8 Ocak 2017 Pazar

ILGAZ GÜMÜŞTAŞ : Satranç mekruh mu?

Satrancın mekruh olup olmadığının tartışıldığı günümüz İslamının insanlık ve şu topraklarda yaşayan insanlara sunduğu vizyonu tartışmak günümüz siyasetine, gündelik sorunlara yaptığı olumsuz etki ve katkılara dikkat çekmek asla önemsiz değildir.

Evet, birlik ve beraberlik şarttır.
Evet, saf tutmak, cephe kurmak gerekir.
Ancak, nasıl ve nerede ve kimlerle saf tutacağız bu çok önemlidir.

En azından, cihatçılarla, politik İslamla arasına mesafe koymamış kişi, kurum ve çevrelerle günümüz sorunlarına karşı mücadele için beraberce saf tutmaya çabalamak değersiz ve anlamsızdır.
Bu şekilde oluşturulmuş bir politik cephe mücadelenin en sıkışık anlarında dağılmaya, ihanetlerle bozulmaya mahkumdur.

Bu anlamda özellikle ülkücü olduğunu iddia edenlere de bir uyarım var.
Bu güne kadar pratik tecrübemiz, ülkücülerin incecik cilasını kazıdığımızda altından genellikle bildiğimiz mürtecilerin çıkmış olduğudur.
Ve zaten bu nedenle ülkücü camiadan AKP saflarına çok kolayca savrulan bir sürü politikacı ve kadro olmuştur.
Gidenler gittiği yerde hiç garipsenmemiş, yabancılık çekmemiştir.
Aynı şekilde geri dönmeye yeltenenlerde hiç bir şekilde ayıplanmamış, ötekileştirilmemiştir.
Bu kadar rahat şekilde geçişlerin olması düşündürücü olmalı.

Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman sloganının açıklamasını hem kendilerine hem de halka daha açık şekilde yapmaları gereklidir.
Ülkenin birlik ve beka sorunu yaşadığı şu sıkıntılı günlerde kendini ülkücü diye tanımlayanların kendilerini hangi eksende ifade ettikleri artık çok önemlidir.
Çünkü yapacakları tercihler buna göre çok ciddi şekilde farklı istikametlerde değişecektir.

Görünen o ki, çok ciddi bocalamalar da yaşanmaktadır.

Ben idrak yolları darlığı çekenleri için Başkanlık Rejimi tartışmalarını tercüme edeyim.
Ne devletin, ne milletin, ne de zamanın böyle bir ihtiyacı yoktur.
Aslında demokrasi meclislerde vücut bulan bir kavramdır.
Doğal olarak demokratik bir rejimde bütün yetkiler asaleten meclisindir.
Hükümetler, başbakan, bakanlar, Cumhur-başkanı(!?), başkan ya da diğer anayasal kurumlar meclisin belirlediği sınırlar ve ölçüler dahilinde asaleten meclise ait olan hakları vekaleten kullanır.
Meclisleri kadük, zayfı, etkisiz, anlamsız kılacak her türlü düzenleme demokratik değildir.

Şimdi RTE'nın en büyük korkusu devr-i sabık olmaktır.
Bu güne kadar çok fazla eşik aşılmıştır:
Çok fazla yasa ve anayasa maddesi çiğnenmiştir.
Halen iktidarda olduklarından ne AKP, ne de bu kadro yargılanamamaktadır, ve bu böyle devam ettiği sürece de yargılanamayacaktır.
Ancak, AKP iktidardan düştüğü ilk anda, RTE ve diğer AKP kodamanları iktidar ve yetkilerini yitirdikleri ilk anda sorgulama, yargılama ve hesap verme süreci kendilinden başlayacaktır.

İşte gerek RTE gerek AKP kodamanları, gerekse kadroları bu gidişata karşı bir ön almaya gayret etmek istemektedir.
Mevcut yasal mevzuatı geriye dönük olarak kendilerini yargılayamayacak şekilde uyarlamaya ve kendilerini gelecekte de yasal himaye altına almaya çalışmaktadırlar.
RTE ise Başkanlık Rejimini geçerli kılmaya başarılı olursa, en az iki dönem daha iktidarda kalmaya ve daha sonrası için zemini daha çok temizlemeye imkan bulmaya çalışmaktadır.
Bütün bu politik tartışmalar aslında başta RTE olmak üzere AKP kodamanları, kadrolarının kendilerini devr-i sabık olmaktan korumaya çabalamalarından ibarettir.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA     

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA       


ILGAZ GÜMÜŞTAŞ : Satranç mekruh mu?

08.01.2017 10:55

Bağnazlık ve yobazlık tarihte zaman zaman ortaya çıksa da, bu oyunun sevilmesini ve gelişmesini engelleyememiş ve günümüzde satranç dünyada popülerliğini korumaktadır

ILGAZ GÜMÜŞTAŞ - Satranç Öğretmeni

Satrançta bu yılki olimpiyatta tarihimizdeki en iyi dereceyi alarak dünya altıncısı olduk ama bundan bahsetmeyeceğim. Ülkemizde 15 bin satranç sınıfını açtık ve bir milyondan fazla öğrenci satranç eğitimi alıyor. Hayır, hayır bundan da bahsetmeyeceğim. Bu, son günlerde gündemi değiştirmek için ortaya atılan satrancın günah olduğu safsatasına dair bir yazı olacak. O yüzden satrancın tarihinden başlamak gerekiyor.

Satranç bundan dört bin yıl kadar önce bulunmuş bir oyundur. Mısır'da Nefertiti'ye ait piramitlerdeki kabartmalarda görülen satranç oyunu, M.S. 3. yüzyılda Hindistan'da Çaturanga adıyla oynanır.

Eski bir inanışa göre, Brahman Sissa adında bir bilge, boş zamanlarını tavla oynamakla geçiren hükümdarı Balhait'i hem eğitmek hem de eğlendirmek için bir savaş oyunu buldu (M.S.5.yy). O zamanlar Hint ordusu 4 kısımdan oluşuyordu:

1-Filler

2-Atlılar

3-Savaş arabaları

4-Yayalar

Brahman Sissa, Sankrit dilinde "4" demek olan (çatur) sözcüğüyle "kısım" anlamına gelen (anga) sözcüğünü birleştirerek yeni bulduğu savaş oyununun adını koydu:Çaturanga.

Satrançla ilgili bulunan ilk yazılı belgelere M.S. 3. yüzyılda, Hint hükümdarı II. Chandragupta zamanında ve "Çaturanga" adlı Sanskritçe oyunda rastlanmaktadır. Bu dönemde yaşayan İran Şahı I. Hüsrev'e satranç takımı hediye edilmiştir ve satranç daha sonra İran'da Çatrang (shatraranj) adıyla tanınmıştır . Ülkemizde ilk önce Şatranç ve sonrasında Satranç adını almıştır.

İlk satranç problemi Bağdat'ta Halife Muttasım Billah tarafından hazırlanmıştır.(834-842)

Arap İslam tarihçisi Mesudi (ö: 957), yedinci Abbasi Halifesi Harun Reşid'in (yön. 786-809), satranç oynayan ilk halife olduğunu söyler. "Eğlenmeden yaşamak olası değildir. Bir hükümdar için de eğlencelerin en güzeli satrançtır" sözü Harun Reşid'e aittir.

İlk Satranç Kitabı

İslam dünyasında satranç oyununa gösterilen geniş ilgi onu özel çalışmaların konusu yapmış ve birçok ünlü usta, satranç hakkında kitap, risâle, tezkire yazmıştır. Bu konuda telifte bulunan müelliflerden bazısını İbnü'n-Nedîm "Şatranciyyûn" başlığı altında tanıtmıştır. Eseri günümüze ulaşmamış olsa da satrançla ilgili ilk telifi Halîl b. Ahmed'in (ö. 175/791) yaptığı bilinmektedir. Câhiz'in de en-Nerd ve'ş-şaŧranc adıyla bir kitap kaleme aldığı belirtilir (Yâkūt, IV, 496; Tarâbîşî, XLV/2 [1990], s. 293, 303). Ancak teknik anlamda ilk satranç monografisini yaklaşık 240'lı (854) yıllarda Kitâbü'ş-Şaŧranc adıyla Ebü'l-Abbas Ahmed el-Adlî'nin yazdığı anlaşılmaktadır. Onu "Şatrancî" diye tanınan Râzî takip etmiştir.

10.yüzyılda İslam coğrafyasında bulunduğu çağın en güçlü satranççısı olarak Ebubekir Bin Yahya Assuli kabul edilmektedir ve dünyada yazılan ilk satranç kitabının Bağdat'ta yazıldığı ve( yabancı kaynaklarda "Kitab al-shatranj") bu kişiye ait olduğu bilinir. Kitap Süleymaniye Kütüphanesi'nde el yazması olarak bulunmaktadır. Bunun yanında Keykâvus b. İskender ve Râvendî de satranç ilgili bilgiler verir. Ayrıca "Edebü'ş-şatranc" adıyla müstakil eserler yazılmıştır. 7. yüzyılda birçok sahâbînin doğrudan veya dolaylı biçimde satrançla ilgisinin olduğu kaynaklarda belirtilir. Nitekim Ebû Hüreyre'nin, kölesini çağırıp onunla satranç oynadığı (Adlî - Ebû Bekir es-Sûlî v.dğr., s. 14-15; Züheyr Ahmed el-Kaysî, s. 80; M. Murâd es-Sükker, XV/127-130 [1989], s. 74), sahâbe ve tâbiînden birçoklarının ve savaşla ilgili bir oyun olduğu gerekçesiyle Hz. Ömer'in buna izin verdiği (Adlî - Ebû Bekir es-Sûlî v.dğr., s. 12, 14-23; Safedî, II, 89; Züheyr Ahmed el-Kaysî, s. 152-153, 156-162, 176-177) anlaşılmaktadır. Kralların oyunu sayılan satranç her dönemde Müslüman devlet adamları, ulemâ, üdebâ ve halk tarafından oynanmıştır.

İran'lı büyük şair Firdevsi, ünlü "Şahname" adlı eserinde, komşu Hint hükümdarının İran Şahı'na kıymetli bir satranç takımı hediye ettiğini ve çözülmesi zor bir satranç problemi sorduğunu İranlı bilginlerin bu problemi kısa bir sürede başarı ile çözdüklerini överek anlatır (Şehname veya Şahname, Firdevsi'nin eski İran efsaneleri üzerine kurulu manzum destanıdır. İran edebiyatının en büyük eserlerinden biri olarak kabul edilir. 977 ila 1010 arasında yazılmıştır).

Endülüs'te ve Avrupa'da Satranç

Klasik söyleme göre, satranç, Hindistan, İran ve Arap (Emevi) – İslam yoluyla Afrika üzerinden 711'de İspanya'ya ulaşacak ve burada kurulan Müslüman Endülüs devletinde kendine sağlam bir yer edinecektir. Endülüs'te kadınların da satranç oynadığı, resmedilmiştir.

Kilise Tarafından Yasaklanan Oyun

Avrupalı kralların Katolik Papa önderliğinde, önce 1063'te Endülüs'e ve daha sonra 1096 yılından itibaren Ortadoğu'ya (Kudüs) başlattığı Haçlı Seferleri dolayısıyla buradaki halklarla 200 yıldan fazla süren çatışma ve etkileşimin bir sonucu olarak, kültürel birikimle ülkelerine dönen şövalyeler, satranç oyununu Avrupa'ya taşımışlar ve satranç Avrupa'da hızla yaygınlaşmıştır.

Kilise, satrancı İslam kültürünün bir parçası olarak ilan etmiş ve oynayanları aforoz etmiştir.1475'te ise Avrupa'da oyunun içine Kraliçe (Vezir) ve Papaz (Fil) dönüşümü yapılarak, oyunun üstünde bulunan İslam kültürünün bir parçası olma gerekçesi ve dolayısıyla da aforoz edilme tehlikesi ortadan kaldırılmıştır.

Timur (1336 1405) ve Satranç

Timur bildik satrancı kibirine yediremediği için, bunun yerine büyük satranç oyununu oynamıştır. Tahta, 10×11 kareden oluşur; iki deve, iki zürafa, iki bekçi, iki kale, bir vezir ve birkaç fazla taş daha ilave edilirdi ve Timurlenk Satrancı olarak bilinirdi.

1510:

Yavuz Sultan Selim şehzade iken, sivil kıyafetle Safevi Devleti'nin başındaki Şah İsmail ile ünlü satranç karşılaşmasını yaptı. Yavuz Sultan Selim, 1514'te Safevi Devleti'ni devirdiğinde, elde edilen ganimetler arasında 8 bin adet satranç takımının bulunduğu arşivlerde yer almaktadır.

Günümüzde Yasaklar

Satranç oyunu, İslam Devrimi'nden sonra 1988'e kadar İran'da da 'haram' olarak kabul edildiği için yasaklanmıştır ama yasak kalktıktan sonra İranlı satranç sporcuları dünyada iyi noktalara hemen ulaşmışlardır.

Geçen yıl (2016) Suudi Arabistan Başmüftüsü Şeyh Abdülaziz, verdiği fetvada, satrancın İslam dinine uygun olmadığı ve kumarı teşvik ettiği gerekçesiyle yasaklanması gerektiğini söylemiştir.

Sonuç

Bağnazlık ve yobazlık tarihte zaman zaman ortaya çıksa da, bu oyunun sevilmesini ve gelişmesini engelleyememiş ve günümüzde satranç dünyada popülerliğini korumaktadır. İslam coğrafyasında da satranç büyük bir ilerleme kaydetmiştir. Düşünmeyi ve zekayı ilerleten satranç insanın bulduğu en güzel oyunlardan biridir. Yazıyı Stefan Zweig'in otoriterliğe karşı insanın mücadelesini anlatmış olduğu "Satranç" adlı kitaptaki betimlemeyle bitirelim.

"Hem çok eski hem de yepyeni, düzeneği hem mekanik hem hayal gücüne bağlı, hem sabit geometrik bir alanla sınırlı hem de bileşenleri sınırsız, hem sürekli gelişen hem de kısır, hiçbir şeye götürmeyen bir düşünme, hiçbir şeyi hesaplamayan bir matematik, yapıtları olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari, bununla birlikte varlığıyla bütün kitap ve yapıtlardan daha dayanıklı olduğu su götürmez, bütün halklara ve bütün zamanlara ait tek oyun."

http://www.birgun.net/haber-detay/satranc-mekruh-mu-142391.html 
a45UyF587661-170108165014 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/01/08  19:37 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

--

Gomlegin ilk dugmesi yanlis iliklenince, oburleri de yanlis gider.

CIYORBANO BRUND

Tevbe suresinin 130.ayeti de Risale-i Nur a isaret ediyormus.
Ayetin Turkce anlami:
-Eger yuz cevirirlerse de ki: Allah bana yeter.
Ondan baska Tanri yoktur.
Ona guvendim ve ona dayandim
Said-i Nursi ye gore; bu ayet, Risale-i Nur kitaplarindan olan Isaret-ul Icaz adli kitabin yazildigi tarihi gosteriyor.
Birinci Dunya Savasi nin baslangici sayilan olaylar meydana geldiginde, hic kimseden yardim gormeden nurlarin yayildigina isaret ediyormus
Buna gore ayetin anlami su oluyor:
-Ey Risale-i Nur, eger senden yuz cevirirlerse de ki: Allah bana yeter.
Ondan baska Tanri yoktur.
O na guvendim ve O na dayandim
Suphesiz Allahin askerleridir galip olanlar anlamindaki ayet de Risale-i Nur a isaret ediyormus.
Said-i Nursi ye gore; bu ayetteki Allahin askerleri sozunun kapsaminda ozellikle, Risale-i Nur sakirtleri vardir.
Ayet, Risale-i Nur Sakirtlerinin bir zaman hapse girmelerine karsilik, manevi yonden galip olduklarina isaret ediyor ve tesellide bulunuyor
Said-i Nursi ye gore: Risale-i Nur Sakirtleri dir. Galip olanlar
Ayetin Turkce anlami: Onlar ki O nun la birlikte inandilar, iman ettiler.
Onlarin nurlari, onlerinden ve saglarindan kosusmaya ve ucusmaya baslar.
Yani nurlari cevrelerine sacilir.
Onlar o zaman, -Ey Rabbimiz!
Nurumuzu tamamla ve bizi bagisla! derler
Said-i Nursi ye gore; bu ayette de, ozellikle Risale-i Nur sakirtleri, yani Nurcular anlatilmaktadir.
Said-i Nursi ye gore; ayetin anlami soyle oluyor: Said-i Nursi yle birlikte inananlar ve iman edenlerin nurlari cevrelerine sacilir.
O zaman onlar, -Ey Rabbimiz nurumuzu tamamla ve bizi bagisla!
diye dua ederler

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.

A$ik Daimi : Madem Ki Ben Bir Insanim

Kainatin aynasiyim
Madem ki ben bir insanim
Hakkin varlik deryasiyim
Madem ki ben bir insanim

Insan hakta hak insanda
Ariyorsan bak insanda
Hic ek$iklik yok insanda
Madem ki ben bir insanim

Bunca temenni dilekler
Viz gelir cark-i felekler
Bana egilsin melekler
Madem ki ben bir insanim

Tevrati yazabilirim
Incili dizebilirim
Kurani sezebilirim
Madem ki ben bir insanim

Ilim bende kelam bende
Nice nice alem bende
Yazar levh-i kalem bende
Madem ki ben bir insanim

Enelhakkim ismim ile
Hakka erdim cismim ile
Benziyorum resmim ile
Madem ki ben bir insanim

Daimi yim harap benim
Ayaklara turap benim
Ask ehline sarap benim
Madem ki ben bir insanim


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder