Depoları ve Gayrimenkul AŞ'ye (eski Tekel'e) ait taşınmaz ve makineler. AKP hükümeti bunlardan önemli gelir bekliyor.
* Halk Bankası'ndaki kamu hissesinin özelleştirilmesi için de çalışmalar hızlandırıldı, ilanlar veriliyor. Vakıfbank'taki kamu hissesinin satışı da gündemde...
* Türk Telekom'daki kamu hisselerinin halka (!) arzı var (Halk dediği üç beş parababasıdır. "Halk" deyip işin bu yönünü kamufle etmiş oluyorlar.)
* Ayrıca: TCDD'ye ait İzmir Kruvaziyer Limanı, 46 yıl süre ile "işletme hakkının verilmesi" yöntemiyle özelleştirilecek.
* 18 adet termik, 27 adet hidroelektrik ve 56 adet akarsu olmak üzere toplam 101 santral özelleştirilecek. Enerji Bakanlığı, Akarsu Santrallerinin öncelikli olarak özelleştirme programına almış bulunuyor. ÖİB de bu dönem programına aldı.
* Ankara'da Maliye Hazinesi adına kayıtlı bazı taşınmazlar da satılıyor. Özel şirketlere satılan arazilerin yüzölçümü 51 bin m2'yi geçiyor. AKP nasıl oluyor da hep yükselen bir skorla iktidarda duruyor? İşte bir açıklaması da burada... Önceki hükümetlerden hiçbiri kamu tesislerini böylesine vahşi bir iştahla satıp savurmamıştı, halkın sırtından böylesine kurtarıcı finansman imkânlarına kavuşmamıştı. Bu özelleştirmeler finansman sıkıntısını hafifletiyor, ekonomik krizi sürekli erteliyor.
II) Türkiye'de özelleştirme; borçlanma gibi, yabancıya toprak satışı gibi, öncelikle bütçe açıklarını kapatmak için yapılıyor. AKP destekçisi bir gazetede bir köşe yazarının (Erdoğan Süzer, Bugün, 27.9.2012) attığı şu başlığa bakın: "İki Bankayı Satarsak Seneye Zamlardan Kurtuluruz". Ve yazısını şöyle tamamlıyor: "Bu yıl bütçe açığı, 21 milyarı aşıp 35 milyar liraya ulaşacak. Bu veri, ödenmesi gereken faturanın 14 milyar liradan daha az olmayacağını işaret ediyor. Türkiye'nin önümüzdeki aylarda daha yavaş büyüyeceği tahmininde bulunanlar, bu açığa 7 milyar lira daha ilave ediyorlar. Gelir ya da gider, bütçede odaklanacağınız tüm alanlar bu yılı kurtarmaya yetmiyor. Açılan paketler gelecek yıl bütçesine bir miktar yığınak sağlasa da benzer sıkıntıların yaşanmaması ancak bütçe dışı taze kaynak girişleriyle mümkün. O kaynak da, şimdiden özelleştirme çalışmalarına başlanan Halkbank ile Vakıfbank satışlarıyla mümkün olacak gibi görünüyor." Ne akıl ama! Özelleştirmeler ne için yapılıyor, işte size inkâr edilmez kanıtı... Bir yandan ABD'nin, AB'nin gözüne giriliyor, bir yandan da "AKP'nin açığı" kapatılıyor, gün kurtarılıyor. Yarına Allah Kerim, kim öle, kim kala...
Bir diğeri, yazılarında AKP iktidarına toz kondurmamak için taklalar atan bir yazar, Süleyman Yaşar da pek memnun bütçe açıklarının özelleştirmelerle kapatılmasından 1 : "Özelleştirmenin bütçeye etkisi çok önemlidir. Mesela bu hafta başında yapılan elektrik dağıtım tesislerinin işletme haklarının özelleştirilmesi ihalesinin, bütçe açıklarının kapanmasında önemli katkısı olacak. Bu yıl tahsil edilen 945 milyon dolar ve tahakkuk eden 9.1 milyar dolarla birlikte toplam özelleştirme geliri 15.5 milyar liraya ulaştı. Ayrıca yıl sonuna kadar yapılacak Başkent doğalgaz, akarsu santralleri, İskenderun Limanı, İstanbul Anadolu yakası, Toroslar ve Akdeniz elektrik dağıtım özelleştirilmelerinden de toplam 7.5 milyar dolar ek gelir elde edilebilir. Böylece bu yıl toplam özelleştirme geliri 27 milyar liraya ulaşabilir. Bu tutarda gelirin tahsil edilmesi halinde, 2010'da 50 milyar lira olarak hedeflenen bütçe açığının büyük kısmı, ek 17 milyar liralık özelleştirme geliriyle finanse edilmiş olur. Dolayısıyla kamu maliyesine, önümüzdeki yıl bütçelerini de destekleyecek önemli bir ek gelir olanağı sağlanır.
Peki, Türkiye'de daha ne kadar özelleştirme yapılabilir? Halen çaydan şekere, bankalardan şans oyunlarına, köprülerden otoyollara, madenlerden gaz dağıtımına kadar pek çok tesisi devlet işletiyor bu ülkede. Söz konusu tesislerin özelleştirilmesinden 70 milyar dolar daha ek özelleştirme geliri elde edilebilir. Toplam özelleştirme gelirleri İtalya'daki gibi 120 milyar dolara ulaşabilir."
Görüyor musun değerli okur, sahipsiz kalan halkın malını satmaktan başka çıkar yol düşünemiyor ve bulamıyorlar. Sormak gerekir bu yazara: Peki, bütün kamu mallarını da elden çıkardıktan sonra ne yapacaksınız? Çok değil, 5-10 yıl içinde ulaşırsınız o sınıra... İtalya da bugün tıpkı Yunanistan gibi pupa yelken iflasa doğru yol almakta. Demek ki bu işler özelleştirme ile, halkınmalını ona buna peşkeş çekmekle olmuyor Süleyman Efendi...
Aynı yazar, havayolu, radyo-TV ve çimento gibi birkaç örneğe dayanarak, gayet yüzeysel bir yaklaşımla özel şirketleri göklere çıkarıyor. Oysa ekonomik teoride özel sektörün kamuya üstün olduğuna dair kesin, ortak bir sonuca ulaşılmış değildir. Örneğin konuyla doğrudan ilgili olan bilimsel bir çalışmada 2 şu satırlar yer alıyor: "Farklı ülke uygulamalarına bakıldığında KİT'lerin başarılı sonuçlar elde ettiği, birçok gelişmiş ülkenin iktisadi kalkınmasına yardımcı olduğu, gelişmekte olan ülkelerin de iktisadî ve sosyal kalkınmasında aktif roller üstlendiği görülmektedir."
III) Özelleştirme sadece halka ait aktiflerin özel şahıs ve şirketlere satılmasından ibaret değildir, bu özelleştirmenin dar anlamıdır. O geniş anlamıyla aynı zamanda ekonomik ve sosyal yapıların, hukukun, kuralların da özelleştirilmesidir. Bir vesile ile vurguladım: "Türkiye'de son yıllarda çıkarılan pek çok yasa ve diğer mevzuat değişikliği, Yatırım Danışma Konseyi'ndeki çokuluslu tekeller ve sermaye örgütleri öyle 'tavsiye' ettiği için yapılmıştır." Bu kapsamda bir bilim insanımız, Prof. Dr. Yasemin Özdek, "özel şirketlerin ve sermaye örgütlerinin mevzuata yön vermesini, yasa değişikliklerini kararlaştırmasını, "yasama faaliyetinin özelleşmesi" olarak görüyor" ki son derecede haklıdır. Şöyle devam ediyor Sayın Özdek 3 : "Bu, özelleşme sürecinin son halkasıdır. Özelleşme sadece kamu varlıkları ve kamu hizmetleriyle sınırlı kalmayıp, siyasi kararların alınma sürecine de yansıyor ki, böyle bir durum demokrasinin yok edilmesi demektir. ... Sorun sadece yoksullaşma ve emekçilerin ekonomik ve sosyal haklarının gaspı meselesi değildir, aynı zamanda demokrasinin biçimsel koşullarının bile ortadan kalkması, siyasi rejimin değişmesi meselesidir."
***
Ben şimdi "AKP'yi ayakta tutan bir destek de 80 yıllık Cumhuriyet'in birikimidir" desem, yanlış mı söylemiş olurum, değerli okur? Hangi iktidar Ata mülkünü bunların yaptığı kadar şuursuzca satıp savurdu?
________________________________
1 Süleyman Yaşar, "Özelleştirmenin Bütçeye Etkisi",
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/yasar/2010/08/13/ozellestirmenin_butceye_etkisi
(8.10. 2012)
2 Yahya Can Dura, Mülkiyet Tartışmaları: Kamu İşletmeleri Verimsiz
mi? İleri Yayınları, İst., 2006, s.146 vd.
3 Yasemin Özdek, "Yabancı Sermayenin Kamuyu İşgal Programları",
http://haber.sol.org.tr/ekonomi/yabanci-sermayenin-kamuyu-isgal-programlari-haberi-56583,
(5.6.2012)
________________________________
Prof. Dr. Cihan DURA, 11 Kasım 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder