4 Ağustos 2021 Çarşamba

İnanmıyorsan saygı duy!....

İnanca değil, İNSANA, İNANANA SAYGI duyulacakmış.
Ama durum böyle değil, çok farklı.

Adamlar hemen her zaman, her yerde kendi inancına ait unsurlara saygı duyulsun istiyorlar.
Gerçekten olmasa bile en azından bir mizansen olarak, bizim de ilahi metinlere uygun yaşamamızı istiyorlar.

Örnek mi istersiniz?
Adam ezan okunurken susmamızı, sessiz kalmamızı, müzik sesini kısmamızı istiyor.
Adam kendisi oruç tutarken, bizim de oruç tutuyormuş gibi yapmamızı istiyor.
Adam Muhammed yerine Hazreti Muhammed dememizi istiyor.
Adam onun kadına ve kapanmasına ilişkin değer yargılarına bizim de uymamızı istiyor.
Adam yalnızca kendisi değil, bütün bir ülkenin, kentlerin, kasabaların, köylerin, apartman ve sitelerin kendi dini değerlerine uygun şekilde şartlanmasını istiyor.
Adam aslında bizim de kendisi gibi gündelik yaşamımızın ilahi metinlere göre tanzim edilmesini istiyor.
Gündelik yaşamda talep edilen şey inanana saygı değil, hemen her yerde, her zaman İNANCA SAYGIDIR.

Elbette inanmayan kişilerin inanca saygı duymasını beklemek abestir.
Doğal, normal ve hakça değildir.

Günümüzde akın akın batı Avrupaya göç eden Müslüman halkların yerleştikten sonra talepleri hep aynı olmuştur.
Kendilerini misafir eden, vatanlarını paylaşmaya razı olan yerli halkın yaşam tarzını kendi beklentilerine göre düzenmesini talep etmişlerdir.
Yüzme havuzlarından, saunalarda, spor salonlarında, okullarda, lokantalarda diğer insanları rahatsız edecek talepler gündeme gelmiştir.

Cuma namazları ile Roma, Paris gibi metropollerde sokaklarda gövde gösterileri yapılmıştır.
Esasen cuma namazının daha ilk anda toplu kılınması, Müslümanların dünya aleme bir meydan okuması, göz dağı vermesi amacıyladır.
Batılı yerliler elbette bu meydan okumayı görmüş ve anlamıştır.

Bütün dinler en masum sayılan Budizm bile kendi müritleri ile diğerleri arasında ayrım yapar.
Her zaman bütün dinler ikili bir ahlak ve hukuk sistemi dayatır.
○ İnananlar arasındaki hukuku düzenleyen kurallar ayrıdır.
○ İnanmayanlar ile inananlar arasındaki hukuku düzenleyen kurallar ayrıdır.

Örneğin, Museviliğin en temel yasaklarını belirten on emirdeki yasaklar yalnızca Musevi inananlara yöneliktir.
Yoksa, inanmayan diğerlerinin canı, malı ve ırzı haktır, helaldir, hatta yağma, köle ve cariye yapmak dini savaşın bir parçasıdır.
Eski ahit bu konuda son derce acımasızdır.

Vaaz ediliş sırasına göre sondan ikinci sure olan Tevbe suresi de aynı şekilde inananları dünyanın kalanı ile savaşmaya yönlendirir.
Yağmayı, ganimeti, köle ve cariye etmeyi, üleşmeyi tanzim eder.
Bu sure savaşla ilgili son suredir.
Nesh edilmemiştir.
Hükmü hala daha geçerlidir.
Bundan onbin yıl sonra da geçerli olacaktır.
Tevbe suresi hakkında daha da çok uzun ve ayrıntılı yazabilirim.
Uzatmıyorum.

Eğer insanlık bir gün Marslı, Andromedalı canlı varlıklar ile karşılaşırsa, inanan Müslümanlar için onların da canları, malları ve ırzları haktır helaldir, hatta görevdir.
Dinler anlatıldığı gibi yalnızca kişilik gelişimi, nefis terbiyesi, insanlığı barışı için ortaya çıkmamıştır.
Dinler her zaman inananları inanmayanlara üstün tutmaya, diğerlerinin mallarını yağmalamak, köle ve cariye edebilmek için ahlaki temeller üretmek üzere ortaya  çıkmıştır.

İslamın o özenilen, beklenen, idealize edilen altın çağı Tevbe ve benzeri surelerin ahlaki temel ürettiği yağma, köle ve cariye ticaretinin yarattığı bir ekonomik büyüme dönemidir.
Netekim, takip eden dönemde sistematik, dini temellere kavuşmuş olan yoğun saldırıların hedefinde olan Gassaniler, Farisiler, Türkmenler, hatta Bizans halkları önlerinde iki seçenek bulmuştur.
Ya sistematik yağmanın hedefi olarak yok olacaklar, tükenecekler.
Ya da onlar da Müslüman olacaklar ve yağmaya katılacaklar.
Netekim Arapların ana vatanı olan Levant bölgesinden başlayan ve giderek genişleyen bir coğrafyada yağmalanacak gayri müslim kalmadığında yağma, Balkanlara, Kafkaslara, Orta Asya steplerine uzanmış.
Ancak, merkezde ekonomik büyüme duraklamıştır.
Emevi ve Abbasilerden sonra Osmanlı'nın büyümesini devam ettirebilmiş olması işte bundan dolayıdır.


Özellikle Musevilik ile İslam'ın en temel kaynaklarında bu ikili hukuk sistemini pekiştiren, dayatan pek çok ayet, hadis, ve sünnet vardır.
Tarihte de ilk görüldüğü andan itibarene bugüne kadar sayısız toplumda ve binlerce yılda yaşanmış pratikler de aynı istikamettedir.
Yalnızca peygamberin sağlığında döneminde peygamber değil, sahabe, büyük halifeler, tarihte İslamın büyük komutanları, emirleri, sultanları da hep aynı ilkeler dahilinde fütuhatlar yapmıştır.
Fütuhatlar Allah rızası içindir, Allahın emridir, ve taaa en başından bu yana Tevbe suresinde, sünnette emredildiği şekilde, o amaçlar dahilende, belirtilen yöntemlerle yapılmıştır.
Ele geçirilen bütün kentler en az üç gün yağmalanmıştır.
İstanmbul dahil.
BEYAZ kadın ticareti batılılar için dehşet dolu bir kötü hatıradır.
Ve Osmanlı topraklarında 1870'lere kadar beyaz cariye pazarları var olmuştur.

Hz. Muhammedin daha ilk anda Kabe'de Tavaf adı verilen ve tavaf çemberine dahil olan, Kabe binasına yandan bakan yarım boy yüksek, D harfi şeklindeki taş üzerinde bulunan diğerlerine ait pek çok putu kırması başlangıç için çok iyi bir örnektir.
Hz. Muhammed daha ilk günde, büyük nefret uyandıran, bu işiyle sonraki yüzyıllara da etki eden çok ama çok kötü bir emsal ortaya koymuştur.
Hz. Muhammed diğerlerinin değer verdiği putları kırarken, Allahın putu olan Hacer-ül Esved'i kırmadan bırakmıştır.

Günümüzde genel geçer anlayışa göre.
Kafirin canı, malı ve ırzı haktır, helaldir.
Cihat her Müslüman için sürekli bir görevdir.
Kafir devlete vergi verilmez, asker olunmaz.
Kafire verilen sözden cayılabilir.
Kafir aleyhine yalancı şahitlik yapılabilir, sözünden cayılabilir, TAKKİYE yapılabilir.
İftira edilebilir, yalan söylenebilir.
Hile, desise ve pusu zaten Tevbe suresinde açıkça emredilen CİHAT taktikleri arasındadır.

Biz böyle değiliz, böyle görmedik, böyle düşünmüyorum diyenler için şunun eklemek isterim.
Türkiye İslam ülkeleri arasında bir nazar boncuğu, hoş bir istisnadır.
Tamamıyla Atatürk ve onun etkisinden kaynaklanan bir hoşluktur bu.
Ülkemizde bile ana akım ilahiyatçılara, cemaat önderlerinin açıklamalarına bakarsanız aslında sizin beklentilerinizin tam tersine laflar duymaktasınız.

Bir  İslam rönesansı yaşanmadan dünya asla huzur bulmayacaktır.

Tarihleri adeta bir sidik yarışı gibi birbiriyle yarıştırmak, tencere dibin kara seninki benden kara vizyonuyla geleceğe bakmak, geleceği planlamak imkansızdır.
Her milletin, devletin tarihinde günümüz değer yargılarına uymayan, çağ dışı kalmış, karanlık dönemler vardır.
Bize düşen bunlarla yüzleşmek, nedamet getirmek, özür dilemek ve eski hataları, ayıpları, günahları lanetlemektir.
Batı nedamet getirerek, özür dileyerek, hatta zaman zaman tazmin ederek TOPLUMSAL ARINMASINI ve daha iyi bir geleceğe doğru yürüyüşünü sürdürmektedir.

Ancak, ülkemizde, çoğunluğu Müslüman olan halklarda ise tam tersine 630 yılı İSLAMIN ALTIN ÇAĞI olarak yüceltilmektedir.
Benzer şekilde eski İMPARATORLUKLAR dönemi, FÜTUHAT dönemi yüceltilmektedir.

Türk İslam sentezi diye önümüze konulan şey CENGİZ HAN, KUBİLA HAN İLE BÜYÜK HALİFELER, EMEVİ VE ABBASİ EMİRLERİ, OSMANLI SULTANLARININ hegomanik, emperyal, haraçcı, yağmacı dönemlerini yeniden ihya etmek düşüncesidir.

Bu düşünceler Türk halkını ve diğer Müslüman halkları dünyanın kalanı ile savaşa sürüklemekten başka bir işe yaramaz.
Netekim şimdi yaşanmakta olan da tam olarak budur.

Müslüman halkların için düştükleri gerçeküstü, şizoid bir hülya aleminden bir an önce kendini kurtarması gereklidir.
Arapların, Farisilerin, Türklerin yeniden eski çağlarda olduğu gibi Avrupayı, dünyayı haraca bağlaması, yağmalaması artık imkansız olmuştur.
Hayaller, hülyalar, rüyalar, tutkular ancak gerçekle uyumlu olduğunda iyidir.

Sevgiler ve saygılar diliyorum.
 

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Dostundan bir cefa gordunse , onun bin tane vefasi oldugunu hatirla.

- - - - - - - - - - - - - - - -

Küçük İnsanların Büyük Gururları Vardır.

VOLTAİRE

- - - - - - - - - - - - - - - -

Sayın İnançlı, dinlerin antik yapılar olup olmadığını ve eski insanların etraflarındaki kaotik dünyaya, hem hâkim olmak hem de açıklayabilmek için ilk denemelerinin olup olmadığını merak etmekteyim. İçerik olarak irrasyonel (mantıksız) olsa da, dinlerin çıkması mantıksız değildir. Atalarımızı dinleri icat ettikleri için suçlamıyoruz. Kör iken düşmekte ya da karanlıkta bir yapbozu düzgünce bitirememek de utanılacak bir şey değildir. Ama artık karanlıkta yaşamıyoruz.

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bir İnsan Sarhoş Olunca Ya Da Aşık Olunca Sır Tutamaz.

ANTİPHANES

- - - - - - - - - - - - - - - -

GERCEK
. . . . . .
Uyandigi zaman gokte yildizlar
Insan dusunur : belki de Allah var
Bak, iste onumde her gunku corba,
Ekmek, kasik ve kasesiyle bu ask.
. . . . . .
Sarhos eden, davet eden bu olum
Icinde ben salt bir ademogluyum,
Korkan, olusunu hatirlayarak.
. . . . . .
Ey, isigin bosandigi gercek dus
Butun zamani kucaklayan opus ;
Yasamak? eken insan, veren toprak.

Ahmet Muhip DRANAS

- - - - - - - - - - - - - - - -

(Mehdi seyyiddir, ben seyyid değilim risaleler mehdilik vazifesi yapıyor) diyor.(Şualar s.364)

Said Nursi 'den zırvalar.

- - - - - - - - - - - - - - - -

Ogretmenler Ordularimizin kazandigi zafer, sizin ve ordularinizin zaferi icin yalniz ortam hazirlar.
Gercek zaferi siz kazanacaksiniz ve surdureceksiniz ve kesinlikle basarili olacaksini.

K.Ataturk

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış.
Bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et.
İşte bu bilgidir.
Küçükler ot gibidir, büyükler ise rüzgar: Rüzgar ne yöne eserse, otlar o yöne eğilir.

Konfiçyus
OrajKalip


- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder