21 Mart 2014 Cuma

Rahmi Turan : BÜYÜK HIRSIZLAR.

Biz buna ahlasızlığın felsefesi diyoruz.
Vatandaş sadece ahlaksız olmakla kalmaz.
Bir de ahlaksızlığına ahlaki gerekçe üretir.
Bizde bu ahlaksızlığın ahlaki gerekçeleri din ahlakından üretiliyor.
Türkçesi din ahlaksızlığın temeli haline sokuluyor.

İşte bizim mütedeyyin(!) siyasilerimizin ya da siyasi mürtecilerimizin(!) yaptıkları tam da budur.
Mütedeyyin siyasilere örnek dindarlık yaygarası yapan bütün politikacılar, partiler, siyasi oluşumlar.
Bunların en başta geleni AKP.
Siyasi mürtecilere örnek olarak istisnasız bütün politik cemaatler girer.
Bunun en bariz örneği de Fitnebaz Cemaatdir.(The Sinster Fraternity)

Çoğu insan bütün bu dini görünümlü politik tartışmalarda dinin kendisini ayrı bir kenara koymak ister.
Aslında dinin doğru olduğunu insanların yanlış yorumladıklarını öne sürerler.
Küllüm yanlış bir yaklaşımdır.

Cemaat adını taşıyan bir dini toplum yaratma iddiası ve hevesi olun hiçbir toplumsal olgunun böylesi bir kirlenmeden hariç kalması mümkün değildir.
Hem toplumsal hem de dini olanın temiz kalması oksimorondur.
Asla bir arada olamaz.
En barışçı olanlar bile topluma, diğerlerine, insanlığa zarar verir.

Kişisel din anlayışlarının hiçbir önemi yoktur.
Siz aslında dini şöyle görebilirsiniz, bir başkası başka türlü görebilir.
Ama esas olan herkesin yani çoğunluğun nasıl anladığıdır.
Görülen o ki, en azından 1500'li yıllardan beri islam politik bir dindir.
Asla bir kişisel inanç alanı değil, bundan çok daha fazlasıdır.
Toplumsal bir düzen, ekonomik bir model, ayrı bir medeniyet değerleri kümesidir.
Bana sorarsanız medeniyet tekdir, ancak Müslümanların genel islam algısı bu yöndedir.
Bu nedenle islam dinin aslında politik yönelimleri olduğu düşüncesi, nadir görülen değil, genel geçer bir yorumdur.
O halde politik islamın yol açtığı büyük sorunlarla karşılaştığımızda dini ayrı bir kenara koyup aklamak mümkün değildir.

Bakın son yüzyılda islam dinini ulaştığı son aşamada konuştuğumuz konular nelerdir?
Takkiye, yani yalan, yalanın islami olanı.
Dar-ül Harp, yani her türlü ahlaksızlığa izin veren islami akide.

Bu konu çok geniş, kapsamı içine devlete yönelik türlü suçu, her türlü kaçakçılık, her türlü memuriyet suçu, askerlik gibi devlet yükümlülüklerinden kaçmayı aklayan bir dini kavram.
Dar-ül Harp konusu o kadar geniş bir kavram ki, bu konuda yazılabileklerin haddi hududu yok.


Sadece devlete yönelik suçlar değil, Müslüman olmayanlara yönelik suçlar, hatta başka mezhepten olanlara yönelik suçlar, başka cemaatten olanlara yönelik suçlar, hatta imanı eksik olduğu düşünülen Müslümanlara yönelik suçlar bu kavramla aklanıyor.
Mesela komşunuzun malını çalabilirsiniz, yağmalayabilirsiniz, karısına, kızına, namusuna el atabilirsiniz.
Yeter ki size göre karşı taraftan olsun, her şeyi yapabilirsiniz, dinen caiz, din ahlakına göre haktır.
İnanın bana bu konuda bir sürü fetvaa ve hadisler vardır.

Humus, eskiden ganimetten ayrılan halife payıymış, 2014 yılı itibariyle kamu malına yapılan yağmada yağmacıya hak veren islami gerekçe.
Dört eş, yasadışı cinsel ilişkileri dinen ve ahlaken aklayan dini gerekçe.
Yeni çıktı, aslında Şii'lerde olmasına rağmen erkeklerin işine geldiği için benimsendi.
Yani MUTTA nikahı, pek büyük siyasilerimizin(!!!!) gayri meşru ilişkilerine dinen hak veren, ahlaken aklayan dini kavram.

Şimdi iyi niyetli, temiz kalpli birkaç kişi çıkacak, hayır diyecek, bütün bunlar arızalı birkaç kişinin işidir diyecekler.
Hayır, kesinlikle öyle değildir.
Bu kavramlara yürekten inanan milyonlarca insan vardır.
Yüzlerce ülke, bazı ülkelerde halkın neredeyse tamamı, birbuçuk milyar Müslüman malesef büyük çoğunluğu bu fikirlere gönül vermiştir.

Çok lafın azı, şimdiki haliyle islam bir fikir kanseri haline gelmiştir.
İnsanlık ve medeni dünya açısından her şekilde mücadele edilmesi gereken bir din olmuştur.

Dinlerde ölüm olgusuna karşı güç bulma, bilinmeyenden duyulan korkuların giderilmesi, evreni anlama, kişilik terbiyesi, kişisel gelişim, toplumsal dayanışma, inanılan tanrıyı abad/ibadet(övme) etme, din kaynaklı ahlak üretme gibi amaçlar olur ve beklenir.
Ancak, günümüz islamı tam tersi bir yola girmiştir.
Günümüz islamı cinayete, hırsızlığa, tecavüze, devlete, kadınlara ve kişiye yönelik suçlara altyapı üreten bir kirli ortam haline gelmiştir.
Bu yüzleşilmesi gereken bir gerçek haline gelmiştir.

Umarım, insanlık bu fikir kanserinden kendini de tüketmeten bir an önce kurtulacaktır.
Ben herkesi temiz kalple bu fikir kanserinden kurtulmaya davet ediyorum.
Akıl, bilim, bilgi, deney, gözlem, özgürlük neredeyse orası gidilecek yerdir.
İnanç, ilim(bilim safsatası), tabu, ilahiyatçıların hükümran olduğu yerler, ilahi yasalar kaçılacak yerdir.

Ve son olarak ilahi lafı dört dörtlük safsatadır.
Bunun test edilmesi, doğrulanması asla mümkün değildir.
İlahi denilen şey basbayağı insanidir.
İlahlar asla mesaj vermemiştir.
Bunların tamamı da insanların lafıdır.
Kısacası tarihin en büyük palavrasıdır.

Oraj POYRAZ


Rahmi Turan : BÜYÜK HIRSIZLAR.

rturan@sozcu.com.tr 20 Mart 2014

Günümüzde, bazı büyük rüşvetçilerin kurtarılması için gösterilen çabalar, bana 17’nci yüzyılın ünlü Portekizli yazarı ve hitabet sanatı ustası Antonio Vieira’yı hatırlattı.

1608-1697 yılları arasında yaşayan Vieria "History Of The Future : Geleceğin Tarihi" adlı büyük eserinde sıradan hırsızlarla, büyük hırsızları bakınız nasıl anlatıyor?

* * * *

"Hırsızlık, ahlâksız bir sanattır…
Çalma sanatı…

Hırsız tanımına uygun olanlar ve onu hak edenler, ülkenin, eyalet yönetiminin ya da kentlerin başına getirilenlerdir.

Bu türler, insanları kurnazca veya zorla soyarlar, yağma ederler!

Sıradan hırsızlar bir kişiyi soyarken, bunlar tüm kentleri, krallıkları, memleketleri soyarlar.

Sıradan hırsızlar kendilerini tehlikeye atarak soyarlarken, bunlar hiçbir tehlikeden korkmazlar.
Çünkü güç ellerindedir!

Sıradan hırsızlar, eğer yakalanırlarsa asılırlar, bunlar ise hem hırsızlık yaparlar, hem de asarlar!"

* * * *

Böyle söylüyor Portekizli ünlü filozof…

Yani, "Çalacaksanız büyük çalın, yaşarsınız…
Küçük hırsız olursanız, ya hapse atılırsınız ya da asılırsınız"
diyor!

Tabii ki bunun, günümüz Türkiye’si ile bir ilgisi yok!
Bizde böyle şeyler olur mu hiç?

Üstat, 17’nci yüzyıl Portekiz’i ile o dönemdeki sömürgesi Brezilya’yı anlatıyor!

Diktatörlerin sonu!

Dün bu sütunda, son yüzyılın en ünlü diktatörlerinden bahsederken, her birinin sonunun nasıl tecelli ettiğini belirtmemiştim.

Bazı okurlarım bunu sordu.
Kısaca özetleyeyim:

* * * *

Hitler (Almanya diktatörü) İntihar etti.

Mussolini (İtalya diktatörü) Bacağından elektrik direğine sallandırıldı.

Çavuşesku (Romanya diktatörü) Kurşuna dizildi.

Ziya-ül-Hak (Pakistan diktatörü) Uçağı havada parçalandı.

Kaddafi (Libya diktatörü) Linç edildi.

Saddam (Irak diktatörü) Asılarak idam edildi.

* * * *

Tüm diktatörlerin sonu hemen hemen böyle…

Halklarını eziyor, insanlığı yok ediyor, sonra da belâlarını buluyorlar!

Diktatörlüğe özenenler, hiç mi tarihten ders almazlar?

"Yargılanacaklar!"

Sanat çevreleri ülkedeki rüşvet ve yolsuzluk olaylarına pek tepki göstermiyor ama, sesini yükselten yürekli sanatçılar da var…
Bunlardan ikisi Salih Güney ve Selçuk Ural…

Bakınız ne diyorlar?

SALİH GÜNEY:

"Bütün dünyadan tepkiler aldığı halde, ‘dediğim dedik’ pozisyonuyla devam ediyorlar.
Çünkü biliyor ki, kaybettiği takdirde yargılanacaklar.
İktidarı kaybetmemek için her türlü yasayı çıkartıyorlar.
Ama halkımızın, bunların karşısında olacağına inanıyorum!"

SELÇUK URAL:

"Diktatörlüğe doğru gidiyoruz.
Bu olacak şey değil.
Basına özgürlük olmayan hangi ülke bir yerlere gelmiştir?
Basına uygulanan baskı bizi 50 yıl, 100 yıl geri götürür.
Allah sonumuzu hayır etsin!"

Tebessüm

Seçmen asla inek değil!

Çayırda otlayan ineğe bir tavuk yaklaşmış;

"Sayın inek, size kârlı bir işbirliği önersem kabul eder misiniz"

İnek, kârlı bir işbirliğini reddedecek kadar inek değilmiş…

"Buyurun, söyleyin"

"Sucuklu yumurta yapıp satalım.
Siz bana şu çayırda yer gösterin yeter…
Ben orayı yumurtayla doldururum"

İneğin aklı yatmış, ortaklık kurulmuş, tavuk yumurtaları doldurmuş…
Ve bir gün, yanında eli bıçaklı bir adamla çıkagelmiş:

"Sayın inek!
Yumurtalı sucuk yapmanın zamanı geldi.
Lütfen kendinizi gönül ve vicdan rahatlığı içinde kasaba teslim ediniz"

İnek ayılmış:

"Sayın tavuk, bu işbirliği, bu ortaklık bana pahalıya mal olacak galiba!"

Tavuk gülümsemiş:

"Biraz öyle sayın inek!
Ama gayemiz insanlara bol ve lezzetli yumurtalı sucuk yedirmektir.
Siz kendinizi kasaba teslim edin, gerisine karışmayın!"


Ve inek, ne olduğunu pek anlamamış ama ineklik bu ya, uzatıvermiş boynunu kasabın bıçağına…

* * * *

Şimdi, 30 Mart’ta seçim olacak ya…
Bizim seçmenin de inek olmasını ve kasabın bıçağına boynunu usulca uzatmasını bekleyenler var.

Ancak, bunlar hava alacaklar!

Çünkü bizim insanlarımız asla inek değildir ve öyle olamazlar!

Günün Sözü

Korkunun ecele faydası yok!
İnsan korksa da ölür, korkmasa da!

http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/rahmi-turan/buyuk-hirsizlar-473171/

 


a45UyF587661-201307301451-{{SN}}

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Daima iyilik yap ki, kendin de iyilik bul.

Kutadgu BILIG
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder