14 Ocak 2012 Cumartesi

POLITIK - Ne Anayasa tanırım, ne de yasa! Haydi çocuklar namaza

Mustafa Mutlu
14 Ocak 2012

Ne Anayasa tanırım, ne de yasa! Haydi çocuklar namaza

Yürürlükteki Anayasa'dan bir alıntıyla başlayalım:

MADDE 42- Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.
Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
***
1730 Sayılı Milli Eğitim Kanunu'ndan da iki alıntı yapalım:
Madde 2- Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini,
Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir.

Madde 12- Türk milli eğitiminde laiklik esastır.
***
Anayasa ve Milli Eğitim Kanunu açık:
Eğitim; Atatürk ilke ve devrimlerine, dolayısıyla laikliğe uygun olmak zorunda…
Sadece son bir haftada gündeme gelen iki habere bakalım:
HABER 1) Diyanet İşleri Başkanlığı, yarıyıl tatilinde ilköğretim ve lise öğrencileri için on günlük özel umre programı düzenledi.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Ekrem Keleş imzasıyla 81 ilin milli eğitim müdürlüklerine yazı gönderilerek programa katılmak isteyen öğrencilerin listesi istendi.
HABER 2) Konya'nın Seydişehir İlçesi'nde Seydişehir Çevre, Kültür, Gençlik ve Sosyal Dayanışma Derneği, ilköğretim okulu öğrencilerinin camide namaz kılması için
"Namazını Camide kıl, puanını topla, ödülü kap" sloganıyla, "Haydi çocuklar camiye" adlı yarışma başlattı.
Doksan gün sürecek yarışmada en çok puana ulaşıp dereceye giren öğrencilere dizüstü bilgisayar, bisiklet, çeyrek altın, MP3 müzik çalar gibi ödüller verilecek.
Sabah ve yatsı namazının puanı 30, öğle, ikindi ve akşam namazının puanı ise 10 puan olarak değerlendirilecek.
***
Yukarıdaki iki örnek; 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın sadece okullarda kutlanmasına izin veren ve stadyum törenlerini yasaklayan Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Anayasa'da ve Milli Eğitim Kanunu'nda yazan hükümlere açıkça
"muhalefet" ettiğini…
"Devlet ve din işlerinin birbirinden ayrılmasını ve devletin din, dinin de devlet işlerine karışmamasını" sağlayan "laiklik" ilkesini, okullarda uygulamadığını kanıtlıyor…
Ve daha da önemlisi…
Suçlu bulmak için yüz binlerce kişinin telefonlarını dinleyen, internet yazışmalarını takip eden emniyet ile…
Emniyetin bu takiplerinden
"sanık" çıkaran adalet organının bazı savcıları…
Önlerinde açıkça işlenen
"Anayasaya ve yasaya muhalefet" suçlarını seyretmekle yetiniyor!
***
Ey bu ülkenin
"sağır sultanları", "bir şey olmaz canım"cıları, "Sen de fazla abartıyorsun"cuları… Duyun artık bu gerçekleri… Biraz olsun açın gözlerinizi…
Bir ülke ancak böyle dönüştürülür, bir sistem ancak böyle yıkılır…
Görmeniz, duymanız ve oturma organınızı kıpırdatmanız için; daha ne olmasını bekliyorsunuz?
*****
DON KİŞOT!
Başbakan Erdoğan, CHP'lilerin Kılıçdaroğlu için düzenlenen fezlekeye gösterdikleri tepki için,
"Kusura bakmasınlar, fezlekeden kahraman çıkmaz. Bir fezlekeden kalktılar, darağacını telaffuz etmeye başladılar. O meşhur roman kahramanı Don Kişot'un bile hayal dünyası bu kadar zengin değildir. Kılıçdaroğlu'nun neyle savaştığı bile belli değil" demiş…
Fezlekeden kahraman çıkar mı, çıkmaz mı bilemem.
Tek bildiğim; bir şiir okuyup da
"halk arasında dinsel nefreti körüklemek suçu"ndan dört ay hapis yatan bir belediye başkanından, bir "başbakan" çıktığı…
Bana göre bu
"fezleke" olayını değerlendirirken, kendi özgeçmişini bir kez daha okumasında yarar var!
*****
GÜNÜN SORUSU
Bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı, öğrencilere yönelik umre ve ödüllü namaz organizasyonlarına izin vererek, Anayasa'daki
"laik milli eğitim ilkesi"ni ayaklar altına alıyor. Sorum Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na:
Bu eylemin sizin makamınızdaki karşılığı,
"görmezden gelmek" midir?
*****
Her bayrama bir kılıf!
Necmettin Erbakan'ın Başbakanlığı döneminde 23 Nisan'ın karşısına, bizde o güne kadar kutlanmayan
"Kutlu Doğum Haftası" koydular.
Bu iktidar döneminde, her 30 Ağustos öncesinde Yüksek Askeri Şûra toplantılarında tansiyonu yükselterek, askerlerin Zafer Bayramı sevincini kursaklarında bıraktılar.
Geçtiğimiz Cumhuriyet Bayramı'nda Van Depremi'ni gerekçe göstererek törenleri iptal ettiler ama aynı gece adeta alay edercesine düğün törenlerine katılmakta sakınca görmediler.
Şimdi de 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nı okullara hapsetme kararı aldılar.
Başka ulusal bayramımız kaldı mı?
Hayır…
Demek ki yolun neresine gelmişiz?
Onu da bana söyletmeyin, siz yanıt verin bir zahmet!

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder