27 Ocak 2013 Pazar

11-“Saygısızlar, Özür Dilesinler”den, “El de Etek de Öpülür” Noktasına...


Abla  kibar kibar yazmış.
Biz buna adamı sulu götürüp susuz getirmek diyoruz.
Dolandıra dolandıra bizi bir yerden aldılar bir başka yere getirdiler.
Bu ameliyatta, bizim topraklarımızdan yetişen bütün oyuncular kukla.
İpler Amerika'daki WASP oligarkların elinde.
Onlar Amerikan devlet aygıtını, onun bütün araçlarını, CIA, Navy, bütün finansal araçları, sivil görünümlü bütün organizasyonlarını da kullandılar.
Ve sonunda ülkemizde var olan bütün insanları ve kurumları satın aldılar.
Şimdi içeride olanlar kendilerini satmamış olanlar.
Dışarıda onlara zulmedenler de, seyredenler de satmış olanlar.
Elbette satılmışların, satılmamışlardan bu kadar çok olduğu bir ülkede işler mecburen bu şekilde yürümek zorunda.
Bütün bu olup bitenleri tribünlerden izleyen, politikayı din, iman, namaz, niyaz bağlantılı bir iş sanan geniş kalabalıklar da üç seçim dönemidir, bu gidişatı onaylamıştır.
Elbette zaman ilerlediğinde vay ben bilmiyordum, ben cahildim, ben kandırıldım, vay aydınlar halktan kopuktu, beni uyarmadılar falan diye yaygara yapacak, onu da biliyorum.
Ama çok iyi bildiğim bir şey daha var, evlatları yüzbiner yüzbiner telef olmaya başlayınca gerçeği çok iyi anlayacak.
Hayırlısı olsun, inşallah, hamdolsun.
Bakalım Allah Osmanlıya yardım ettiği şekilde(!?) Türkiye Cumhuriyetine de yardım edecek mi?
Malum Osmanlı mevta oldu, ufalandı, yok oldu.

Oraj POYRAZ

"Saygısızlar, Özür Dilesinler"den, "El de Etek de Öpülür" Noktasına...

 

Leyla Zana ve diğer DEP'li mililetvekilleri AB zirvesi öncesi, Aralık 2004'te Herald Tribune ve Le Monde Gazetesi'e bir ilân verir. "Kürt bildirisi" niteliğindeki ilânda, bugün peynir-ekmek gibi konuşulup, karşılanan talepler sıralanıp, "Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için talep ettiklerini Kürt halkına tanımalıdır" denilir.

Ankara'da kıyamet(!) kopar, peşpeşe tepki açıklamaları yapılır. Mesela bugün BDP'lilerin hamisi olan dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç, bildiride Türkiye gerçeklerine, Türkiye'nin kurulu düzenine, Anayasasına tamamen aykırı bir düşüncenin dillendirildiğini belirtip, şunları söyler:

"Türkiye'yi zora sokmak, Türkiye'ye engel çıkarmak isteyenler amaçlarına ulaşamayacaklar. Bildiri yayımlayarak, çok kritik bir noktada olan Türkiye'ye ayakbağı olmak, tökezletmek istemiş olabilirler. Ancak Türkiye çok güçlü bir devlettir, bundan etkilenmeyecektir."

Bugün Leyla Zana ile görüşüp,
"Kürt sorununu çözecek yegâne kişi sizsiniz" iltifatları alan Başbakan Erdoğan da o bildiriyi "intihar" olarak değerlendirir.

ABD'de yaşayan Fetullah Gülen'in teröristbaşıyla yapılan son pazarlıkları desteklerken şu ilginç görüşleri savunduğu malum:

"Milli onur, milli gurur ayaklar altına alınmama kaydıyla, o mefkureye saygı devam ettiği müddetçe -bence- el de öpülebilir, etek de öpülebilir. Heyet-i İslamiye, heyet-i milliye arasında huzurun temini adına katlanılabilecek her şeye katlanmak lazım. Hayır sulhtadır, sulh her zaman hayırlıdır."

Zana ve arkadaşlarının verdiği o ilân, o zamanlar Gülen'in de tepkisini çeker ve şu açıklamayı yapar:

"Tayyip Bey'in bu konuda söylediğine iştirak etmemek mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti'nin 2. Cumhurbaşkanı İnönü ve 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal Malatyalıydı ve Kürtlerdendi. Hikmet Çetin Bey de Diyarbakırlıdır. Doğudan ve güneydoğudan birçok vatandaşımız çıkmış, devlet kurumlarında önemli görevler almışlar; asker, vali, kaymakam olmuşlar. Adliyede ne kadar Kürt vatandaşımız olduğunu Allah bilir. Öyleyse bu tür isteklerde bulunmayı gerektirecek hangi mahrumiyetler yaşanmaktadır? Kanaatimce ilânda dile getirilen istekler saygısızca olmuştur. Daha evvel Meclis'te de, yapmamaları gereken bir saygısızlık olmuştu. Bildiğim, tanıdığım ve görüştüğüm kadarıyla Güneydoğu'daki insanların yüzde 90'ı 95'i bu tür taleplere katılmamaktadır. Okumuş, bir yerlere gelmiş, hatta belli bir dönemde seçilmiş insanların böylesine ham tavır ve davranışlarda bulunmalarını, maşeri vicdanı rahatsız etmelerini hiç anlayamıyorum. Halbuki devlet onları bırakmakla, bir cemilede (güzel davranış) bulundu. Onların da bu cemileye cemileyle karşılık verip, 'devletimiz, milletimiz hakkında bir dönemde cahilliğe, gençliğe kapıldık, hata ettik' demeleri, birlik ve bütünlüğe giden bir yol tutmaları beklenirdi. Olmadı. Bence, maşeri vicdana karşı bir özür borçları var."

8 yılda PKK ve uzantılarının hangi noktaya geldiği ortada. Tabii sözde onlara tepki gösterenlerin de.

Ama gelinen öyle bir nokta daha var ki, altını çizmemek mümkün değil. Ruşen Çakır bir haftadır Barzani bölgesinde röportajlar yapıp,
"kürdistan"ı hazmettiriyor. Perşembe günü de "Gülen cemaati 19 yıldır Irak Kürdistanı'na hizmet götürüyor" diyerek, götürülen hizmetleri anlattı ve bölgede 8 yıldır hareketin hizmetlerini koordine eden Trabzon Of'lu Talip Büyük'le bir röportaj yaptı. Büyük, Türkiye'nin, "Barzani PKK ile savaşsın" beklentileri için aynen şunu söyledi:

"Teröristi barındırdıklarını hiç görmedim. Bu algı çok yaygın ama 'Barzani neden bunları Kandil'den atmıyor?' sorusu abartılı. Çünkü Barzani zamanında Türk ordusuyla birlikte PKK'ya karşı savaştı ama atamadı, bugün kendi başına nasıl atsın? Şimdi Türkiye'de geniş bir kesim Barzani'nin PKK ile savaşmasını bekliyor. Barzani senin PKK'nla niye savaşsın? O da bir lider, onun da sırtını dayadığı bir halk var. 'Ben Türkiye'nin selameti için benim gibi düşünmeyen Kürtlerle savaşıyorum' nasıl desin? Burada da bir kamuoyu var."

PKK,
"Benim, Türkiye'nin PKK'sı, Barzani'ye ne" öyle mi? Peki Kandil'den Türkiye'ye Başbakan Erdoğan'ın ifadesiyle, "armut toplamaya" mı geliyor? Bunca yıldır yardım-yataklık yapan, ağır silahlarla donatan, askeri, polisi, çoluk-çocuğu katlettiren de Türkiye mi?

Sizce oradan, buraya gelenlerin sadece
"maşeri vicdana karşı" değil, millete de " bir özür borçları" yok mu?

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan ve Mamak'a kucak dolusu sevgiler..

Müyesser Yıldız



a45UyF587661-201301271230-11


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Konus ki seni goreyim.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Bir Ingiliz subayi Igdir'dan Bayezit'e gelerek, Mutassarif'a: Ingiltere himayesinde tesekkul eden Ermenistan'a Bayezit havalisinin de birakildigini bir aya kadar on bes bin Ermeni muhacirinin Ermeni duzenli birlikleri himayesiyle eski yurtlari olan Bayezit sancagina sevk edilecegini bildirmistir.

Dogu vilayetlerinden bir karis topragin bile Ermenistan'a birakilmasinin mumkun olmayacagi, bir tek Ermeni askerinin sinirimizin bu tarafina gecmesinin atesle karsilik gorecegi

(12 Haziran 1919)
K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Yunan ordusu halifenin ordusu sayilir.
Hic de zararli bir topluluk degildir.
Asil kafasi koparilacak mahlukat Ankara'dadir.

Teal-i Islam (Islami Yuceltme) Dernegi'nin bildirisi - 1920
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk

Asik ERBABI
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder