İşte şimdi hak ettiler. Yalancılar, sahtekarlar, namussuzlar, ahlaksızlar. Küfür olsun diye değil, gerçekten de öyleler. Sözlükteki anlamı tam olarak sağladıkları için öyleler. Yoksa yanlış olmasın, amacım hakaret etmek değil. Haa bu arada biraz da yüreğimiz soğuyor. Olsun, bunca zamandır yüreğimizi kabartanların suçudur. Saygılar. Oraj POYRAZ |
Selahattin Duman - 224 dairem var. İçinde askeri, çavuşu oturur..
"Mal varlığım buradan köye yol olur.. İstinye Park arazisi de benim.. Bodrum'da dikili tamamı tripleks 169 yazlık da benim.. 28 blok üstüne 224 daire de benim.. Çeşme'yi üzerime geçirecektim, iktidarımızın ömrü yetmedi.."
spotta bu yazılanları Meclis'in Darbe Komisyonu'na ifade veren Evren Paşa veya Tahsin Paşa söylemiş olsaydı..
Yani hasta yatağında böyle bir ifade verselerdi..
Psikiyatra, doktora ihtiyaç kalmadan ortak teşhis kondurulurdu:
"Kayış kopmuş, kafalar boş dönüyor.."
Gel gör ki başlığa ve spota dağıttığımız bu ifadeler bizim Darbe Komisyonu'nun raporuna girmiş..
Her partiden seçilmiş akil adamlar bu rakamları dinlemişler, notlar tutulmuş, üzerinde laflar edilmiş ve rapora birer birer eklenmiş..
***
Jandarma Genel Komutanı ve Milli Güvenlik Kurulu Üyesi Orgeneral Sedat Celasun'un gelini Füsun Hanım'ın üzerindeki mallar:
"Çankaya'da yirmi sekiz blok üzerine dağılmış iki yüz yirmi dört apartman dairesi.."
Kara kuvvetleri Komutanı ve Milli Güvenlik Kurulu Üyesi Orgeneral Nurettin Ersin'in kızı Yıldız Hanım'ın Bodrum'daki malları:
"Bahçeli yirmi dokuz blok içinde kalan yüz altmış dokuz adet yazlık.."
Genelkurmay Başkanı ve Milli Güvenlik Kurulu Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in damadı Erkan Bey'in üzerindeki mallar:
"İstanbul'un bilmem neresinde devasa bir parsel.. İstanbul'un başka bir yerinde devasa bir parsel arsa daha.. Vb.."
ULA ULA ULAAA!
Bu haberler merkez gazetelerin tamamında, birinci sayfalarda çıktı..
Bu memleketin ne kadar iki yakası bir araya gelememiş memuru, maaşlısı, hizmetlisi varsa küfrü basmışlardır..
"Nasıl da yemişler ama?"
"İki yüz yirmi dört daire maaşla yapılır mı?"
"Bodrum'daki yüz altmış dokuz yazlığa ne demeli?"
"Asacaksın üçünü beşini Taksim'de gör bakalım.."
"He valla.. Getirsinler idamı.."
Meclis Darbe Komisyonu'nun muhterem kamuoyunu aydınlatmak üzere kaleme aldığı raporun medyaya yansıyan ayrıntıları böyleydi..
Haberin medyaya düşmesinin üzerinden yirmi dört saat geçmedi.. Fitilini yaktıkları bomba ellerinde patladı..
Önce Sedat Paşa'nın gelini Füsun Hanım çıktı ahalinin önünde.. Kendi hâlinde, bir ev kadıncağızı..
"Jandarma lojmanlarını benim diye göstermişler.."
Evet, yanlış okumadık..
"Yirmi sekiz blok üzerine iki yüz yirmi dört daire.." dedikleri, devletin parasıyla yapılmış, milletin ordusunun subaylarının oturduğu lojmanlar..
Bodrum'daki yüz altmış dokuz yazlığın durumu ne, dendiğinde aldığımız cevap şöyle:
"Ha onlar mı.. Mahkemeye gönderilen Masak'ın raporuna yanlış girmiş.. Ama bir yazlıkları olduğu kesin.."
"Nasıl yani?"
"Tapuda 16/9 numaralı yazlık, diye geçiyor.. Yanlışlıkla 169 yazlık olmuş.."
"Evren'in damadının İstinye'deki devasa arazisi.."
"O da şöyle.. O arazinin varlığı kesin.. Üzerinde İstinye Park var.. Ama Erkan Bey'in arazisi değil.."
"Ya öbür arazi?"
"Haaa! Orada da durum şöyle.. Arazinin varlığı kesin.. Üzerine İstanbul'un en büyük gökdeleni Anthill yükseliyor.. Erkan Bey'i tanımadılar.."
***
Bu bomba aslında Meclis Darbe Komisyonu'nun ortasına düştü.. Komisyon dünden itibaren "akıl baliğ olmayan" bir kuruluş olup çıktı..
Artık bu saatten sonra ne söyleseler kafam basmaz..
"Bunlar darbe yapıyorlardı.." dediklerinde "Tamam abi.. Biraz uzak dur hele.." der kaçarım..
Okuduğunu anlamayan, anlatılanı yanlış kaydeden, bu kadar yanlıştan şüphelenip makûl bir sonuca gidemeyen komisyon.. Tamamı millet oyuyla seçilmiş vekil..
Tamamı yasaya göre Türkiye'nin akil adamları..
Boş vakitlerinde eğitim reformları yapıyorlar, İstanbul siluetine fırça atıyorlar..
Bizim adımıza hangi dizinin daha hayırlı olacağına karar verip boş tepelere cami dikiyorlar..
BİR TUŞLUK İŞ
Böyle bir haber bizim gazetenin yazı işlerine muhabir vasıtasıyla düşseydi..
"Paşa'nın Ankara'da gelini üzerine yapılmış 224 dairesi var.." diye..
Yazı işlerinin paşası İsmail Yuvacan o muhabire "Git bir daha bak!" derdi.. Diğer muhabirler de habere dört koldan dalar, aslı var mı araştırırlardı..
Hele ki her türlü tapu kaydının bir elektronik tuşa basmakla görülebildiği bu dijital çağda..
Bir de haber komisyonun raporu gibi asılsız çıkmışsa o muhabir saniyesinde paketlenip Yurt İçi Kargo'ya teslim edilirdi..
Paşalardan birinin gelini Füsun Hanım veya öbür paşanın kızı Yıldız Hanım'ı bir telefonla aramak da aynı işi görürdü..
Sen gel "2012 yılı telefon sarfiyatında.." bilmem kaç milyon kontör kullanarak Avrupa birincisi ol.. Gazeteler, televizyonlar telefon reklamından geçilmesin..
Sonra bilgiye ulaşmak için iki kere telefonu tuşlama.. Veya internete girip bir tuşa basma..
Hatırlıyorum 12 Eylül günlerini..
Konsey üyeleri gittikleri her şehirde "Beşiniz de paşasınız.. Zorluklara koşarsınız.." pankartlarıyla karşılandıklarında, ahalinin muhalifleri aralarında fısıldaşırlardı..
"Amerika'nın TIMES dergisi filanca paşayı kapak yapmış.."
"Demee? Ne diye?"
"Dünyanın en zengin generali, diye.."
***
Şehir efsanesi olarak kulaktan kulağa yayılan bu tevatür taaa bugünlere kadar geldi.. Ne kimse o malûm kapağı gördü, ne de kimse ona dair bir yazı bulup yayınladı..
Tıpkı başka ünlü bir iş adamının entari giyip, Paris'te kadın kılığında gezdiği tevatürü gibi bir şehir efsanesiydi..
Hâlâ konuşulur..
Şimdi beş paşanın üzerindeki mal varlığına dair palavra çıkan haber de yıllarca konuşulacak.. Tekzip, yalanlama para etmeyecek..
Bizim ahalinin huyudur.. Özellikle bilginin aslı olmayanına, yalan olanına bayılır.. Diline sakız yapar.. Temizle temizleyebilirsen..
Bence Darbe Komisyonu'nun düştüğü durum daha da beter..
Komisyon bu haberle kendi ayağına sıktı..
Hasta yatağında sorguya çekilen 93 yaşındaki Evren parmağını bile oynatmadan intikamını aldı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder