8 Ocak 2017 Pazar

Bülent Mumay : Reina, "Yaşam biçimine saldırı değil" diyenlere: Peki bunlar ne?

 


Bülent Mumay : Reina, "Yaşam biçimine saldırı değil" diyenlere: Peki bunlar ne?


Reina, "Yaşam biçimine saldırı değil" diyenlere: Peki bunlar ne?

Bazı medya grupları ve temsilcileri, bu ara hükümetin gazabına daha fazla uğramamak için yeni bir yöntem keşfetti: Havuz medyasının birkaç gün önce diline doladığı bir söylemi sahiplenmek. İlk yazanları unuttururcasına o söyleme sımsıkı sarılmak...

Hükümetin gazabından kurtardığı söylenemez ama ısrarla bunu yaparlarsa dayak yemeyeceklerini varsayıyorlar hâlâ...

Bu taktiğe, en son Reina saldırısı sonrasında tanık olduk. 39 canın gitmesinden sonra, laikliğe sahip çıkan, yaşam biçimine saldırı eleştirisi yapanlara karşı kullandılar. "Beşiktaş, Kayseri, İzmir saldırısı da mı yaşam biçimine saldırı?" gibi bir söylemle eleştirileri geçersiz kılmaya çalıştılar.

Ülkede son dönemde bir eleştiriyi boğmanın en güzel yolu, onu bağlamından koparıp başka bir şeyle yanıtlamak. Bu şekilde eleştirilerin ne kadar mantıksız olduğu sonucunu çıkarmak... Kavramları kasten karıştırıp, eleştirilen gerçekleri perdelemek...

Evet, Reina'yı tarayan teröristin elbette yaşam biçimine saldırma gibi bir niyeti olmayabilir. Ama, toplumsal zemini dinamitlemek için orayı seçmesi sebepsiz mi? Laikliğin ve ona karşı saldırıların ülkenin yumuşak karnı haline getirilmiş olması ile buranın hedef seçilmesinin hiç mi ilgisi yok? Peki saldırıdan sonra sadece birkaç meczubun değil, binlerce vicdansız sosyal medya kullanıcısının "Hıristiyan adeti kutlarken öldüler, oh olsun" tadında paylaşımlar yapması da sebepsiz mi? Ülkedeki ötekileştirmenin, laikliğe yönelik durmayan saldırıların bu vicdansızlıkta hiç mi rolü yok?

Noel Baba'ya silah dayayanların, sünnet edenlerin; IŞİD'in Fransa katliamı sonrası Gaziantep'te zafer turu atanların; Paris'te katledilenler için saygı duruşunda ıslak çalanların; "İlk laik şeytandır, dünyada ne kadar hırsız, p...venk varsa laiktir" diyen, erkek öğrencilerle yan yana oturan öğrencilere "Büyüyünce hayat kadını mı olacaksınız" diye soran öğretmenlerin; "Süslenip sokağa çıkan kadın zina yapmış sayılır" diyen Milli Eğitim müdürlerinin; yılbaşını kutlamayı "Değerlerimizle uyuşmayan gayrimeşru davranışlar" sayan Diyanet'in ve bütüüün bunları izlemekle yetinenlerin hiç mi payı yok?

Bir de.. Havuza özenen kalemler, o suya dalmadan önce bütün bunları bir kez daha düşünseniz? Ayrıca emin olun, korkunun ecele faydası olmuyor. Ne yaparsanız yapın, o dayağı yiyeceksiniz...

***

Erdoğan'a Saray'da kim tuzak kurdu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın neredeyse hepsi "baş" olan onlarca danışmanı var. Yalnız Saray'da çalışan o "baş"lardan biri kendisini fena halde tuzağa düşürdü. Kesin paralel yapı tarafından yerleştirilmiştir oraya, Cumhurbaşkanımızı kamuoyu önünde zor duruma düşürmek için... Kriptodur, net.

Erdoğan, önceki günkü konuşmasında trol medyasının piri 'A haber'in' bir haberine atıfta bulundu. 'A haber', eski NATO Başkomutanı ABD'li general Wesley Clark'ın 2011'deki konuşmasını keşfetmişti 6 yıl sonra. "Sahip olduğunuz tek araç çekiç ise her problem size bir çivi gibi görünür" cümlesini, "Bize bir çekiç lazımdı, o yüzden de DEAŞ'ı kurduk" diye çevirmişti A haber.

Kargadan başka kuş bilmeyen, havuzdan başka medya izlemeyen o başdanışman da, ahaber'in bu çarpıtmasını Erdoğan'ın konuşmasına eklemiş. Cumhurbaşkanı, Şanlıurfa'daki konuşmasında "Bir general Amerikalı açıklama yapıyor 'DEAŞ'ı biz kurduk' diyor. Ben söylemiyorum Amerikalı general söylüyor" dedi.

Şaka değil, bu yalan yüzünden Cumhurbaşkanı NATO'daki müttefikini terör örgütü kurmakla suçlamış oldu resmen. Hayır, ABD'nin bölgedeki tehlikeleri çıkarlarına göre kullanmasından dem vurmaksa mesele, daha taze ve doğru bir örnek vardı. Tabi, Saray'da havuzdan başka medya izlemedikleri için kaçırdılar. Birkaç gün sonra görevini devredecek olan ABD Dışişleri Bakanı Kerry, "Esad'ı müzakereye zorlamak için IŞİD'in güçlenişini uzaktan izledik" itirafında bulunmuş. A haber'de yayınlandıktan sonra Erdoğan'ın konuşmasına girer belki.

***

Bir karar verseniz artık: Sabotaj mı, beceriksizlik mi?

Geçen hafta sormuştuk. "Yahu ampul taksa manşet olan Enerji Bakanı Albayrak, ülkenin yarısına elektrik verilemeyince niye hiç haber olmuyor?" diye... Memleket kendisinden elektrik alamayınca, haber de alamadı bir süre.

Sadece bir tweetini gördük o günlerde. Yaşlı başlı bir bürokratın karşısına geçmiş, "ortamlarda fırça attım dersin" pozu vermişti. Karşısındaki TEDAŞ bürokratının karizmasını yerle bir ederek elbette.

Tweet metninde de şu ifade yer alıyordu: "BEDAŞ Genel Müdürlüğü'ne geçerek bu kez Avrupa Yakası'ndaki çalışmaları inceledik. Eksiklikler konusunda ciddi uyarılarda bulunduk."

Bu tweet, yurdum insanındaki yangını söndürememiş ki önceki gün açıklama yapma gereği duydu Enerji Bakanımız: "Hem siber saldırı hem sabotaja uğradık. İstanbul'a gelen 7 ana hattın tamamı, tarihinde ilk kez koptu. 3 yerde kabloların kesilmesini engellerdik. Amerika merkezli siber saldırıya uğradık."

Yahu madem elektrik kesintileri tamamen "dış mihrakların" oyunu, o TEDAŞ bürokratını niye rezil ettiniz? Kabloları o mu kesti, ABD'ye gidip siber saldırıları o mu yaptı?

 
a45UyF587661-170108213533 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/01/09  06:44 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

--

Buyuk gunahlarin kefareti, zulme dusunlere yardim etmek, acze dusunleri ferahlandirmaktir.

Hz.Ali

Atesin altin ve gumusun paslarini giderdigi gibi, bir muslumanin hastaligi da onun gunahlarini giderir

(Ibn Mace, Tib 18)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.

Bozcaada Yolunda Volvo V40 Testi

24 Temmuz 2013

Gectigimiz hafta Volvo nun yeni uretimi V40 serisi icin #osensin kampanyasi dahilinde arabayi test etmek icin Bozcaada ya gidecektik. Arabayi henuz gormeden begenmistim. Sonucta bu bir arabaydi ve her halukarda belediye otobuslerinden iyiydi.

Yola cikis Hollywood filmlerini aratmayacak bir tempodaydi. Alti ustu Bozcaada ya gidecektik ama hazirliklar bir rehine kurtarma operasyonunu aratmiyordu. Yol haritalari, kameralarin kurulmasi, takip araci, kahve termosu, yol gozlugu, arac kiti... Kampanyayi yuruten Havas Engage Istanbul hicbir ayrintiyi atlamamisti. Takip araciyla her daim irtibat halinde olmamizi saglayan bir telsiz bile verdiler. Iste o an kuskulanip Yasa disi bir seyin icinde degiliz, oyle degil mi? diye sordum gozlerimi kisarak.

V40 i ilk gordugumde tepkim Belediye otobusune gore oldukca kucuk oldu. Yillardir belediye otobusunde seyahat edince insan butun kiyaslamalari ona gore yapiyor. Sofor mahalline oturdugumda aliskanliktan olsa gerek yasli bir teyzenin gelip yer isteyecegi tedirginligini yasadigimi itiraf etmeliyim. Cok sukur boyle bir sey yasanmadi.

Dolmabahce den Bozcaada ya dogru hareket ettik. Ilk olarak hiz kadranini fotografladim. Bunu 127 km hizla giderken yapmak cok kolay degil. Kimseye tavsiye etmiyorum. Yanimdan belediye otobusleri geciyordu. Orada tikis tikis seyahat edenleri gorunce agladim. Ama onlar guluyordu. Iki gun sonra tekrardan aramiza doneceksin bakislariyla beni suzduler. Yaptiklari hos degildi.

Yolda V40 in Adaptive Cruise Control sistemini test ettim. Ondeki araca gore hizi ayarlayan bir sistem bu. Yokus yukari ya da asagi fark etmiyor, ondeki aracla aranizda sizin belirlediginiz mesafeyi koruyacak sekilde ilerliyor araba. Gaza ya da frene kendi basiyor. Buyuk kolaylik seklinde degerlendirilebilir ama sofor karizmasi dedigimiz olgu yara aliyor. Yaa cruise control olduktan sonra ben de surerim seklinde insani yaralayan ifadelere maruz kaliyorsunuz.

Bir de dalginlikla seridinizi asarsaniz direksiyon titriyor ve sizi gerisin geri seridinize donduruyor. Bunu da 2013 yilina geldigimiz bugunlerde bir insan haklari ihlali ve kisi iradesine saygisizlik olarak degerlendirdim. Trafigin emniyeti acisindan dogru olabilir fakat ozgur irade yerlerde. 1789 Fransiz Ihtilalinin kazanimlarini birer birer kaybettigimiz hissine kapildigimi soylemeliyim. Elbette bu ozelligi kapatabildiginizi veya sinyal verdiginiz zaman devre disi kaldigini belirtmek lazim.

Sorunsuz bir sekilde yola devam ediyorduk. Canakkele ye dogru cesitli ilcelerin ve kasabalarin icinden gectik. Burada etraftaki tabelalara bakinca bir gercegi fark ettim. Istanbul dan uzaklastikca dukkan isimlerinde bir ozensizlik, bir vurdumduymazlik goze carpiyor. Mistik Bufe, Ejder Pansiyon, Cogumlu Solaryum bunlardan sadece birkaci. Ozellikle Ejder Pansiyon da durup hangi kafayla boyle bir ismi sectiklerini ve neden hala batmadiklarini sorasim geldi. Fakat yolumuz uzundu.

Gelibolu da arabali vapura binip karsiya gectik. Oradan Bozcaada ya bizi goturecek vapura binmek uzere Geyikli ye dogru yola ciktik. Yol uzerinde mola yerimiz Manzara Restaurant ti. Adindan da anlasilacagi gibi muhtesem bir manzarasi vardi. Ama inanir misiniz bir kere bile donup bakmadim, cunku yemek daha onemliydi. Manzara her yerde vardi.

Yolda, kirmizi i$iklarda, benzincilerde, vapurda hep ilgi odagiydik. Unlu biri oldugum icin ilgiden $ikilmamayi ogrenmeliydim. Fakat sorular genelde kac beygir, fiyati ne kadar minvalinde olunca hayal kirikligina ugradim. Daha yeni piyasaya cikmis bir arabanin benden cok ilgi gormesi uzucuydu. Arabayi suren ben oldugum icin bana da hayranlikla bakiyorlardi. Ayagimizi yerden kesiyo iste turunde cevaplarla tevazumu ve efendiligimi gosterince bana bir kez daha hayran kaldilar.

BOZCAADA

Bozcaada ya vardigimizda aksam olmustu. Hemen otele yerlesip bizi bekleyen yemek masasina kavusmak icin Cabali Balikcisina gittik. Harika bir ortamda, adaya ozgu yemeklerle birlikte leziz bir balik ziyafeti cektik. Yemek yerken baliklarin nasil olup da bin yillardir ayni ucuz numarayi yiyip oltaya geldiklerini sorguladim. Bu konuda kendilerini birazcik olsun gelistirseler su an masada kizarmis halde olmazlardi.

Ertesi gun guzel bir kahvaltinin ardindan kisa bir Bozcaada turuyla adadaki uzum baglarini, plajlari ve yel degirmenlerini gorme sansimiz oldu. Uzum baglari neyse de o yel degirmenleri bana cok ise yariyormus gibi gelmedi. Sanki Biz de ulke ekonomisine katkida bulunuyoruz, bos durmuyoruz dercesine yapilmislardi. Cok uzerlerine gitmedim.

Sonunda kisa sure kaldigimiz ve bir daha gelme istegi uyandiran bu adadan gitme vaktimiz geldi. Esyalarimi toplarken otelin duvarlarina son kez baktim. Zorla duygusallasmaya calistim ama beceremedim.

Donus yolu gidise nazaran biraz daha agir tempoda gecti. Saatlerce araba kullanmis olmaktan mutevellit kendimi tir soforlerinde gorulen birtakim tuhaf hareketleri yaparken buldum. Arabadan inip bacaklari ayirarak hafif kambur yurumek, ileride cevirme var selektorleri yapmak, arabesk dinlemek bunlardan birkaciydi.

Takip aracinda bize eslik eden Volvo yetkilisi Serdar dan telsiz vasitasiyla V40 in bir ozelligini daha ogrendim. Dunyada ilk defa kaputta hava yastigi teknolojisi de V40 ta kullanilmis. Allah gostermesin bir yayaya carpma durumunda kaputtaki hava yastigi devreye girip yayanin kazayi en az zararla atlatmasini sagliyormus. Serdar a Iste simdi gonul rahatligiyla birkac yayaya carpabilirim, tamam dedim. Bunu yapmamak daha uygun olur, tamam dedi. Bu bir test surusu ve bunu denemek icin can atiyorum, tamam diye usteledim. Ic cekti ve Lutfen saga ceker misin, tamam dedi. Saga cektim, bana kendince hakli sebeplerle bunu test etmememizin herkesin hayrina olacagi konusunda kafa sisiren bir nutuk atti. Gonulsuzce kabul ettim.

Gerek kaputta hava yastigi teknolojisi gerekse aractaki sensorlerin iki kollu ve iki bacakli bir siluet algiladiginda devreye giren alarm ve otomatik fren sistemi yillar boyu severek yaptigimiz bir gelenegin tarihe karismasi anlamina geliyordu: Arkadasin uzerine araba surmek. Bir gelenegin daha yok olusunu gozyaslari icinde fark ettim.

Sonuc olarak:

Rampayi 6. Viteste 165 km hizla cikma keyfini yasadim.

Havas Engage Istanbul en ufak ayrintiya kadar bizimle ilgilendi. Son baktigimda takip aracinda Yusuf bana corap oruyordu.

Belediye otobuslerine bir daha binmek istemiyorum.

V40 in iki gunde test edilemeyegini ogrendim. En az 5 yil kullanmak gerekiyor.

Istanbul a yaklastigimizda arabayi biraz daha kullanmak icin Nisantasi ndaki partiye Kars uzerinden gitmeyi teklif ettim. Bunun biraz zaman alacagi ve daha kestirmeden gidersek vaktinde yetisecegimiz soylendi.

V40 tan ayrilirken son kez donup baktim. Bir daha benim gibi sofor bulamayacaksin, biliyorsun degil mi? dedim. Sarildik.

http://beyinsizadam.net/turkiyede-bilim-neden-ilerlemiyor/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder