30 Ağustos 2021 Pazartesi

DENİZ ZEYREK: NANKÖRLERE MÜNHASIR BİR YAZI!

DENİZ ZEYREK: NANKÖRLERE MÜNHASIR BİR YAZI!

Afganistan'ın içine düştüğü durumu görüyorsunuz değil mi?

Bir ulus olamamanın, bir devlet olamamanın acısını Afgan halkı nasıl yaşıyor?

Ne büyük bedeller ödüyorlar?

Nasıl badireler atlatıyorlar.

Bugün 30 Ağustos. Büyük Atatürk ve silah arkadaşlarının, ecdadımızın emaneti olan Anadolu topraklarının işgalcilerden temizlerken kazandığı en büyük zaferin 99. yıl dönümü.

Bugün Afganistan gibi bir kaos ülkesi değilsek, bir ulus, bir devlet inşa edebilmişsek Atatürk ve silah arkadaşlarının o gün ödediği bedeller ve atlattıkları badireler sayesindedir.

O nedenle bugün, özellikle hâlâ Atatürk'e düşmanlık eden nankörlere hitaben yazacağım. Aslında yazmayacak, kurtuluş mücadelesini en iyi anlatan büyük ozanımız Nazım Hikmet'in Kuva-yi Milliye Destanı'ndan bölümler aktaracağım.

Hepimiz, o destanın 26 Ağustos 1922 gecesi saatler üçü gösterdiğinde yaşananları anlatan şu bölümünü ezbere biliriz:


"Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.

Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki

şayak kalpaklı adam

nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden

güzel, rahat günlere inanıyordu

ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,

birdenbire beş adım sağında onu gördü.

Paşalar onun arkasındaydılar.

O, saati sordu.

Paşalar: 'Üç' dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu.

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu.

Bıraksalar, ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak

ve karanlıkta akan bir yıldız

gibi kayarak

Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı."


Oysa o destanın en kıymetli bölümü, 30 Ağustos gecesini ve 31 Ağustos'u yani "Büyük Zafer"i anlatan, son dizeleri siyasetçilerin diline pelesenk olan bölümdür. Lütfen o günü hayal ederek okuyun.

Ey Atatürk düşmanı nankörler!

Siz tekrar tekrar okuyun:


"30 Ağustos'ta düşman kuvâyı külliyesi imha ve esir olundu.

Esirler arasında General Trikopis:

Alaturka sopa yemiş bir temiz

ve sırmaları kopuk frenk uşağı...

Yaralı bir düşman ölüsüne takıldı Nurettin Eşfak'ın ayağı.

Nurettin dedi ki: 'Teselyalı Çoban Mihail,'

Nurettin dedi ki: 'Seni biz değil, buraya gönderenler öldürdü seni…'

Sonra, 31 Ağustos günü

ordularımız İzmir'e doğru yürürken

serseri bir kurşunla vurulan Deli Erzurumluydu.

Devrildi.

Kürek kemikleri altında toprağı duydu.

Baktı yukarı, baktı karşıya.

Gözler hayretle yandılar:

önünde, sırtüstü, yan yana yatan postalları her seferkinden kocamandılar.

Ve bu postallar daha bir hayli zaman

üzerlerinden atlayıp geçen arkadaşların arkasından

seyredip güneşli gökyüzünü

ihtiyar bir muhacir karısını düşündüler.

Sonra…

Sonra, sarsılıp ayrıldılar birbirlerinden ve Deli Erzurumlu ölürken kederinden yüzlerini toprağa döndüler…

Solda, ilerdeydi Ali Onbaşı.

Kan içindeydi yüzü gözü.

Bir süvari takımı geçti yanından dörtnala.

Kaçanı kovalamıyordu yalnız ulaşmak da istiyordu bir yerlere

ve sadece kahretmiyor yaratıyordu da.

Ve kılıçların, nalların, ellerin ve gözlerin pırıltısı ardarda çakan aydınlık bir bütündü.

Ali Onbaşı bir şimşek hızıyla düşündü

ve şu türküyü duydu:

'Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim…

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim…"

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/deniz-zeyrek/nankorlere-munhasir-bir-yazi-6620586/

--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Özledim Seni..

özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
"git artık" demek
"beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa"
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....

~Can Yücel~

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Dünyayı iyileştiren yer, öncelikle kişinin kendi kalbinde, kafasında ve ellerindedir."

~Robert M. Pirsig~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Virtus post nummos
Erdemden once para

~Latin Atasozu~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Arkadas, samimi olabildigin yaninda yuksek sesle dusunebildigin kisidir.

~Anonim Nasihat~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Dusunmenin urunu olan dusunce her ne kadar goreceli (izafi) bir dogruluk sergilese de, gercegin kendisine en yakin dogruyu cizebilecek temel dusunme ilkesi, bilginin kavramini bilinen ve sezilebilen tum algisal yonleriyle onyargisiz irdeleyebilmektir.

~Dusuncenin Dusunceli Sozleri~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Kavramak icin gormek, gormek icin de dikkatle bakmak gerek.

~PITIGRILLI~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Hal Çaresi

Sen bezmimize geldiğin akşam
Neler neler olmaz ki bize, bir güzel haller olur
Hallolur eşek davası dahil, bütün davalar
Düşer İsfahan, yıldızlar, Bağdat ve Şam
Kalkar ayağa ayaklar, türkülerle bir halk olur
Sen bezmimize geldiğin akşam
Kainatın padişahı salavatla hal olur

~Can Yücel~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Kulak Ver Ki..

Kulak ver ki havasında bahçemizin,
Gök maviliğinden, dal yeşilliğinden
Bir türkü söylenmede kendiliğinden;
Nasıl dinlersen öyle, sen veya hazin.

Kulak ver, dolaşan ruhumuzu tel tel;
Dallardaki tomurcukları ürperten
Bir türkü söylenmede kendiliğinden;
Dinlenmedikçe ömrün artar, öyle güzel

~Cahit Sıtkı Tarancı~

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Makul olanı yapabilir ya da mümkün olana karar verebilirsin."

~Anonim~
OrajKalip


- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder