30 Mart 2014 Pazar

Bir hafta sonu yazısı:,,BEN BÖYLE DOLANDIRICININ...


Bir hafta sonu yazısı:

BEN BÖYLE DOLANDIRICININ...

 

"Hırsızlık",  "rüşvet" "havuz" vs. tapeleri videoları hazanda yaprak misali yağıyorlar;

 "rüşvet" "havuz" "yavuz"  "Hırsızlık", "uğursuzluk" "sıfırla bilal" "montaj" "yalan" "komplo" "kutu" gibi ne kadar olumsuzluk çağrıştıran kelime varsa onlar da artık ortak paydamız oldu; toplumca videolarla yatıp tapelerle kalkıyoruz;  milletçe "Hırsızlık nedir ne değildir"; "verilen her para rüşvet midir yoksa "havuz"un içine etmek midir" hatta "hırsızlık haram mıdır helal midir", veya "bunların icrası özgürlük kavramının içine eder.. -pardon- içine girer mi girmez mi" diye tartışıyoruz...

Yakın bir zamanda "Ne nedir, kim kimdir" kursları da açılırsa şaşmayalım..

* * *

Ve bir ortak paydamız da hergün "Acaba bugün piyango kime vuracak?" diye dizi film bekler gibi  heyecanla bu tapeleri kasetleri beklemek oldu..

Yandaşı da karşıtı da tape, video allah ne verdiyse bekliyor..

Hani ünlü bir Teksas dizisi vardı  "Dallas"; onu da böyle "Bakalım bugün kimin eli kimin cebinde,  kimin şeyi kimin neresinde..." diye heyecanla beklerdik.

Diyeceğim o ki şu şey "... budalaları" vardır ya, bunlar da milleti  öylesine "Tape muptelası" , "Kaset salağı" "video budalası" yaptılar...

Bu beklentilerin kaynağında "Sadomazoşist dürtü"nün payı var mı yok mu; varsa etki oranı ne kadardır artık bunların bilimsel olarak saptanmasını yapmak görevi de sosyologlara düşmekte.. 

* * *

Şimdi, bildiğimize göre  genel anlamda; "Hırsız kendisine ait olmayan bir şeyi karşılığını ödemeden gizlice alan"a denir.

"Hırsızlık" bu işi gerçekleştirme fiilinin adıdır..

Kendisine ait olmayan "şey"i açıkca göz göre göre resmen alana da bizde "zorba" "eşkiya" "harami" vs. deniyor; batıda da "mafioso" "bandito" falan...

Bu "hırsızlık"ın kibarca tarifleri de var; "Malın sahip değiştirmesi" veya "..el değiştirmesi" gibi; hatta "hırsız"a ayıp olmasın diye "Bize haber vermeden almış" diyen ince düşünceliler bile var..

Hani yalan söyleyene "yalancı" dememek için "doğru söylemiyorsun" denildiği gibi.

Çünkü biri "hakaret" oluyor, diğeri "saptama" yani tesbit, o zaman cezası da yok..

* * *

"Rüşvet" için ise Başbakan mealen; "bir işin görülmesi için yetkili devlet memuruna verilen paradır" falan demişti: Yani kişi "Devlet memur"u değilse alınan verilen para, ya da mal rüşvet sayılmıyor.

Mesela "Bakan oğlu" devlet memuru mu?

Yoo, değil

O zaman ne sayılıyor o "alınanlar" veya o "verilenler"?; herhalde  "provizyon": "kârdan pay" "sosyal yükümlülük" "emek karşılığı", "görümlük" "hediye" "bahşiş" "çeyiz" falan filan;  zaten bunlardan bir hanfendi de  "evin havuzunda toplanan paralar" için "zekat olabilir"demişti.

Yani o paralar her şey olur da "rüşvet" olmaz, olamaz.

Tabii her ne kadar sonuç aynı olsa da tarifi değişik olunca yorumlar da değişik oluyor.

Yani kişinin meşrebine, gönül bağına, anlayışına, eskilerin deyişiyle kişinin "vicdanına kalmış"..

* * *

Bizim insanımız da zaten bir alem; sen kalk iyice bilip tanımadığı birisine evin anahtarını  "Tilkiye Kümes teslim etmek" dedikleri gibisinden teslim et sonra da "Tavuklarımı çalıyorlar,  hırsız var" diye yaygara yap, olacak iş mi bu..

Bence buna her şey denir  ama "hırsızlık" aslaa.

Zaten anahtarı elinle teslim ettiğin için şikayetçi olsan polis savcı ne diyecek sana; "vermeseydin"!

Yani senin işin zor sevgili seçmen yurttaşım..

* * *

Bu kadar uzun laflamadan sonra gelelim sözü nereye vardıracağımıza: Bundan 8 yıl kadar önceydi yine bugünkü gibi "gereksiz" bir "dolandırıcılık" tartışması  sürüp gidiyor, Almanya'daki yurttaşlarımızın "İşçi Şirketleri"ne kaptırdıkları paralar tartışılıp duruyordu.

O günlerde "DenizFeneri" daha çevresini aydınlatmaya başlamamış, bugünkü "ün"üne ulaşmamıştı; ya da  Alman Savcılar işin farkına varmamışlardı..

Neyse, işte o günlerden kalma bir yazımı dostlarla paylaşayım dedim..

TV'de "seçim sonuçları"nı kovalamaktan eliniz değerse okuyuverirsiniz diye..

Hayırlı seçimler ve seçim sonuçları diliyorum.

Bakalım kim nereye koşacak..

Aydoğan Kekevi 26/29.03.14

* * * * * * * * * * * * *

BEN BÖYLE DOLANDIRICININ ELİNİ ÖPERİM ARKADAŞ...

Aydoğan KEKEVİ  31.10/01.11.2006

 

Şimdi bizim medya tutturdu "YİMPAŞ'çı bilmem kim nasıl elini kolunu sallaya sallaya dolaşır"mış.

Yok efendim bunlar "Bakanlarla bayramlaşıyor, Valilerle tokalaşıyorlar"mış;

yok efendim "interpol arıyor"muş.

Arasınlar, onlar arar,

biz de onları bayramlar da trübünlerde yanımıza alarak onurlandırırız..

Sanki elini kolunu sallaya sallaya dolaşan bir tek o YİMPAŞCI..

Elini kolunu peşine takılıp kendisine para kaptıranlara doğru sallayan, hala limosinlerden inmeyen daha ne araba mücitleri, ne Siirtli cinler gördü bu ülke.

Hem sonra, allah var adamlar korkunç yetenekli.

Zaten ben de o yeteneklerinden ötürü bunları takdir ediyorum ya.

Nasıl ediyorlar, nasıl beceriyorlarsa,

adamlar milyonları topluyorlar milyonları;

öyle 3-5 mark falan değil haa, hem de onlarca yüzlerce milyon.

Milyon dediğin de altı sıfırlı.

Laf değil kardeşim,

üstelik de adam başı onbinlere yüzbinlere kadar varan rakamlarla topluyorlar.

Evet yukarıda da dedim ya "ben bu insanları takdir ediyorum"

Bükemediğin bileğin el kısmını öpeceksin arkadaş.

 "Dolandırıcının da eli mi öpülürmüş" demeyin.

Önce beni bir dinleyin:

* * *

Bundan  30 yıl kadar önceleriydi (yıl 1975-76 falan); özel arabam olmadığından danışmanlık yaptığım şehre aylık  bilet alıp trenle gidip geliyorum.

Büroyu 09.00 da açıyoruz.

Bir gün treni kaçırdım, büroya zamanında yetişebilmek için 10 dakika sonra kalkacak olan "Hızlı Tren"e yani eksprese binmem gerekli ama ona da "5 Mark ekspress zammı" alıyorlar.

Alsınlar önemli değil, ödemesine ödeyeceğiz de Alman'ın dediği gibi "Musibet tek başına gelmiyor"; sabah giyinirken pantalon mu değiştirmiştim neyse, elimi cebime attım cüzdan da yok.

Türkiye değil ki binip kontrole "abim durum böyleyken böyle idare et " diyesin,

Alman adamın gözünün yaşına bakmaz vallahi.

Anlayışlısı da yok değil hani, ama öylesine rastlamak lottodan en aşağı 5 tutturmaya bedel.

Riskli iş yani..

Yarım saat sonraki trenle de gidebilirim ama beni huzursuz eden o gün için bir kaç yurttaşa "Yarın sabah gel de bakarız" falan diye randevu vermişim; "gelip beklerler, işleri görülmeden giderlerse ayıp olur" düşüncesi..

Ne yaparsınız bu durumda.

Ben de işte onu yaptım; Türklerin kaynadığı,  çoğunluğunun "Kara Tren"lere bakarak özlem giderip, averelik yaptığı Almanya'nın en büyük tren istasyonu "Köln-Hauptbahnhof"da gözüme Türk diye kestirdiğim kişilere yanaşıp bağlı olduğum kuruluşun bizlere verdiği "Türklere Danışmanlık yapmakla görevlidir" yazan kimliğini de gösterip "Kardeşim treni kaçırdım, büroya yetişebilmek için şu ekspresle gitmem gerekli ama 5 Mark ek bilet almam lazım, bana 5 Mark ver, ya yarın buraya getireyim ya da adresini, hesabını ver gider gitmez hemen göndereyim " diyorum.

Hani dilencilerin çoğunun ellerinde "sakatlık" kimliğiyle dilendikleri gibi bir durum ama hiç yoksa benim üstüm başım düzgün.

Fakat ne çare hepsinin cebinde "akrep" var.

"Valla abi bende de yok " diyorlar başka bir şey demiyorlar

Kaç kişiye yanaşıp bu açıklamayı kaç kere yaptığımı unuttum ama trenin gözümün içine baka baka kaçtığını hala unutamadım.

* * *

Bu arada belitmekte yarar var bu "para toplama" (artık "dolandırıcılık" demiyorum) yöntemi ile başkalarının kazançlarına birikimlerine ortak olmak bugünün olayı değil ta o zamanlardan hatta  60'lı yıllardan beri var olan, uygulanan bir yol-yöntem: Bizim gariban takımının Avrupa'ya ayak basmasıyla birlikte sakallısı sakalsızı onlar da peyda oldular..

Bunların ağına takılan bazı yurttaşlar da bizlere gelip şikayet ediyorlar, akıl danışıyorlar, biz de her ne kadar içimizden Başbakanımız gibi "vermeseydin" diye düşünsek de yine de bir yerlere telefon mu ediyoruz, yurttaşı savunmana mı gönderiyoruz artık duruma göre ne gerekliyse onu yapıyoruz.

Gelenler eşine dostuna, akrabasına,  arkadaşına, hemşerisine binlerce DM vermiş  "Akrepzedeler"; bunların ellerinde de sözde akıllı davranıp işi "sağlama" bağlamak için üstünde tarih marih olmayan, doğru dürüst bir imza, bir adres  bile bulunmayan, sadece "5 bin mark aldım" diyen;  artık bir imbisin peçetesi mi, bir birahanenin bardak altlığı mı; gazete kenarı mı o an ellerine ne geçtiyse onun üzerine karalanmış sözde "Senet"ler.

Hoş bizim bu "Yonttaşçılar"a senet "Noter"den de olsa kâr etmiyor ya; onların ellerinde de  kapı gibi "Canımı mı alacaksın arkadaş, Allah bana ben sana öteki dünyaya havale senetleri var, onlar hep baskın çıkıyor;  "Joker" gibi yani.

İçlerinde iki üç kere ortak olduğu "şirketler" batmış olmasına rağmen 3. 4. kez para kaptıran,,,  pardon para yatıranlar dahi var..

İlginçtir paralarını kaptıran bu "zedeler"in çoğunluğu öteki dünya için yaşadığını söyleyenler, bunlardan paraları toplayıp götürenler de öyle, ama  paralarının ödenmesi işi öteki dünyaya havale edilince şikayet edenler de yine bunlar.

* * *

Şimdi anladınız mı benim bu "dolandırıcıları" niye sevdiğimi.

Yani ben Yantaş'a Yontaş'a Yancebekoy'a onbinlerce Mark'ı gözünü kırpmadan veren bu insanlarımızın ceplerinden 5 Mark'cık bile çıkartamadım..

Hatta içlerinde beni tanıyanları da olduğu halde.

Hani bu işler öyle göründüğü kadar kolay değil arkadaş.

Bunları "Tutuklamak" değil "taktirname" vereceksin, hatta mümkünse "şirket" "devlet dairesi" vs. ne bulursan bunları başına getirecek taltif edeceksin; gör ondan sonra kişi nasıl ihya olunur,  şirket, devlet nasıl kalkınırmış.

Evet ben bunu bilirim bunu söylerim: "Yetenekli adamlar bu dolandırıcılar vesselam!

Öpeceksin ellerini, el öpmekle dudak aşınmaz, hem bakarsın sana da bir şeyler düşer.."

Aydoğan Kekevi

31.10/01.11.2006

* * * * * * *


a45UyF587661-201307301451-undefined

  ^^^^^ - vvvvv

 
--
zaryop:jaro
Gonlunu ve dilini dogru tut!

Kutadgu BILIG
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder