Daha çılgın bir dünyaya doğru ilerlediğimiz kesin.
Bence insanlığın iltica edecek başka gezegenler araması için geç kaldık.
Bütün dünya toplumlarında bir kıyamet beklentisinin ortaya çıkması boşuna değil.
Ümit kıran çok fazla gelişme var.
L2fSIJNoA0xfSNxA
Ceyda Karan : Trump'ın dinci âlemi
08 Şubat 2017 Çarşamba
Trump yönetimi ile birlikte "dinci dünyaya" da hoş geldiniz... Amerika; "kurucu babaları", uhrevi âleme başkaldırıyla şekillenmiş Anglo-Sakson sekülarizmini olmazsa olmaz kılmışlarsa bile, "dindarlığın" el üstünde tutulduğu bir diyardır. Vaktiyle kanlı kavgaların getirdiği inançlar arası denge gözetilir. Donald Trump ise bu dengeyi tüm dünyayı etkileyecek şekilde sarsacağının işaretlerini veriyor.
***
Trump'ın ideoloğu Steve Bannon'un duruşunu geçen yazıda aktarmıştım. Bannon kapitalist sistemin bugünkü krizini Judea-Hıristiyan geleneğinin gerilemesine bağlıyor. Ona göre sekülarizm bozucu unsur. Buna karşı "barbarlıkla mücadele" vaktinin geldiğini savunurken, kilisenin "militan rolü" bulunacağı bir seferberlik öngörüyor. Dilinden düşmeyen "hasım" "Radikal İslam".
Yani, Trump'ın "radikal İslamcı terörle mücadele" söylemini tutturmasına şaşırmamalı. Obama gibi bir din ile şiddet biçimini birlikte kullanmaktan kaçınmayacağı anlaşılırken, Merkel gibi "İslamcı" ve "İslami" gibi "entelektüel" bir ayrıma da gitmeyeceği aşikâr.
Geçen hafta başka alametler de belirdi. Trump, kiliselerin siyasi partilere fon sağlaması yasağını kaldıracağını ilan etti. "Dini temsilcilerimizin özgürce ve bedel ödetilme korkusu olmadan konuşabilmelerini sağlayacağım" dedi. Odaklandığı diğer mevzu şiddet içeren ideolojilerle mücadele programını, misal beyaz ırkın üstünlüğünü öne sürenleri çıkartacak şekilde değiştirip, yalnızca "İslamcı aşırılıkla mücadele"ye öncelik vermek.
***
Trump, gündemini hayata geçirirse, ABD gibi bir ülkede dinin siyasete alet edilmesinin sonuçlarını göreceğiz. Bilmediğimiz mevzu değil. Bizler dini ideolojinin yarattığı güçlü zeminde ulus devletlerini kurmuş modernleşme yanlılarının kaçınılmaz olarak güçlü reaksiyonlar geliştirdiği diyarların insanlarıyız. Modernleşmenin "Cebrail dokunuvermiş gibi hazır bulunacağı bir atmosfer, kültür ve bilincin olabileceğini" düşünen yoksa eğer, neden ve nasıl laikliğe yöneldiklerini gayet iyi idrak edebiliriz.
İslamcı ideoloji de tıpkı Bannon'unki gibi dünyevi âlemin dini kaideler çerçevesinde şekilleneceği bir "medeniyet projesine" sahip. O halde bu akla, "gelin orta formül bulalım" demek ancak "naifliğe" girebilir.
***
Bu naifliğin bizim coğrafyada örneklerini Tunus'ta ve Mısır'da gördük. Tunus'ta laik güçler sıkı direniş sergilemeseydi "ılımlı" denilen Ennahda'nın tümüyle şeriata dayalı anayasa yapacağını anlatmıştım. Mısır'da da kendini "muktedir" sandığı andan itibaren verili şeriat hükümlerine dudak büküp "ötekileri" ezen bir İhvan gördük. Proje toplumun diğer yarısının isyanı ve bunu fırsat bilen orduya tosladı.
Tabii bu süreçleri anlarken "naiflikler" bitmiyor. Misal geçen eylülde "Müslüman Kardeşler Arasında" (Inside the Brotherhood) isimli kitap yayımlamış önemli bir araştırmacı olan Hazem Kandil. New Left Review'de kendisiyle uzun bir söyleşiyi okuyunca ağzım açık kaldı. Şöyle diyor:
"Her İslamcıda, 'eğer iyi Müslümanlardan oluşan bir toplum yaratırsanız, bunu hayır izleyecektir' inancı bulunur. Zamanla bu (ideoloji) günlük politikalardan ziyade kişisel bir inanç meselesi haline gelebilir. İhvan Mısır'da bir süre iktidarda kalıp hükümet etme gereklerini yerine getirmek zorunda kalsaydı, kanaatimce olacak olan buydu. Fakat yapamadıkları için orijinal ideolojilerine yakın kaldılar, çünkü hükümette hiç denenmediler. Tıpkı diğer İslamcı hareketlerde olduğu gibi."
Ne yalan söyleyeyim kulağımda "Yıldarado'nun sesi" çınladı. Kandil de siyasal İslamcı İhvan'ın "mağduriyet"ten "muktedir" olmaya geçtiğindeki tutumunu ideolojisine bakarak sorgulamak yerine, her şeyi "yarım kalmaya" bağlayıp "serzenişi" seçiyor. Mısır İhvan'ının devrimin asıl sahibi solcu ve liberalleri kenara itip "ordu-millet el ele" sloganı atmalarını "hataya" yoruyor.
***
Kandil'in yazdıkları liberallerin ve solun siyasal İslamcılıkla karşılıksız aşkını anlamak açısından bilhassa önemli. Başa dönersek, dini ideoloji üzerinde yükselen siyasetin ne denli "dönüştürülür" olduğuna dair iyi düşünmeli. Aksi halde Bannon'dan nasıl şikâyet edebiliriz ki?
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/672374/Trump_in_dinci__lemi.html#
a45UyF587661-170208130501 Oraj Poyraz oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/02/08 14:51 2 65 alelma@yahoogroups.com
Yalan hiyanettir, dogruluk emanettir.
Hz.Ali
Ebu said Radiy Allahu anh anlatiyor: resulullah Aleyhissalatu Vesselamesselam la birlikte beni i-mustalik gazvesine ciktik.
Arap esirlerinden cokca esir ele gecirdik.
Kadinlara karsi arzu duyduk.
Cunku uzerimizde bekarlik siddet kesbetmisti.
Hep azil yapmak istiyorduk ve: aramizda resullullah Aleyhissalatu Vesselamesselam varken, ona sormadan azil yapmak olur mu? dedik ve sorduk.
hayir!Buyurdular.
Bunu yapmamaniz gerekir.
Kiyamete kadar gelecegi takdir edilen her canli mutiaka yaratilacaktir.
(siz tedbirinizle onune gecemezsiniz)
Buhari, nikah 96, buyu 109, itk 13, megazi 32, kader 4, tevhid 18; muslim, nikah 125, (1438); muvatta, talak 95; ebu davud, nikah 49, (2171); tirmizi, nikah 40, (1138); nesai, nikah 55, (6,107).
Mine Sogut : AKP nin secim sarkisi Bismillah , muhalefetinki de Illallah
Dunyayi asirlardir coktanrili arkaik dinlere mitoloji ; tektanrili yakin zaman dinlerine inanc degeri bicen bir akil yonetiyor.
O yuzden kalabaliklarin hala gokten bir koc indirildigine inanip kurban kesiyor ve bayram yapiyor olmalarinda yadirganacak bir taraf yok.
Dunyayi yonetmeye talip olmayan ve inatla gercegi arayan supheci akil, dunyayi yonetmeye hevesli ve gucunu gercegi sonuna kadar yadsimaktan alan dogmatik akil karsisinda zayif kaliyor.
Cunku masallar gerceklerden daha etkileyicidir ve kalabaliklar masallara kolay kanarlar.
Buna ragmen gercekler masallardan daha belirleyicidir.
Dogmatikler dunyayi okuzun ya da gokten inen bir kocun boynuzlarinda dondure dursunlar; o bildigini okur ve bir basina uzay boslugunda doner durur.
Kutsallara inanmakta israrci kalabaliklar artik dunyanin yuvarlak oldugunu kabul etmek zorunda kalsalar da bu bosluk meselesi onlarin hic hosuna gitmez.
Bos inanclar olsun, gelenekler olsun ellerine ne gecerse onlarla bu boslugu doldurmaya calisirlar.
Ebedi ve ezeli bir Tanri ya ikna olurlar da varolusun kulliyen ebedi ve ezeli olabilecegi varsayimina katlanamazlar.
Sonsuzluk...
Belirsizlik...
Rastlantisal var oluslar, rastlantisal yok oluslar, evrimler, donusumler...
Tum eski dinlerin bir cikis ve bitis tarihinin olmasi...
Tanri nin bir fikir olarak insanligin cok ileri asamalarinda ortaya cikmasi...
Evrenin sonsuz, zamanin gorece olmasi...
Tum bu bilimsel gercekler bir onceki yazida bahsettigim suskunluk sarmalinda erir gider.
Cunku gercek, her konuda ama en cok inanc konusunda huzur kaciricidir.
Kalabaliklar inanirken inanca kuskuyla bakan azinliklar ve inanmayanlar alacaklari tepkilerden korkar ve susarlar.
Bu suskunluktan ve korkudan guc alan kalabaliklar da kendilerinin evrimleserek degisen, seviserek ureyen ve siddetten beslenen bir canli turu olarak tanimlanmasina pervasizca karsi cikarlar.
Onlar bir yilana kanan Adem le Havva nin gunahkar torunu, birbirini olduren Habil le Kabil in cani kardesidirler ve Tanri ya kurban ettikleri koc sayesinde gunahlarindan ve cinnetlerinden arinacak, sirat koprusunu gecip cennete gideceklerdir.
Obur dunyaya ait bir kusursuzluk olarak istahla tarif ettikleri cenneti bu dunyada neden yaratamadiklarinin sorgulanmasi islerine gelmez.
Iclerindeki kotulugu seytanin varligina atfederek ve Tanri nin merhametine siginarak yasarlar; inancsizlari da yine ayni Tanri nin atesine atarlar.
Kutsal kitap ustune kutsal kitap yazarlar.
Kalabaliklar kendilerini basi sonu belli kurgulanmis bir hikaye icinde goremezlerse, guvende hissedemezler.
Cinayetleri ve suclari ve kavgalari ve dusmanliklari inanc kiliflarinda saklaya saklaya soydan soya bir meziyet gibi aktarirlar.
Varolus efsaneleriyle hayatlarini kutsallastiranlarin...
Dini masallari bilimsel gerceklere ve sorgulamalara tercih edenlerin...
Gokten bir koc indigine inananlarin...
Gerceklerle masallar arasindaki koprude aslinda ne muhtesem hikayeler anlatildigini hic umursamayanlarin...
Iste tum bunlarin nabzina gore serbet veren iktidarlar da bu cehalet atina yular takip kalabildikleri kadar uzun sure iktidarda kalirlar.
O yuzden AKP nin secim sarkisi Bismillah olmalidir.
Muhalefetinki de Illallah ...
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/375735/Bismillah-ve-illallah.html#
| Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
| Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
| Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
| Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
| Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
| Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
| Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder