ACABA SİYASİ İSLAMIN YENİLGİSİ YENİ BİR OLGU MUDUR?
Siyasi islam nedir?
Ne zamandan beri vardır?
Ne olmuştur da ortaya çıkmıştır?
Başarılı olduğu toplum ya da bir zaman aralığı var mıdır?
Bunlar hep sorulması gereken sorular.
İşin ana damarına girmeden söylenecek herşey boşlukta kalacaktır.
İslamın siyasallaşması ortaya çıktığından sonraki ilk yüz yüzelli yıl içinde olmuştur.
İslamın siyasallaşmasının ana aracı ise ana akım ilahiyatçılar ve onların kurucusu oldukları mezheplerdir.
Burada iki anahtar konu vardır.
Erken dönem ilahiyatçılar ve onların takipçileri istisnasız hepsi islamın ilahla kul arasında akdedilen bir sözleşme olmanın ötesinde,
Bir devlet düzeni, bir ekonomik düzen, bir sosyal düzen, bir ahlak sistemi olduğunu iddia etmiştir.
İslamın siyasallaşmasının ilk ve en önemli sebebi budur.
Bu bakışla, insanlık tarihi boyunca üretilmiş olan, islamdan önceki ve sonradan islam dışında sayılan bütün kültürel birikim yok sayılmıştır.
İslamdan önceki, ve sonradan onun dışında üretilmiş ahlak yok sayılmıştır.
İslamdan önceki, ve sonradan onun dışında üretilmiş ekonomik modeller, devlet düzenleri, toplumsal düzenler yok sayılmıştır.
Bu iş o derece ilerlemiş ve derinleşmiştir ki, günümüz Müslümanları ahlakın ve toplumsal herşeyin dini referanslar olmadan açıklanamayacağı yanılgısına saplanmıştır.
İyi ve kötünün, doğru ve güzelin ve daha başka her türlü temel kavramın dini nirengi noktaları olmadan tarif edilemeyeceği düşüncesi artık neredeyse genel geçer bir tabu olmuştur.
İkinci sıkıntılı nokta, artık toplumsallaştığı defakto bir gerçek kabul edilen dine stantartlar getirme çabalarından kaynaklanmaktadır.
Büyük ilahiyatçılar ve onların takipçilerinin ortak oldukları tek konu dine, imana, ibadete, din ahlakına, dünyevi olan herşeye dini bakışla standartlar getirmeleridir.
Bu bakışla, silsileler yoluyla Kur"an, sünnet, icmaa, dini örf ve adetler külliyeler halinde ele alınmış, tasnif edilmiş ve bütün bunlardan bir toplumun her yönünü ve işini tanzim eden kurallar türetilmiştir.
En ayrıntılı şekilde bir Müslümanın hangi vakitte hangi işleri, nasıl yapacağı, elini nasıl yıkayacağı, kıçını nasıl temizleyeceği, karısına nasıl yaklaşacağı, eve hangi adımla girip çıkacağı, çocuğuna nasıl ad vereceği ve akla gelebilecek her konuda söylenmiş sözler İslam İlm-ü Hallerinde toplanmıştır.
Politik islamın totaliterleşmesi ikinci en önemli sıkıntı kaynağıdır.
İlk iki sebeple bağlantılı olarak, islamın büyük imamlar tarafından tanımlandığı çağın ve toplumsal iklimin standartlarına saplanıp kalmasına,
ve değişmeye direnç gösteren, gelişmenin önünü tıkayan, yeniliği küfre sapma olarak gören ve bu nedenle islamın toplumsal bir fikir kanseri haline dünüşmesine sebep olan,
bir bakış(vizyon) ortaya çıkmıştır.
Bu islamın çağlar ve mekanlar aşmasının önündeki en büyük engeldir.
Farisiler kendi özgün islam anlayışlarını Şiilikte bulmuştur.
Türkler Alevilikte bulmuştur.
Araplar ise kendi özgün islam anlayışını Sünnilikte bulmuştur.
Arap olmayan ülkelerin sünnileşmesi onların Arap kültürü etkisi altına girmesiyle sonuçlanmıştır.
Bu şekilde aslında Arap olmayan ve kültürel yönden nisbeten zayıf bir sürü Kuzey Afrika halkı Araplaşmıştır.
Halen Sünni islam'da Arapçaya, Arap kültürüne ait kavramlara, terminolojiye müracaat etmeden dini tek kelime etmek mümkün değildir.
Günümüz Türkiyesinden yaşanan kimlik bunalımı, Türklük ve Sünni İslamın herhangi birinden vazgeçmeden nasıl harmanlanacağı konusu en güncel toplumsal tartışma konularından birisidir.
Toplum bilinci şizofrenik bir şekilde ikiye parçalanmıştır.
Tıpkı şizofrenlerde olduğu gibi toplumsal bilinç altında, her iki unsur birbiriyle çatışma halindedir.
Tıpkı şizofrenlerde görülen ambivalant duygulanımda olduğu gibi, birbiriyle çatışan her iki unsurdan da vaz geçilememektedir.
Ve yine şizofrenlerde olduğu gibi toplum giderek gerçekle bağını yitirmekte, kendisine sanal bir dünya inşa etmeye çalışmaktadır.
Gerçekte politik islamın Türkiyede görünen yüzü olan Sünni öğretinin Türk kültürüyle aynı potada erimesi mümkün değildir.
Toplumun bilinç altında süre gelen bu kişilik bunalımıyla toplumun yüzleştirilmesi şarttır.
Bu güne kadar topluma bu gerçeği gösteren bilge kişiler toplumun şizoid düşünce karmaşasına kurban edilen şizofrenlerin vicdanlar gibi marjinalize edilerek ezilmiştir.
Yapılması gereken bir büyük toplumsal psikanaliz seansına çekinmeden toplumu sürüklemektir.
Toplum bu sayede kişiliğinde çatışma yaratan ana unsurları bilinç üstüne taşıyacak ve arızalı olanı dışlayarak, ya da yeni bir sentez yaparak yolunu bulacaktır.
Ancak, görünen tarihsel gerçek odur ki, böylesi bir deneyim yaşayan toplumların içine düştüğü fikir tuzağından kurtulmaları mümkün olmamıştır.
Bilinen tarihte politik İslam çukurundan çıkabilmiş tek bir ülke dahi yoktur.
Türkiye Yüce AtaTürk sayesinde bu çukunun kenarına kadar tırmanmış, ancak her an yeniden çukurun dibine yuvarlanmanın eşiğinde bir ülkedir.
İslamiyetin politik yenilgisi yeni değildir.
Aşağı yukarı Araplarda 1500'lerden itibaren, Türk ve Farisilerde 1700'lerden itibaren sözünü ettimiz toplumsal dönüşümler yaygınlaşmıştır.
Sonuçta yine yaklaşık olarak bu yıllardan itibaren İslami etiketli büyük ülkelerin, imparatorlukların hemen hemen eş zamanlı olarak çürüdüklerini, gerileme süreci içine girdiklerini görüyoruz.
Osmanlı İmparatorluğunun 1700'lerden itibaren girdiği birkaç yüz muharebeden ancak birkaç on tanesinden muzaffer çıkabilmiş olması önemli bir gösterge sayılmalıdır.
Endülüs, Hindistan,Orta Asya, Kuzey Afrika, Ortadoğuda var olan büyük islam devletlerinin kayıpları, yaşanan işgaller, müdahaleler, zaman içinde işbirlikçi monarşik rejimlerin kurulması, artık gelenekselleşmiş yenilgiler hep bu fikir kanserinin sonuçlarıdır.
2014 yılı itibariyle doğrudan askeri işgal altında, ya da idari, askeri, ekonomik vesayet altında olmayan tek bir Müslüman toplum yoktur. (O.P.)
Müslüman toplumlara içine düştükleri zavallı durumun temel sebebinin yüzyıllardır derinleşen bir fikir kanserinden başka birşey olmadığını söylemek ve yüzüne çarpmak şarttır.
Günümüz islamı bir insanlık sorunu halini almıştır.
Bu haliyle bulaştığı ülkeler ve halkları daha da aciz, daha da zavallı durumlara sürüklemekten başka bir tesiri olmayacaktır.
Benden söylemesi.
Saygılar.
Oraj POYRAZ.
--------------
Zahide UÇAR: Siyasi İslam'ın İflası=Siyasi Çöplük..
Siyasi İslam iktidar olursa, ülke Müslüman ülke olacaktı(!)..
Cumhuriyet millete zaten zorla dayatılmıştı(!)...
Milletin içinde gizliden İslam devleti, halifelik özlemi vardı(!)…
Milli görüşten gelenler bu savlara inanıyordu.
Devleti ele geçirebilirlerse, halk arkalarında olacaktı.
Takiyye yaparak büyüdüler, geliştiler…
Küresel çeteler ile çıkarları kesişti.
Birlik oldular.
Seçimle gelmiş bir parti gibi değil, işgal ettikleri ülkeyi yağmalayan işgal güçleri gibi hareket ettiler.
Onca oyuna-yalana-rüşvete-şantaja-karartmaya-yargı ve polis sopasına rağmen kendilerine baş kaldıran halkın direnişi ezberlerini bozdu.
Şaşırdılar, şapşallaştılar.
Siyasi İslamcılar Kuran'ın yasakladığı ne varsa yaptı.
Hırsızlık,
Cinayet,
Fitne,
İftira,
Yalan,
Rüşvet,
İhanet,
Kumpas,
Zina gibi vakalar;
Siyasal İslamcılar için vaka-i adiye(sıradan olay, artık kanıksanmış durumlar) haline geldi.
"Google dan bulup iki ayet sallıyorum" diyen, Bakara suresi ile dalga geçen AK takiyyeciler; Cuma'nız hayırlı olsun sözüne ithafen "cimanız hayırlı olsun" diyecek kadar ahlaksızlaşıyor.
Dinimi yaşayamıyorum diyerek yıllardır ağlayanların siyasal İslamcıların ahlaksızlıklarını aklamak için attığı taklalar utanç vericidir.
Dindar görünüp bütün eleştirilerini din üzerinden yaptılar.
Ondan sonra da Siyasal İslamcıların İslam'a yaptığı ihanete göz yumarak küfür deryasına daldılar.
Samimiyet testini kaybedenler topluluğu olarak; Kuran'ı, Peygamberi, inançlarını partileri ve çıkarları için sattılar.
Hırsızlık savunuluyor.
Rüşvet normalleşiyor.
Zina karanlık zihinlerde, sapkın beyinlerde muta nikahı denilen bir alçaklıkla yaygınlaştırılıyor.
Muta nikahı İran'da yaygındır.
Kafa kesen, ciğer yiyen ÖSO katilleri ile yeniden gündeme oturmuştur.
Dinen yasaktır.
Ahlaksızlıktır.
İnsana hakarettir.
Kadını aşağılamaktır.
Allah'a bile rüşvetle ibadet edenler, dünyada rüşvet almadan iş yapar mı sanmıştınız?
Cenneti huri almak için isteyen cinsel sapkınlardan üstün insani değerler beklenemez!!.
*** *** *** *** ***
İşgal güçleri ülkemizi işgal etse ne yapardı?
Bayrağını indirirdi, yırtardı, çiğnerdi.
Bayrağımız TAHRİK EDİYOR diye indirilmedi mi?
İndirildi.
Çiğnenmedi mi?
Çiğnendi.
Yırtılmadı mı?
Yırtıldı.
Milli bayramlarını kutlayamazdın.
Milli bayramların yasaklanmadı mı?
Bütün maddi varlıklarına el konurdu.
Bütün maddi varlıkların yağmalanmadı mı?
İşgal edilen ülkenin ve milletin adı olmaz.
Türk Milletinin adı etnik bir gruba indirgenmedi mi?
Türk demek suç haline gelmedi mi?
Türk adı aşağılanmadı mı?
İşgal güçleri işgale direten ülke vatandaşlarını döver, vurur, işkence eder, hapislere tıkar.
Ordusunu dağıtır.
Devlet sırlarını ele geçirir.
Gizli işgale, ülkenin bölünmesine karşı çıkanlar;
Dövülmedi mi?
Öldürülmedi mi?
İşkence yapılmadı mı?
Hapislere tıkılmadı mı?
Ordu dağıtılmadı mı?
Devlet sırrı denilen bilgiler ortalığa saçılmadı mı?
Kozmik odaya girilip Türk Ordusu tarafından ülke savunması için hazırlanan yılların bilgi ve kayıtları ele geçirilmedi mi?
Türk Milletine karşı sürdürdükleri savaşın adına "BARIŞ" koydular.
Türk Devletini parçalamanın adına "DEMOKRASİ" koydular.
Açılım diye diye Türk Ordusunun elini-kolunu bağladılar.
Kürt vatandaşlarımızı terörize ederek PKK'ya yamadılar.
Yamamakla kalmadılar, PKK'ya mecbur kıldılar.
Güneydoğu'dan devleti çektiler.
PKK'nın egemenlik alanına terk ettiler.
Analar ağlamasın diyerek analarımızı Kürdistan(Büyük İsrail) için dolgu malzemesi yaptılar.
Oysa bu VATAN Çanakkale'de, Sakarya'da, İnönü'de ağlayan analarımızın gözyaşıyla kurulmuştur.
Sadece şehitlerimizin kanlarıyla değil, analarımızın gözyaşları bu ülkeyi AZİZ kıldı.
O gün analarımız ağlamasaydı, bugün bir vatanımız olmazdı.
Alçakça yaptıkları ihanete analarımızın göz yaşını malzeme yaptılar.
VATAN NAMUSTUR!!.
Anam ağlamasın diye NAMUSUNU TESLİM EDENE ne denir?
PKK yetmemiş olacak ki, farklı terör örgütleri de ithal ettiler.
El Kaide, Nusra, Hizbullah gibi acımasız katiller ülkenin her yerine dağıldı.
Putin El Kaide teröristleri ile yapılan işbirliği nedeniyle Türkiye'yi uyarmıştı"Akrebi cebinde gezdiren sonucuna katlanır" demişti değil mi?
Akrep soktu.
Niğde de üç vatandaşımız(asker, polis, sivil) El Kaide teröristleri tarafından öldürüldü.
Türk askerini öldürerek sevap işlediğini söyleyen sapık katilleri ülkeye siyasi İslamcılar soktu.
El Kaide'nin Afganistan'da yaptıklarını düşünürsek, Türkiye'nin getirilmek istendiği büyük resmi görmemiz zor olmaz.
Aklı uçkuruna endeksli siyasal İslamcıların muta nikahı ilişkileri ile düştüğü İran tuzağı…
Anadolu topraklarında hiçbir tehlikeye maruz kalmadan rahatça istihbarat toplayan, operasyon yapan dünya ajanları…
SONUÇ:
Siyasal İslam= "Ahlaksızlık, hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, cinayet, iftira, ihanet, yalan, şantaj, tehdit, zina…"
Siyasal İslamcılar iflas etmiştir.
İflas etmekle kalmadılar, SİYASİ ÇÖPLÜK oldular.
KİMYASAL ATIK haline geldiler.
a45UyF587661-201307301451-undefined
Dugun videomuzu tersten oynattikca sevincten ucuyorum.
Yuzukler cikiyor, karim salondan ayrilip arabaya biniyor veee gozden kayboluyor.
Super!
RIKATATEDOTO
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder