7 Ağustos 2017 Pazartesi

NURULLAH AYDIN : SİNSİ HAİNLER VE ROBOTLAŞTIRILANLAR

 


NURULLAH AYDIN : SİNSİ HAİNLER VE ROBOTLAŞTIRILANLAR

7 Ağustos 2017



Her kesim bir diğerine hain diyor. Peki hainlik nedir? Hain kimdir?

İnsanları; ya bir din ile ya bir ideoloji ile ırkçılıkla ya mezhepçilik bir arada tutarsınız.

Başka ülkeleri tehdit olmaktan çıkarmak içinde o ülkeyi huzursuz edersiniz. Etkisizleştirmek için tuzaklar kurarsınız.. Eleman yetiştirir, o ülke yönetimine getirirsiniz.

Tarih boyunca bunun için; din, ırk, mezhep, etnik kimlik odaklı sorunlar işlenmiştir.

Dinler tarihi, savaşlar tarihi, ideolojiler tarihi bunun somut örnekleriyle doludur.

*

Çağdaş dünya'da ise gelinen durumda; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri ile ise benimsenen, özgürlükçü çoğulcu demokratik sistemdir. Bunda ise din, dil, ırk, renk, cins ayrımı olmaksızın herkesin hukuk devleti şemsiyesi altında özgürce yaşayabileceği düzen esas alınır.

*

Yoksulluğunu, yolsuzluğu, hırsızlığı, yalanı, soygunu, ezilmişliği önemsemeyen halk kitlelerini kandırmak, yönlendirmek kolaydır.

*

Din ve sosyal yardım ile halk kitlelerini yoğun propaganda bombardımanına tabi tutup sürüleştirebilirsiniz. Tarihin en önemli diktatörleri; bu yolu hiç bir kural tanımaksızın uygulamışlardır. Din, iman perdelemesi ile köleleşmeyi biat algısı ile her şeyin üzerinde gören insanlar birer robottur.

*

Osmanlının yıkılış sürecinde emellerine ulaşamamış, kimlikleri belirsiz olanlar, yıllardır odaklandıkları; Türkiye'nin, Türk Milleti'nin devleti olmadığını kesinleştirecek yeni yapılanmadır. Bazıları; ümmet anlayışı gereği olarak konuya, gaflet içinde izleyicidir.

Osmanlı imparatorluğunun son döneminde yaşanan durum bİr nevi tekrarlanıyor.

*

İslamcılığın artması, etkinlik kazanması ve batı karşıtlığını bırakıp batı güdümüne girmesi üzerine İslamcılar da aynı dili kullanıyorlar.

*

İstenen: Türkiye'yi Türk devleti olmaktan çıkarmak, Federal bir cumhuriyete dönüştürmektir.

Ancak gidilen yol bölünmektir. Osmanlı Mebusan Meclisinin 1900 lü yılları hatırlanırsa dönemin yazarları, çizerleri özgürlükçüleri de benzer yaklaşım içindeydi.

*

Şimdilerde ise; Prens Sabahaddin'in kurduğu ve merkezi yok edip yerel yönetimlere, özerklik vermeyi öngören Ahrar Fırkası çizgisinde ilerliyorlar. 100 yıllık bu projenin sahibi İngilizlerdi. Şimdi ise ABD'dir.

*

Bölgedekİ tarihi emelleri için; mezhep ayrılıklarını, etnik unsurları kullanan, BOP projesi çerçevesinde karışıklık çıkararak bölen ABD-İngiltere-Fransa işbaşındadır.

*

Kurucu ilkelerin tartışıldığı, demokrasi, özgürlük çığlıklarının atıldığı bir ortamda; ayrıştırmanın temelinde yoksulluk, yolsuzluk ve hukuk dışı uygulamalar özellikle gündem dışında tutulmaktadır. Din ve etnik kimlik öncelikli yürütülen propagandalarla maya tutmuştur. Ayrıştırmayı önlemek için, hangi sorunlar önceliklidir, sorunları çözmek için neler yapılmalıdır soruları boşlukta kalmaya devam ediyor.

*

Yapılan operasyonlar; karşı duracak kurumları direnemez hale getirmek içindir. Önce askeri darbe nedeniyle silahlı kuvvetlerin yetişmiş seçkin subayları tasfiye edildi. Şimdi polis darbesi diye yetişmiş seçkin polisler tasfiye ediliyor. Etnik ayrımcılık mücadelesi veren örgütler, muhatap alınıp yol verilirken, direnecek güçler etkisizleştirilmek istenmektedir.

*

Karanlık ittifak kurulmuştur.

Mandacı aydınlar; ABD ve AB'nin dayatmalarını seslendiriyor. Duyarlı olduğunu söyleyenler ise halka gerçekleri anlatmak yerine izleyici konumu tercih etmişlerdir.

*

Anlaşılan odur ki; Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da başlatılan, devam eden dinci, mezhepçi etnik çatışma Türkiye'yi de saracaktır.

*

Türk Milleti; bu gibi durumlarda yani devletin ve milletin bekasının tehlikeye düşmesi halinde harekete geçmek üzere eğitilmiş bilinçlendirilmiş hazır durumda olan evlatları ile yapılması gerekeni yapacaktır. Karamsarlığa umutsuzluğa yer yoktur.



Günün Sözü: Uyuşuk aydınları ve uyuşturulmuş yöneticileri ile devlet çözülür.

Av.Prof.Dr.Nurullah AYDIN

7 Ağustos 2017-ANKARA

 
a45UyF587661-170807181658 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/08/07  19:27 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

Birsey oldurmuyorsa guclendirir.
. . . . . .
Nietzsche
******
TAMAMEN YANLIS, YALAN.....
. . . . . .
Birsey oldurmuyorsa, incitir, yorar, yaralar, iz birakir, asla ama asla guclendirmez.
. . . . . .
Cimcime
***
DOGRUSU BUDUR.

Fatma Toksoy : Islamiyet oncesi Araplarda evlenme sekilleri

06 Temmuz 2013 Cumartesi 00:01

Helaller ve Haramlar bahsinde kadin-erkek munasebetleri anlatilinca Islamiyet oncesi donemde yani cahiliye devrindeki kadin-erkek iliskilerini dolayisiyla o devirdeki nikah sekillerini aciklamak gerektigini dusundum. Konuya Hz. Aise nin sozleriyle baslayalim.

Urve b. ez-Zubeyr in haber verdigine gore, Peygamber (s.a.v.) in hanimi Aise (r. anha) sunlari soylemistir: Cahiliye doneminde dort cesit nikah vardi. Bunlardan birincisi halkin bugunku nikahidir. Soyle ki evlenmek isteyen bir adam diger bir adama velisi bulundugu kizi istemek uzere dunurluk yapardi. Anlastiklari takdirde kizin velisi mehiri tayin eder, sonra dunurluk yapan yani evlenmek isteyen kimse o kizla nikahlanirdi.

Diger bir nikah sekli de su idi. Adam karisina hayizdan temizlendigi zaman falan kimseye bir haber gonder de ondan (seninle) cinsi munasebette bulunmasini iste derdi. Sonra kocasi o kadini birakir ve kadinin kendisiyle cinsi munasebette bulundugu o erkekten aldigi gebelik iyice belirinceye kadar asla onunla cinsi munasebette bulunmazdi. Kadinin gebeliginin o adamdan oldugu iyice belli olunca artik kocasi isterse onunla cinsi munasebette bulunurdu ve evliligini surdururdu. Bunu kisi sadece cocugun soylu olmasini istedigi icin yapardi ve bu tur nikaha istibda nikahi- adi verilirdi.

Bir baska nikah sekli de suydu; On kadar erkek bir araya toplanir ve hepsi de bir kadinin yanina girip onunla cinsi munasebette bulunurlardi. Kadin gebe kalip cocugunu dogurunca bir sure gectikten sonra onlara haber gonderir ve hepsini yanma cagirirdi. (Buna da musterek nikah veya muzamede nikahi denilirdi. )

Onlardan hicbirisi onun davetine uymaktan kacinamazdi. Hepsi de onun onunde toplanirdi. Kadin) onlara hitaben; aramizda olan isimizi biliyorsunuz. Ben bir cocuk dunyaya getirdim der ve bu cocuk senindir ey falanca! diyerek onlardan hosuna giden birini ismiyle cagirir ve cocugu ona ilhak ederdi.

Dorduncu bir nikah sekli de su idi; pek cok kimse toplanarak bir kadinin yanina girerdi. Kadin kendisine gelen kimselerin hic birinden kacinmazdi. Bu kadinlar fahise kadinlardi. Kendilerine gelmek isteyen kisilere bir alamet olmasi icin kapilarinin uzerlerine bayraklar dikerlerdi. Kadin hamile olup da cocugunu dogurunca daha once kendisiyle cinsi munasebette bulunan erkeklerin hepsi onun yaninda toplanirlardi. Kadin da onlar icin cocugun sekil ve semaline bakarak babasini tespit edebilen mutehassislar cagirirdi. Onlar da kadinin cocugunu cocugun babasi olduguna kanaat getirdikleri kimseye verirlerdi, o kimse de cocugu kendisine ilhak ederdi. Artik o cocuk o kimsenin oglu diye cagirilirdi. Cocuk da bundan cekinmezdi. (Bu nikaha da biga nikahi denilirdi. )Allah, Muhammed (s.a.v.) i gonderince bugunku Muslumanlar in nikahi Cahiliyye donemi halkinin butun nikahlarini kaldirdi. (Sunen-i Ebu Davud Tercume ve Serhi 9. cilt s. s. 18)

Davudi nin beyanina gore Cahiliyye doneminde uc nikah cesidi daha vardi;

1. Gizli dostlar, metreslerle surdurulen evlilik hayatidir. Bu tur evli¬likler halktan gizli tutulurdu. Cahiliyede hur kadinlar aciktan zina edemezlerdi. Fakat gizli dost edinebilirlerdi. Bu duruma hidn nikahi veya muhadene nikahi ve bunu yapan kadinlara da muttehizetu l-hidn denilirdi. Fakat cariyeler a$ikar olarak zina edebilirlerdi. Bu cariyelere de zaniye ve musafeha denilirdi. Cahiliyye halki gizlice yapilan zinalarda bir sakinca gormediklerinden bu tur evlilik hayatini mesru sayarlardi. Allah Gizli dost da tutmamalari sartiyla Nisa, IV, 25). mealindeki ayet-i kerimesinde Araplarin bu gizli ve igrenc adetlerinin oldugunu ve bunun da Allah tarafindan bilindigini belirtmistir.

2. Bir kimsenin bir kadinla bir ay veya bir sene gibi muayyen bir sure devam etmek uzere evlenmesidir. Bu da mut a nikahi olarak adlandirilirdi. Mut a nikahinda velilerin onayina gerek gorulmezdi. Mut a nikahinda kadin kendi klaninda kalirdi. Kocasina bir mizrakla, bir cadir verirdi. Bu suretle erkek karisinin kabilesinde bulundukca o kabilenin bir ferdi gibi sayilir, evlilik surdugu muddetce erkek bu kabileyle hareket ederdi. Kadin mut a nikahina son vermek istedigi zaman cadirin kapisini daha once bulundugu yonun tersine cevirirdi. Kocasi bunu gorunce kendi kabilesine donerdi. Bu evlilikten dogan cocuklar kadina ait olur ve falanca kadinin cocuklari diye anilirlardi.

3. Iki kisinin karilarini karsilikli degismeleri neticesinde meydana gelen evlilik. Buna da bedel nikahi adi verilirdi

Bu nikahlarin disinda asagida anlattigimiz nikah sekilleri de vardi:

1- Sigar nikahi: Bazi erkekler baslik ve mehir vermemek icin kizlarini, kiz kardeslerini ve kardeslerinin kizlarini yani vasisi olduklari kadinlari mubadele etmek degistirmek suretiyle alirlardi.

2- Analikla evlenmek. Olen kisinin baska kadindan olan en buyuk oglu analigini yani uvey annesini mehirsiz olarak alabilirdi. Bunun icin de babasi olur olmez abasini yani ceketini kadinin uzerine atar ve bu suretle baslik vermeye gerek kalmaksizin o kadinin nikahli esi olurdu. Boylece isterlerse kadini baskasiyla evlendirir ve bu yolla mehirin kendilerine verilmesini sart kosarlardi. Bazen bu gibi kadinlari olunceye kadar evlendirmedikleri olurdu. Hatta olenin oglu kucuk ise cocugun uvey annesini, cocuk buyuyunceye kadar bekletir, problemin cozumunu ona birakirdi... Fakat kadin kocasi olur olmez, cabuk davranarak kendi kabilesine siginirsa, bu esaretten kurtulurdu. Uvey oglu daha cabuk davranarak kadinin uzerine elbisesini atmayi basarirsa artik kadin nikahlanmis olurdu. Bu sekildeki nikaha makt nikahi denilirdi. Bu suretle uvey annesini alan kimseye dayzen ve bu evlilikten dogan cocuga da makti veya makit denilirdi. Allah Nisa Suresi nde Gecmiste olanlar bir yana, babalarinizin evlendikleri kadinlarla evlenmeyin; cunku bu bir hayasizliktir, igrenc bir seydir ve kotu bir yoldur. (IV; 22) diyerek, bu cirkin adeti yasakladi.

3- Iki kiz kardes ile birlikte ve sinirsiz olarak birden fazla kadinla evlenmek. Islam, birincisini men ederken, ikincisini de bir takim sartlara baglamistir.

4- Guclu erkeklerin, begendigi kadini sorgusuz sualsiz alarak nikahlamasina; mahtufat nikahi denirdi.

5- Erkeklerin, savaslarda esir dusen kadinlardan kendi hisselerine dusen kadinlarla yasamalarina; museyyebat nikahi denilirdi.

6- Tarihci Strabon bu evliliklerden baska, o donemlerde bir baska tur evlilik geleneginin bulundugundan bahsetmektedir. Bu adete gore ailenin servetinin parcalanmamasi icin yalniz buyuk erkek kardes yani agabey evlenir, diger erkek kardesler evlenmezlerdi. Fakat bunlar da resmen buyuk kardesin esi olan kadinla yani yengesiyle serbestce iliskide bulunmak hakkina sahiptiler. Boylece ayni kadini butun kardesler es gibi rahatlikla kullaniyorlardi. Hatta bu uygulama yuzunden ilgi cekici bir olay da anlatilmaktadir bu tarihci tarafindan: Bir adam kizini on dort kardesi olan bir adama vermisti. Kadin buyuk kardesin esi olup, gece onunla kalirdi. Diger kardeslerin de kadindan gunduz faydalanma haklari vardi. Gunduz bu kardeslerden biri kadinin odasina girdigi zaman asasini kapinin onune birakirdi. Digerleri bunu gorunce donerlerdi. Kadin bu sonsuz ziyaretlerden usandigindan gizlice on bes kardesin asalari seklinde asa yaptirir. Yalniz kalmak istedigi vakitlerde bu asayi kapisinin onune koyarak eziyetten kurtulma yolunu bulur. Butun agabeylerinin carsida bulundugu bir gun bu durumdan istifade etmek isteyen en kucuk kardes hemen eve kostu. Fakat kapinin onunde bir asa gordu. Durumdan suphelenerek kadinin babasina haber verdi. Babasi geldi o da kapinin onunde asayi gordu. Ofkeyle kapiyi actiklari zaman kadinin odada yalniz oldugu goruldu. Kadin hilesi ortaya cikti.

Bu anlattigimiz nikah sekilleri Islamiyet oncesi yani Cahiliye doneminde Araplarda uygulanan ve gayet tabii karsilanan nikah sekilleridir. Bunlardan bugun de uyguladigimiz nikah sekli olan mehir verilerek bir kisiye nikahlanma sekli haric digerleri Islamiyet in gelisiyle yasaklanmistir. Kadin- erkek iliskilerine bir sinir, bir kisitlama getirilmistir Bu koydugu sinirla kadinin ozgurlugu elinden alinmamistir. Kadin- erkegin iffet olculeri icerisinde yardimlasmalari ve dayanismalari elbetteki elzemdir. Kadin kadinligini bildigi, cilve, naz veya karsi cinsi cekecek sekilde konusmadigi, giyinmedigi ve tutarli, kararli hareket ettigi muddetce erkeklerle beraber savasabilir, ticaret yapabilir, yazi yazabilir, okuyabilir. Onun elinden bu haklari alinmis degil. Eger kadina ve erkege bir yasaklama getirilmisse bu hem kadinin iffeti ve selameti icin hem de dogacak cocuklarin nesebinin temiz olmasi icindir. Cunku Islam, sehevi duygularin tahrik olmadigi kan ve etten kaynaklanan durtulerin galeyana gelmedigi tertemiz bir toplum kurmayi hedefler... Davetkar bir bakis, bastan cikarici bir hareket, gosterisli bir taki ve ciplak bir beden... Butun bunlar bu cilgin hayvani doyumsuzlugu azdirmaktan, sinir ve irade dizgininin elden cikmasina neden olmaktan baska sonuc dogurmazlar. Bundan sonra, ya hicbir sinir tanimayan cinsellik ya da bastan cikarilmasina, tahrik edilmesine ragmen tatmin olmasina engel olmanin dogurdugu sinirsel hastaliklar, p$ikolojik kompleksler... Her ikisi de hic kuskusuz iskence kadar aci verir insana... Iste bu yuzden Islamiyet; her turlu pislikten arinmis bir toplum kurmak, bu kiskirtici ve bastan cikarici davranislarin onune gecmek icin kadin ve erkek iliskilerine sinir koymustur. Kadin ve erkegin aynen cahiliyedeki gibi evlenmelerinin onunu kesmistir.

Simdi toplumumuza bir bakiniz. Bazi kisilerin yasadigi cinsellik ve gayri mesru hayat ve gayri mesru iliskiler nasil da cahiliye donemindeki kadin ve erkeklerin iliskilerine benziyor? Medeniyet (!) ve kadin ozgurlugu (!) adina bundan yakla$ik 1500 yil yani 15 asir once uygulanan ve o toplumca hos gorulen iliski sekilleri bu cagda taklit edilerek yeniden tatbik edilmeye calisilmakta... 15 asir oncesi ve medeniyet? Korkarim yapilan ozendirici propagandalar ile cahiliye toplumunun dogal karsiladigi bu iliskileri bizim toplumumuzun dogal karsilamasi yakindir, MEDENIYET adina(!). .

KAYNAKLAR

Ebu Davud, Sunen, terc. Necat Yeniel; ve dgr., Istanbul 1988ss. 18-19

Gunaltay, M. Semseddin, Islam Oncesi Araplar ve Dinleri, sadel. M.Mahfuz Soylemez, Ankara 1997

ATATURKUN ERMENI TEHCIRI HAKKINDA TARIHI YANITI
Ermeni soykirimi iddialari icin, Bize karsi hakli bir ithamda bulunamazlar demisti.
Ulu Onder Mustafa Kemal Ataturk, uzun yillar once iddialari Dunya efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz sozleriyle yanitlamisti.
Dunyanin, Ermeni tehciri konusunda Turk devletine karsi hakli bir ithamda bulunamayacagini belirten Ataturk, o donemde yasananlari, Bize karsi yapilmis olan iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar hayattadir ve bunlardan ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine donmus olurlardi sozleriyle anlatmisti.
TURK KOYLERINDEKI ERMENI TERORU
Ataturk, 26 Subat 1921 de Amerikali gazeteci Clanence K. Streit in sorusu uzerine, Ermeni tehcirine iliskin su tarihi gercekleri dile getirdi:
Dusmanca ithamda bulunanlarin surdukleri buyuk mubalagalar disinda Ermenilerin tehciri meselesi aslinda suna inhisar etmektedir:
Rus Ordusu 1915 de bize karsi buyuk taarruzunu baslattigi bir sirada o zaman Carligin hizmetinde bulunan Tasnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmisti.
Dusmanin sayi ve malzeme ustunlugu karsisinda cekilmeye mecbur kaldigimiz icin kendimizi daima iki ates arasinda kalmis gibi goruyorduk. Ikmal ve yarali konvoylarimiz acimasiz bir sekilde katlediliyor, gerimizdeki kopruler ve yollar tahrip ediliyor ve Turk koylerinde teror hukum surduruluyordu.
Bu cinayetleri isleten saflarina eli silah tutabilen butun Ermenileri katan ceteler, silah, cephane ve iase ikmallerini, bazi buyuk devletlerin daha sulh zamanindan itibaren kendilerine kapitulasyonlarin bahsettigi dokunulmazliklardan istifade ve bu maksada matuf olarak buyuk stoklar husule getirmeye muvaffak olduklari Ermeni koylerinde yapiyorlardi.
INGILIZLERIN IRLANDA YA REVA GORDUGU MUAMELE
Buyuk Onder Ataturk, Ermeni tehciri ve Ermeni cetelerinin yaptiklari katliamlar konusundaki goruslerini de su sozlerle dile getirmisti:
Ingilizlerin sulh zamaninda ve harp sahasindan uzak olarak Irlanda ya reva gordugu muameleye hemen hemen kayitsiz bir sekilde bakan dunya efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz. Bize karsi yapilmis olan iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar hayattadir ve bunlardan ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine donmus olurlardi. Gerek umumi harp sirasinda gerek mutarekeden sonra Ermeniler ve Rumlar tarafindan Musluman ahaliye yapilan mezalim uzerinde durmak uzun bir hikaye olur. Brest Litovks Muahedesi nin akdini muteakip Ruslarin sark vilayetlerimizi tahliyeye basladiklari sirada Ermeni cetelerinin yapmis olduklari katliam ve tahribat kafi derecede herkesin malumudur.
YUNANLILARIN YAPTIGI KATLIAMLAR
Ataturk, Streit e, Yunanlilarin Izmir i isgalleri sirasinda yaptiklari katliamlari da su sozlerle anlatmisti:
Yunanlilara gelince, Izmir in isgali sirasinda oyle cinayetler islemislerdir ki, Yunanistan in muttefiki Itilaf Devletleri tarafindan tescil edilmis bulunan Itilaf Devletleri Tahkikat Komisyonu uyeleri bile 1919 sonbaharinda bu vilayeti bastan basa kat ettikten sonra hazirladiklari raporda, Yunan makamlari aleyhinde son derece agir tenkitlerde bulunmuslardir. Yunanlilarin isgal ettigi diger bolgelerde her yas ve cinsiyetten on binlerce Turk katledilmistir.
TURKLER, HIRISTIYANLARI KATLEDIYOR IDDIALARI
1877-1878 Osmanli Rus Savasi nda Osmanli Devleti nin aldigi yaralari saramadigini goren buyuk devletler, Istiklal pesinde kosan Ermenilere yardim ederek Tiflis te Tasnak, Isvicre de Hincak teskilatlarini kurmalarina ve silahli mucadele baslatmalarina yardimci olmuslardi. Osmanli Devleti nin Balkan Harbi nden de maglup ciktigini goren Rusya, Ingiltere ve Fransa bir taraftan Turkiye yi aralarinda paylasma planlari, diger taraftan da Tasnak ve Hincak teskilatlarina her turlu silah ve para yardimi yapiyordu. Bu uc devlet, Turkiye aleyhine baslattiklari calismalari ve 1. Dunya Savasi nda Turkiye yi tasfiye etme hareketlerini kendi kamuoylarina kabul ettirebilmek icin kiliseleri de devreye sokarak buyuk bir propagandaya girismislerdi.
Bu amacla kitaplar yayinlayan ve toplantilar duzenleyen ulkeler, Musluman Turkler, Hiristiyan halklara zulmediyor, onlari katlediyor. Hiristiyan halklari kurtarmak icin Turkiye yi ve Turkleri cezalandirmamiz gerekiyor. Iste bu maksatla Turklere karsi harp ediyoruz temasini islemislerdi. Ulu Onder, bu gercek disi propagandanin onculugunu yapan Lloyd George ve George Clemenceau ya su carpici sozlerle yanit vermisti: Milletimiz aleyhinde soylenenler butunuyle iftiradir. Milletimizin zalim oldugu iddiasi bastan basa yalandir. Hicbir millet, milletimizden daha cok yabanci unsurlarin inanc ve adetlerine riayet etmemistir. Hatta denilebilir ki, baska dinlere mensup olanlarin dinine ve milliyetine riayetkar olan yegane millet bizim milletimizdir. Fatih, Istanbul da buldugu dini ve milli teskilati oldugu gibi birakti.
Rum Patrigi, Bulgar Eksarhi ve Ermeni Kategikosu gibi Hiristiyan din reisleri imtiyaza sahip oldu. Kendilerine her turlu serbestlik verildi. Istanbul un fethinden beri, Musluman olmayanlarin mezhar bulunduklari bu genis imtiyazlar milletimizin dinen ve siyaseten dunyanin en buyuk musaadekar ve civanmert bir milleti oldugunu ispat eden en buyuk delilidir.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder