24 Ocak 2013 Perşembe

11-RİFAT SERDAROĞLU - Tetikçi mi / Adalet mi?

RİFAT SERDAROĞLU - Tetikçi mi / Adalet mi?

Ülkemizdeki Adalet uygulamalarıyla ilgili öyle korkunç olaylar duyuyoruz ki, insanın inanası gelmiyor. Anayasasında "Hukuk Devleti" yazan

Türkiye Cumhuriyeti'nin Adalet Bakanlığı ise, sanki yaşananlar görev alanına girmiyormuş, sanki bu utanç verici olayların sorumlusu değilmiş gibi, sadece seyrediyor.

Fırat kenarında kaybolan kuzudan bile sorumlu olması gereken Türkiyeli Başbakan'ın Adalet anlayışını ise, Deniz Feneri Davası hakkındaki tutumuyla öğrenmeyen kalmadı.

Adalet Bakanlığı AKP İktidarında, özellikle "Ali Dibo" lakaplı Sadullah Ergin döneminde, adalet dağıtan veya vatandaşın adlî kurumlarda uğrayacağı haksızlıkları düzelten bir "Devlet Kurumu" olmak yerine, AKP muhaliflerini "sindiren", direnen olursa yok eden bir mekanizmaya dönüştürüldü.

İspatı mı; İşte İstanbul Özel Yetkili 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi eski Üyesi Yargıç Oktay Kuban!

Halen Yargıç olan Kuban, aralarında Çetin Doğan'ın, Engin Alan'ın da bulunduğu 19 tutuklu sanık hakkında tahliye kararı vermişti. Tahliye kararı vermeden önce Kuban'ın yanına aynı adliyeden bir Yargıç geliyor ve "Ankara'dan emir var. Bu askerler içerde tutulmak isteniyor. Eğer Çetin Doğan ve diğer Paşaları tahliye edersen, sokağa çıktığında seni vuracaklar. Darbe karşıtı göstericiler adliyenin etrafını saracak, sen de dışarı çıkamayacaksın" diyor.

Bu olay iki yıldan fazla zamandır biliniyor. Peki, Adalet Bakanı ne yaptı?

Bu iddianın üzerine gideceği yerde, tutuksuz yargılamadan yana olan; Tuncay Aslan-Yılmaz Alp-Köksal Şengün-Erkan Canak-Zafer Başkurt-Kasım İlimoğlu gibi çok sayıda deneyimli Yargıçların görev yerlerini değiştirdi!

Yargının gerçekten bağımsız olduğu ülkelerde böyle bir olay yaşanmaz.

Yaşansa bile, Ankara'nın ulaklığını yapan o tetikçi ve ona bu emri veren her kim ise burunlarından yakalanır ve tutuklanırdı.

Eğer bir ülkede Yargı, bağımsız ve tarafsız değilse o ülkede vatandaşlar doğru-düzgün nefes bile alamaz.

İktidar bu vahşetin sebebi ise, muhalefet partilerinin yapacağı tek ve en önemli iş, o iktidarı da rahat nefes alamaz hale getirmek olmalıdır.

Parlamento çalışmalarını boykot etmekten, istifa edip bu haksızlığı-hak hırsızlığını millete taşımaya kadar olan yolda tüm demokratik tepkiler ve eylemler uygulanıp iktidar, adaletin yoluna getirilmeli ve hesap sorulmalıdır.

Yargının iktidardan yana taraf olmasına ve adalet yoluyla tetikçilik yapılmasına sessiz kalan muhalefet hiç olmasın daha iyidir. Hiç olmazsa o zaman kendimizi, ülkede demokrasi var diye kandırmayız.

Faşist bir yönetim sergileyen iktidara da, millet olarak anlayacağı dilden konuşuruz.

Haysiyet sahibi her insanın içini kanatan ve hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir adlî haksızlık ise, sağlıkları son derce bozuk tutukluların durumudur.

Değerli dostum Mete Akyol "Belgeler ve Gerçekler" adında bir kitap gönderdi. Kitap tam-tamına 470 sayfa.

Sayın Mehmet Haberal'ın tutukluluk sürecinde yaşadığı sağlık sorunları ve tıbbî raporları içeren kitap, adaletin iktidarın emrinde olduğunun tam bir kanıtıdır.

Profesör Haberal'ın yanı sıra, Profesör Hilmioğlu ve Orgeneral Saygun'un da ciddi sağlık problemleri var. Kaçmayacakları belli olan bu yaşlı insanların tutuklu olarak yargılanmaları için Ankara'dan baskı yapılmadığını kim söyleyebilir?

Ortada cevaplanmamış çok önemli ve Türkiye'nin geleceği ile doğrudan alakalı bir iddia var. İddiada bulunan 26 yıllık tecrübeli bir Cumhuriyet Savcısı.

İddia şu; "Deniz Feneri davasında, dolandırıcıları ve suçluları koruyan bir Hırsızlar İmparatoru var."

Türkiye'de tecrübeli bir Cumhuriyet Savcısı böyle ciddi bir iddiada bulunacak Adalet Bakanlığı ve HSYK, "Gel bakalım Sayın Savcı, kim bu kişi, kanıtların ne" diye sormayacak! Bunun bir tek açıklaması olabilir. Hırsızlar İmparatorunun kim olduğunu bunlar biliyorlar.

Eğer Ankara'da bir "Hırsızlar İmparatoru" varsa ve Cumhuriyet Savcıları bu kişiyi tanıyorlar ama yakalayamıyorlarsa, yani bu kişi Savcıların bile ulaşamayacağı biriyse, kim "


!
a45UyF587661-201301241336-11


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Insanlar ancak hayalleriyle yasar ve biraz yasamaya baslayinca tum hayallerini kaybederler.

Voltaire
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Dogu vilayetleri halkinin, Ermeni cetelerinin acimasizligina ve taarruzlarina hedef olmus, en buyuk felaketi gormus bir unsur olmak sifatiyla, birlik ve fedakarlik luzumunu en once takdir ettikleri iftiharla gorulmektedir.

(16 Haziran 1919)
K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ankara'dakiler Kars'i almislar.
Demek ki islemedigimiz bir hata kalmisti.
Ermenistan'a taarruz ile onu da tamamladik...
Ankara yarani nihayet meramlarina erdiler.
Ermenistan'a yuruduler.
Kars'i isgal ettiler.

Yazar ve Nazir Ali Kemal - 11.11.1920
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Bir ulus kendi icindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla bas edebilir
Fakat icersindeki satilmis ve hainlerle yasayabilmesi olanaksizdir.
Sinirlari zorlayan dusman silah ve alemlerini acikta tasidigi icin daha az tehlikelidir.
Fakat bir hain, hain gibi gorunmez,
kurbanlari ile ayni aksanda konusur,onlarin cehresine burunur ve
onlarin argumanlarini kullanarak ulusun politik yapisina nufuz eder,
butun kapilardan serbestce gecer, sesi en ust duzey hukumet koridorlarinda duyulur,
ulusun ruhunu curutur
Politik yapiya her turlu hastalik bulastirarak yasam gucunu elinden alir
Bir katil daha az korkuludur.

Marcus Tullius Cicero
(M.O.106-M.O.43)
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder