26 Şubat 2013 Salı

15-Re: [OzgurGundem] MUSTAFA SARIGÜL'ÜN ÖYKÜSÜ

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur

 

Yazıyı okuyunca bir kez daha anlıyoruz ki, bu adam bir solcu, bir milleyetçi, bir Kemalist, ya da sosyal demokrat değil.
Kısacısı Mustafa Sarıgül bir fikir adamı değil.
Bir fırsatçı, daha kitabi bir lafla oportünist.
Biraz da amaca ulaşana kadar her yol mübah diyenlerden, yani Makyevalist.
İdealleri yok, kişisel hedefleri var, zengin olmak, güce ulaşmak.
Tıpkı Fitnebaz Hoca ve Cemaati gibi.
Ve bakın hem cemaatle, hem Emine Ablayla irtibatlı.
İşte ben bu nedenle bunlarla ne köy olur, ne kasaba diyorum.
Bunlar solcu, sağcı, milliyetçi falan değil, fikirleri yok bunların.
Bunlar fırsatçı insanlar o kadar.
Bunların içinde olduğu işlerin suistimalle sonuçlanmaması mucize olur.

O yüzden ben IP diyorum.
Akıntıya karşı kürek çekenlerin, rüzgara karşı yelken açanların partisi.
Ülkemizde esen küresel rüzgarlar, ve akıntılar ters yönde.
Buna kendini bırakmak bizi ölümcül sulara götürecek.
Kendimizi bırakamayız.
Bu gün itibariyle memleketimizde konforunu bozan, sıkıntıya giren, hayatını fikir için zora sokan kaç kişi var derseniz?
Bunların hemen hepsi de İP çatısı altında.
Zengin olmak, refahını artırmak mümkünken sıkıntıya razı olanların partisidir.
Fırsatçıların değil, fikir insanlarının partisidir.
Modayı bırakan, demode olmaya katlanan insanların partisidir.

Oraj POYRAZ

On 25.02.2013 17:27, Hakan Ergun wrote:

Akşam yazarı Gürkan Hacır Mustafa Sarıgül'ün portresini yazdı.
Gazeteci Hacır'a göre Sarıgül nereden nereye geldi.

İşte o yazı:
"Sarıgül, İstanbul'da kazanabilir mi: Kazanır... Ancak silah dayasanız adaylığını koymaz... Çünkü o sadece Şişli'deki 'dükkanın' açık kalmasının peşinde.
İstanbul'un trafiği en keşmekeş, havası en kirli, en fazla çarpık kentleşmenin olduğu ilçesi hangisidir desem... Ve en borçlu belediye hangisidir diye eklesem... Ne cevap verirsiniz... Ben tüm soruların cevabını peşinen söyleyeyim: Şişli...
Peki nasıl oluyor da Şişli'nin başkanı Sarıgül en başarılı belediye başkanı olarak biliniyor? Ve Şişli yetmiyor solun yeni umudu olarak pazarlanmaya çalışılıyor. Kendi kendinize sordunuz mu? Ben sordum... Bu sorunun cevabı Mustafa Sarıgül'ün PR'larla örülü yaşamında gizli. Gelin o zaman birlikte 'solun son umudu' olarak pazarlanan Sarıgül'ün gerçek hayat hikayesine bir uzanalım...
Mustafa Sarıgül 1956'da Erzincan'ın İliç İlçesi'ne bağlı Güngören Köyü'nde dünyaya geldi. İlkokulu Güngören'de okudu. Ailesi birçok Anadolu köylüsü gibi köyünde geçinemiyordu. İstanbul'un yolunu tuttular. Babası Hakkı Bey'in elinde bir meslek yoktu.
MERKEZ Mahallesi, Yeniyol Sokak, 4 No'lu Park Apartmanı'nın apartman görevlisi oldu. Hakkı Sarıgül çocuklarını zor koşullarda da olsa okutmak istiyordu. Mustafa, Şişli Ortaokulu'na kaydoldu. Ardından ise Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesi'ne gitti. Dönemin bakanı Mustafa Üstündağ'ın başlattığı 3 aylık öğretmenlik kursunun ardından öğretmen olarak çıktı. Ancak tek bir derse dahi girmedi. Onun gözü hep yükseklerdeydi.
İETT SINAVINDA BİRİNCİ
MUSTAFA Sarıgül, önce Kağıthane Belediyesi'nde çalıştı. Ardından İETT sınavlarına girdi. Sınavı birincilikle kazandı. Siyasi rakipleri Sarıgül'ün bu başarısını 'gülümseyerek' dinliyorlar. Onlara göre Sarıgül, rüşvet vererek sınav cevap anahtarını ele geçirmişti. Yoksa yazılıda 100 alırken neden sözlüde 58 alsındı?
NEYSE geçelim...
MUSTAFA Sarıgül, artık hayatının kurgusunu değiştirecek iki kurumla neredeyse aynı zamanlarda tanışmıştı... CHP ve belediye...
CHP gençlik kollarına üye olmuş ve belediyenin İETT'sinde çalışmaya başlamıştı.
CHP'DE kendisine örnek aldığı isim ise İstanbul milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu'ydu.
Köksaloğlu aslen Sivas Suşehri doğumluydu. O da Mustafa Sarıgül gibi belediye meclis üyeliğinden gelmiş, 1973 seçimlerinde İstanbul milletvekili seçilmişti. Mustafa Sarıgül, Köksaloğlu'nun evinden çıkmıyordu.
'ÇOCUK OLMAYACAK'
ABDURRAHMAN Bey'in iki kızı vardı: Hülya ve Aylin.
HÜLYA Köksaloğlu'nun kalbi delikti. Doktorlar fazla yaşamayacağını söylemişlerdi. Eve gelip gidişleri sırasında Mustafa Sarıgül, Hülya'ya ilgi duydu. Hülya da bu hastalıklarla örülü yaşamında bir kez olsun gelinlik giymek istiyordu. Baba Köksaloğlu itiraz etti. Mustafa Sarıgül'e güvenmiyordu. Fakat hasta kızının son isteğini geri çeviremedi.
TEK bir şart koştu: 'Çocuk yapmayacaksınız.'
ZATEN bunu doktorlar söylemişti: Hasta kalbi gebeliğe dayanamazdı.
MUSTAFA çocuk olmayacak sözü vererek evlilik iznini kopardı. Artık İstanbul CHP'nin en önemli isminin damadıydı.
ANCAK tabii ki kayınpederine verdiği sözü tutmadı. Hülya Sarıgül hamile kalmıştı. Mustafa'ya göre çocuk yapmak, Allah'ın bir 'emir'iydi. Emir'e karşı çıkılmazdı. Doğan çocuklarına 'Abdurrahman Emir' ismini koydular.
DEĞİŞMEYEN VEKİL
ABDURRAHMAN Köksaloğlu'nun Abide-i Hürriyet Caddesi'ndeki Pirelli Lastik bayisinin de adı 'Oto Sivaslı'ydı. Aynı zamanda otopark işletmeciliği ve taksi işletmeciliği de yapıyordu. İki ülkücü militan akşam saatlerinde lastik bayisinin önüne geldi. Biri kapıda gözcülük yaptı. Diğeri içeri daldı. Masasının başında çalışan Abdurrahman Bey'e 2 el ateş etti. Her iki kurşun da kalbine saplanmıştı.
Abdurrahman Bey ayağa kalktı, zorlukla da olsa dükkanın depo bölümüne kadar süründü. Orada yığıldı. Ameliyata alınan Abdurrahman Köksaloğlu kurtarılamadı.
KÖKSALOĞLU'NUN ölümünden sonra dükkanda işleri toplamaya çalışan iki kişi vardı. Biri genç damat Mustafa Sarıgül diğeri getir götür işlerine bakan Bayram Özata!..(Bayram Özata sonraki yıllarda değişmeyen Belediye Başkan Vekili oldu. Ayrıca Bayram Bey'in ticarette de işleri rast gitti. Özata Şirketler Grubunu kurdu. Sarıgül'ün siyasi rakipleri Abdurrahman Köksaloğlu'nun öldüğü gün çelik para kasasının kaynak makinesiyle kesildiği iftirasını da attılar. Oysa zaten Sarıgül'e yüklüce bir servet kalmıştı. Kaynak makinesine lüzum yoktu.)
ABDURRAHMAN Köksaloğlu'nun cenazesinde tabutu dönemin İstanbul Belediye Başkanı Aytekin Kotil'le birlikte omuzladı. Artık yakınlaşma sırası Aytekin Kotil'e gelmişti.
BABASININ ölümünden bir yıl sonra... Hülya Sarıgül de yaşama veda etti.
BU arada Mustafa Sarıgül'ün siyasette yıldızı parlıyordu. 1987 genel seçimlerinde ön seçimle girdiği seçimlerden parlamentonun en genç milletvekili olarak çıktı.
MUSTAFA Sarıgül 1993'te Aytekin Kotil'in yeğeni Aylin Kotil'le evlendi.
SİYASETTE önünü açan kişi ise Hüsamettin Özkan oldu. 1999 yerel seçimlerinde aday gösterilmeyeceğini anlayınca DSP genel merkezine gitmiş ve saatlerce beklemişti. Ağladığı konuşuluyordu. Sarıgül hırsına yenik düşmüştü. Hüsamettin Bey gücünü gösterdi ve Sarıgül Şişli'den belediye başkan adayı oldu.
TAM 15 yıldır bu görevde... Şişli Belediye Başkanlığını yürütüyor. Ama onu asıl popüler kılan şeyin başında cenaze işleri geliyordu. Ölü evinin yasçısı düğün evinin tefçisi lakabı da buradan kaynaklanıyor. Teşvikiye Camii'ndeki hiçbir cenazeyi kaçırmıyordu.
BİR de hemen hemen Anadolu'nun her yerinde Şişli Belediyesi'nin cenaze arabasını görebilirsiniz. Kim nereye nakil isterse şehir bölge önemli değil... Üzerinde Şişli Belediyesi logolu cenaze arabası hizmetinizdedir.
MEDYAYLA ilişkileri de her zaman iyi oldu. Mesela onu yere göğe koyamayan birçok TV-gazetecinin program sponsoru milimetrik İnşaattı. Milimetrik İnşaat, Emir Sarıgül'ün şirketiydi. Bir diğer şirketinin ismi ise oldukça ironikti. Maritza... Maritza Latince 'bitmeyen ortaklık' anlamına geliyordu.
Türkİye'nİn en büyük 500 şirketinin 420'sinin genel müdürlükleri Şişli sınırları içerisindeydi. Ve şirketinizin rahat edebilmesi için Şişli Belediyesi ile 'iyi' ilişkiler kurmak zorundaydınız. (Bir belgesel hazırlıyorum. Adı 'İrtifada Sessizlik' İmar Planı tadilleriyle yapılan büyük vurgunu ve medyanın büyük suskunluğunu anlatıyorum) Sarıgül'le 'iyi' ilişkiler kurulursa sorunsuz bir şekilde ticari hayatınıza devam edebilirdiniz. Sarıgül'ün Şişli'deki en büyük yaratıcılığı buydu.
'İYİ' İLİŞKİ PEŞİNDE
ÖRNEĞİN... İlaç sektörünün tartışmasız 1 numarası olan bir holdingimiz yapacağı alışveriş merkezi için izin almasının yeterli olacağını düşündü. Sarıgül'le 'iyi' ilişkiler kurmadı. Sonuç tam bir felaket oldu. İnşaat bitmiş, dükkanlar hazırlanmış ama istenen belediye izinleri bir türlü çıkmıyordu. Sonunda canına tak eden holdingin patronu Ankara'nın yolunu tuttu. Sarıgül'ü Deniz Baykal'a şikayet edecekti. Yine de kibar bir dille Sarıgül'ün gereksiz yere sorun çıkardığını söyledi. Baykal Sarıgül'ü aradı. 'Beyefendi'ye kanunlar çerçevesinde lütfen yardımcı ol' dedi. Sarıgül kavga değil 'iyi' ilişki peşindeydi. 'Efendim bir 'evrak' eksik kaldı tamamlasınlar hemen ruhsatı vereceğim' dedi.
'Evrak' tamamlandı, 'iyi' ilişki kurulmuş oldu.
MUCİZEVİ yöntemlerle arsa yaratabiliyordu. Feriköy'de yolu bir inşaat şirketine verdi. Evet evet yanlış okumadınız. Bir inşaat şirketi Lalaşahin Caddesi üzerinde inşaata başladı ve rezidans yaptı. Şimdi yol rezidansın etrafından dolaşıyor. İnşaat şirketinin Sarıgül'le 'iyi ilişkiler' kurduğu biliniyordu.
SARIGÜL İstanbul'u kazanır mı?
ANKETLERE bakacak olursanız şansı var. Kazanabilir. Ancak bir şartla... Başbakan Erdoğan'ın müsaade ettiği ölçüde... Çünkü Şişli Belediyesi'nin İçişleri Bakanlığı'nda bekleyen dosyaları iş ciddiye binince ortalığa dökülüverir. Bunu da en iyi Mustafa Sarıgül biliyor. O yüzden haftada bir 'abla' dediği Emine Hanım'ı aramayı ihmal etmiyor, bir cenazede karşılaştığı muhtemel rakibi Kadir Topbaş'ı arsız çocuk gibi sarılıp yanağından öpüyor. 'Kadir Topbaş varsa ben yarışta yokum' diyor. (Sarıgül'ün siyasi rakipleri Topbaş'ın çocuklarıyla Emir Sarıgül'ün ortak iş yaptıklarını söylese de gerçekle ilişkisi yok bunun) Ama elbette İstanbul Büyükşehir adaylığı için değil. Sadece Şişli'de yerini koruyabilmek için.
HADİ ben de aynı tahminde bulunayım. Sarıgül'e silah dayasanız da İstanbul'a aday olmaz...
Olamaz...






Akşam yazarı Gürkan Hacır Mustafa Sarıgül'ün portresini yazdı.
Gazeteci Hacır'a göre Sarıgül nereden nereye geldi.

İşte o yazı:
"Sarıgül, İstanbul'da kazanabilir mi: Kazanır... Ancak silah dayasanız adaylığını koymaz... Çünkü o sadece Şişli'deki 'dükkanın' açık kalmasının peşinde.
İstanbul'un trafiği en keşmekeş, havası en kirli, en fazla çarpık kentleşmenin olduğu ilçesi hangisidir desem... Ve en borçlu belediye hangisidir diye eklesem... Ne cevap verirsiniz... Ben tüm soruların cevabını peşinen söyleyeyim: Şişli...
Peki nasıl oluyor da Şişli'nin başkanı Sarıgül en başarılı belediye başkanı olarak biliniyor? Ve Şişli yetmiyor solun yeni umudu olarak pazarlanmaya çalışılıyor. Kendi kendinize sordunuz mu? Ben sordum... Bu sorunun cevabı Mustafa Sarıgül'ün PR'larla örülü yaşamında gizli. Gelin o zaman birlikte 'solun son umudu' olarak pazarlanan Sarıgül'ün gerçek hayat hikayesine bir uzanalım...
Mustafa Sarıgül 1956'da Erzincan'ın İliç İlçesi'ne bağlı Güngören Köyü'nde dünyaya geldi. İlkokulu Güngören'de okudu. Ailesi birçok Anadolu köylüsü gibi köyünde geçinemiyordu. İstanbul'un yolunu tuttular. Babası Hakkı Bey'in elinde bir meslek yoktu.
MERKEZ Mahallesi, Yeniyol Sokak, 4 No'lu Park Apartmanı'nın apartman görevlisi oldu. Hakkı Sarıgül çocuklarını zor koşullarda da olsa okutmak istiyordu. Mustafa, Şişli Ortaokulu'na kaydoldu. Ardından ise Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesi'ne gitti. Dönemin bakanı Mustafa Üstündağ'ın başlattığı 3 aylık öğretmenlik kursunun ardından öğretmen olarak çıktı. Ancak tek bir derse dahi girmedi. Onun gözü hep yükseklerdeydi.
İETT SINAVINDA BİRİNCİ
MUSTAFA Sarıgül, önce Kağıthane Belediyesi'nde çalıştı. Ardından İETT sınavlarına girdi. Sınavı birincilikle kazandı. Siyasi rakipleri Sarıgül'ün bu başarısını 'gülümseyerek' dinliyorlar. Onlara göre Sarıgül, rüşvet vererek sınav cevap anahtarını ele geçirmişti. Yoksa yazılıda 100 alırken neden sözlüde 58 alsındı?
NEYSE geçelim...
MUSTAFA Sarıgül, artık hayatının kurgusunu değiştirecek iki kurumla neredeyse aynı zamanlarda tanışmıştı... CHP ve belediye...
CHP gençlik kollarına üye olmuş ve belediyenin İETT'sinde çalışmaya başlamıştı.
CHP'DE kendisine örnek aldığı isim ise İstanbul milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu'ydu.
Köksaloğlu aslen Sivas Suşehri doğumluydu. O da Mustafa Sarıgül gibi belediye meclis üyeliğinden gelmiş, 1973 seçimlerinde İstanbul milletvekili seçilmişti. Mustafa Sarıgül, Köksaloğlu'nun evinden çıkmıyordu.
'ÇOCUK OLMAYACAK'
ABDURRAHMAN Bey'in iki kızı vardı: Hülya ve Aylin.
HÜLYA Köksaloğlu'nun kalbi delikti. Doktorlar fazla yaşamayacağını söylemişlerdi. Eve gelip gidişleri sırasında Mustafa Sarıgül, Hülya'ya ilgi duydu. Hülya da bu hastalıklarla örülü yaşamında bir kez olsun gelinlik giymek istiyordu. Baba Köksaloğlu itiraz etti. Mustafa Sarıgül'e güvenmiyordu. Fakat hasta kızının son isteğini geri çeviremedi.
TEK bir şart koştu: 'Çocuk yapmayacaksınız.'
ZATEN bunu doktorlar söylemişti: Hasta kalbi gebeliğe dayanamazdı.
MUSTAFA çocuk olmayacak sözü vererek evlilik iznini kopardı. Artık İstanbul CHP'nin en önemli isminin damadıydı.
ANCAK tabii ki kayınpederine verdiği sözü tutmadı. Hülya Sarıgül hamile kalmıştı. Mustafa'ya göre çocuk yapmak, Allah'ın bir 'emir'iydi. Emir'e karşı çıkılmazdı. Doğan çocuklarına 'Abdurrahman Emir' ismini koydular.
DEĞİŞMEYEN VEKİL
ABDURRAHMAN Köksaloğlu'nun Abide-i Hürriyet Caddesi'ndeki Pirelli Lastik bayisinin de adı 'Oto Sivaslı'ydı. Aynı zamanda otopark işletmeciliği ve taksi işletmeciliği de yapıyordu. İki ülkücü militan akşam saatlerinde lastik bayisinin önüne geldi. Biri kapıda gözcülük yaptı. Diğeri içeri daldı. Masasının başında çalışan Abdurrahman Bey'e 2 el ateş etti. Her iki kurşun da kalbine saplanmıştı.
Abdurrahman Bey ayağa kalktı, zorlukla da olsa dükkanın depo bölümüne kadar süründü. Orada yığıldı. Ameliyata alınan Abdurrahman Köksaloğlu kurtarılamadı.
KÖKSALOĞLU'NUN ölümünden sonra dükkanda işleri toplamaya çalışan iki kişi vardı. Biri genç damat Mustafa Sarıgül diğeri getir götür işlerine bakan Bayram Özata!..(Bayram Özata sonraki yıllarda değişmeyen Belediye Başkan Vekili oldu. Ayrıca Bayram Bey'in ticarette de işleri rast gitti. Özata Şirketler Grubunu kurdu. Sarıgül'ün siyasi rakipleri Abdurrahman Köksaloğlu'nun öldüğü gün çelik para kasasının kaynak makinesiyle kesildiği iftirasını da attılar. Oysa zaten Sarıgül'e yüklüce bir servet kalmıştı. Kaynak makinesine lüzum yoktu.)
ABDURRAHMAN Köksaloğlu'nun cenazesinde tabutu dönemin İstanbul Belediye Başkanı Aytekin Kotil'le birlikte omuzladı. Artık yakınlaşma sırası Aytekin Kotil'e gelmişti.
BABASININ ölümünden bir yıl sonra... Hülya Sarıgül de yaşama veda etti.
BU arada Mustafa Sarıgül'ün siyasette yıldızı parlıyordu. 1987 genel seçimlerinde ön seçimle girdiği seçimlerden parlamentonun en genç milletvekili olarak çıktı.
MUSTAFA Sarıgül 1993'te Aytekin Kotil'in yeğeni Aylin Kotil'le evlendi.
SİYASETTE önünü açan kişi ise Hüsamettin Özkan oldu. 1999 yerel seçimlerinde aday gösterilmeyeceğini anlayınca DSP genel merkezine gitmiş ve saatlerce beklemişti. Ağladığı konuşuluyordu. Sarıgül hırsına yenik düşmüştü. Hüsamettin Bey gücünü gösterdi ve Sarıgül Şişli'den belediye başkan adayı oldu.
TAM 15 yıldır bu görevde... Şişli Belediye Başkanlığını yürütüyor. Ama onu asıl popüler kılan şeyin başında cenaze işleri geliyordu. Ölü evinin yasçısı düğün evinin tefçisi lakabı da buradan kaynaklanıyor. Teşvikiye Camii'ndeki hiçbir cenazeyi kaçırmıyordu.
BİR de hemen hemen Anadolu'nun her yerinde Şişli Belediyesi'nin cenaze arabasını görebilirsiniz. Kim nereye nakil isterse şehir bölge önemli değil... Üzerinde Şişli Belediyesi logolu cenaze arabası hizmetinizdedir.
MEDYAYLA ilişkileri de her zaman iyi oldu. Mesela onu yere göğe koyamayan birçok TV-gazetecinin program sponsoru milimetrik İnşaattı. Milimetrik İnşaat, Emir Sarıgül'ün şirketiydi. Bir diğer şirketinin ismi ise oldukça ironikti. Maritza... Maritza Latince 'bitmeyen ortaklık' anlamına geliyordu.
Türkİye'nİn en büyük 500 şirketinin 420'sinin genel müdürlükleri Şişli sınırları içerisindeydi. Ve şirketinizin rahat edebilmesi için Şişli Belediyesi ile 'iyi' ilişkiler kurmak zorundaydınız. (Bir belgesel hazırlıyorum. Adı 'İrtifada Sessizlik' İmar Planı tadilleriyle yapılan büyük vurgunu ve medyanın büyük suskunluğunu anlatıyorum) Sarıgül'le 'iyi' ilişkiler kurulursa sorunsuz bir şekilde ticari hayatınıza devam edebilirdiniz. Sarıgül'ün Şişli'deki en büyük yaratıcılığı buydu.
'İYİ' İLİŞKİ PEŞİNDE
ÖRNEĞİN... İlaç sektörünün tartışmasız 1 numarası olan bir holdingimiz yapacağı alışveriş merkezi için izin almasının yeterli olacağını düşündü. Sarıgül'le 'iyi' ilişkiler kurmadı. Sonuç tam bir felaket oldu. İnşaat bitmiş, dükkanlar hazırlanmış ama istenen belediye izinleri bir türlü çıkmıyordu. Sonunda canına tak eden holdingin patronu Ankara'nın yolunu tuttu. Sarıgül'ü Deniz Baykal'a şikayet edecekti. Yine de kibar bir dille Sarıgül'ün gereksiz yere sorun çıkardığını söyledi. Baykal Sarıgül'ü aradı. 'Beyefendi'ye kanunlar çerçevesinde lütfen yardımcı ol' dedi. Sarıgül kavga değil 'iyi' ilişki peşindeydi. 'Efendim bir 'evrak' eksik kaldı tamamlasınlar hemen ruhsatı vereceğim' dedi.
'Evrak' tamamlandı, 'iyi' ilişki kurulmuş oldu.
MUCİZEVİ yöntemlerle arsa yaratabiliyordu. Feriköy'de yolu bir inşaat şirketine verdi. Evet evet yanlış okumadınız. Bir inşaat şirketi Lalaşahin Caddesi üzerinde inşaata başladı ve rezidans yaptı. Şimdi yol rezidansın etrafından dolaşıyor. İnşaat şirketinin Sarıgül'le 'iyi ilişkiler' kurduğu biliniyordu.
SARIGÜL İstanbul'u kazanır mı?
ANKETLERE bakacak olursanız şansı var. Kazanabilir. Ancak bir şartla... Başbakan Erdoğan'ın müsaade ettiği ölçüde... Çünkü Şişli Belediyesi'nin İçişleri Bakanlığı'nda bekleyen dosyaları iş ciddiye binince ortalığa dökülüverir. Bunu da en iyi Mustafa Sarıgül biliyor. O yüzden haftada bir 'abla' dediği Emine Hanım'ı aramayı ihmal etmiyor, bir cenazede karşılaştığı muhtemel rakibi Kadir Topbaş'ı arsız çocuk gibi sarılıp yanağından öpüyor. 'Kadir Topbaş varsa ben yarışta yokum' diyor. (Sarıgül'ün siyasi rakipleri Topbaş'ın çocuklarıyla Emir Sarıgül'ün ortak iş yaptıklarını söylese de gerçekle ilişkisi yok bunun) Ama elbette İstanbul Büyükşehir adaylığı için değil. Sadece Şişli'de yerini koruyabilmek için.
HADİ ben de aynı tahminde bulunayım. Sarıgül'e silah dayasanız da İstanbul'a aday olmaz...
Olamaz...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder